PDF

Mehmet Mazak & Fatih Güldal – Tanzifatı İstanbul PDF Oku indir

Mehmet Mazak & Fatih Güldal – Tanzifatı İstanbul PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Mehmet Mazak & Fatih Güldal – Tanzifatı İstanbul kitabını araştırdık. Ayrıca Fatih GüldalMehmet Mazak tarafından kaleme alınan Mehmet Mazak & Fatih Güldal – Tanzifatı İstanbul kitap özetinin yanı sıra, Mehmet Mazak & Fatih Güldal – Tanzifatı İstanbul pdf oku, Mehmet Mazak & Fatih Güldal – Tanzifatı İstanbul yandex, Mehmet Mazak & Fatih Güldal – Tanzifatı İstanbul e-kitap pdf, Mehmet Mazak & Fatih Güldal – Tanzifatı İstanbul PDF Drive, Mehmet Mazak & Fatih Güldal – Tanzifatı İstanbul Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Mehmet Mazak & Fatih Güldal – Tanzifatı İstanbul PDF indir Oku

Marmara, Boğaziçi ve Karadeniz ile bir yarımada üzerine kurulu olan İstanbul, tarihin bütün dönemlerinde mühim bir yerleşim yeri olmuştur. Üç tarafı denizlerle çevrili bu kadim şehre Arap dünyasında Ümm-i Dünya, dünyanın anası denmiştir. Üç imparatorluğa payitahtlık etmiş olan İstanbul’un billurlaşmış bir şehir kültürü ve bu şehrin Avrupa’ya ve dünyaya örnek olmuş bir temizlik kültürü vardı. Osmanlı’nın 29 Mayıs 1453 senesinde İstanbul’u fethinden bu yana şehrin temizliği ve çevreye olan uyarlılıklarının günümüz toplumuna anlatılması gerekmektedir. Okyanusa düşen yağmur taneleri misali asırlardır Türkler elinde nadide bir mücevher gibi el emeği ile işlenen İstanbul ve bu şehrin temizlik kültürü toplumumuz tarafından öğrenilmeli ve yaşanmalıdır. Bu düşünceler ışığında seneler önce kaleme aldığımız Osmanlı dönemi temizlik ve çevre kültürü konulu makale ve çalışmaları yeni metinler ekleyerek, farklı kaynaklar ışığında yeniden gözden geçirerek bu kitabı beğeninize paylaşmak istedik. İstanbul, Marmara kıyılarına serpilmiş semtleri, Altın boynuz Haliç’i ve dünyanın en kıymetli gerdanlığı Boğaziçi ile kâinatın gözbebeği konumundadır. Belde-i Tayyibe’nin asırlar boyunca temiz ve pak kalmasını sağlayan aktörlerin ve bu aktörlerin faaliyetlerinin anlatıldığı bu eser “İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti” sürecinde yayınlanmış olması bu çalışmayı daha da manalı bir hale getirmektedir. Osmanlı’dan Günümüze Temizlik Tarihi Tanzifat-ı İstanbul adlı bu eser ile İstanbul’un fethinden bu yana günümüze kadar şehrin temizliğinin hangi aşamalardan geçerek geldiğinin tarihi bulunmaktadır. Arayıcı esnafından, tanzifat amelesine, çöpçüden temizlik işçisine geçiş süreçleri ve I. Dünya Savaşı zamanında İstanbul sokaklarına dokunan ilk hanım elleri bayan çöpçülerin dramatik hikâyeleri eserde bulunmaktadır. Eserin ilerleyen bölümlerinde Cumhuriyet dönemi İstanbul’un temizlik anlayışı ve temizlik uygulamaları bulunmaktadır. İstanbul sevgimizin bir ürünü olarak yaşanan bu eserin yayına girmesi hususundaki katkılarından dolayı Sayın Erhan Afyoncu ve Mustafa Karagüllüoğlu’na teşekkür ederim. Eserin yazımı ve araştırma sürecindeki büyük katkılarından dolayı Aylin Doğan’a, görseller hususunda Hüseyin Irmak, Abdullah Gül ve Ayhan Uçar’a bunun yanı sıra teşekkür ederiz. Bu eseri İstanbul sevdalılarına ve temizliği her şeyin üzerinde tutan çevre dostlarına armağan ediyoruz.

İstanbul bir sevdadır. Dersaadet, Deraliyye, İslambol ve bugün bilinen adıyla İstanbul şehri bir çok imparatorluğa başkentlik yapmış, bu süreç içinde dünyanın merkezi olarak kabul edilmiş, yeryüzünün en mühim şehirlerinden biridir. İslamiyet’in kabulünden önce başlayan İstanbul’u fethetme isteği, bu dinin kabulüyle bir ülküye dönüşmüş, son Peygamber Hz. Muhammed’in Hendek Savaşı’nda verdiği müjde ve gösterdiği hedef Türklerin yegâne istikametini bu yöne çevirmiştir. Şehrin, Sultan Fatih tarafından alınmasından sonra, bu büyük hükümdarın ilk işi, uzun senelerdır bakımsızlıktan, harap olmuş bu kutlu kenti yeniden eski günlerine kavuşturmak, tekrar dünyanın merkezi haline getirmek olmuştur. Kurduğu ve kurulmasını teşvik ettiği vakıflar aracılığıyla hem mimari anlamda hem de çevre düzeni yönünden şehir büyük bir dönüşümün içerisine girmiştir. “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” düsturuyla hareket eden Osmanlılar, insanca yaşanılabilir bir şehir yaratmak adına adeta birbirleriyle yarışmaya başlamış, bunun neticesi olarak da tezyin edilmiş, dünyayı yönetmeye talip olan bir devlete başkentlik yapacak bir medeniyet görülmektedirmışlardır. Bu çerçevede düşünüldüğünde temizliği inançlarının bir gereği olarak gören Osmanlılar, İstanbul’u sahip oldukları ideallere yakışır, temiz, göze hoş gelmeyen her türlü maddi pislikten arındırılmış bir başkent yapmaya çalışmışlardır. Bu amaçla şehir fethedilir edilmez Sultan II. Mehmed’in kurduğu vakfın vakfiyesinde ve paylaştığı fermanlarında mutluluk kapısı olarak adlandırılan İstanbul’un temizliğine dikkat edilmesine, yollarda, sokaklarda, meydanlarda insanları rahatsız edecek çöplerin kaldırılmasına yönelik emirler mevcuttur. Fatih Sultan Mehmed’in bu hassasiyeti adeta kanun-i kadim olmuş ve kendisinden sonra gelen devlet adamları da şehrin imarına ve temizliğine azami gayret göstermişlerdir. Temizliği imandan sayan Osmanlılar, şehrin tanzîfî için müesseseler kurmuş, görevliler istihdam etmiştir. Kişisel temizliğe verdikleri önemle tanınan Türkler, yaşadıkları yerin de temiz olması için hukuki düzenlemeler yaparak korunmuş şehir olarak kabul ettikleri bu beldeyi tesis ettikleri medeniyete yakışır bir surete büründürmeye çalışmışlardı. Bu kitapta İstanbul’un Türklerin eline geçmesinden günümüze kadar geçen süreç içinde tanzîfî yani temizliği ile alakalı yapılan uygulamalar anlatılmaya çalışılacaktır. Bu bağlamda özellikle arşiv kayıtları diye açıkladığimiz, hükümdarın emirleri, alakalı bakanlıkların düzenlemeleri ve 19.

yüzyılın ikinci yarısından sonra kurulan Şehremaneti’nin çalışmaları dikkate alınarak geçmişten bugüne şehrin temizlik poblemleri ve bu problemlerin çözümüne yönelik uygulamalar irdelenmeye çalışılmıştır. Hiç şüphe yok ki, çöpün dahi doğal olduğu, sanayileşmenin getirdiği kimyasal atıkların bulunmadığı senelerda, İstanbul’da temizlik ameliyesi daha sorunsuz ve kolay yapılmaktaydı; fakat özellikle 19 yüzyıldan sonra git gide artan nüfus ve atıkların muhtevasının değişmesi bu süreci daha zor bir hale sokmuştur. Bilhassa çöplerin şehir içinden toplanarak, mavna veya diğer deniz taşıtları vasıtasıyla denize dökülmesi işi önceleri bir sorun oluşturmazken, zamanla ekolojik dengenin bozulmasına, İstanbul’un en güzel yeri olan Boğaz’ın kirlenmesine neden olmuştur. İstanbul’un sosyal yaşamı için çok oldukça önemi olan yabancı gezginlerin seyahatnamelerinde şehrin temizlik sorununa da yer verilmiştir. Deniz yoluyla şehre giren seyyahlar karşı karşıya geldikları büyülü manzara karşısında kendilerinden geçerken, şehrin içerisini gördüklerinde arada bir hayal kırıklığına uğramışlardır. Çamurlu sokalar, yağışlı havalardaki yaşanan çöp yığınları, arada bir hayvan leşlerinin sağa sola atılması dünyanın en mühim şehri olan İstanbul’a gelen yabancıların dikkatinden kaçmamıştır. Bu poblemlerin farkında olan devlet, şehrin temizliği hususunda sadrazamdan başlayarak, kadı, subaşı, imam ve en altta vatandaşa kadar şehirde yaşayan herkesi sürekli olarak ikaz etmiş, şehrin temizliğine azami dikkat gösterilmesi istenmiştir. Bu meyanda ikazlara kulak asmayan, emirleri uygulamayan gerek devlet görevlisi gerek vatandaşa kürek cezasından, sokağa pislik atanların çöplerinin boyunlarına takılmasına, para cezasından salb yani asma cezasına kadar bir çok tedbir alınmıştır. Klasik zamanda şehrin temizliğini devlet halk el ele şeklinde çözmeye çalışan Osmanlılar, modern belediyeciliğin başladığı 19. yüzyılın ikinci yarısında Şehremaneti’nin kurulmasıyla bu işi daha profesyonel yapmaya başladı. Belediye bünyesinde kurulan temizlik müdürlükleri, profesyonel anlamda çalışan temizlik personelleri, bu faaliyetlerin daha kolay yapılabilmesi için alınan alet ve edevat, çöp arabaları gibi donanımlarla sıhhî temizlik şehrin sokaklarına girmiştir. Bilhassa, İstanbul’da tarihi eserlerin yok edilmesi hususunda eleştirilere maruz kalan Cemil Topuzlu Paşa’nın şehreminliği senelerında temizlik işlerine- arada bir belediyenin boyunu da aşan- ciddi yatırımlar yapılmış böylece İstanbul’un temizlik teşkilatı kurumsallaşmıştır. Çıkarılan kanunlar, temizlik işlerinin daha iyi yapılabilmesi adına ihdas edilen vergiler hatta yabancılardan alınan kredilerle Şehremaneti konuyla alakalı mühim adımlar atmıştır. Devlet, temizlik işini arada bir kendi imkânlarıyla çözmeye çalışırken çoğu zaman ihale usulüyle bu sorunun ile ilgilin gelmiştir. Şehrin çöplerinin toplanması, sokakların sulanıp yıkanması, halkın en mühim ihtiyaçlarından birisi olan tuvcihazların yapılarak işletilmesi özel müteşebbislerle yapılan mukavelenameler ile halledilmiştir.

