PDF

Kemal Menemencioğlu – Okült Diriliş ve Altın Şafak Hermetik Cemiyeti PDF Oku indir

Kemal Menemencioğlu – Okült Diriliş ve Altın Şafak Hermetik Cemiyeti PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Kemal Menemencioğlu – Okült Diriliş ve Altın Şafak Hermetik Cemiyeti kitabını araştırdık. Ayrıca Kemal Menemencioğlu tarafından kaleme alınan Kemal Menemencioğlu – Okült Diriliş ve Altın Şafak Hermetik Cemiyeti kitap özetinin yanı sıra, Kemal Menemencioğlu – Okült Diriliş ve Altın Şafak Hermetik Cemiyeti pdf oku, Kemal Menemencioğlu – Okült Diriliş ve Altın Şafak Hermetik Cemiyeti yandex, Kemal Menemencioğlu – Okült Diriliş ve Altın Şafak Hermetik Cemiyeti e-kitap pdf, Kemal Menemencioğlu – Okült Diriliş ve Altın Şafak Hermetik Cemiyeti PDF Drive, Kemal Menemencioğlu – Okült Diriliş ve Altın Şafak Hermetik Cemiyeti Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Kemal Menemencioğlu – Okült Diriliş ve Altın Şafak Hermetik Cemiyeti PDF indir Oku

“Gurdjieff fakat sonradan anlayabildiğim bazı şeyler anlattı: ‘Hindistan’da yalnızca “Felsefi”, Mısır’da yalnızca “Teorik” ve İran, Mezopotamya ve Türkistan’da yalnızca “Pratik” okullar mevcuttur. Çok eski bir zamanda bunlar bu biçimde bölündü… Lakin “felsefe”, “teori” ve “pratik” ile ne kastettiğimi bilmiyorsun. Bu sözcükler genel bilinen anlamlardan değişik bir biçimde algılanmalıdır’.” P.D. Ouspensky (1) Gurdjieff’in yukarıdaki kelimelerini okuduğumda aklımda bazı şeyler geçmişti. Modern okkültizm, on dokuzuncu yüzyılın sonu ve yirminci yüzyılın başlarında bazı iddialı ve kapsamlı akımların neticesinde ortaya çıkmıştı. Bir yandan H.P. Blavatsky öncülüğünde Teosofi fanatikleri Hint ve Tibet ezoterizmi öneriyordu, diğer taraftan bazı okkültistler bu görüşe tepki olarak Batı Ezoterik Tradisyonundan söz ediyorlardı ve farklı sistemlere gerek olmadığını iddia ediyorlardı. Bu mücadele devam ederken, inisiyasyonunu Bektaşi, Nakşibendi gibi Sufi tekkelerinde, şaman çadırlarında alan G.I. Gurdjieff usulca kendi sistemini ortaya koyuyordu ve tamamen değişik bir akımdan söz ediyordu. “Farkındalık”, “kendini bilme”, “kendin üzerinde çalışma”, “enneagram” gibi bir çok kavramlar bu yine sistem çerçevesinde alışagelmemiş görüşleri ön plana çıkarıyordu. Gurdjieff’in yukarıdaki bu kelimeleri ise Mısır kökenli Majiyi, Hermetizmi ve simya üzerinde kurulu Batı Ezoterizmini ve Hint kökenli Yoga, Vedanta vs.

üzerine kurulu Doğu Ezoterizmini yüz yüze koyuyordu ve bunların dışında değişik bir Tradisyonun da olduğunu iddia ediyordu. Aslını söylemek gerekirse modern okkültizm çelişkili ve yetersiz bir ifadedir. Okkültizm kadim ve gizli bir konu değil mı? O halde nasıl modern olabilir? Gerçekten okkült gizli manasına gelmektedir. Ayrıca şık bir sözcük değildir ve gün geçtikçe demode olmaktadır. Yurt dışında git gide yerine başka sözcükler almaya başladı. Ama ne yazık ki arada bir yerine koyacak daha uygun bir kelime bulamıyoruz. Yine de konu saygınlığıyla özelliği gizlidir. Bu kendilerini imtiyazlı bireyler sanan belirli kimseler kıskançlıkla bilgiyi yalnızca kendilerine saklamalarından kaynaklanan bir gizlilik olarak algılanmamalı. Tabii ki bu da hiç de olmuyor değil, ama aslında gizlilik bizden kaynaklanır. Bir şeyi, hatta kolay bir şekilde bir şeyi bile anlamadığımızda o bizim için örtülüdür, okkülttür. Sezgi ve idraklerimiz berraklaştıkça okkült bilgilere, okkült şeylere ulaşırız, o kadar basit. Yine de bazı bilgi ve uygulamalara hazır olmadığımız için, onlara hazır bulunacağımız zamana dek elimizden uzak tutulur. Asırlardır belirli okullarda bazı öğretiler gizli tutulmuştur. Bu okulların bazıları halen mevcuttur. Lakin bunların varlığını bilmek, nerede olduklarını ve ne öğrettiklerini öğrenmek istiyorsanız onlara inisiye olmak gerekir.

Zamanımızda asırlardır gizli tutulan bazı öğretileri bir biçimde açığa çıkarmaya yönelik çabalar olmuştur. Aşağıda belirli ezoterik tradisyonların bünyesinde yaşanan üç modern akımı anlatmaya çalıştık. Blavatsky ve Teosofi “Yolun kendisi olmadan yolu takip edemezsin” H.P. Blavatsky, Sessizliğin Sesi 32, (2 Helena Petrovna Blavatksy, 31 Temmuz 1831’de Ekaterinoslav, Ukranya’da dünyaya geldi. Bebekken onu vaftiz eden rahibin kıyafeti mumlara değerek tutuşmuştu ve kendisi kötü bir biçimde yanmıştı. Bu adeta ileriki senelerda onun Hıristiyanlığa karşı tepkisinin bir ön göstergesiydi. Ne de olsa ileride İtalya’da Garibaldi saflarında erkek gibi dövüşüp, kendi deyimi ile “Papa fanatiklerinı devirmeye” çalışacaktı. Aristokrat Alman asıllı bir aileden Albay Peter Hahn’ın kızıydı. Öte âlemlere temas göstergeleri daha çocuk yaşında başlamıştı. O vakitler bile dostlarına fantastik öyküler anlatırmış ve bunlar bir biçimde çocukların hayallerinde berrak bir biçimde canlanıverirmiş. 18 yaşında kendisinden fazla daha yaşlı Erivan Vali yardımcısı Nicephore Blavatsky ile evlendirildi. Bu vesile ile Blavatsky soyadını aldı. Lakin evliliği üç ay sürmüştü ve Blavatsky kocasını terk ederek İstanbul’a kaçmıştı. Burada bir süre bir sirkte at üzerinde akrobasi yapmıştı, fakat atın düşerek üzerine çökmesiyle ağır bir biçimde yaralanmıştı.

Mısıra giderken olduğu gemi infilak ederek batı, dört yüz yolcudan Blavatsky’de dâhil olmak üzere, yalnızca on yedi kişi kıyıya yüzerek canlarını kurtarabilmişti. Blavatsky (yahut müritlerince kısaca “HPB”) bundan sonra genelde akrabaları eşliğinde seneler süren bir dünya turuna çıktı, Teksas, Avrupa, Güney Amerika, Afrika ve Hindistan’a gitti. Yasak ülke Tibet’te girmek için bir kaç teşebbüs olmuşsa da yetkililer tarafından geri çevrildi. O zamanki ünlü medyumlardan D.D. Home yanında asistanlık hatta medyumluk yapmıştı. Lakin daha ilerde ruhçu seanslara genelde aldatıcı elemental ve elementari varlıkların geldiğini, bu tür çalışmaların bilinçsiz yapıldığında bir tür nekromansi (cesetlerle yapılan fal ve kara büyü) olduğunu iddia etmişti. 1848 ve 1858 içindeki sürede neler geçtiği hususunda fazla bilgi vermemiştir. Tibet’e girerek bazı Mahatmalar tarafından ders aldığını ima eder. Mahatmalar Sanskritçe’de “yüce varlık” manasına gelmektedir. Bu Mahatmaların reenkarnasyon zincirinin son halkasına varmış, çok uzun ömürlü, beden olarak kusursuz, kâmil ve bilge bireyler olduğunu anlatmıştır. Daha sonra Amerika’ya giderek vatandaş olur. Bu sıralarda Madame Blavatsky (başka bir lakabı) 110 kilo ağrılında, günde 200 el sarmış sigara içen, erkek gibi açık sözlü ve enerjik bir kişiydi. Gençliğindeki güzelliğini yitirmişti ama çekik mavi gözleri hala oldukça etkili ve manyetik olduğu söylenirdi ve bir biçimde istediğini yaptırırdı. 13 Eylül 1875 tarihinde New York’ta Albay Henry Steel Olcott ve William Quan Judge ile birlikte Teosofik Cemiyeti kurdu.

Teosofi (Teos-Tanrı, Sofi=Bilgelik) Grekçe Tanrı Bilgeliği ve İlahi Hikmet manasına gelmektedir. Cemiyetin üç amacı mevcuttur: 1) Evrensel insan kardeşliğini kurmak, 2) Kadim din, felsefe ve bilimleri araştırmak ve açıklamak, 3) Doğa kanunları araştırmak ve insan içinde potansiyel olarak yatan ilahi güçlerini geliştirmek. 1877 senesinde “Isis Unveiled” (3) (Aşikar edilmiş İsis) kitabını yayınlar. Bu kitap Viktorya çağı batıda adeta bir bomba etkisi yapmıştı ve çok sattı. İki cilt şeklinde 1500 sayfalık bu kitap, ruh ve evren sırlarını açıklamaya yönelik etkileyici ve yarı akademik bir stilde yazılmış bir eserdir. İnsan her fikre katılmazsa da, belki de en etkileyici yönü referans ve konuların zenginliğidir. İlk cildinin adı “Bilim” ve o günkü bilimin daha öğrenmesi gereken şeyler olduğu belirtmişti. Eski çağlarda doğa, metafizik ve beşeri sırları açıklayan çok ileri düzeyde bir bilgi olduğunu, insan tarihinin sanıldığından çok daha eski olduğunu anlatır ve ispatlar ortaya koyar. İkinci cildin adı ise “Din”, bu kitapta HPB o günkü din anlayışını eleştirir. Bilhassa Hıristiyanlık ve Yahudilik ağır eleştirilere maruz kalır. Bunlara karşın kadim felsefe ve inançların daha ileri olduğunu ortaya koyar. Doğu dinleri özellikleri Hint-Aryan kökenli Sanskritçe eserlerin önemini vurgular ve savunur. Uzak Doğuda bazı ezoterik ve inisiyatik okulların varlığından söz eder. HPB’nin ikinci mühim eseri ve başyapıtı 1888 yayına giren “The Secret Doctrine” (4) (Gizli Doktrin) idi. Bu kitap da hemen hemen 1800 sayfalıktır.

İki cilt olarak yayınlanmıştır. Lakin HPB’nin 1891 senesinde ölümünden dolayı tamamlanmıştır. Daha sonra HPB’nin yazılarından yeni ciltler basıldıysa da, özellikle yeni başkan Annie Besant’a karşı olan William Q. Judge fraksiyonu tarafından fazla itibar görmemiştir. Gizli Doktrin’in ilk cildi “Cosmogenesis”, evrenin yaratılışı, yapısı ve arkasındaki kozmik yasaları anlatmakta, ikinci cildi “Anthropogenesis” insan ırkının devinimleri, yedi kök ırk ve yedi alt kök ırklar, Lemuria (Mu) ve Atlantis gibi kayıp uygarlıklar, reenkarnasyon ile bireylerin ruhsal ve psişik tekamülü vs. anlatmakta. Kitabın tamamı Dyzan Stanzaları diye adı geçen kısa ve kadim bir kutsal metnin satır satır açıklanmasıdır. Bu kitap, Gizli Doktrin’in bir çok kaynak eserleri gibi dünya literatüründe bilinmeyen kitaplar içinde. Üstelik Senzar diye kayıp bir dilde yazıldığı iddia edilmekte. Son zamanlarda HPB’nin bazı esrarengiz kaynak eserleri bulunmuştur. Bunların dışında Gizli Doktrini 50 bin kitabı kaynak olarak göstermekte ve bi hayli karmaşık ve zor anlaşılan bir eserdir. Anlayabilmek için bir çok Sanskritçe kelimeyi öğrenmek ve klasik eserler ile felsefe hususunda biraz eğitimli olmakta yarar mevcuttur. HPB’nin yakınları, örneğin Albay Olcott, eserlerini yazarken boşluğa baktığını ve adeta bir televizyon ekranına bakarak yanında olmayan kitapların sayfalarına girip alıntı alabildiğini, Mahatmalardan telepatik bilgi ve destek aldığını aktarmışlardır. Bazı ender kitaplar, örneğin yalnızca Vatikan’da bulunan el yazmaları dahi bu yolla aktardığı söylenir.

Kemal Menemencioğlu – Okült Diriliş ve Altın Şafak Hermetik Cemiyeti PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu