Raymond Williams – Marksizm ve Edebiyat PDF Oku indir
Raymond Williams – Marksizm ve Edebiyat PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Raymond Williams – Marksizm ve Edebiyat kitabını araştırdık. Ayrıca Raymond Williams tarafından kaleme alınan Raymond Williams – Marksizm ve Edebiyat kitap özetinin yanı sıra, Raymond Williams – Marksizm ve Edebiyat pdf oku, Raymond Williams – Marksizm ve Edebiyat yandex, Raymond Williams – Marksizm ve Edebiyat e-kitap pdf, Raymond Williams – Marksizm ve Edebiyat PDF Drive, Raymond Williams – Marksizm ve Edebiyat Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Raymond Williams – Marksizm ve Edebiyat PDF indir Oku
Bu kitap köklü değişimlerin meydana geldiği bir zamanda yazıldı. Kitabın konusu, Marksizm ve edebiyat, bu değişimin bir parçasıdır. Yirmi yıl önce bile, özellikle de İngilizce konuşulan ülkelerde, Marksizm’in yerleşik bir öğreti veya kuram olduğu düşünülebilir; edebiyat da, genel çizgi ve özellikleri belirli olan yapıtların oluşturduğu bir bütün olarak anlaşılabilirdi. Bu tür bir kitap o zamanlar Marksizm ve edebiyat içindeki ilişkilerin yarattığı poblemleri inceleyebilir veya bu iki alan içinde belirli bir ilişki olduğunu varsayarak özgül uygulamalara geçebilirdi. Lakin şimdi durum çok değişikdır. Bir çok alanda ve özellikle de kültür kuramı alanında Marksizm yeniden gündeme geldi ve kuramsal gelişme yönünden belirli bir açıklık ve esneklik kazandı. Bunun yanı sıra edebiyat da benzer nedenlerle sorunsal halini aldı. Bu kitabın amacı bu bi hayli hızlı gelişim dönemini tanıtmak ve bu tanıtmayı da hâlâ gelişmekte olan bir düşünce şekiline uygun bir tarzda, onu açıklayıcı ve geliştirici bir biçimde yürütmektir. Dolayısıyla böyle bir çalışma öncedenki görüşlere de yer vermek, bu bağlamda hem Marksist hem de Marksist olmayan anlayışları gözden geçirmek durumundadır. Ama kitap bir özet değil bir eleştiri ve tartışma niteliği taşır. Bu kitaba aktardığım kişisel görüşlerimi açıklamanın bir yolu da kendi gelişimim ile Marksizm ve edebiyat içindeki ilişkiyi sergilemektir. Zaten Marksizm ve edebiyat hem kuram alanında hem de pratikte düşünsel yaşamımın büyük bir bölümünü kapsar. Edebiyata Marksist açıdan ulaşan tartışmalarla ilk kez 1939’da Cambridge’e İngiliz Edebiyatı okumak için geldiğimde tanışıklık kurdum. Ama bu tanışma Fakültede değil öğrenci gruplarında gerçekleşti. O sıralarda, Marksist veya en azından sosyalist veya komünist yaklaşımlı siyasal ve ekonomik çözümlemeler, tartışmalar üzerine az çok bilgim vardı.
Bir işçi ailesinden yetişmiş olmam Marksist görüşün temel siyasal konumunu kabul etmeme yol açtı. Cambridge’de tanık olduğum kültürel ve edebi tartışmalar bu siyasal konumun bir uzantısı veya ona varma şekili idi. Bunu o zamanlar farketmemiştim. Bugünlerde bile sanırım bu bağımlılık tümüyle anlaşılmamıştır. Yalnız kültürel veya edebi nedenlerle Marksist olan pek yoktur, genelde zorlayıcı siyasal ve ekonomik nedenler söz konusudur. Otuzların veya yetmişlerin koşullarında bu anlaşılabilir bir tutumdur, ama bu tutum, bir düşünce üslubunun ve belirli tanımlayıcı önermelerin, iyi niyetle, siyasal bir bağlamın yüzünden seçilip uygulanması manasına da gelebilir; bu önermelerin her zaman öyle pek de bağımsız bir özü olduğu söylenemez, temel çözümleme ve savdan türetilmiş olmaları da gerekmez. Ben de 1939 – 1941 yıllan içindeki kendi konumumu size bu açıdan anlatacağım. Bu senelerda günlük akademik çalışmalarımla inançlı ama bi hayli seçici bir Marksizm anlayışını uzlaşmazlık başgösterene dek bir arada yürütüyordum. Lakin öğrencilerle öğretim kurumu içinde rahatlıkla tartışılabilen bu uzlaşmazlık, siyasal kampanya veya polemikler bağlamında değil, daha kötüsü, kendi kişisel konumum ve kendi düşünce şekilim olarak nitelendirebileceğim her şey yönünden bir sorun halini aldı. İngiliz Marksist görüşten öğrendiğim ve onunla paylaştığım tek şey şimdi bile saygıyla sözünü ettiğim köktenci halkçılıktır. Bu, etkin bağlanımlı ve yaygın bir eğilimdi ve edebiyatı yargılamak yerine edebiyat yapmak ve o günkü edebiyatı halkın çoğunun yaşamıyla bağdaştırmak peşindeydi. Ama bunun yanı sıra bu akımın kapsamı, Marksist düşünce yönünden bile bi hayli sınırlıydı. Uzmanca çalışmalarda geliştirilmiş bir çok sorun ve sav vardı ki, köktenci halkçılık bunlarla ilgi kurmuyor, bundan dolayı da çoğunlukla bunları geri çeviriyordu. Benim kişisel olarak doğrudan ilgilendiğim etkinlik ve ilgi alanlarında bazı zorluklar ortaya çıkmaya başladıkça, kendi çalışmalarımdaki poblemleri farketmeye ve tanımlamaya başladım. Kırkların sonu ve ellilerin başındaki değişen siyasal ve kültürel şekillenmeler içinde, eşine az rastlanır bir yalnızlık durumunda, bu sorulara yanıt getiren veya en azından bunları irdeleyen yeni araştırma alanları bulmaya çalıştım.
Aynı zamanda Marksizmi daha ayrıntılı olarak okumaya başladım. Marksizmin çoğu siyasal ve ekonomik görüşlerini paylaşmayı sürdürdüm ama gene de kendi kültürel ve edebi çalışma ve incelemelerima ara vermedim. Bu dönem, Culture and Society adlı kitabımda “Marksizm ve Kültür” bölümünde ele alınmıştır. Ama ellilerin ortalarından başlayarak yeni şekillenmeler (örneğin Yeni Sol) beliriyordu. O sıralarda, bu şekillenmelerle kendi kültürel ve edebi çalışmalanm içinde dolaysız bir yakınlık olduğunu saptadım. (Burada söz konusu olan, 1947 ve 1948 senelerında, Politics and Letters – “Siyaset ve Edebiyat” – gibi bir erken dönem eserimde bile örtük olarak bulunan; fakat, böyle bir şekillenmenin koşulları o zamanlar halen tam anlamıyla varolmadığı için gelişemeden kalan görüşlerdir.) Ayrıca Marksist düşüncenin bazı bakımlardan, benim ve İngiltere’deki çoğu insanın Marksizm anlayışından kökten bir biçimde farklı olduğunu gördüm. Henüz bizim ilgilenmediğimiz öncedenki çalışmalarla (örneğin Lukacs ve Brecht’in eserleri) ilişki kurulmuştu. Polonya’da, Fransa’da ve hatta İngiltere’de yeni çağdaş çalışmalar sürdürülüyordu. Bu çalışmaların bazıları yeni temeller aramakla birlikte çoğu Marksizmi çok değişken ve hatta seçenekli görüşleri olan tarihsel bir gelişme olarak görüyorlardı.