PDF

Mevlana Celaleddin-i Rumi – Rubailer PDF Oku indir

Mevlana Celaleddin-i Rumi – Rubailer PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Mevlana Celaleddin-i Rumi – Rubailer kitabını araştırdık. Ayrıca Mevlana Celaleddin-i Rumi tarafından kaleme alınan Mevlana Celaleddin-i Rumi – Rubailer kitap özetinin yanı sıra, Mevlana Celaleddin-i Rumi – Rubailer pdf oku, Mevlana Celaleddin-i Rumi – Rubailer yandex, Mevlana Celaleddin-i Rumi – Rubailer e-kitap pdf, Mevlana Celaleddin-i Rumi – Rubailer PDF Drive, Mevlana Celaleddin-i Rumi – Rubailer Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Mevlana Celaleddin-i Rumi – Rubailer PDF indir Oku

Şimdiye kadar Mevlânâ’nın el yazısını -basılmış, basılmamış- hiçbir yerde görmemiş ve görene de tesadüf etmemiştim. Rubaileri bastıracağımı kendisine dile getirdiğim müderris Şerefeddin Bey, umumi kütüphane müdürü muhterem üstat İsmail Saip Efendi’nin bu hususta malumatı olduğunu bana dile getirdiği zaman, manevi kemaline büyük bir saygı beslediğim müşarünileyhe gittim. Her zamanki tevazuu ile, kendisinde bulunan bir kitabın içinde, Mevlânâ’nın el yazısı olduğunu ve kitabı getireceğini söyleyince çok sevindim. Bu sevincin kıymetini büyük bireylerin büyük ruhlarına kıymet verenler kolay takdir ederler. Bu kitap iki eserden terekküp ediyordu. İkisi de Arap nahvına aitti. Biri İbni Cinnî’nin Et-telkin’i, diğeri Ali İbni Saidi Zeydî’nin Elmuktedabih’i idi. Birinci kitap Hicri 488 senesinde, ikincisi ise o zaman İranlıların kullandığı tarih ile 805’te yazılmıştı. Her iki kitap aynı kalemden çıkmıştı ve birinin yazılması rebiülevvel, diğerinin rebiülahırda bitmişti. Ayni cildi teşkil eden iki kitabın içindeki dört sayfadan ilk yaprağın bir tarafında hatime bulunmak üzere ufak nesihe benzer bir yazıyla bir manzume vardı. Başında “Likâtibihi” kaydı yer alıyordu. Şu halde bu manzume, onu yazanın kendisine ait demekti. Bir yapraktaki iki say-fada daha sürdükten sonra son beyti dördüncü sayfada ve ikinci kitabın başlığının altında idi; orada “Ey Şems” kaydı vardı. Mevlânâ’nın bütün gazellerinde “Hâmûş, Hâmûş, Şems, Şemsülhakkı veddin…” diye ya kendisine hamuş [2] sıfatını vererek, yahut çok sevdiği Şemsi Tebriziye hitap ederek tahallüs [3] ettiği muhakkaktır. Şu halde bu manzumenin; onu tanzim etmiş olan ve bir çok şiirlerinde Şems diye kendini tanıtan Mevlânâ’ya ait olduğuna, hakikate yakın bir ihtimal ile, kanaat ettim.

Üstüne yazı yazılan eserin Mevlânâ’dan takriben bir buçuk asra yakın bir zaman evvel yazılmış olması, (Likâtibihi) kaydının bulunması, on dokuzuncu beyti tashih ile tekrar ederek bu manzumeyi istinsah değil, doğrudan doğruya kendisinin yazmış olması ve Şems diye tahallüs etmesi bende bu kanaati hasıl etmiştir. Bu vesile ile, şuana dek bulamadığım, göremediğim bu kıymettar ve tarihi yazıyı Türk irfan âlemine takdim imkânını bana verdiği için İsmail Saip Efendi’ye en derin minnettarlığımı burada zikretmeyi hem kendim, hem bu nevi yadigârların kıymetini bilenler için bir borç telakki ederim. Kitabın içinde fotoğraflarını takdim ettiğim manzumenin okunmuş şeklini buraya derc ediyorum. Manzume tamamen Türkçedir ve lisanı 13. ve 14. asır Türkçesidir. Hoca Ahmedi Yesevi’nin hikmetlerini hatırlatır bir mevzu ve ifade arz etmektedir. Türk dilinin tarihi saygınlığıy-la da ayrı bir kıymeti haizdir:

Mevlana Celaleddin-i Rumi – Rubailer PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu