Richard Stauffer – Reform – Cep Üniversitesi PDF Oku indir
Richard Stauffer – Reform – Cep Üniversitesi PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Richard Stauffer – Reform – Cep Üniversitesi kitabını araştırdık. Ayrıca Cep ÜniversitesiRichard Stauffer tarafından kaleme alınan Richard Stauffer – Reform – Cep Üniversitesi kitap özetinin yanı sıra, Richard Stauffer – Reform – Cep Üniversitesi pdf oku, Richard Stauffer – Reform – Cep Üniversitesi yandex, Richard Stauffer – Reform – Cep Üniversitesi e-kitap pdf, Richard Stauffer – Reform – Cep Üniversitesi PDF Drive, Richard Stauffer – Reform – Cep Üniversitesi Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Richard Stauffer – Reform – Cep Üniversitesi PDF indir Oku
Reform her ne kadar 16. yüzyılda yaşandıysa da, Hıristiyanlık Dünyası, Kilise bünyesinde bir yapı değişikliği gereksinimini yukarı Ortaçağdan bu yana duymaya başlamıştı. Kanıt olarak De Consideratione ve De Moribus et Offıcio Episcoporum gibi eserlerinde din kurumunda yenilik hareketinin temellerini atmaya çalışmış olan Clairvauxlu Aziz Bernard’m adını anmak yeterli gelmektedir. Kendisine hedef olarak Kilise’yi “Baştan Aşağı” yenilemeyi saptamış olan Konstanz ve Basel konsilleriyle yetinmeyen bilimadamı olsun dindışı olsun birden fazla Hıristiyan, 15. yüzyıl sonlarından bu yana bir reforma ihtiyaç olduğunu giderek git gide artan ölçüde hissetmeye başladı. Bu gereksinim 1484 Toplantısının düzenlenmesine ve 1493 Dinadamlari Meclisinin toplanmasına yolaçtı. II. Julius 1512 senesinin 1 Mayıs günü V. Laterano Konsili’ni toplama cesaretini kendinde bulmakla aslında uzun süredir beklenen bir adım atmıştı. Konsil, çalışmalarını aynı yıl içinde bitirdi. Luther 95 tezini burada yazmıştı. Uzun süredir özlemi çekilen V. Laterano Konsili’nin sonuçlan büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Yayınlanan kararnameler Hıristiyan Dünyası’nın beklentilerine yanıt verebilmekten fazla uzaktılar. Böylelikle Kilise’yi yenilemek için Papalık’ın eline geçen fırsat tepilmiş oldu.
Konsil tartışılmaz bir başan dahi kazanmış olsaydı, sona ermekte olan Ortaçağ Hıristiyanlığında 7 duyulan “Peygamber Açlığı^nı yine de bastıramazdı. Çünkü önceki yüzsenelerın “Yenilikçi” bazı hareketleriyle uyum içinde ele aldığı Reformatio, gerekli derinlikten yoksundu. P. Congar’ın bir başyapıtında vurgulamış olduğu gibi, Ortaçağ Reformları, “Kilise Yaşamanın yapısıyla değil düzeniyle ilgileniyorlardı. Dogmalar, kutsamalar, hiyerarşik sıralama… Bu durum Reformları genelde yolsuzluklarla uğraşma düzeyine indirgiyordu. Yeniden yapılandırılan öğretiler değil geleneklerdi”.1 Halbuki manevi ihtiyaçlara yanıt verebilmek için dogmatik alanda yenilikler yapılmalıydı. Bir Luther’in, bir Calvin’in, bir Zvvingli’nin heyecanla sarıldıkları uğraş işte buydu. Hareketlerinin hedefi mevcut düzenin Kilise’ce kötüye kullanılmasını engellemek değildi. Onlar ile ilgili Lucien Febvre’in Farel için söylemiş olduğu söz anımsatılabilir: “Rahipler kötü yaşamakla değil, yanlış inanmakla suçlanıyorlardı”.2 16. yüzyıldan önce de çağlarının dinsel yönelişlerine dinsel karşılıklar arayan bireyler veya topluluklar olmuştur şüphesiz… Örnek olarak 15. yüzyılda John Wyclifi ve Lollardlar’ı, Geert Groote ve Birlikte Yaşayan Kardeşleri, Jan Hus’u ve onun yandaşlarını sayabiliriz. 16,yüzyılda İtalya’da Pico de la Miranda’nın kişiliğinde en göz alıcı öncülerden birini bulmuş olan Hıristiyan Hümanizması’nm aracılığıyla sahneye Reformcuların yanıtlarının şekillenmelerine katkı sağlamış olan insanlar çıkmıştır. İngiltere’de John Colet, çürümüş Kilise’yi arındır, mak için İnciVe dönülmesi gerektiğini savunmuş ve Aziz Pavlus Mektuplarına dindışı yazarların incelemelerinda onsenelerdır kullanılan filolojik esasları uygulamıştı.
