PDF

Terry Eagleton – Şiir Nasıl Okunur PDF Oku indir

Terry Eagleton – Şiir Nasıl Okunur PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Terry Eagleton – Şiir Nasıl Okunur kitabını araştırdık. Ayrıca Terry Eagleton tarafından kaleme alınan Terry Eagleton – Şiir Nasıl Okunur kitap özetinin yanı sıra, Terry Eagleton – Şiir Nasıl Okunur pdf oku, Terry Eagleton – Şiir Nasıl Okunur yandex, Terry Eagleton – Şiir Nasıl Okunur e-kitap pdf, Terry Eagleton – Şiir Nasıl Okunur PDF Drive, Terry Eagleton – Şiir Nasıl Okunur Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Terry Eagleton – Şiir Nasıl Okunur PDF indir Oku

Eleştirinin Sonu mu? Bu kitabı yazmayı ilk kez, bugünlerde karşı karşıya geldiğım öğrencilerden pek azının benim edebiyat eleştirisi şeklinde görmek üzere eğitildiğim şeyi uyguladıklarım fark ettiğimde düşündüm. Sazdan çatı yapma yahut tahta ayakkabı dansı gibi edebiyat eleştirisi de ölen bir sanat gibi görünmektedu. Bu öğrencilerden çoğu yeterince göz alıcı ve kabiliyetli olduklarına göre sorun büyük miktarda öğretmenlerine aitmiş gibi duruyordu. İşin aslı şu ki bugünlerde pek az edebiyat öğretmeni edebiyat eleştirisiyle uğraşıyor, ne de olsa onlar da hiçbir zaman bunun eğitimini almamışlar. 1 Bu suçlama bir edebiyat teorisyeninden geldiği için bi hayli manalı görünebilir. Ruhsuz soyutlamaları ve manasız genellemeleriyle metinleri yakında zamandan okuma alışkanlığını yok eden zaten edebiyat teorisi değil miydi? Başka yerlerde bu görüşün güncel eleştirel tartışmanın incelenmeden kabullenilmiş büyük klişelerinden biri olduğuna işaret etmiştim.1 Bu, seri katillerin tıpkı sizin yahut benim gibi insanlar oldukları, iç dünyalarını kendilerine sakladıkları fakat her zaman komşularına edecek kibar bir laflan olduğu varsayımı gibi, hürmet göstermek maksadıyla ‘herkesin bildiği’ kabul gören şeylerden biridir. Bu görüş, Noel’in korkunç biçimde ticarileşmiş olduğu iddiası kadar bayat bir sıradanlığa sahiptir. Kanıtlar ne olursa olsun, ortadan kalkmaya karşı koyan bütün kadim efsaneler gibi bu da belirli çıkarlara hizmet etmek maksadıyla oradadır. Edebiyat teorisyenlerinin kurumuş yürekleri ve kibirli beyinleriyle bir metaforu fark etmekten aciz oldukları için şiiri öldürdükleri düşüncesi, bırakın şefkatli bir his olmayı, eleştiri hususunda çağımızın en kalın kafalı beylik laflarından biridir. Gerçek şudur ki, hemen hemen bütün mühim edebiyat teorisyenleri titiz bir yakın okumaya girişirler. Rus formalistlerinin Gogol yahut Puşkin üzerine, Bahtin’in Rabelais üzerine, Adorno’nun Brecht üzerine, Benjamin’in Baudelaire üzerine, Derrida’nın Rousseau üzerine, Genette yahut de Man’ın Proust üzerine, Hartman’ın Wordsworth üzerine, Kristeva’nın Mallarme üzerine, jameson’ın Conrad üzerine, Barthes’m Balzac üzerine, lser’in Henry Fielding üzerine, Cixous’nun Joyce üzerine, Hillis Miller’ın Henry james üzerine okumaları bunun bir dolu örneğinden yalnızca bazılarıdır. Bu isimlerden bazıları yalnızca seçkin eleştirmenler olmakla kalmazlar, bunun yanı sıra kendileri de edebi sanatçılardır. 1) Bkz. başka yerlerin yanında, Tcrry Eagleton, After Theory (Londra, 2003), s.

93. 2 Edebiyat üzerine yorum yapma faaliyeti sırasında kendileri de edebiyat üretirler. Bir başka müthiş üslupçu da Michel Foucault’dur. Bu tür düşünürlerin arada bir müritlerince yanlış temsil edildikleri doğrudur fakat aynı şey teorisyen olmayan bazı eleştirmenler için de geçerlidir. Ama her durumda, buradaki mesele konuyla alakasızdır. Çünkü günümüzün edebiyat öğrencilerinin, şiirleri ve romanları bi hayli yakın bir okumaya tabi tutmamaları gibi bir durum söz konusu değildir. Buradaki konu yakın okuma değildir. Mesele, metne ne kadar azimle sarıldığınız değil, böyle yaptığınızda neyi aradığınızdır. Bahsetmiş olduğum teorisyenler yalnızca yakın okuma yapmakla kalmazlar, bunun yanı sıra edebiyatın form meselelerine karşı da hassasdırlar. Günümüzün çoğu öğrencisinden ayrıldıkları yer de burasıdır. Gerçekte edebiyat öğrencilerine form meselesini açtığınızda bazılarının sizin yalnızca ölçüden söz ettiğinizi düşünmeleri mühimdir. ‘Forma dikkat etll1; ek’, onların gözünde, şiirin beşli ölçüyle mi yazıldığı yoksa uyaklı mı olduğunu söylemektir. Edebi form tabi ki bu tür şeyleri de içerir; fakat şiirin ne anlama geldiğini söylemek ve sonra da onun ölçüsü yahut uyak şeması ile ilgili birkaç cümle etmek, form meselelerini tam anlamıyla kavramak manasına gelmez. Bir roman yahut şiirle yüz yüze gelen çoğu öğrenci, çoğunlukla kendiliğinden ‘içerik analizi’ olarak anılan şeyi üretirler. Edebiyat eserlerini anlatırken onların içinde neler olup bittiğini tarif eder, olabileceken araya eseri değerlendiren birkaç cümle de koyarlar.

Dilbilimdeki teknik bir ayrımı kullanmak gerekirse, şiire söylem olarak değil dil olarak yaklaşırlar. ‘Söylem’, ileride görecek olduğumuz gibi, bütün maddi yoğunluğuyla dille ilgilenmektir, şiirsel dile yönelik yaklaşımların çoğu ise onun ruhunu bedenden ayırmaya meyillidir. Kimse di3 li saf ve basit haliyle duymamıştır. Bunun yerine tiz yahut alaycı, kederli yahut kayıtsız, aşırı içli yahut zalim, hiddetli yahut aşırı duygusal sözler dikazz. Bu da görecek olduğumuz gibi, form dediğimizde kastettiğimiz şeyin bir parçasıdır. İnsanlar arada bir şiirin dilinin ‘ardındaki’ fikirleri bulup çıkarmaktan bahsederler, fakat bu uzamsal metafor yanıltıcıdır. Çünkü dilin, fikirlerin içinde önceden sarılı bir halde beklediği tek kullanımlık bir selefon olması gibi bir durum söz konusu değildir. Tam tersine, bir şiirin dili onun fikirlerinin oluşturucusudur.

Terry Eagleton – Şiir Nasıl Okunur PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu