PDF

Kutluay Erdoğan – Alevilik Bektaşilik PDF Oku indir

Kutluay Erdoğan – Alevilik Bektaşilik PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Kutluay Erdoğan – Alevilik Bektaşilik kitabını araştırdık. Ayrıca Kutluay Erdoğan tarafından kaleme alınan Kutluay Erdoğan – Alevilik Bektaşilik kitap özetinin yanı sıra, Kutluay Erdoğan – Alevilik Bektaşilik pdf oku, Kutluay Erdoğan – Alevilik Bektaşilik yandex, Kutluay Erdoğan – Alevilik Bektaşilik e-kitap pdf, Kutluay Erdoğan – Alevilik Bektaşilik PDF Drive, Kutluay Erdoğan – Alevilik Bektaşilik Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Kutluay Erdoğan – Alevilik Bektaşilik PDF indir Oku

12 ve 13. yüzyıl boyunca Anadolu’ya göçen Türk boyları, kendilerini bir inanç mozayiği içinde buldular. Buna kendilerinden de çok şeyler kattılar. Asya ve Anadolu insanları çiçeği burnunda bir kültür birikimi ile canlılığını sürdürdü. Asya’da Yer, Gök ve diğer tabiat tanrılarına tapınan Türkler’de Animizmin etkisi ile “Ocaklar Kültü” gelişmişti. Tüten ocakların koruyucu ruhuna inançla yakılan ocakların hiç sönmemesi esastı. Horasan Erenleri, Erleri, Tahta Kılıçlı Dervişler diye bildiğimiz; Hıdır Abdal, Dede Kargın, Pir Sultan Abdal, Abdal Musa, Garip Musa, Hubyar, Auşanlı (Ağuiçenli), Baba Resul gibi ocaklar kutsal sayılıyordu. Dertlere deva arayan insanlar da bu ocakları ziyaret ederlerdi. Ayrıca Türkler, Müslümanlık içinde kendi törelerinin de etkisi ile özgün bir “Vahdet-i Vücut” düşüncesi geliştirdiler. Türk’ün ortaklaşa vicdanında bu tasavvuf akımı Anadolu’da kökleşti. Tasavvuf akımının amacı “nefsi öldürmek, ilahi aşka sevgi ile ulaşmak”tı. Bunun yolu ise ibadet, Allah’a yalvarmak ve niyaz etmekti. Böylelikle “Vahdet şarabını Hak’dan içerek Ene! Hak sırrına” erişmekti. Hoca Ahmet Yesevi’nin öncülük ettiği bu akım, Anadolu’ya yayılırken Horasan’dan getirilen törelerde Müslümanlık yapısı içinde yaşatıldı ve Bektaşiliğin ilmihfüini oluşturdu. Bize göre, Anadolu’ya özgü Aleviliği ve Bektaşiliği araştırmak, yukarıdaki kısa bilgilendirmeden da anlaşılacağı üzere, ulusal yapımızı tanımak yönünden mühimdir.

Bu çalışmamız da temelde bu ilkeye dayanmaktadır. Alevi ve Bektaşiler değişik nitelendirmelere rağmen, genelde birlik ve insanlık düşüncesini arayagelmişlerdir. Alevi şairi Melı11i şöyle diyor: · > Bırak ikiliği karış birlere Marifet yolu ile eriş erlere Sakın yoldaş olma cahil körlere Çıkarır yoldan şaşırtır seni. Alevi-Bektaşiler, insana değer verirler ve insanı bilgi ile bezemek isterler. Bektaşi düşüncesi akla, eleştirel kafa yapısına önem vererek insana onur kazandırma yolunu seçmiştir. Her şeyi insanda 6 arar ve ona hizmetle Allah’a yakınlığını duyar. İnsana karşı sevgi ile Allah’ın o sevgide belirdiğine inanır. Bektaşiler insanı bir biyolojik varlık şeklinde de görmezler. Bütün canlılar içinde Allah’ın yarattığı en kıymetli varlık olarak görürler. Pir Sultan Abdal, “Çok keramet var insanda” derken bu bakışla insanı vurgulamaktadır. Bu yaklaşımların etkileri Anadolu halkında basit bir şekilde görülebilir. Bizim toplumumuz, öteki müslüman toı;ıluluklardan farklı oluşunu bir ölçüde bu etkiye borçludur. Omeğın, kadının müslüman ülkelerdeki konumu, çok eski inançların (örneğin Zerdüşlüğün) etkisinde farklı iken Anadolu Türkleri, eski dinleri Şamanizmin bıraktığı geleneklerle, kadına “Kutsal” bir gözle bakmayı sürdürmüşlerdir. Atatürk’ün “Kadın devrimi” bu farklı geçmişin üzerine eklendi. Toplumların geçmişlerinin bugüne yansımasını tam anlamıyla önlemenin olanağı var mıdır? Niçin İran ve Arap toplumlarında dine saygının temelinde “Allah Korkusu” varken; Anadolu insanının din anlayışında hep “Allah Sevgisi” öne çıkmıştır? Niçin Anadolu’nun bağrından çıkmış olan tarikatlar (Bektaşilik, Mevlevilik, Bayramilik vb.

) çok daha insancıl, çok daha hoşgörülüd . ? ur. Niçin Anadolu’nun Alevileri ile tran’ın, Irak’ın Şil’leri içinde çok büyük farklar mevcuttur? Niçin Atatürk’ten 70 yıl sonra bile Ortadoğu’nun Müslüman ülkeleri laikliğe hala cesaret edemiyorlar? Bu -sorulara yanıt ararken batıdaki hümanizma hareketinin etkileri de unutulmamalıdır. Bunun yanı sıra bir Gana atasözü “Yalnız insandır mühim olan, altına sesleniyorum ses vermiyor, kumaşa sesleniyorum karşılık alamıyorum, yalnız insandır ses veren” diyor. Bir Romen atasözü ise; “İnsan umudunu insana bağlar” anlamındadır. Hintliler ise; “Dünyada insandan daha büyük gerçek yoktur” inancını savunurlar. Diğer taraftan insanlığı parçalamak bölmek siyaseti, eski Çin’de, Roma’da ardından sömürgeci emperyalist devletlerde hep süregelmiştir. Türk devletleri üzerinde Rusların bu siyaseti güderek Şii ve Sünni ayrımını körükledikleri, böylece bu yöreleri parçalayarak yüzseneler boyu yönettikleri bilinmekte. Azerbaycan’ın Şii ve Sünni Türkleri içinde bu ayırıcılığa karşı söylenegelen deyişlerden aşağıdaki buna ispattır. “Uyan ey millet-i Ali Bu ne cehl ne cehalet Biri Sünni biri Şii Deyuben kıldı adavet Bu ne gayret bu ne himmet? Elden gitti kamu millet 7 İki Peygamberimiz mi, İki Kuranımız mı var? Harici düşman olanlar Araya soktu adavet Bu ne gayret bu ne himmet? Elden gitti kamu millet?” Fahrettin Erdoğan, Türk Ellerinde Hatıralarım, say. 45)

Kutluay Erdoğan – Alevilik Bektaşilik PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu