Nazım Tektaş – Tanrının Askerleri 3 – Karluklar, Karahanlılar, Oğuzlar, Sabarlar, Avarlar PDF Oku indir
Nazım Tektaş – Tanrının Askerleri 3 – Karluklar, Karahanlılar, Oğuzlar, Sabarlar, Avarlar PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Nazım Tektaş – Tanrının Askerleri 3 – Karluklar, Karahanlılar, Oğuzlar, Sabarlar, Avarlar kitabını araştırdık. Ayrıca Nazım Tektaş tarafından kaleme alınan Nazım Tektaş – Tanrının Askerleri 3 – Karluklar, Karahanlılar, Oğuzlar, Sabarlar, Avarlar kitap özetinin yanı sıra, Nazım Tektaş – Tanrının Askerleri 3 – Karluklar, Karahanlılar, Oğuzlar, Sabarlar, Avarlar pdf oku, Nazım Tektaş – Tanrının Askerleri 3 – Karluklar, Karahanlılar, Oğuzlar, Sabarlar, Avarlar yandex, Nazım Tektaş – Tanrının Askerleri 3 – Karluklar, Karahanlılar, Oğuzlar, Sabarlar, Avarlar e-kitap pdf, Nazım Tektaş – Tanrının Askerleri 3 – Karluklar, Karahanlılar, Oğuzlar, Sabarlar, Avarlar PDF Drive, Nazım Tektaş – Tanrının Askerleri 3 – Karluklar, Karahanlılar, Oğuzlar, Sabarlar, Avarlar Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Nazım Tektaş – Tanrının Askerleri 3 – Karluklar, Karahanlılar, Oğuzlar, Sabarlar, Avarlar PDF indir Oku
(Karluklar – Karahanlılar – Oğuzlar – Sabarlar – Avarlar –
Hazarlar – Bulgarlar – Macarlar – Peçenekler – Kıpçaklar ) Kadim Türk yurdu Orta Asya’da boy veren, sonra devlet kuran kabilelerden biridir Karluklar. Onlardan ilk bahseden Çinliler, başlangıç tarihi 413 ve Çin dilindeki adları “Kolo-lu.”1 Bazı Türk kavimlerinin Türklüğe aidiyetleri tartışıldığı halde, bunlarla alakalı bir tereddüt yaşanmamış. Efsanevi Yada Taşının hikâyesi anlatılırken: “Bu taşa onun oğulları mirasçı oldular. Oğuz, Halluh (Karluk) (…) gibi, deniyor.2 1 İslâm Ans. 6 .c . Karluklar Mad. 2 İslâm Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri, 72.s. İyi bilinen zamanlarına geleceğiz, neler yaptıklarını göreceğiz; lâkin biraz sisler içinde dolaşarak, esrarlı resimler seyredelim istiyoruz. Ve biraz da masalımsı hikâyelerin tadına bakalım. Gerdizi’nin kitabından, tarih belirtilmeyen bir Halluh (Karluk) bahsi: “Derler ki, diye başlıyor. Halluh Türklerin büyüklerinden bir adamdı.
Kabilesi bir yerden bir yere göçerdi. Halluh’un anası, kimsesiz bir yerde bir hayvana binmişti. Halluh’un hizmetkârlarından biri Halluh’un anasının yanına vardı, ona sataştı. Kadın onu kovup tehdit etti. Malûmdur ki Türklerin kadınları çok temiz (namuslu) olurlar. Bunun üzerine hizmetkâr korktu, oradan kaçtı. Tokuz Oğuz ülkesine Hakanın vilâyetine gitti…”3 3 Aynı Eser, 73 . s. Araplar hiç Karluk dememişler, kitaplarına da Harluh yazmışlar. Çinlilerin yaptığından, böylesi daha iyi. Bunun, okunuşta yapılan bir hata olması da olabilecekdir. Ama bu hususu mesele yapmıyoruz. Karlukların bir kavim olarak ortaya çıkışlarında üç boyun adı geçiyor: 1- Mu-la, 2-Çe-ki yahut Po-pu (Çigil?) 3- Taşeli 4 Sonraları Üç Karluk diye anılışları, bu üç boyun bir araya gelişini gösteriyor olsa gerek. 4 Türk Tarihi, 1. c.
194.s. Bazı zaman bunun yanı sıra birden fazla Türk Devleti oluyor, arada bir de tek. Bilindiği gibi Gök Türklerin dışında kalanların hiçbiri Türk adı taşımıyorlardı. Hun, Uygur, Kırgız, Türgiş ve başkaları… Daha sonra ortaya çıkıp, devlet kuranlara da bir boy adı verilmiş, onunla anılmışlardır. “Türk kelimesinin son haftalarda bilinen anlamı (yani Türk kavimlerinin hepsini içine alan bir ad olması) Müslüman kavimlerin eseri. Araplar bir çok kavimlerin VII. VIII. yüzsenelerda savaştıkları Türklerle aynı dilde konuştuklarını gördüler ve bundan dolayı hepsini Türk diye adlandırmaya başladılar.”5 5 Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Sersler, 41. s. Karlukların ana rahmi Gök-Türkler olarak bilinir. Önceki seneleri ile ilgili söylenebilecek fazla söz yok. Gök-Türk Devleti kurulduğunda, merkez Doğu olarak kabul edilip, Batı’yı merkeze bağlı ayrı bir devletmiş gibi düşünüyorlardı. İstemi Yabgu batının idarecisi olmuştu.
İşte bu sıralarda On-Oklar diye anılan Türk boyları İstemi Yabgu’nun emrine verildiler ve On-Okların bir kısmının da Karluklardan olduğu söylenmektedir. Yaşadıkları yer Altayların batısındaki Kara-İrtiş ve Tarbagatay havalisiydi.6 6 İslâ Ans. 12/2. c Hepimiz bilinmekte ki, eski Türklerin tamamı için, kesin bir coğrafî bölge tespiti olabilecek değil. Bir gezgin yahut başka görevlinin, elçinin gördüğü tarihte bulunulan yer ile bir zaman sonra bulunacakları-görülecekleri yer aynı olmaz. Biri diğerini yerinden yurdundan eden bir çok kavmin, devletin hüküm sürdüği Asya’da, falan Türklerin mekânı filan yer demek, yalnızca tarih belirtmek suretiyle yararlı bilgi haline dönüşebilir. Karluklar için de daimi bir yurt haritası çizmek yanıltıcı olur. Onları, ecdat olarak bir isme bağlarken bile çeşitli görüşler ileri sürülmekte, Gök-Türklerden hayli zaman önce yaşamış olan Hunların bir boyu olduğu bilinen Eftalitlere mal edilmektedirler. Bunun ifade edilişi şöyle: “Doğu Tiyenşan’da bir de Abdal yahut Heplal=Eftalit adı verilen bir kavim yaşamıştır ki, Karluk Kencine Türklerinin ecdadı sayılıyorlar.”7 Eftalit ismi, Ak Hunlara Araplar tarafından verilmiştir. 7 Umumî Türk Tarihine Giriş, 42. s. Esas olarak tesbiti gereken, Karlukların bu isim altında neler yaptığıdır ve oraya gelmeye çalışıyoruz. Kesin olarak bilinmese de, 400’ün başlarında tarih sahnesine çıkmışlardı.
Yine, bilindiği kadarıyla, İstemi Han Batı Gök Türk Devletini zaferlere koştururken Karluklardan da istifade ediyordu. Gök Türk hâkimiyetine, tam anlamıyla ne zaman ve nasıl girdikleri hususunda bilgimiz yok. Lakin, Gök-Türk Hakanlığının kuruluşundan (552) 75 sene sonra Karluk adı ciddi manada gündeme geliyor. İsyan ve Öne Çıkış Her ne kadar Batıda İstemi Yabgu’nun maiyetinde görünmüş olsalar da, zaman ilerledikçe bir çok olaylar bir çok değişiklik meydana getirmişti. Bir devlet olup iki kola ayrılan Gök-Türklerin birliği zedelenmiş düşman devletler haline gelmişlerdi. Karluklar bir doğu, bir batı kanadında görünmekteydiler.8 8 Türk Tarihi, 1. c. 194. s. Zayıflamıştı Gök-Türkler ve kendilerine bağlı boylar isyan hazırlığındaydılar. (627-628 seneleri) Aslını söylemek gerekirse Gök-Türk Gök-Türkü hançerlemeye çalışıyordu. Doğu ile Batının arasına kara kedi girmiş, kanlı bıçaklıydılar. Çin, işini iyi yapmıştı. Karlukları ayartıp Batı Gök Türklerine karşı ayaklandıran da, Doğunun Kağanı Kat-İl-han’ın kumandanı Aşina Şeni’den başkası değildi.
9 9 Türk Millî Kültürü, 146. s. Bu isyan hareketinin meydana geldiği tarihlerde Karluklar Kara İrtiş boylarında idiler. Onların bayrak açmaları, diğer bağlı boyları da harekete geçirdi. Zarar büyük; faturayı ödeyen Gök-Türkler, ama ortada Türk boyları adına bir kâr yok. Kazanan yalnızca Çin oluyor. Gök Türklerin esas kısmı 630’da Çine baş eğmiş, Batı da suni teneffüsle yaşıyor. Karluklar, üzerlerinden bağımlılık baskısını kaldırmış sayılıyorlardı; 640 saatleri civarında Turfan’ın kuzeyine kaydılar. Eğer kazandıkları hürriyet idiyse ve bunu seviyordu iseler, tadını çıkaracak kadar sahip olamadılar. Gök Türk Hakanı Kat İl-han’ın zamanında ülüş sahibi olan Prens Çebi 630’daki hezimetten sonra bir yığın macera yaşamış ve gelip, üç tarafı sarp kayalıklarla çevrili “Altun Tag’a yerleşmişti. Yanında yeter sayıda askeri vardı. Henüz güçleri teşekkül etmemiş olan Karluklar, Çebi’nin tazyikine karşılık veremeyerek itaat altına girdiler.(10) 10 Yine tâbi idiler Gök-Türklere. Lakin bu tâbiyet kayıtsız şartsız onların hükmü altına girmek değildi. Bir de Çebi’nin derdi başka kabilelerle sürüyordu, mesela Seyantolarla.
(Sene 647) Bir yandan da Çin’e yanaşmaya çalışıyordu Çebi Han. 10 Eski Türkler, 288. s. Çin’e bir çok Türk kabilesi itaat arzetmiş, aynı sıralarda Çebi de elçi göndermişti. Hiçbir şeyini kaybetmeden dost olmayı istiyordu; Çin “boynuna yular geçirmeden olmaz” dedi. Anlaşmazlık sonucu, Çin onu düşman ilan etti ve öldürülmesi için –yahut yakalanması– Karlukları vazifelendiriyordu. Bundan bir şey çıkmadı; Karluklar olaya girmeden hazırlanan Çin entrikası neticesiz kılındı. Çin-Karluk Savaşı Biraz dengesiz bir savaş olmalıydı. Sebebini bilmiyoruz, Çinlilerin Çebi Han’ı Karluklara yakalatmak istemesi ve bunun, istekten öte gidememesi sinirleri germiş olabilir. Karluklar ufak bir kabile ve Gök-Türkler gibi bir hâmileri de yok. Gerçi onlara isyan etmiş, kendi çaplarında bir darbe vurmuşlardı ya yine de “benim sahama girme” diyebilecek bir GökTürk Devleti olsaydı, Çin sere serpe gelemezdi. 650’de Çin, Tölesleri tasfiye ederken Karluklardan da istifade etmişti; tekrar araları bozuldu. Çinliler 653’te Beşbalık’ı aldılar. 654’te Karlukların üzerine saldırıya geçtiler. İnsan zayiatı nedir, bundan haber yok, fakat Çinlilerin 10 bin Türk atını kaçırdıklarını öğreniyoruz.
At hırsızlığı da kârlı bir iş dalı olmalıdır! Hâkimiyet sınırını Çinlilerin belirlemesi birinin diğerine kuvvet olarak üstünlüğünü gösteriyor. Karluklar P’ei-ting eyaletine bağlandılar. Her kabile kendi reisinin kontrolüne verildi.11 11 İslâm Ans. 2/2. s. Çin Batı Türk Hakanlığını epeyce yorduktan sonra, 657’de nihâi darbeyi indirdi. O zaman da “Karluklar Tang İmparatorluğu bünyesinde yer aldılar.”12 12 Eski Türkler, 446.s. Ne bağımlıydılar, ne hür. Çağırıldıklarında Çin’in yedek gücü olarak yardıma koşuyorlar. Yaptıkları hizmete karşılık reisleri bir Çin ünvanı alıyor, kendilerine ihtiyaç duyulup “gel” denmediği zamanlarda iç işlerinde istedikleri gibi hareket edebiliyorlar. Sakin geçen kısa bir sürede toparlandılar (665). Bu tarihten bu yana –Gök Türklerin bağlanılacak tarafları zaten yoktu–, Çin’e de bağımlı olmadan yaşamaya başladılar.
