PDF

Uğur Canpolat – Psikoloji Sohbetleri PDF Oku indir

Uğur Canpolat – Psikoloji Sohbetleri PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Uğur Canpolat – Psikoloji Sohbetleri kitabını araştırdık. Ayrıca Uğur Canpolat tarafından kaleme alınan Uğur Canpolat – Psikoloji Sohbetleri kitap özetinin yanı sıra, Uğur Canpolat – Psikoloji Sohbetleri pdf oku, Uğur Canpolat – Psikoloji Sohbetleri yandex, Uğur Canpolat – Psikoloji Sohbetleri e-kitap pdf, Uğur Canpolat – Psikoloji Sohbetleri PDF Drive, Uğur Canpolat – Psikoloji Sohbetleri Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Uğur Canpolat – Psikoloji Sohbetleri PDF indir Oku

“Dünyayı nasıl daha yaşanılır yaparız, bireylerin hem mutlu hem de başarılı olması olabilecek mü?” sorularına herkes kendi meşrebince yanıt vermeye çalışıyor. Bu çabaların bir örneğini bu eserde göreceksiniz. Hayatımız aslında tercihlerimizden ve verdiğimiz kararlardan ibaret. O halde en doğru kararı verirken ilk kezrimizi iyi belirlememiz gerekiyor. Bu eser böyle bir ihtiyacı karşılamak üzere hazırlandı. Her biri kendi alanında uzman olan konuklara doğru sorular sorarak oluşturulan bu eser, kendi sahasında bir ilki teşkil etmektedir. Çeşitli psikiyatri ve psikoloji disiplininden gelen ve amaçları kendilerine danışanlara daha fazla yardım etmek olan uzman kişiler çok güzel örnekler veriyor. Sevgili Uğur Canbolat yumuşak ve sempatik bir üslûp kullanmanın yanı sıra zekice ve hikmetli sorular sorarak çok mühim bir ihtiyaca yanıt vermiştir. Konukların iç keşif yolculuklarını ve tecrübelerini topluma kazandıran Uğur Canbolat’a teşekkür ederim.

Her gün git gide artan psikolojik poblemleri çözmek için uğraşan profesyoneller acaba kendileri ile paylaşılan “acı hayat” öykülerinden ne kadar etkilenirler? Bir psikoterapist, danışanı ile içindeki mesafeyi nasıl ayarlar? Kişinin psikolojik destek almasının önünde ne gibi önüne geçer mevcuttur? Sorunların üzerini örtme yaklaşımı insana ne gibi bedeller ödetir? Sorun yaşayan birinin arkadaşı ile konuşup dertleşmesiyle bir terapist ile konuşması içinde ne gibi farklar mevcuttur? Bu ve benzeri soruları senelerdır klinik çalışmalar yapan NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi’nden Uzman Psikolog Neşe Özkarslı ile konuştuk. Psikolog ile danışan ilişkisi ne tür bir ilişkidir? Terapötik bir ilişkidir. Terapi; bireylerin içsel çatışmalarının veya ruhsal problemlerinin profesyonel anlamda tedavi yöntem ve donanımlarına sahip bir başka kişi tarafından değerlendirilmesi, düşünce ve duygu eksenli bir çeşit alışveriş yöntemi ile çözümlenmesi manasına gelen tedavileri kapsar. Psikolog, dertleri dinleyen bir arkadaştan farklı olarak neler yapar? Arkadaş poblemleri dinler, paylaşır. Lakin psikolog, arkadaştan farklı olarak ruhsal poblemlerin altında yatan iç çatışmaların farkındalığı üzerinde çalışır. Kişinin çözüm noktalarına odaklanmasını sağlar, bu sırada zorlandığı noktalarda ona destek olur.

Danışana pozitif bilişsel süreçleri tamamlatır. Bu süreç donanım, bilgi, tecrübe ve profesyonellik gerektirir. Dolayısıyla bir psikologla konuşmak, bir dostla konuşmaktan çok öte bir şeydir. Psikoterapist ile danışan içindeki güven ve inanç sisteminin terapi sürecine olumlu katkıları bulunacağı göz ardı edilmemelidir. Lakin danışanın da çözüm gereken sorunlara odaklanma(sı)nın, farkındalık düzeyini en üst düzeyde tutma(sı)nın çok daha mühim olduğunu bilmesi gerekir. “Kendi kendinin doktoru, psikologu ol” yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu sözler tamamen boş ve manasız değildir. Lakin bazı sorunlarda bu tutum kötü neticeler da doğurabilir. Bu yaklaşımın, sorun taşıyan kişide yetersizlik duyguları yaratan, çaresizliğe sürükleyen, yükleyici bir yanı mevcuttur. Bir problem karşısında farkındalık düzeyinin az olması, danışanın çözümün yanından dahi geçmesine izin vermez. Bu durum, kişisel haritanın içinde dolaşırken adresi ve yönü kaybetmek gibidir. Herkesin içsel haritaları mevcuttur; arada bir işler karıştığında devreye girerek düzenlemeler yapmak, kısayollar bulmak gerekir. Kişinin kaybolmuşluğu içinde adresleri bulup görmesini ve haritayı kullanmasını sağlamak gerekebilir ki, bunu çoğu zaman kendi başına yapamaz. İşte burada “kendi kendinin doktoru ol” anlayışı geçerli olmaktan çıkar, uzman yardımı gerekli hale gelir. Ayrıca böyle bir yaklaşım, birden fazla birinin yaşadığı soruna erken müdahale etme fırsatını da kaçırmasına neden olmaktadır. Bunun bedeli de çoğu zaman büyük acılarla ödenir.

“Takma kafana, geçer” sözü neden toplumumuzda çok kullanılır? Bu, “zaman en iyi ilaçtır” demek gibi bir şeydir. İnsan toplum içinde ve sosyal ilişkilerle hayat bulur. Eğer bu ilişkilerden yoksunsa, poblemlerin baş göstermesi kaçınılmazdır. Her iletişim halindeki kişi, karşısındakini etkilerken bunun yanı sıra ondan etkilenir de. Bu doğal bir sosyal iletişimdir. Eğer sorun yaşayan birinin stres etkenleri yakın çevresi ile alakalıyse ve devamlılık söz konusuysa kişide zaman içinde davranış ve tutum değişiklikleri gerçekleşir. Bazı zaman bu durumun farkına varmak çok uzun zaman alır ve uzun seneler sonra gelen “keşke”ler ve pişmanlıklar insanın ruh sağlığını bozar. O nedenle “takma kafana, geçer” sözü kişiyi geçici bir süre teselli edebilir fakat kimi şikâyetlerin artmasına da neden olabilir. Elbette kafaya takılmayacak şeyler de mevcuttur ama sorunda sürekli olaraklik söz konusuysa bu gerçekçi bir yaklaşım olmaz.

Uğur Canpolat – Psikoloji Sohbetleri PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu