Halit Ertuğrul – Kendini Arayan Adam PDF Oku indir
Halit Ertuğrul – Kendini Arayan Adam PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Halit Ertuğrul – Kendini Arayan Adam kitabını araştırdık. Ayrıca Halit Ertuğrul tarafından kaleme alınan Halit Ertuğrul – Kendini Arayan Adam kitap özetinin yanı sıra, Halit Ertuğrul – Kendini Arayan Adam pdf oku, Halit Ertuğrul – Kendini Arayan Adam yandex, Halit Ertuğrul – Kendini Arayan Adam e-kitap pdf, Halit Ertuğrul – Kendini Arayan Adam PDF Drive, Halit Ertuğrul – Kendini Arayan Adam Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Halit Ertuğrul – Kendini Arayan Adam PDF indir Oku
İnsanlığı huzur ve mutluluğa götüreceği söylenen bir çok ideoloji, felsefî akım ve model, uzun tarihî tecrübelerden sonra birbiri ardından silinip gitmektedir. Komünizmin bir “çığ” gibi yıkılışı da bunlardan biri olma özelliğini taşır. Bundan dolayı ferdin yaratılışına en uygun bir din olan İslâma yöneliş, gerek ülkemizde ve gerekse bütün dünya çapında hızla sürdürmektedir. Çölün ortasında susuzluktan ölmek üzere olan bir insanın can havliyle su araması ve suya koşması gibi, insanlık da sefahat ve maddenin hazsız, kuru ve susuz dünyasından, “iman ve Kur’ân” kervanına katılan yüzbinlerce insandan birisi de Salih Gökkaya’dır. Salih Gökkaya, komünizm yolundaki şöhreti yurt dışına taşmış ve bu uğurda ömrünün elli yılını vermiş olan bir insandır. Böylesine kapasiteli bir birinin intibaha gelerek dönüş yapması, dikkatleri bir anda üzerinde toplamış ve “dönüş”ünden sonra yazdığı mektuplar, “Asrın mektupları” olarak değerlendirilmiştir. Bu mektuplar hâlâ elden ele, ilden ile ve dolaşarak hizmet yapmaktadır. Salih Gökkaya’nın “dönüş” hâdisesini, bundan birkaç yıl önce “Yeniden doğmak” adını taşıyan bir kitapta toplamıştık. Lakin bu eserin onbeş gün gibi kısa bir süre zarfında tükendiğini hayretle müşahede ettik. Kitabın bitmesinden sonra da yeni taleplerle karşılaşıyor, takdir, tebrik ve gözyaşları ile dolu olan sayısız mektup ve telefon alıyorduk. Bu eserin fevkalâde bir iman hizmetine vesile olduğunu görünce, daha muhtevalı bir kitap haline getirilmesine karar verdik. Kitabın, daha bir çok hizmete vesile olması dileğiyle… Her şey bir yolculukla başladı O gün… Yıllardır okul sıralarının zorluklarını, bugüne kavuşmanın tesellisiyle yenmeye çalışmıştım. Bunun için ki, öğretmenlik mesleğine attığım ilk adımın, ruhumu sım sıcak duygularla titrettiğini çok iyi hatırlıyordum. Öğretmen olmak… Âdeta ülkeler fetheden bir kumandan gibi, vakur ve tatlı bir ürpertinin bütün benliğimi dalga dalga sardığını hissediyordum. Sanki dünya çapında bu mesleği seçen ilk adam benmişim gibi önüme çıkan herkese soruyordum: “Öğretmenlik nasıl bir şey?” Aldığım yanıtlar genelde aynıydı: “Öğretmenlik mi? Oooh, çok güzel tabiî… Yalnız eski saygınlığı kalmadı.
” Bazısı da öyle ballandıra ballandıra anlatıyordu ki, o güzel kelimeleri dinlerken hemencecik okula koşasım, o cıvıl cıvıl çocuklar arasına karışasım geliyordu. Lakin “Öğretmen mi?” diye, dudak bükerek moral bozucu yanıtlar veren ve âdeta kanımı buz gibi donduranlar da az değildi. Ama ben, nedense hep hoş ve tatlı kelimeleri duymak istiyor, ürkütücü konuşmaları hızlı bir şekilde unutuveriyordum. Vazife yapacağım yere gitmek üzere hazırlanıyordum. Beni uğurlamak için eve gelen dost, akraba ve arkadaşlarla birlikteydim. Bizde usûldür; uzağa giden kimselere, “Allah yolunu açık etsin, güle güle git, güle güle gel” diyerek, hem moral verilir, hem de iyi ve kötü gününde yalnız olmadığı ona anlatılmak istenir. Bu geleneğin manevî kıymetinin ne kadar büyük olduğunu ilk defa anlıyordum. Sohbet bi hayli koyuydu o akşam… Konu ise, öğretmenlik… Şahsına ve ilmine çok saygı duyduğum bir büyüğümüz, öğretmenlik mesleğindeki başarı sırlarını anlatıyordu. Bu metotlar benim için o kadar mühimydi ki, dayanamadım, kâğıda ve kaleme sarılarak not almaya başladım. “Öğretmen bir köyün herşeyidir” diyerek girmişti sözüne. “Bu, aslında bir Peygamber mesleğidir. Muhtaç insanlara ilim, medeniyet ve irfan götürmek kadar faydalı daha ne olabilir? Bunu yapabilmek için de, nabza göre şerbet vermeyi iyi kavramak lâzımdır. Doğru bir şeyi anlatırken, kırmadan, ürkütmeden ve damarına dokunmadan yapmak gerekir.