Savaş Özpınar – Hitlerin Son 13 Günü PDF Oku indir
Savaş Özpınar – Hitlerin Son 13 Günü PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Savaş Özpınar – Hitlerin Son 13 Günü kitabını araştırdık. Ayrıca Savaş Özpınar tarafından kaleme alınan Savaş Özpınar – Hitlerin Son 13 Günü kitap özetinin yanı sıra, Savaş Özpınar – Hitlerin Son 13 Günü pdf oku, Savaş Özpınar – Hitlerin Son 13 Günü yandex, Savaş Özpınar – Hitlerin Son 13 Günü e-kitap pdf, Savaş Özpınar – Hitlerin Son 13 Günü PDF Drive, Savaş Özpınar – Hitlerin Son 13 Günü Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Savaş Özpınar – Hitlerin Son 13 Günü PDF indir Oku
Nazi örgütünün, yeryüzünde şimdiye kadar görülen en gizemli ve bilinmezlerle dolu örgütlenme olduğundan kimsenin şüphesi bulunmamaktadır. Nasyonal sosyalizmi partisine isim olarak seçen, fakat ırkçılık idolojisiyle arî Alman ırkının tüm dünyaya hakimiyetini amaç edinen Nazizm, yalnızca Almanya’da değil, o dönemin birden çok ülkesinde ve ardındanki senelerda başka ülkelerin ırkçı önderlerine de esin kaynağı olmuştur. Lakin Nazi ideolojisinin önce tartışmasız bütün Alman milletini ve ardından da Nazizm’e yakınlık duyan bütün ülkeleri etkisi altına almasında bir birinin oldukça önemi mevcuttur. Bu kişi, dünya tarihin “tartışmasız en tartışmalı ismi” Adolf Hitler’dir. Birinci Dünya Savaşı’nda sıradan bir asker olan Hitler, savaştan mağlup ve harap çıkan Almanya’da hitabet kabiliyetiyle etrafındaki insanları etkisi altına almaya başlamış ve ardındanki senelerda Nazi Partisi’nin kurmayları olacak bireylerle birlikte, hâlâ sırrı çözülemeyen bir örgütlenmeye imza atmıştır. Hitler, Alman milletinin Führer’i olduktan sonra adeta insanları hipnotize eden hitabet gücüyle etkilediği yığınları peşinden sürüklemiş ve Büyük Nazi İmparatorluğu hayalinin peşine düşmüştür. Bütün yaşamı gizemli değişimler ve olaylarla dolu olan Adolf Hitler, büyük bir sır perdesinin ardında saklı kalan yaşamının son on üç gününü gözlerden uzak yaşamıştır. Rus askerlerinin Berlin’i ve Başbakanlık binasını kuşattığı son on üç gün de Hitler, Başbakanlık binasının altındaki sığınağındaki odasında, ölümünden bir gece önce evleneceği sevgilisi Eva Braun’la birlikte yaşamıştır. Yirminci yüzyıla damgasını vuran, dünya siyasetinin rotasını çizen, binlerce kişiyi bununla birlikte ölüme götüren, kimilerince dahi bir önder, kimilerince ruh hastası bir katil olarak değerlendirilen, yaşamı yüzlerce filme ve kitaba konu olan bu esrarengiz adamın yaşamının son anı da yine kalın bir sır perdesinin ardında durmaktadır. 30 Nisan 1945’deki ölümünün üzerinden elli yıl geçen Adolf Hitler’in ressam olmak isterken akademiye kabul edilmemesi üzerine onbaşı rütbesiyle Alman ordusunda başlayan, dünyanın kaderine hükmeden bir Führer olmasına uzanan ve bir sığınak odasında sona eren yaşamı, dünyanın en sırlarla dolu yaşam öyküsü olarak sırrıni hâlâ korumaktadır. “Hitler’in Son 13 Günü” adlı eser, Hitler’in ölümünün 50. yıldönümünde, onun yaşamını anlatan eserlerin yanına konulabilecek bir araştırma-derleme çalışması olarak hazırlandı. Hitler’in son anlarına tanıklık eden bireylerin, savaşın hemen ardından Hitler’in izini arayan araştırmacıların, Hitler’e dost ve düşman kimliği taşıyan birden çok kalem sahibinin yaptıkları çalışmaların yanı sıra farklı tarih kitaplarından yapılan araştırmalar da bir araya getirilmiştir. Bu eserimiz tarafsız bir gözle, yalnızca tarihe bir kayıt düşmek maksadıyla hazırlanmıştır. Tarihte adı bulunan bütün önderler gibi Adolf Hitler’le alakalı kararı da yine insanlar kendi duygu ve mantıklarının terazisi sonucu vereceklerdir.
Araştırmacılara ve tarihçilere düşen görev, bulabildikleri bütün farklı kaynakların sesine yer vermektir. Bu esere ilham kaynağı olan ve kendilerinden yararlandığımız bütün kıymetli araştırmacılara bu bağlamda teşekkürü borç bilmekteyim. Ayrıca farklı dilllerdeki kaynakların taranmasında yardımlarını esirgemeyen tüm dostlarıma da şükranlarımı sunuyorum. En yakınında bulunanların anlattıklarına göre Adolf Hitler yaşamının son gecelerinde çığlıklar atarak uyanıyor; titreyerek anlaşılmaz sözcükler dile getiriyor; soluk soluğa yatağından dışarı fırlıyor ve odanın ortasına dikilip görmeyen gözlerle bakarak “İşte o buraveya gelmiş, işte o!” diye inliyor, sonra yine anlamsız garip sözcükler mırıldanmaya başlıyordu. Zorla teskin edilip yatağına yatırılıyor ama yine yatağından fırlayarak “İşte yine orada, köşede!” diye haykırarak tepiniyor ve çığlıklar atıyordu. Bu anlatılanlar, Nazi önderlerinden Hermann Rausching’in “Hitler Bana Dedi ki” adlı kitabında bulunmaktadır ve eğer tüm bunlar gerçekse, bundan olağanüstü sonuçlar çıkmaktadır. Dünyayı korkudan titreten Adolf Hitler’i ne korkutabilirdi? Belki de ölümün dışında hiçbir güç! Peki neydi Hitler’e ölümünden kısa bir süre önce hayaller gördürten veya gerçeğin ta kendisi olan sır? HİTLER’İN GERÇEK KİMLİĞİNE DOĞRU YOLCULUK Hitler’in tüm yaşamı ve yaptıkları büyük sırlarla örtülüdür; fakat son günleri daha da büyük sırlar, gizemler barındırmaktadır. Peki, tüm yaşamı bir sis ve giz perdesinin içinde saklı olan Adolf Hitler, bu noktaya nasıl gelmişti? İnsanlık tarihinde siyasi hiçbir öndere Adolf Hitler’e tapıldığı gibi tapılmamıştır. Hitler’i izleyen kitlelerin sayısı, hemen hemen diğer önderlerin tümünü seyredenlerden fazlaydı ve üstelik hemen hepsi Hitler’e tutku derecesinde hayrandı. Peki gerçek nedir? Kimdi bu adam? Çok yazılıp çizilen siyasi ve askeri kişiliğinin ötesinde Adolf Hitler kimdi veya neydi? On iki yıl onun basın sözcülüğünü yapan Otto Dietrich onun için “Çılgınca ırkçı düşünceleri olan şeytani bir adamdı.” diyordu. Hitler için çok yorum yapılmıştır. Lakin bu enteresan adamın dev bir milleti nasıl olup da hemen hemen yok olmaya sürüklediğinin cevabı hala anlaşılabilir değildir. HİTLER’İN SON GÜNLERİNDEKİ KONUŞMALARINDAN “Danzig Krizi” konuşmasından… “ Bilim, toplumsal bir olaydır ve bütün toplumsal olaylar gibi, kitleye getirdiği kâr ve zarardan başka bir meşru sınıra sahip değildir… Şansıma teşekkür ediyorum ki, beni bilimsel eğitimden korudu. Bunun yanında, bazı ilkel inançlardan uzak kalabildim.
Her şeyi anıtsal bir tarafsızlık ve buzdan bir ruhla yargılıyorum… Tanrı, beni insanlığın kurtarıcısı olarak tayin etti.” Bir yemek konuşmasından… “Bireysel vicdani ve sorumluluğu öne alan Hıristiyan doktrinine karşı, bireyin hiçliğini ve onun milletin göze görünen ölmezliği içinde kalıcılığını kabul eden kurtarıcılık doktrinini koyuyorum. İnsanların, bir kurtarıcının acısı ve ölümüyle satın alınıp kurtarılması inancını kaldırıyor ve onun yerine kabiliyetlerin kalıcılığına inancını öneriyorum… Merhametin tek bir nasıl tedavi edileceği mevcuttur; o da hastayı ölmeye bırakmak. Kutsal Kadeh’in “Graal” söz ettiği ölümsüzlük, yalnızca soylu ve asil kanlı insanlar içindir… Artık milletlerin yarışı değil, ırkların mücadelesi geçerlidir… Yahudilerin Allah’ı mevcut olmayacaktır; zor zamanlar geçireceğiz ve önüne geçeri bizzat ben görülmektediracağım. Sadece en sert ve kuvvetli ırk kalıcı olacaktır ve dünya yeni bir çehre alacaktır. Bir gün, İngiltere, Fransa ve Amerika’nın yeni önderleriyle anlaşabileceğiz ama bunlar ilk kez katılmak suretiyle sistemimizi tamamlamalıdırlar. O zaman Nasyonalizm’den büyük bir şey kalmayacaktır. Çeşitli diller konuşan ama tümü aynı kökten gelen, tümü evrensel yöneticiler tarikatının üyesi olan kuvvetli insanlar içinde anlaşma olacaktır.” Yukarıda yalnızca iki örneğini verdiğimiz konuşmalar, Hitler’in bir süre sonra intihar ederek ölümüyle sonuçlanacak yaşamının son evrelerinde çok fazla kelimelerine eklediği konulardı. Hitler, sürekli olarak olarak zamanının çok az kaldığı endişesindeydi ve sürekli olarak korkuyordu. Sıkça dile getirdiği şeyler içinde, “Evrenin Kesin Dönemeci” sözü vardı. İnsan kitleleri için “Ruhun Yanlış Yolu” deyimini kullanıyordu. “Majikal Görüş”e sahip olmak insan gelişiminin amacıydı. Kendisi, o andaki ve önümüzdeki zamanlarda başarıların kaynağı olan gizemli bilginin eşiğindeydi. İlkel dünyaya ait efsaneleri inceliyor, ilk toplumları ve kitleleri etkileyen hayalleri inceliyordu.
Doğa yasalarının değiştirilmesi için kullanılan majikal antik yöntemler ile ilgili bir kitap bile yazdı. Kendi gücünün, gizli güçlerden kaynaklandığına emindi, insanlığa yeni bir “İncil”i bir an evvel bildirmek hevesi içindeydi.