Gilles Deleuze & Felix Guattari – Kafka Minör Bir Edebiyat İçin PDF Oku indir
Gilles Deleuze & Felix Guattari – Kafka Minör Bir Edebiyat İçin PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Gilles Deleuze & Felix Guattari – Kafka Minör Bir Edebiyat İçin kitabını araştırdık. Ayrıca Felix GuattariGilles Deleuze tarafından kaleme alınan Gilles Deleuze & Felix Guattari – Kafka Minör Bir Edebiyat İçin kitap özetinin yanı sıra, Gilles Deleuze & Felix Guattari – Kafka Minör Bir Edebiyat İçin pdf oku, Gilles Deleuze & Felix Guattari – Kafka Minör Bir Edebiyat İçin yandex, Gilles Deleuze & Felix Guattari – Kafka Minör Bir Edebiyat İçin e-kitap pdf, Gilles Deleuze & Felix Guattari – Kafka Minör Bir Edebiyat İçin PDF Drive, Gilles Deleuze & Felix Guattari – Kafka Minör Bir Edebiyat İçin Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Gilles Deleuze & Felix Guattari – Kafka Minör Bir Edebiyat İçin PDF indir Oku
Kafka’nm yapıtına nasıl girmeli? O bir köksap, bir yuva. Şato’nun, kullanım ve dağılım yasaları pek iyi bilinmeyen “çoğul girişleri” var. Amerika’daki otelin, sayısız kapıcının gözlediği, sayısız ana ve yardımcı kapısı, hatta kapısız giriş ve çıkışları var. Bunun yanında Yuva’nın, aynı adı taşıyan öyküde, tek bir girişi var gibidir; olsa olsa hayvan, fakat gözetlemeye yarayabilecek ikinci bir giriş olasılığını düşünür. Ama bu bir tuzaktır, hayvanın ve bizzat Kafka’nm tuzağı; yuvayı betimlemeye yönelik her şey düşmanı yanıltmak içindir. Dolayısıyla hangi uçtan girilirse girilsin hiçbiri diğerinden daha işe yarar değildir; bu hemen hemen bir çıkmaz, dar, uzun bir yol, dolambaçlı bir boru vb. bile olsa, hiçbir girişin bunun yanı sıralığı yoktur. Girilen yerin başka hangi noktalarla ilişkili olduğuna, iki noktayı birbirine bağlamak için hangi kavşaklardan ve geçitlerden geçildiğine, hangisinin köksap haritası olduğuna ve başka bir noktadan girildiğinde bu haritanın hemen nasıl değişeceğine bakılır yalnızca. Çoğul girişler ilkesi, düşmanın, Gösteren’in girişini önler yalnızca, bir de aslında kendisini deneyimden başka bir şeye sunmayan bir yapıtı yorumlama girişimlerini. Sıradan bir girişi, Şato’nun girişini kullanalım; K’nın, kapıcının başı eğik, çenesi göğsüne gömülü portre’sini fark ettiği han salonundaki girişi. Bu iki öğe, üzgün, eğik baş ile portre veya fotoğraf, değişken özerklik dereceleriyle Kafka’dâ sürekli olarak karşı7 miza çıkar. Amerika’da, ebeveyn fotoğrafı. Dönüşüm’de, kürklü kadın portresi (burada, başı eğik olan gerçek anne ve kapıcı giysileri içindeki de gerçek babadır). Dava’da, Bayan Bürstner’in odasından Titorelli’nin atölyesine kadar fotoğraf ve portrelerin hızla çoğalışı. Bir daha kaldırılamayacak olan eğik baş her zaman görülmektedir, Mektuplaşmalar1da, Defterler’de ve Günlükler’te, öykülerde, dahası hâkimlerin, yardımcının, celladın, rahibin sırtlarını kamburlaştırarak tavanın altında yer aldıkları Dava’da… Demek ki, seçtiğimiz giriş, tahmin edilebileceği gibi, yalnızca önümüzdeki zamanlarda başka şeylerle ilişkili olmakla kalmıyor; giriş, nispeten bağımsız iki şekilin, Şafo’nun başlangıcında bir araya gelen “eğik baş” içerik şekili ile “portre-fotoğraf” anlatım şekilinin birbiriyle bağlantıya sokulmasıyla oluşmuştur.
Yorum yapmıyoruz. Bu bir araya gelişin, işlevsel bir ket vurmayı, arzunun deneysel olarak etkisizleştirilmesini sağladığını dile getiriyoruz yalnızca: Tıpkı çatının veya tavanın engellediği arzu gibi, kendi itaat edişinden başka bir şeyden haz duyamayan itaat etmiş arzu gibi, kendi görünüşünden başka bir şeyden haz duyamayan, çerçevelenmiş, dokunulamaz, öpülemez, yasak fotoğraf. Aynı zamanda da, itaati ve çoğalmayı dayatan arzu, yargılayan ve mahkûm eden arzu (diz çöksün diye oğlunun başını sertçe eğen, “ Yargı”daki baba gibi). Oedipusçu çocukluk anısı mı? Anı, başları eğik bayların, boyunları kurdeleli bayanların olduğu aile portresi veya tatil fotoğrafıdır.1 Anı arzuya ket vurur, kopyalarını çıkarır, katmanlara indirir, bütün bağlantılarını keser. Ne umabiliriz o halde? Bu bir çıkmazdır. Yine de, köksapm parçası olabildiği ölçüde bir çıkmazın bile iyi olduğu açıktır. Doğrulan, ayağa kalkan, çatıyı veya tavanı delen, dik baş, eğik başa karşılık veriyor gibidir. Kafka’da her yerde karşımıza çıkar bu.2 Şato’da ise, kapıcının portresine, “hiç tereddütsüz dimdik git gide artan ve yükseklerde geliştirilen”, dünyaya geldiğu yerdeki çan kulesinin anımsanması karşılık verir (şatonun kulesi bile, arzu makinesi olarak, çatıyı delerek ayağa kalkan bir şato sakininin hareketini hüzünlü bir tarzda anımsatır). Yine de, doğum yerindeki çan kulesi imgesi hâlâ bir anı değil midir? Aslını söylemek gerekirse, artık bir anı olarak iş görmez. Çocukluk anısı olarak değil, ço8 cukluk bloğu olarak iş görür, arzuyu azaltmak yerine çoğaltarak, zaman içinde onun yerini değiştirerek, arzuyu yersizyurtsuzlaştırarak, bağlantılarını çoğaltarak, başka yoğunluklara aktararak (örneğin, blok olarak kule – çan kulesi – başka iki sahnede de geçer; ne dile getirdikleri anlaşılmayan öğretmen ve çocuklarla alakalı sahne ile yetişkinlerin bir leğende yıkandığı, yerinden edilmiş, durumu düzelmiş veya altüst olmuş aile sahnesi) iş görür. Ama bu mühim değil. Önemli olan, çan kulesinden ve şatonun kulesinden gelen hafif müzik, daha doğrusu, yoğun, katışıksız sestir: “Kanat çırpan bir ses, ruhu bir an titreten neşeli bir ses; acılı bir vurgusu olduğundan, adeta yüreğinizin karanlık arzularını gerçekleştirmekle tehdit ediyordu sizi; kısa bir süre sonra büyük çan sustu, ufak bir çanm cılız ve tekdüze sesi aldı yerini…” Kafka’da sesin ortaya çıkışının genelde başı dik tutma veya kaldırma hareketiyle ilişkili olması merak uyandırıcıdır: Fare Josefine; genç müzisyen köpekler. (“Her şeyleri müzikti, ayaklarını kaldırıp yere koymaları, başlarını şu veya bu yana döndürmeleri… art ayaklarının üzerinde yürüyorlardı… hızlı bir şekilde dikeli veriyorlardı…”)
Gilles Deleuze & Felix Guattari – Kafka Minör Bir Edebiyat İçin PDF indir Tıklayın