Franz Kafka – Hayvan Öyküleri PDF Oku indir
Franz Kafka – Hayvan Öyküleri PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Franz Kafka – Hayvan Öyküleri kitabını araştırdık. Ayrıca Franz Kafka tarafından kaleme alınan Franz Kafka – Hayvan Öyküleri kitap özetinin yanı sıra, Franz Kafka – Hayvan Öyküleri pdf oku, Franz Kafka – Hayvan Öyküleri yandex, Franz Kafka – Hayvan Öyküleri e-kitap pdf, Franz Kafka – Hayvan Öyküleri PDF Drive, Franz Kafka – Hayvan Öyküleri Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Franz Kafka – Hayvan Öyküleri PDF indir Oku
Yuvamın inşaatını bitirdim, sanırım güzel de oldu. Dışarıdan bakıldığında yalnızca büyük bir delik görünüyor ama aslında bu deliğin bir yere vardığı yok, birkaç adımda kayalarda son buluyor. Bu aldatmacayı bilinçle yaptım diye övünmek istemem, öncedenki birden fazla başarısız yapı denemelerimden miras bu, bu deliği kapamadan bırakmak bana çok yararlı gibi geldi. Kimi aldatmacaların yapılırken kapıldıkları aşırı incelik yüzünden kendi başlarına bela açtıkları doğrudur, herkesten fazla farkındayım bunun. Diğer yandan, bu delikle buralarda araştırılması gereken bir şeylerin varlığını ilan etmem de fazla cesurca bir davranış. Nedir, korkak olduğumu, bu yuvayı korkaklığımdan dolayı inşa ettiğimi sananlar beni hiç tanımamışlar demektir. Bu delikten hemen hemen bin adım ötede, istendiğinde kaldırılabilecek bir yosun şarkısıyla örtülü durumda, yuvanın gerçek kapısı var; yerin üzerinde bir şey ne kadar güvenli olabilirse o kadar güvenlikte. Birinin yosunlar üzerine basabileceği veya tökezlenip yosunların içine düşebileceği doğru, fakat bunun için sık rastlanmayan kimi hünerlerin de gerektiği unutulmasın, bu durumda yuvam açığa çıkıp isteyen içeriye girebilir, içeridekileri bir daha kullanılamayacak biçimde parçalayabilir. Bunu farkındayım tabi ki, yaşamımın en verimli dönemini yaşadığım şu günlerde bir saat bile rahatla tanışamayışım bu yüzden; canım o karanlık yosunların altına gizlenmiş deliğin elinde, düşlerimde sürekli olarak bu deliğe yanaşmış açgözlü bir ağzın çevreyi hiç durmadan kokladığını görüyorum. Bu deliği de gerçekten kapatabileceğimi söyleyebilirsiniz bana, üzerini ince bir toprak tabakasıyla örtebilirim, aşağıları gevşek toprakla tıkayabilirim, beni her seferinde toprakla uğraşarak dışarı çıkmak zorunda bırakmayacak bir düzen kurabilirim. Lakin bunu gerçekleştirmek olanaksız, önlemler almak zorunluluğu benim her istediğim an hemen dışarı çıkabilme olanağını elimde tutmamı gerektiriyor, önlemler almak zorunluluğu denen şey, çoğu zaman yaşamın tehlikeye atılmasını da gerektiriyor. Kılı kırk yaran hesaplamalar ve zekâ dolu bir kafanın kendi kendisiyle övünmesi sebebiyle, tüm bunları bir sonuca ulaştırmak olabilecek olmayabiliyor. Hemen dışarı çıkabilme olanağını elimden bırakmamam gerek, çünkü tetikte beklememe karşın hiç beklemediğim öte yandan saldırıya uğrayamaz mıyım? Yuvamın ortasında huzur içinde yaşarken düşmanım bir yerden yavaş ve usulca toprağı kazarak yaklaşabilir. Onun sezgileri benimkilerden kuvvetli olmayabilir, ben nasıl ondan habersizsem o da benden habersiz olabilir. Lakin toprağı kör gibi oyarak ilerleyen açgözlü serseriler mevcuttur, yuvamın devasa boyutları içindeki bir dehlizime bir noktada rastlayıverirler.
Kendi yuvamda olmak, her yöne ilerleyen yolların hepsini avucumun içi gibi bilmek gibi bir üstünlüğe sahip olduğum doğru, bu serserinin kurbanım olması işten bile değil, üstelik çok tatlı bir kurban! Ama giderek yaşlanmaktayım, benden daha kuvvetli olanlar çoğaldı, düşmanlarımsa sonsuz, bir bakarsın, birinden kaçayım derken bir başkasının kucağına düşüvermişim. Ah, aklıma neler geliyor! Bir yerlerde hızlı bir şekilde varabileceğim bir çıkış kapısı bulunmasının güvencesiyle yaşamak gerek, dışarı çıkmam gerektiğinde beni hiç zorlamayacak bir kapı, demem o ki, ben yumuşak toprak içinde umutsuzca dışarı çıkacak bir delik açmaya çabalarken, Tanrı korusun, ardımdan usulca gelen düşmanımın dişlerini gerimde duymayayım. Yetmezmiş gibi, düşmanlarım yalnızca toprağın üzerinde değil, yerin altında da düşmanlarım var. Onları halen görebilmiş değilim ama tüm söylenceler onlardan söz ediyor, ben de varlıklarına tüm kalbimle inanıyorum. Toprağın içinde yaşayan yaratıklar, söylenceler bile onların tam bir tarifini vermiyor. Kurbanları bile onları tam anlamıyla görememişlerdir, birden ortaya çıkıverirler, hemen altınızdaki, sizin eviniz olan toprağı pençeleriyle oyduklarını işitirsiniz, o anda yaşamla vedalaşıyorsunuz demektir. “Kendi evimdeyim” iddiası bundan dolayı pek doğru değildir, “onların evindeyim” demek daha doğrudur. Şu çıkış deliği bile beni onların elinden kurtaramaz. Belki beni kurtarmak geri dursun, yok olmama neden olacak bir şeydir ama yine de bir umuttur işte, bu umut olmadan da yaşanmaz ki. Bu büyük yol dışında, beni dışarıya bağlayan dar, görece tehlikesiz diğer yollar soluyacağım temiz havayı bana ulaştırıyor. Bunlar orman farelerinin açtığı yollar, inşaat sırasında onları da yuvamın içine almayı başardım. Bu yolların bir yararı daha var, çok uzaklara dek kokuları izlememi sağlıyorlar, bu yolla savunmamı güçlendiriyorlar. Dahası var, binlerce ufak yaratık bu yolları izleyerek bana dek geliyorlar, bunlardan yemek gereksinimimi sağlıyor, yuvamdan hiç çıkmadan yaşamamı sürdürecek kadar avlanabiliyorum, bu da az şey değildir sanırım.