Erdinç Üstündağ – Aradığım Kitap İşte Bu PDF Oku indir
Erdinç Üstündağ – Aradığım Kitap İşte Bu PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Erdinç Üstündağ – Aradığım Kitap İşte Bu kitabını araştırdık. Ayrıca Erdinç Üstündağ tarafından kaleme alınan Erdinç Üstündağ – Aradığım Kitap İşte Bu kitap özetinin yanı sıra, Erdinç Üstündağ – Aradığım Kitap İşte Bu pdf oku, Erdinç Üstündağ – Aradığım Kitap İşte Bu yandex, Erdinç Üstündağ – Aradığım Kitap İşte Bu e-kitap pdf, Erdinç Üstündağ – Aradığım Kitap İşte Bu PDF Drive, Erdinç Üstündağ – Aradığım Kitap İşte Bu Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Erdinç Üstündağ – Aradığım Kitap İşte Bu PDF indir Oku
Ben bilmediğimi bildiğim için, diğer insanlardan akıllıyım. Yunancadır. İki kelimeden meydana gelir… “Psyche” ve “logos” Psyche: Nefes, ruh yahut beyindeki düşünce demektir. Logos: Belirli bir düzen içindeki bilgi demektir. İkisi buluştuğinde “ruh bilgisi” anlamın gelen bir terim meydana gelir. Psikolojinin amacı canlıdaki duygu düşünce ve davranışları inceleyip onu düşünsel açıdan da tanımak ve bilmektir. -Bu nasıl olur? -Çok kolay… İnsan konuşur… İnsan düşünür… İnsan ağlar… İnsan öfkelenir… İnsan unutur… İnsan bağırır… İnsan susar… İnsan korkar… İnsan sever… İnsan âşık olur… İnsan tiksinir… İnsan utanır… İnsan unutur… İnsan unutmaz… İnsan beğenir… İnsan ezberler… İnsan bütün bu hareketleriyle aslında yazılı, sözlü ve beden dili olarak kendini ifade etmektedir. * Evet, aslında anlayana insanın gözü, kulağı, ağızdaki dili nice mesajlar verir… Gözden akan iki damla yaş romanlara konu olacak kadar duygu çağrıştırır arada bir ağlayan kimse konuşamasa da… Yine insanın görsel hareketleri, hangi ruh halinde olduğunu gösterir… Koşan biriyle parkta aheste gezinen aynı mıdır? Yürürken ikide bir ardına dönüp bakan… Başı öne eğik yürüyen… Hasretle dudağın dudağa, yanağın yanağa değmesi… Veya “ı-ıh” diyerek iki yana sallanan baştan yansıyan umutsuzluk… Lokmaların ağızda büyümesi… Eğlencede iken bile düşünsel anlamda çoook uzaklarda olmak… Sevilmeden sevmenin dayanılmaz acısı… Ya da onu görünce cinlerin tepeye çıkması… Elinde olta, balık avlamak… Otomobildeki oturuş… Okuduğu gazete… Beğendiği kitap… Dinlediği müzik… Yaşadığı mahalle, tuttuğu takım… Gezdiği tip… Aslını söylemek gerekirse hepsi birer kimliğidir insanın. Ve her biri senin hangi ruh halinde olduğunu tanımlayan birer veridir. İnsan genelde ilk bakışta anlaşılmaz. Biraz odaklanmak gerekir bilinmesi için… Misal verilecek olursa hayal kuran birisi fakat dikkatle bakıldığında hissedilir. Rüya gören birisinin gördüğü rüyayı size anlattığı kadar anlarsınız. O ise o rüyayı nasıl gerçek yaşamıştır bir bilseniz… Kimi mevcuttur roman yazar gibi anlatır rüyasını… Kimi var bir kelime edemez rüyasıyla alakalı… Karnı aç olan kimsenin açlığını hemen fark edemezsiniz. Yalan söyleyenin yalanını da… Kimi seven mevcuttur… O kadar çok sever ki… Dillendiremediği bu sevgisini “ondan nefret ediyorum” diyerek anar arada bir… [Eski zamanlarda bir ufak çocuğun annelik davası mevcuttur. Anne olduğunu söyleyen iki kadın da hâkimin huzurundadır.
Her ikisi de çocuğun kendisine ait olduğunu söylemektedir. Şimdiki gibi DNA testi falan yoktur elbet… Hâkim her iki kadını da dinler. Her ikisi de gözyaşları içinde “çocuk benim” diye yalvarmaktadır hâkime. İşin içinden çıkmak güçtür… Sonunda hâkim bir yolunu bulur ve der ki: —Anlaşıldı. Madem ikiniz de bu çocuğa bu kadar sahip çıkıyorsunuz. O halde çocuğu ikiye böleceğiz. Yarısı birinizde yarısı birinizde kalacak. Bu karar üzerine çocuğun gerçek annesi ileri atılır. Der ki: —Tamam Hâkim Bey. Ben yalan dile getirdim. Çocuk benim değil… Yeter ki kesmeyin onu… Hâkim böylece çocuğun gerçek annesinin kim olduğunu anlamıştır. Nasıl mı? Çünkü gerçek anne, “aman çocuğum kesilmesin de benim yanında olmasa da olur” diyecek kadar çocuğunun canını düşünmektedir.] Yukarıda anlatılanlar bireylerin doğrudan yahut dolaylı davranışlarını içerir. İnsanın ruh halini ele verir.