13 13 Türk Millî Kültürü, 146. s. Ünvanda Terfi Her Türk kabilesi, devlet olma yoluna girdiğinde daracık tünellerden geçiyor. Çok ezilip, zâyiatlara uğruyorlar. Yılmadan devam edenler bir noktaya gelirken, yılanlar parçalanıp diğer devlet yahut kavimlere karışıp, isimlerini unutturuyorlar. Karluklar azimle sarıldılar. Kavimdaş ve hâmileri olan Gök-Türklerle, başka kavimdaşlarıyla çarpıştılar. Bazı zaman Çin’in safında yer alıp, kardeşlerine vurdular. Üç Karluk deniyordu onlara, önderleri vardı ve KülErkin ünvanı taşıyordu. Büyüdükçe ağırlaşacak taşınan ünvan. Hakanlığa kadar çıkacak. 665’de epey güçlenmiş olmalıydılar. Orduları kuvvetli hale gelmişti ve Üç Karluk beyi bu tarihte “Yabgu” ünvanını aldı. Kayıp İstikrar Her şey bolca görünüyor; yalnız istikrar yok. Karlukları fetihler peşinde koşturan Yabguları var, toprak parçaları zaptediliyor.
Ama bir de bakıyorsunuz Çin, hemen devreye girmiş. Karluklar ile Çinlilerin aralarında neler olduysa onları bilmiyoruz. Şunu diyebiliriz, diğer gailelerinden kurtulan imparator, sıranın Türk kabilelerine geldiğine karar verdi. Kim bilir, belki de başka türlü hadiseler cereyan etmiş, dengeler birden değişivermiştir. 704’te Şato Türkleri İmparatorluğa teslim oldular. Çin’in kendi tayin ettiği iki Batı Türk Hanı ve Karluklar teslim oldular. 706’da görülen manzaranın, iki sene öncekiyle hiç alâkası kalmadı. Bu teslim oluşların manası tabi ki, Çin’in hâkimiyetine girmek, bunu kabullenmek değil, yalnızca ondan bir belâ gelmesini önlemekti. Yine, diğer faaliyetler Çin’in dışında devam edecek. Türkler birbiriyle boğazlama yarışına girecek ve İmparator, bu kanlı hadiseleri Locadan seyredecek. Karluklar Gök-Türklere Karşı Çin’e 50 sene kadar boyun eğen Gök-Türkler silkindiler, isyanlarla bağımsızlıklarını kazandılar. Başlarında Kapgan Kağan yer alıyor. Bahsi geçecek zamanlarda Karluklar da Gök-Türklere bağlılar. Lakin sert tabiatlı Kağan en yakınlarını bile incitmektedir, hariçten bağlanmış olan kabileler onun tutumuna tahammül edemiyorlar. Önce Kırgızlar isyan etti (710 sonrası).
Onların üzerine yürüyen Gök-Türk ordusu, âdeta tepeledi ve sonra Bayırkular baş kaldırdı, onlar da tepelendi. 711’de isyan sırası Türgişlere gelmişti. Üzerlerine yürüyen Gök-Türkler onları da yendiler, reislerini öldürdüler. “713 senesinde Karluklar; Kapgan, Bilge ve Kül-Tigin’in ortak hareketi neticesinde Tamag Iduk Baş’ta (Tamır ırmağının dünyaya geldiğu yer) mağlup edildiler. Bilge Kağan şöyle anlatıyor: “31 yaşımda Karluk milleti sıkıntısız, hür ve serbest iken düşman oldu. Tamag Iduk Baş’ta savaştım. Karluk milletini öldürdüm, orda aldım…” 14 Biraz açabiliriz bu anlatımı: “Kül-Tigin 27 yaşındayken hür ve müstakil olan Karluk kavmi düşman oldu. Mukaddes Tamag başında savaştık. Kül-Tigin o savaşta 30 yaşında idi. Alp Şalcı adı verilen ak atına binip hücum etti. İki kişiyi birbiri arkasına mızrakladı. Karlukları öldürdük. İtaat altına aldık.”15 Anlaşmazlık çıkması ile savaşın yapıldığı zaman içinde üç sene var. Kül-Tigin 27’den 30 yaşına gelmiş ve savaşa gitmiş.
Bilge Kağan’ın 684, KülTigin’in 685 doğumlu oldukları bilindiği için, bu savaşa da tarih verilebiliyor. 614 yahut 615 senesinde, Karluklar ağır bir mağlubiyete uğrayıp, Gök-Türklere tekrar itaat arzetmişler.
Nazım Tektaş – Tanrının Askerleri 3 – Karluklar, Karahanlılar, Oğuzlar, Sabarlar, Avarlar PDF indir Tıklayın