Fransa’da Etaples’li Jacques Lefevre Quincuplex Psalterium’ıya. İncirin Dört Anlamı’na bağlı Ortaçağ yorumumla ipleri daha 1509 senesinde koparmıştı. 1512’de Commentaire Sur Les Epitres de Saint Paul (Aziz Pavlus’un Mektupları Hakkında Bir Yorum) yayınlandı. Bu kitap her ne kadar Emile Doumergue’in öne sürdüği gibi “İlk Protestan Kitap” sayılmazsa da içinde Reform’un pek sevdiği temalar barındırdığı da yadsınamaz.3 Rotterdam’lı Erasmus ise ilk ilahiyat programını 1504’de paylaştı. Erasmus Enchiridion Militis ChristiarıVde bir tür Çarmıh Tanrıbilimi önermişti: Ona göre İman’ın ölçütü İncirdir. İncil’in en mühim öğesi olan Çarmıha Gerilmiş İsa, insanları aklamakta ve böylece onları yapıtlardaki Musevilikten kurtarmaktadır. Yeni bir ilahiyat için oluşturduğu bu manifestodan sonra Hollandalı Hümanist için geriye yalnızca çağının gereksinim duyduğu yorumsal malzemeyi sunmak kalmıştı. Bu da 1516’da Yeni Ahit’in yayına girmesiyla yaşanacakti. Erasmus, okuyucularına sunduğu Yunanca metne birden fazla nottan başka, kendi yaptığı Latince çeviri ve İncil yorumculuğu alanında “gerçek bir yöntem söylemi”4 olan çeşitli önsözler de eklemişti. Ne var ki Kilise’nin yeniden yapılanması Erasmus’un eseri olmayacaktı. Katoliklikten hiçbir zaman bütünüyle kopmamış olan Etaples’li Lefevre, gibi o da bir Reformcuydu. Gerçi Eloge de la Folie’sinde (Deliliğe Övgü) ve CoZ/oçue’lannda (Kollokyumlar) erdemsiz rahipler ve karacahil papazları da aşağılamaya hazır gibiydi, fakat arzu ettiği düzenlemeyi yapabilmek için yine de hiyerarşiden medet bekliyordu. Lefevre gibi onun da günahı yoktu. Vicdanı rahattı.
Bundan dolayı Hıristiyanlık^ o çağda sarmış olan selamet endişesine pek hassas değildi. Nihayet Lefevre gibi onun da yumuşak başlılığı ve kurnazlığı, bir gerçeği savunmak… veya uğrunda canını vermek için gerekli kararlılığa sahip olmasını engelliyordu. Demek oluyor ki Reform, 15. yüzyılda Hıristiyanlık’ı kemiren sorulara beklenen cevabı vermişti. Lakin hangi Reform? Hiç şüphesiz Lucien Febvre, Reformlar dememizi yeğlerdi.5 Kavramı tekil kullanmamızın nedeni, Reformcuların “Çözülmekte olan Ortaçağ Dünyası’nın uyanlarına getirdikleri yanıt çeşitliliğini kabul etmememizden fazla, vermiş oldukları mesajın birlik görüntüsüne hassas oluşumuzdur. Gerçekten de kendilerini birbirlerinden ayn düşürmüş olan ve bu çalışmanın bölüm başlıklarını oluşturan değişikliklar bir yana bırakılacak olursa, hepsi de temel sorunlara benzer yanıtlar önermişlerdir. Yargıç olarak algılanmakta olan bir Tann’ya inanmanın yarattığı huzursuzluğu ortadan kaldırmak için hepsi de Hz. İsa’nın kurtarıcı kişiliğine sığınmayı düşünmüşler, bağışlamanın gücüne (ünlü Sola Gratia) başvurmuşlar, aklanmanın hiçbir ön hazırlık gerektirmeyen, insan davranışlarına bağlı bulunmayan karşılıksız bir armağan olduğu anlamını verdikleri Sola Fide’ye aynı sıcaklıkla bakmışlar, Kilise’yi aynı biçimde bir “İnananlar.
Richard Stauffer – Reform – Cep Üniversitesi PDF indir Tıklayın