Cezmi PDF indir
Cezmi PDF indir, e-kitap sitemizde Cezmi kitabı ile ilgili bilgi vereceğiz. Namık Kemal tarafından kaleme alınan Cezmi kitabı 356 sayfadan oluşup, Ciltsiz kapak olarak yayınlanmıştır. Cezmi kitabını 9786052111338 numarası ile kontrolünü yapabilirsiniz. Cezmi kitap özeti, Cezmi pdf oku, Cezmi yandex, Namık Kemal e-kitap pdf, Cezmi PDF Drive, Cezmi Epub ile alakalı indirme linkleri makalemizde.
Cezmi PDF Oku
Cezmi Kısa Özet
.product-desc p,li{line-height:20px!important}
Cezmi Kitabını Satın Alınırken Dikkat Edilmesi Gerekenler Nedir?
Cezmi romanı, Tanzimat Dönemi yazarlarından Namık Kemal’in kaleme aldığı ve ilk baskısı 1880 senesinde yapılan Türk edebiyatının ilk tarihi romanıdır. Eser en başta yazar tarafından iki cilt olarak tasarlansa da yalnızca bir cildi bulunmaktadır. 2. Selim devrinde başlayan ve aralıklarla elli yıl kadar devam eden bir olay örgüsüne sahip olan eser Osmanlı-İran savaşını ifade etmektedir.
Türk Milliyetçiliğine ilham veren Namık Kemal, farklı alanlarda eserler vermiş yazar, gazeteci, devlet adamı ve şairdir. Romantizm akımından etkilenmiştir. “Vatan Şairi” ve “Hürriyet Şairi” olarak da bilinmektedir.
Cezmi Kitabının Fiyatı Nedir ve Nasıl Belirlenir?
Cezmi kitabının fiyat aralığı 6,59 TL ve özel baskılar dahil 28 TL içinde değişmektedir. Cezmi kitabının fiyatını tespit eden etkenler aşağıda listelenmiştir:
- Yayıncının büyüklüğü
- Kitabın amaçlandığı pazar
- Yayın tarihi
- Kitaplarda kullanılacak olan malzemeler
- Yazar, illustrator yahut yazar-ressamın şöhreti
- Kitabın pazarlanması
- Kitabın sayfa sayısıdır.
Cezmi Kitabının Yazarı Kimdir?
Cezmi kitabının yazarı Namık Kemal’dir. 21 Aralık 1840 senesinde Tekirdağ’da dünyaya gözlerini açan hürriyet şair, oyun yazarı, romancı, yazar, gazeteci ve düşünce adamı Mehmed Namık Kemal’in babası Meclis-i Mâliye âzası, esham müdürü ve II. Abdülhamid’in müneccimbaşısı Mustafa Âsım Bey’dir. Annesi ise Tekirdağ mutasarrıfı Koniçeli Abdüllatif Paşa’nın kızı Fatma Zehra Hanım’dır. Asıl adı Mehmed Kemal olan yazar ” Namık” ismini şiir ile birlikte kullanmaya başlamıştır. Çocukluk yaşamı dedesi Abdüllatif Paşa’nın ailesinin yanında geçmiştir. 1846 senesinde dedesi Abdüllatif Paşa’nın Afyonkarahisar sancağına muhassıl olarak tayin edilmesi üzerine annesi ile birlikte Afyonkarahisar’a gitmiştir. Afyona gittiği zamanda özel hocalardan ders alıp okumasını ilerletmiştir ve hatta dedesi Abdüllatif Paşa’nın teşvikiyle Mevlevilik terbiyesini de öğrenmiştir. Afyon döneminin 2. senesinde annesi Fatma Zehra Hanım, halen genç bir yaşta vefat etmiştir ve Namık Kemal öksüz kalmıştır. 17 yaşına kadar dedesi ile birlikte dedesinin tayin edildiği her yere giden Namık Kemal “Ben anamdan dünyaya geldim doğalı gezmeye alışığım” demiştir. Okula gitmesi gereken zamanda ailesiyle İstanbul’a yerleşmiş olan hürriyet şairi önce Beyazıt Rüşdiyesi’ne sonra Vâlide Mektebi’ne gitmiştir. Edebiyata ve tarihe bu senelerda ilgi duymaya başlayan yazar üzerinde özellikle hocası Şakir Efendi’nin etkisi büyüktür. 1853 senesinden sonra dedesi ile Kars ve Sofa’ya gitmiş ve burada da eğitim hayatına özel hocalar vasıtasıyla devam etmiştir. Kars’ta olduğu zamanda müderris Vâizzâde Mehmed Efendi’den tasavvuf ve edebiyat öğrenmiş olan Namık Kemal, Nâbî, Sünbülzâde Vehbî gibi şairlerin divanlarını okumuş ve hocasının etkisiyle ufak şiirler yazmaveya başlamıştır. Kara Velî Ağa’nın yardımıyla da binicilik, cirit ve av gibi sporlarla meşgul olmuştur.
Namık Kemal’in asıl düşüncesi gelişimi Sofa senelerında yaşanmıştır. Bir buçuk yıl yaşadığı bu şehirde bazı şairler aracılığıyla eski şiirlerden okumalar yapmıştır. Bu zamanda gazeller, nazireler ve Kerbela mersiyeleri yazmıştır. Sofa’ya misafirliğe gelen şair Binbaşı Eşref Bey, yazarın birikmiş şiirlerini görünce Mehmed Kemal’e “Namık” mahlasını vermiştir. Sofadan ayrılmadan önce de dedesi ve anneannesinin isteği üzerine Niş Kadısı Mustafa Râgıb Efendi’nin kızı Nesîme Hanım ile evlenmiştir.
Namık Kemal’in İstanbul’a yerleştikten sonra edebi çevre ile ilk teması Tercüme Odası’ndaki kalem dostları ve onların muhiti vasıtasıyla olmuştur. Bu dostları Sadullah Paşa, Ayetullah, Kani Paşazade Rifat, Recaizade Celal gibi isimlerdir. Bu zamanda Leskofçalı Galib ve Hersekli Arif Hikmet ile de yakın bir ilişki kuran Namık Kemal, 1861 senesinde eski ve yeni nesilden şairlerin bir araya gelerek oluşturduğu Encümen-i Şuara’veyahil olmuştur. Encümen-i Şuara şairleri haftada bir Hersekli Arif Hikmet’in evinde buluşmakta ve hazırlamış oldukları şiirleri birbirlerine okuyarak bu şiirler üzerine yorum yapmaktaydılar. Bu toplantılarda şiirleri okuma işi ise Namık Kemal’indir.
Namık Kemal, 1962 senesinin Ramazan ayında bir gün Beyazıt Camii avlusundaki kitap sergilerini dolaşırken rastlantı sonucu bir kâğıda denk gelmiştir. Bu kağıtta yazan yazıyı ilk okuduğunda yazının Yunus Emre’nin ilahilerinden biri olduğunu sanmıştır. Lakin ikinci kez tekrar okuduğunda yazının Şinasi’nin “Hak Ta’âlâ azamet âleminin pâdişehi / Lâ-mekândır olamaz devletinin taht-gehi” şeklinde başlayan ünlü münacaatı olduğunu anlamıştır. Bu yazıdan çok etkilenen Namık Kemal, o zamanda Tasvir-i Efkar gazetesini çıkarmakta olan Şinasi’nin yanına gitmiş ve onunla tanışır. Bu tanışma Şinasi, Namık Kemal’in düşüncesini siyasi ve toplumsal konulara yöneltmiş, şiirinin içeriğini ve konusunu değiştirmiş, artık eski şiirin ve tasavvufi simgelerin etkisinde yaşayan bir insan olmanın dışında cemiyet davalarının adamı olmasını sağlamıştır. Namık Kemal’in fikirlerini en fazla benimsediği Batılı yazar ise Montesquieu’dur ve ondan çeviriler yapmıştır. Fransızcayı da Tercüme Odası’nın kıdemli hocalarından Mehmed Mansur Efendi’den ders alarak öğrenmiştir.
Şinasi’nin 1865 senesinde siyasi nedenlerden dolayı Paris’e kaçmasının ardından Tasvir-i Efkar’ı tek başına çıkaran Namık Kemal, farklı zamanlarda “Ceride-i Havadis” ile münakaşaya girmiştir. Gazetenin başında olduğu zamanda bunun yanı sıra da kadınların eğitim alması gerektiği meselesini ortaya atan ilk kişi olmuştur. “Lisân-ı Osmânî’nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülâhazâtı Şâmildir” makalesi ile ilk defa Türk dili ve edebiyatının meselelerini toplu bir biçimde ele almıştır. Bu makale ile devrinin ilerisinde fikirler ortaya koymuştur. İlk mahali röportajı yapan kişi de Namık Kemal’dir. Hürriyet, hükümet ve millet içinde olan karşılıklı ilişki ve hükümdarın halka kendini nasıl sevdirdiği gibi konulara Belçika Kralı Léopold’ün ölümü üzerine yazdığı fıkra ile başlamıştır. “Şark Meselesi” üzerine makalesi ile de Erzurum vali muavini olarak atanmıştır.
Erzurum’a gitmeyen Namık Kemal,Ziya Paşaile birlikte Paris’e kaçmıştır. Paris’ten sonra bazı dostları ile Londra’ya giden Namık Kemal, burada “Hürriyet” gazetesini çıkarmıştır.
İbret gazetesini çıkararak sadrazam Mahmut Nedim Paşa’yı eleştiren yazılar yazan Namık Kemal, İstanbul’dan uzaklaşması için mutasarrıf olarak Gelibolu’ya atanmıştır. Kısa bir süre kaldığı Gelibolu’da “Vatan Yahut Silistre“, oyunu ile “Evrak-ı Perişan” adlı eserini tamamlamıştır. Osmanlı tiyatrosunun modern bir tiyatro özelliğini kazanması için büyük emek veren Namık Kemal, edebi türler içinde en fazla tiyatroyu sevmektedir. Kendisinin yaşadığı zamanda sahneye konulan tek eseri de “Vatan Yahut Silistre” isimli oyunu olmuştur. Eser konusunu Silistre savunmasında alan ve vatan sevgisini aşılamayı amacında olan bir eserdir ve yazarın en fazla bilinen tiyatro oyunlarından biridir. 1 Nisan 1873 gecesi İstanbul’da Güllü Agop’un Gedikpaşa’daki tiyatrosunda sahnelenen “Vatan Yahut Silistre” halkı coşturmuş ve çeşitli olaylar çıkmasına neden olmuştur. Bu hususta İbret’te yayımlanan yazılardan sonra da Magosa’ya sürgün edilmiştir. Magosa’ya sürgün edildiği ilk zamanda Magosa’yı hiç sevmeyen Namık kemal şehri “Pencereden bakıp da sahralar dolu harabelerini, dağlar parçalanmışçasına taş yığınlarını gördükçe, Sur-ı İsrafil çalınmış, fakat ben işitmemişim zannediyorum”, “Kuyulardan çektirilip de içtiğimiz sudaki şab ile küherçileyi bir yere toplasalar, Mısır Çarşısı’nı değil, Kâhire’nin barut-haneleri ile Tanta mevlidi’nin şahid-i pazar olan çinganelerini, asırlarca idare eder. Evvel ağızdaki acılığı def için rakı üzerine su içiyorduk; şimdi bi’l’akis su üzerine rakı içiyoruz.” kelimeleriyle anlatmıştır. Kaldığı hücreyi ise “Buraya geldim; heman o gece, asker için yapılmış, tamam mezar kadar bir yere tıktılar. Altım taş olarak, üzerinde bir hasır ile bir asker fanilası var idi. Sonradan fanila inceliğinde bir de şilte getirdiler. Setremi yastık, paltomu yorgan ettim; fasılasızca dokuz saat rahat rahat uyudum;” şeklinde anlatmıştır. Burada üç yıl kadar kalan Namık Kemal, bir süre sonra adaya alışmış, hatta sevmiştir. Adaya alıştığı da kızına yolladığı mektupta yazdığı “Ben burada o kadar rahattayım ki ta’rif edemem. Her akşam denize giriyorum; Magosa’da bir koca liman var; beyaz kum içinde… İnsan, Unkapanı’ndan Galata’ya kadar bir gidiyor, yine deniz, boğazına kadar çıkmıyor.. Hele bilsen, o beyaz kum, suyun içinde ne güzel görünüyor… Tıpkı tıpkısına, sizin İstanbul hanımefendilerinin yaşmak altında parlayan çehreleri gibi…” kelimelerinden anlaşılmaktadır. Zor şartlar altında kaldığı Mağusa’da hastalıklara yakalanan Namık Kemal, eserlerinin büyük birçoğunu bu sürede kaleme almıştır. Mağusa sürgününden döndüğünde İstanbul’da kahraman gibi karşılanan yazar, Hürriyet Kasidesi adlı eserini bu sürede yazmıştır. 2. Abdülhamit’in Osmanlı Anayasası’nı oluşturmak için kurduğu komisyonda üye seçilmiş, padişahın aleyhine bir tehdit beyti yazıp bunu mecliste okuyunca önce hapse atılmış ardından da Girit Adası’nda yaşamaya mecbur edilmiştir. İsteği üzerine de Girit Adası yerine Midilli Adası’nda gönderilmiştir. Midilli’deki görevi boyunca 20 Türk ilkokulu açmış olan Namık Kemal, “Vaveyla”, “Murabba” ve “Vatan Mersiyesi” gibi şiirlerini burada kaleme almıştır. Magosa’da yazmaya başladığı “CelaleddinHerzemşah” isimli 15 perdelik tarih oyununu da burada tamamlamıştır. Midilli’deki görevinden sonra Rodos mutasarrıfı olan Namık Kemal, İngiliz ve Yunanların şikayeti üzerine 1887’de Rodos’taki görevinden alınmıştır. En son da Sakız Adası mutasarrıfı olarak görevlendirilmiştir.
Namık Kemal Sakız Adası’nın kuru havası sebebiyle rahatsızlanmış, 2 Aralık 1888 günü 47 yaşında hayata veda etmiştir. Kabri Çanakkale’nin Bolayır beldesindedir.
Ahmet Hamdi Tanpınar “Namık Kemal’in Doğuşunun Yüzüncü Yılı Münasebetiyle Cezmi’ye Dair” başlıklı yazısında Namık Kemal’i “O, ne tiyatro muharriri, ne de romancı olarak yaratılmıştır. Sırf iradesinin zoruyla ve zihni kabiliyetleriyle “ibda” dediğimiz esrarlı işi yapmaya çalışıyordu. Yarattığı şahıslar onda bir fikr-i sabit halinde, kendi talihleri, müstakil ruh ve seciyeleriyle ve söz ettiği devirler kendi renk ve hususiyetleri, asıl yaşamı yapan örf ve adetleriyle yaşamıyordu. O, faaliyet sahasını her an yenileştirmek ve genişletmek isteyen, mücadeleci bir iradenin kendi içinde çalkanan fikirleri birtakım eşhas ağzına dağıtmak istediği için, bu sanatların tekniğine müracaat etmişti. Bir roman yahut temaşa muharriri için lazım gelen vasıflardan aşağı yukarı tamamen mahrumdu. İnsan kalbini yapan zaaflardan hiçbirine inanmıyordu. Mutlak ve dar çerçeveli bir kahraman telakkisi vardı. Cömertçe vatan ve millet uğruna kendini bırakmış bir insanın peşindeydi ve yalnız bunu anlıyordu.” kelimeleriyle anlatmıştır.
Cezmi Kitabının Sayfa Sayısı Kaçtır?
Cezmi kitabı 360 sayfadan buluşmaktedir. Yayınevine ve özel baskısına göre sayfa sayısında değişiklikler olmaktadır.
Cezmi Kitabının Türü Nedir?
Cezmi kitabının türü tarihi romandır.
Cezmi Kitabının Konusu Nedir?
Cezmi romanındaki olaylar 16. yüzyılda geçmektedir. Romanın ismi ana kişiliği olan Cezmi isimli cesur ve güzel ahlak sahibi bir askerden gelmektedir. Eserdeki olaylar ilk kez İstanbul’da başlamakta, ardından Azerbaycan ve İran’da devam edip Tebriz Sarayı’nda son bulmaktadır. İran ile Osmanlı İmparatorluğu içindeki savaş anlatılmaktadır. Kitabın başkişiliği olan Cezmi de bu savaşa gönüllü asker olarak katılmıştır. Eserin arka planında bir aşk hikayesi de ele alınmıştır.
Ahmet Hamdi Tanpınar, Cezmi Romanı ile ilgili “Hülasa Namık Kemal, Cezmi’de adeta bir nevi biyografik romana başlamış ve bitirmeden terk etmiştir.” şeklinde yorum yapmıştır.
Cezmi Ana Karakterleri Kimlerdir?
Cezmi romanının karakterleri aşağıda listelenmiştir.
- Cezmi: Kitaba ismini veren ana karakterdir. Balakalı bir şair, atlı sporda usta, cesur, yakışıklı ve yüksek karakterli bir askerdir. Ahmet Hamdi Tanpınar, bu kişiliği “Cezmi, temiz ve ahlaklı, namuskar, faziletli, hatta devrin örfü üzerine çıkacak kadar faziletlidir.” şeklinde anlatmıştır
- Adil Giray: Şair yaradılışlı, temiz vicdanlı, kültür sahibi, kuvvetli, erdemli ve kuvvetli bir askerdir.
- Perihan: Bu karakter Şah kişiliğinin kız kardeşidir. Çok güzel bir kızdır. Güzel ahlaklı, cesur, kuvvetli ve irada sahibi bir kızdır.
- Şehriyar: Şah kişiliğinin karısıdır. Kırklı yaşlarda güzel bir kadındır. Karakter yönünden ise zayıftır.
- Hamza Mirza: Bu karakter ise Şehriyar’ın oğludur. Yapı yönünden annesine benzememektedir. Cesur, gözü kara ve profesyonel bir askerdir.
- Abbas: Başkarakter Cezmi’nin görevlendirdiği, para düşkünü bir İran askeridir.
- Derviş Paşa: Sokullu soyundan gelmektedir. Temiz yürekli genç bir kahramandır. Binicilik hususunda bi hayli üstün bir yeteneğe sahiptir.
- Mehmet Giray: Cengiz töresine bağlı olan karakter Osmanlı İmparatorluğu’nun kuzey sınırlarında kurulmuş olan Kırım Hanlığında Devlet Giray’dan sonra başa geçmiştir. Hain planlarını veliaht tayin ettiği kardeşi Adil Giray’dan çekindiği için saklamaktadır.
Cezmi Kitabı Kimler için Uygundur?
Cezmi kitabı tüm edebiyatseverler için uygundur. Cezmi kitabının yaş gruplara göre okunma sırası aşağıda listelenmiştir.
- 18-22 yaş arası
- 25-34 yaş arası
- 35-44 yaş arası
- 45-54 yaş arası
- 55-64 yaş arasıdır.
Cezmi Kitapları Kişisel Gelişime Nasıl Katkı Sağlar?
Cezmi romanını okumak döneminin sosyal ve siyasal yaşamı ile ilgili bilgi sahibi olmayı sağlamaktadır. Cezmi kitabının kişisel gelişime etkileri aşağıda listelenmiştir.
- Cezmi kitabı hafızayı kuvvetlendirir.
- Cezmi kitabı hayal gücünün gelişmesine katkı sağlar.
- Cezmi kitabı yaşanan maceralar okurların empati kurma kabiliyetini geliştirir.
- Cezmi kitabı analitik düşünme kabiliyetini geliştirir.
- Cezmi kitabı entelektüel birikimi arttırır.
Cezmi Kitabı için Kapak Fotoğrafı Nasıl Çizilir?
Bilgilenme ve kültürel gelişme aracı olan kitap, günümüz iletişim ve bilgi çağında hem görsel hem içerik alanı içinde sayfa düzeni, kapak tasarımı ile bir sanat yapıtı ve yazar ile okur içinde ilk iletişimi sağlayan kaynaktır. Kitap kapağı, içindeki mesajı görsel iletişim yoluyla hedef kitleye duyurma işlevini, estetik nitelikleriyle birlikte, resim ve yazıyı birbirini tamamlayan bir düzenleme içinde önem arz etmektedir. Kitap kapağı, yazar ile okur içindeki mühim bir köprüdür. Kapak fotoğrafları bunun yanı sıra içerikteki şakayi, konunun anlamını ve dinamizmini görsel açıdan güzel bir görünüm içinde yansıtmalıdır. Çünkü kitap tüketiciye yani okura sunulmak üzere, kapağıyla paketlenmiş bir nesne durumundadır. Kitap kapağı ile kendisinin reklamını yapar ve kitap ile okuyucunun içinde bağ kurmasını sağlar.
İllüstrasyon, grafik tasarım içinde mühim bir yere sahiptir. İllüstrasyon bilgiyi arada bir tasvir etmek, arada bir yorumlamak arada bir de belgelemek için kullanılmaktadır. Kitap kapağı illüstrasyonları yayın illüstrasyonlarına girer. Yayın illüstrasyonları; gazete, dergi, kitap ve ansiklopedilerdeki makale, haber, öykü, roman, şiir ve açıklamalara eşlik eder. Yayın sektöründe çalışan bir illüstratör, üzerinde çalışacağı metnin içeriği ile ilgili bilgi ve görüş sahibi olmalı, metindeki mesaj ve duyguyu resim diline aktarabilmelidir. Yayın illüstrasyonu içinde en rahat ve esnek çalışabilecek alan çocuk öykü kitaplarıdır. İllüstratör, metne estetik ve fantastik destek vermek için kendi yorumunu katabilir. ( T.C. Milli Eğitim Bakanlığı) 1984 kitabı için kapak fotoğrafının çizilme aşamaları aşağıda listelenmiştir.
- Eskiz hazırlama: Eskiz hazırlamak kitap kapak fotoğrafı için ön çalışma aşamasıdır.
- Kapakta kullanılacak resmin konusuna karar verilir.
- Görsellerin yüzey üzerinde kullanılacak alan belirlenir.
- Görseller okuyucu kitlesine göre belirlenir.
- Görsellerin kitabın içeriği ile uygun olması kontrol edilir.
- Boyama teknikleri ile çalışma sonlandırılır.
Cezmi Kitabı için Kullanılan Malzemeler Nelerdir?
Cezmi kitabı için kullanılan malzemeler ve bu malzemeler kullanılırken önemle üstünde durulması gerekenler aşağıda listelenmiştir.
- Bir cilt, birbirine bağlı yaprak kümesidir. Her kitap bir cilttir ve ciltlere bölünmektedir.
- Cildi sağlam, dayanıklı olmalı ve sayfalar dağılmamalıdır.
- Sayfaları kalın, temizlenebilir, kullanışlı olmalıdır.
- Kapak fotoğrafları kitabın konusuyla alakalı, canlı ve çekici olmalıdır.
- Kitabın kâğıdı olabildiğince sağlam ve en az ikinci hamurdan olmalıdır. Mat renkli kâğıda öncelik verilmelidir.
Cezmi Benzeri Roman Türündeki Diğer Eserler Nelerdir?
Cezmi romanına andıran eserler aşağıda listelenmiştir.
- Osmancık
- Beyaz Kale
- Boğazkesen
- Şu Çılgın Türkler
- Yaban
- Devlet Ana
- Sarıkamış
- Küçük Ağa
- Ateşten Gömlek
- Attila
- Şah ve Sultan
- Mihmandar
- Cem Sultan
- Çanakkale Mahşeri
- Sodom ve Gomore
Namık Kemal Benzeri Diğer Yazarlar Kimlerdir?
Namık Kemal benzeri diğer yazarlar aşağıda listelenmiştir.
- Turgut Özakman
- Halide Edib Adıvar
- İsmail Bilgin
- Kemal Tahir
- Yakup Kadri Karaosmanoğlu
- Tarık Buğra
- Nedim Gürsel
- Recaizade Mahmut Ekrem
- Ahmet Midhat Efendi
- Ömer Seyfettin
- Hüseyin Rahmi Gürpınar
- Samipaşazade Sezai
- Mehmet Rauf
- Necati Tosuner
- Nabizade Nazım
- Ahmet Rasim
- Fazlı Necip
- Şemseddin Sami
Cezmi PdF indir Tıklayın