Sezai Karakoç – Edebiyat Yazıları I – Medeniyetin Rüyası – Rüyanın Medeniyeti Şiir PDF Oku indir
Sezai Karakoç – Edebiyat Yazıları I – Medeniyetin Rüyası – Rüyanın Medeniyeti Şiir PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Sezai Karakoç – Edebiyat Yazıları I – Medeniyetin Rüyası – Rüyanın Medeniyeti Şiir kitabını araştırdık. Ayrıca Sezai Karakoç tarafından kaleme alınan Sezai Karakoç – Edebiyat Yazıları I – Medeniyetin Rüyası – Rüyanın Medeniyeti Şiir kitap özetinin yanı sıra, Sezai Karakoç – Edebiyat Yazıları I – Medeniyetin Rüyası – Rüyanın Medeniyeti Şiir pdf oku, Sezai Karakoç – Edebiyat Yazıları I – Medeniyetin Rüyası – Rüyanın Medeniyeti Şiir yandex, Sezai Karakoç – Edebiyat Yazıları I – Medeniyetin Rüyası – Rüyanın Medeniyeti Şiir e-kitap pdf, Sezai Karakoç – Edebiyat Yazıları I – Medeniyetin Rüyası – Rüyanın Medeniyeti Şiir PDF Drive, Sezai Karakoç – Edebiyat Yazıları I – Medeniyetin Rüyası – Rüyanın Medeniyeti Şiir Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Sezai Karakoç – Edebiyat Yazıları I – Medeniyetin Rüyası – Rüyanın Medeniyeti Şiir PDF indir Oku
Çağımızda, uygarlıkların gerçek özlerini ve boyutlarını gözardı etmeyi sanat edinenler, iki mühim kavramı, uygarlıkta temel olan iki kavramı da tersyüz ettiler; bunlardan birincisi “metafizik”, İkincisi “soyut” kavramıdır. Auguste Comte’un üç hal kanunu, metafiziği büyüye, sihre, eski çağ kâhinliğine indirgedi; marksizm ise, dini, bu dar metafizik kavramına, yani Comte’tan ödünç alınan bu görüş çerçevesinde bir kalıba soktu. Üstelik bir de “yansıma” kuramıyla onu büsbütün özsüz, gerçek varlığı olmayan bir kurum olarak nitelendirdi. Bundan dolayıdir ki, marksistler, bir şeye yanlış demezler, “metafizik!” der, işin içinden çıkarlar. Kapitalistlerse, bu hususta susarlar çoğu kez. Böylelikle kavramın Comte’cu veya Marx’çı anlaşı- 8 EDEBİYAT YAZILARI I lışından tatmin olduklarım hissettirirler. Onlar da, KAVRAMLAR VE İLKELER 9 manzarasıdır. Bu dünya, aslında o dünya metnine bir çıkma, bir dipnotudur. Ama, zihnimizde ve ruhumuzda, bu dipnotu, bu çıkma, ana metinden hiç ayrılmaz. Ona, öteki dünyanın gölgesini ve izidüşümünü düşürmemiz, onu küçültmez, büyütür. Çünkü böylece o, mutlaklıktan bir soluk almış olur. Tapınmaların her türlüsü, oruç, namaz, bu dünyayı, anlam olarak, öteki dünyaya çevirir, en azından ona benzeştirir. Öteki dünyayı anlamayan, gerçekte bu dünyayı da anlamamıştır. Ölümü görmeyen, yaşamı da yaşamamıştır. İslâm uygarlığı, temeli inanç olan hakikat uygarlığıdır.
Onda üç ilkeyi yanyana ve içiçe görürüz: hayat, ölüm ve sonrası ilkelerini. Bu üç ilke, yaratımın (hilkatin) üç görünümüne denk düşer. Yaratıcı ise Tanrı’dır. Akıl, kapılma ve absürdite, yaşamın çelişkili iç çalışmasının zorunluluklarıdır. İnsan aklı, fizikötesi inancını yitirirse, bu çelişkilerin keskin dişlerine takılıp kalır. Zaman zaman ufkumuzu yaşamın bu çelişkileri bir kâbûs gibi karartır. Ama ölüm de mevcuttur. Ve ölümden ötesi de. Saf çelişkisizlik olan. Bunu düşündüğümüzde, ruhumuzun mutlak’a açık yanını çalıştırmış, (ben)imizin mutlak ben’e ilişkin hassaslığını işlerliğe kavuşturmuş oluruz. Hayatımızı yöneten ilke, yalnızca, zekâ değildir; zekânın güçlenmişi ve olumsuzluklardan olanca arınmışı akıl, ondan daha kuvvetlisü gönül ve hepsinden daha kuvvetli, ruhumuz mevcuttur. Ruhumuzun yalnızca akla ve gönle dönük pencerelerinden bakmamız, hayat çelişkilerinin ve trajedisinin altında ezilmemizi önleyemez Mutlaka, ruhumuzun mutlak’a açılan pencerelerini de görmeliyiz.
Sezai Karakoç – Edebiyat Yazıları I – Medeniyetin Rüyası – Rüyanın Medeniyeti Şiir PDF indir Tıklayın