Jean Louis Banlet – Alman Edebiyatı PDF Oku indir
Jean Louis Banlet – Alman Edebiyatı PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Jean Louis Banlet – Alman Edebiyatı kitabını araştırdık. Ayrıca Jean Louis Banlet tarafından kaleme alınan Jean Louis Banlet – Alman Edebiyatı kitap özetinin yanı sıra, Jean Louis Banlet – Alman Edebiyatı pdf oku, Jean Louis Banlet – Alman Edebiyatı yandex, Jean Louis Banlet – Alman Edebiyatı e-kitap pdf, Jean Louis Banlet – Alman Edebiyatı PDF Drive, Jean Louis Banlet – Alman Edebiyatı Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Jean Louis Banlet – Alman Edebiyatı PDF indir Oku
Alman edebiyatını hangi tarihten ba§latmak gerekir? Tacitus İS 98’e doğru Gemuınia’yı yazarken ‘camıina antiqua’dan söz etmişse de, kendisi Germenler’in eski sava§ §arkılarından, doğmakta olan Alman §iirinin beslendiği ilk kaynaklardan, öte yandan eski Germen efsaneleri, Nordik mitoloji, öte yandan da genelde Büyük İstilalar adıyla anılan ve iV. ve VI. yüzseneler içinde Roma İmparatorluğu’nun sonunu getiren, Avrupa’nın dilsel ve ulusal coğrafyasını anahatlanyla çizmeye ba§layan siyasal çalkantılardan yararlanml§tır. Bu dönemin büyük §ahsiyetleri olan Büyük Theodorich (Almanca’da Dietrich von Bem) ve rakipleri Odoaker, Attila, Nibelungenlied’de anlatılan Worms Burgond kralları kahramanlık türkülerinin (Heldenlieder) esin kaynaklan olmu§lardır kesinlikle; bunlardan yalnızca Hildebrandslied’in (Hildebrand’m Türküsü) bir bölümü mevcuttur elimizde: “Nordik” dünya anlaY1§ının, kişiliğistik, trajik kahramanlık atmosferi içinde yüzen bir yapıt. Ama gerçek 7 anlamda Alman edebiyatı geleneksel olarak VIII. yüzyıl başlarından bu yana başlatılır; Alman edebiyatının oturduğu temellerden ikisi o zamanda olu§muştur. Dilbilimcilerin ikinci ünsüz dönüşümü adını verdikleri, Vll. yüzyıl sonunda başlattıkları ve Xll. yüzyıla kadar götürdükleri çok yavaş işleyen bir zamanle yüksek Almanca öteki Germen dillerinden ayrılmış ve dönüşümün entelektüel yaşamın güvenceleri büyük Benedikten manastırlarının (Reichenau, SanktGallen, Pulda) olduğu Güney Almanya’ da gerçekleşmesi bundan dolayı ve 768’de yüksek Almanca lehçesi konuşan bir Frank’ın Charlemagne adıyla imparator olmasıyla daha hızlı bir biçimde kendini kabul ettirmiştir. Bu çalışmanın sınırlan içinde bu dönüşümün mekanizmasını anlatmamız olabilecek değildir. Sadece sözcük içindeki konumlarına göre p, t, k ünsüzlerinin pf veya ff, z, eh olduklarını söylemekte yarar var. İngilizce apple, open, to tell, ship, to make sözcüklerinin Almanca Apfel, off en, erziihlen, Schiff, machen sözcükleriyle karşı karşıya geldirılması. Bu bağlamda, özellilde F. Raynaud’nun Histoire de la langue allemande (Alman Dilinin Tarihi, PUF) adlı yapıtına başvurulabilir. Kimi zaman şiddete başvurarak imparatorluğu bünyesindeki Germenler’i Hıristiyanlaşmaya vardıran ve “halkın” daha yaygın bir eğitime kavuşmasını arzu eden Charlemagne’ın siyasetinin sonucu, kendisinin özellikle Roma İmparatorluğu’nu yeniden yaratmak, Hıristiyanlaşmaya vardırılması gereken bireylerin dili olan Alman dilini güçlendirmek istediği düşünüldüğünde, paradoksal olmuştur.
Onun kendi anadiline bağlılığı, öte yandan, bir Heldenlieder derlemesi yapılması ve Almanca’nın bir gramerinin yazılması emrini vermesiyle 8 de somutlaşmıştır. Bu iki yapıt kaybolmuş olsa veya hiç yazılmamış olsa bile, haleflerinin de sürdürmüş olduğu siyaseti, dinsel metinlerin (T atian, Heliand, Otfrid incilleri) “halk dili”ne çevrilmesi bağlamında yoğun etkinliklere sahne olmuştur. X. ve XI. yüzseneler edebi üretimi, çok şematik bir biçimde, bu etkinliklerle özetlenebilir. XII. yüzyılın ikinci yarısı ve XIII. yüzyılın başı Alman edebiyatının ilk büyük dönemidir:
Roma İmparatorluğu’nun yeniden yaratılmasıyla alakalı Karolenj düşünü gerçekleştirmeye en yakın iktidar olmuştur büyük olasılıkla. Ama gene bu sürede, Alman edebiyatı, tarihinde bütün zamanlardan fazla daha sıkı bir biçimde bir uygarlığın ifadesi olan Avrupa edebiyatına entegre olmuştur; çeşitli krallıkların şövalyelerini bir araya getiren ve onlara Arap uygarlığını tanıtan Haçlı yolcu seferlerii bu uygarlığa esaslı bir katkıda bulunmuştur. Bu çok göz alıcı uygarlık -bu bağlamda “XII. yüzyıl Rönesansı”ndan söz edilir- Hıristiyan köklere sahip ve değerleri onur (ere), sadakat (triuwe), cömertlik (milte), ölçü (maze) ve bunun yanı sıra sevgi (minne) olan aristokratik ve askeri bir toplumun uygarlığıdır: din ağırlıklı edebiyatın aşağıladığı ve hor gördüğü kadın ve onun duygu dünyası bu uygarlık aracılığıyla yeniden ön plana çıkmıştır.