Paul Aron – Tarihin Büyük Sırları PDF Oku indir
Paul Aron – Tarihin Büyük Sırları PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Paul Aron – Tarihin Büyük Sırları kitabını araştırdık. Ayrıca Paul Aron tarafından kaleme alınan Paul Aron – Tarihin Büyük Sırları kitap özetinin yanı sıra, Paul Aron – Tarihin Büyük Sırları pdf oku, Paul Aron – Tarihin Büyük Sırları yandex, Paul Aron – Tarihin Büyük Sırları e-kitap pdf, Paul Aron – Tarihin Büyük Sırları PDF Drive, Paul Aron – Tarihin Büyük Sırları Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Paul Aron – Tarihin Büyük Sırları PDF indir Oku
Neandertaller Atamız mıydı? 1856 Ağustosunda bir gün, kuzeybatı Almanya’da Neander Vadisi’ndeki bir taş ocağında, bir işçi kireçtaşı içinde mağara ayısına ait olabileceğini düşündüğü bazı kemikler buldu. Bulduklarını o yörede öğretmenlik yapan, doğa tarihine meraklı Johann Fuhlrott’a göstermek için bir kenara ayırdı. Fuhlrott, ayı kemiklerinden fazla daha mühim bir olayla yüz yüze olduğunu hemen kavradı. Kafatası aşağı yukarı bir insanın kafatası boyutlarındaydı ama değişik bir şekile sahipti, alnı daha basıktı. Gözlerin üzerinde kemik çıkıntısı vardı, geniş basık bir burun, iri ön dişler ve eğik bir sırt görülüyordu. Bulunan kemiklere bakılırsa, onların sahibi olan yaratık, normal insanlardan daha kısa, bodur ve çok daha kuvvetliydü ama yine de bu kemikler bir insan iskeletini andırıyordu. Fuhlrott, kemiklerin çok eski jeolojik tortuların içinde bulunmuş olmasının, onları daha da mühim kıldığını anlamıştı. Öğretmen, Bonn Üniversitesi’nde anatomi profesörü olan Hermann Schaaϐlhausen ile temas kurdu. Profesör de kemiklerin olağandışı olduğunu kabul etti. Daha sonra, bunların “bugüne dek bilinmeyen doğal bir yapı” olduklarını söyleyecekti. Gerçekten de Schaaϐlhausen, işçinin bulduğu ve Neandertal olarak adlandırılacak olan iskeletin, yeni -daha doğrusu çok, çok eski- bir insan tipi olduğuna inanıyordu. Hatta, Schaaϐlhausen, Neandertallerin modern insanın eski atası olduğundan bile kuşkulanmış olabilirdi. Eğer profesör ve öğretmen, buluşlarının bilimsel çevreler tarafından onurlandıracağını ummuşlarsa, büyük bir düş kırıklığı yaşamış olmalılar. Darvin’in evrim teorisini öne sürdüği Türlerin Kökeni’nin yayına girmesina (1859) daha üç yıl vardı. Bilim bireylerinın çoğunluğuna göre, insanın bırakalım şu kemiklerin ait olduğu türü, bir başka türden evrimleştiği ϐikri tam bir saçmalıktı.
Zamanın ileri gelen patologu, Rudolf Virchow, kemikleri inceledi ve bunların pek bilinmeyen bir hastalıktan ölen normal bir insana ait olduğunu açıkladı. Diğer uzman kişiler da bu kervana katıldılar. Ne var ki, on dokuzuncu yüzyılın sonunda, Darvinizm artık bilimsel çevrelerin çoğunluğuna egemendi. Fransa’da Gabriel de Mortillet gibi bazı bilim adamları, kemikleri yeniden inceleyip, modern insanın Neandertallerden türediğini öne sürdüler. Fransa, Belçika ve Almanya’da daha çok Neandertal kalıntısının bulunması, savlarını güçlendirdi. 110 bin ile 35 bin yıl öncesine ait olan fosiller, ya hastalıklı veya modern insan olduklarını öne sürerek, bu türü göz ardı etmeyi olanaksız kılmıştı. Ama bir başka Fransız’ın, Marcellin Boule’nin başını çektiği bilim bireylerinın çoğunluğu, Neandertallerin insanın atası olduğunu hala inatla reddediyordu. Boule, iskeletlerin eski olabileceğini kabul etmekle birlikte, kendisiyle akraba olamayacaklarını dile getiriyordu. Boule, bu bükük dizli, kambur, eğik belkemikli Neandertallerin insandan çok, insansı maymun olduğunu ileri sürdü. Ona göre, eğer modern insanın onlarla herhangi bir ilişkisi olmuşsa, bu ilişki her kim olurlarsa olsunlar, bizim gerçek insan atalarımızın bu “yozlaşmış türü” yeryüzünden silmesiyle sınırlı olmalıydı.