Bunun yanında I. Dünya Savaşı’nın çıktığı senelerda, devletin temizlik personelini silâhaltına alması, teşkilatın kullandığı alet ve edevata, bilhassa hayvanlara el koyması ciddi masraflarla oluşturulan temizlik biriminin yok olmasına neden olmuştur. Aynı zamanda bu müthiş şartların meydana geldiği zamanda erkeklerin askere çağrılmaları sebebiyle İstanbul’da temizlik faaliyetleri çocuklara ve kadınlara kalmıştır. Böylelikle İstanbul hanımlarının temizlikle alakalı sorumluluk alanı genişlemiş, Dersaadet sokaklarını da ellerindeki çalı süpürgelerle mikroptan arındırmışlardır. Sıhhi temizliğin yapıldığı senelerda temizlik işlerine verilen önem sebebiyle, İstanbul halkının deprem, yangın gibi doğal afetlerden sonra en büyük korkusu olan ve bir çok can kaybına neden olan kolera hastalığının, azaldığı görülmüş ve bu anlamda belediye hizmetlerine yapılan büyük yatırımların neticeleri alınmıştır. Tüm bu değerlendirmeler göz önünde tutulduğunda İstanbul’un fethinden günümüze kadar şehrin en büyük poblemlerindan birinin temizlik olduğu söylenebilir. Cumhuriyet’in ilk senelerında daha da ihmal edilen kent nüfusun ve sanayileşmenin giderek artması bunun yanında atıkların imhası için kalıcı çözümlerin üretilememesi neticesinde büyük sıkıntılar çekmiştir. 1990’lı senelerın başlarına kadar şehirde yaşanan çöp poblemlerinı yaşları müsait olan herkes hatırlayacaktır. Çoğunlukla dağ yığını durumuna gelen çöplerin günlerce sokaklarda beklediği, kokudan bireylerin rahatsız olduğu günler artık geride kaldı. Bugün İstanbul’un temizlikle alakalı büyük aşamalar kaydettiği, modern anlamda bir çok tesisin bir ülke kadar nüfusu olan şehrin çöp sorununu çözdüğü görülmektedir. Çalışmamızda kaynak olarak Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan konuyla alakalı belgeler, vakfiyeler, tabii ki Şehremaneti mektupçusu, Mecelle-i Umur-ı Belediye gibi devasa bir eseri bizlere bırakan Osman Nuri Ergin’in eserleri ve konu ile alakalı yapılan araştırmalar başucu kaynaklarımız oldu. Kitapta teknik gibi görülebilen fakat dönemin kurumlarının temizlik ile alakalı çalışmalarının ayrıntısını görülmektediran bir çok anlaşma, nizamname ve kanunnamenin de sadeleştirilerek tam metinleri verilmiştir. Yapılan tartışmalara bakıldığında kısıtlı imkânlar ölçüsünde şehrin temizliğine oldukça önem verildiği görülecektir. Yapılan tüm uygulamalar bir yana bırakılacak olursa yöneticilerin aldığı önlemlerin bir yere kadar çözüm sağladığı, halkın temizlik işlerine hassasiyet göstermeden şehrin tanzîfînin olabilecek olmadığı görülmektedir. Daha temiz bir İstanbul için İstanbullulara çok iş düşmektedir.

Mehmet Mazak & Fatih Güldal – Tanzifatı İstanbul PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu