Francis Bacon – Seçme Aforizmalar PDF Oku indir
Francis Bacon – Seçme Aforizmalar PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Francis Bacon – Seçme Aforizmalar kitabını araştırdık. Ayrıca Francis Bacon tarafından kaleme alınan Francis Bacon – Seçme Aforizmalar kitap özetinin yanı sıra, Francis Bacon – Seçme Aforizmalar pdf oku, Francis Bacon – Seçme Aforizmalar yandex, Francis Bacon – Seçme Aforizmalar e-kitap pdf, Francis Bacon – Seçme Aforizmalar PDF Drive, Francis Bacon – Seçme Aforizmalar Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Francis Bacon – Seçme Aforizmalar PDF indir Oku
Bacon, 9 Nisan 1626’da edebiyat, felsefe-bilim, hukuk ve siyaset dolu yaşamına veda eder ve ardında bir kütüphane dolusu kitap, sayısız el yazması ve mektup bırakır. “Ah, yazık!? Nasıl bir dil sustu, nasıl bir belagat yok oldu; o nectar ve ambrosia soluyan deha nereye gitti? Ah, ne oldu bize, ey Musaların öğrencileri, Apollo’muz, koromuzun şefi böyle ölecek miydi?” diye edebi mecazlarla dolu bir üslupla ölümüne ağıt yakar dostları. Şaşkınlık, keder ve hayal kırıklığı içindedir hepsi; nasıl olmasınlar ki? Antikçağ’ın gizemli şiirleriyle büyüdüğünden, “Apollo’muz” diye hitap ettikleri Bacon bütün ömrünce hep hayalini kurduğu o bilimsel keşif merkezini ve böyle bir merkezin rahatça işleyişini destekleyecek ideal devletini halen gerçekleştiremeden aralarından ayrılıp gitmişti. Oysa böyle bir merkez kurulmuş olsaydı, tüm dünya, “doğadaki şeylerin nedenlerini, gizli devinimlerini ve derin anlamlarını öğrenecek ve insanoğlunun hakimiyet alanının sınırlarını genişleterek olabilecek olan her şeyin sırrına erişecekti.” Bundan dolayı Bacon ve dostları böyle bir merkezi, başka deyişle söylersek, felsefi bir devlet modelini heyecanla bekliyorlardı, ama böyle bir model şimdi yalnızca Nova Atlantis’in satırlarını süsleyen bir düş olarak kalmıştı. Evet, Bacon, doğayı kat kat soyup derinlerdeki sırrın bilgisine ermek istiyordu ve bu yüce amaca fakat bilim, ama kılavuzu felsefe olacak bir bilim aracılığıyla ulaşılabileceğine gönülden inanıyordu. Üstelik bu sırrı çözmeye kalkanların zorlu bir yaşam sürecinden geçeceğini sezdiği ve De Sapientia Veterum adlı eserinden bir alıntıyla söyleyecek olursak, bu sezgisinin sonucunu “insanın sırları çözmeye olan merakı ve zararlı olanı öğrenme arzusu eskiler tarafından iki örnekle kınanmıştır: Biri Actaeon, diğeri Pentheus. Actaeon, Diana’yı şans eseri çıplak gördüğünde, geyiğe çevrilerek köpekleri tarafından parçalanmış, Pentheus ise Bacchus’un gizli sırlarını çözebilmek için ağaca tırmanınca çıldırıp kendini kaybetmiştir” şeklinde örneklediği halde, yine de insanın ve toplumların kesintisiz ilerleyişinin felsefe-bilim aracılığıyla keşfedilecek bu sırra bağlı olduğunu düşünüyor ve zihnini bu hedef ışığında sürekli olarak dürtükleyen daimon’a bile bile rıza gösteriyordu. Ah keşke bu hayalini hayata geçirmeye ramak kala, doğanın tepkisiyle, ölümle karşılaşmamış olsaydı! Bacon doğa, insan ve yaşamla alakalı edindiği her bilgiyi, her deneyimi gerek açık seçik gerekse mecazlar yüklü bir üslupla kaleme alarak diğer insanlarla da paylaşmak istiyordu. Bundan dolayı Antikçağ’ın retoriksel inceliklerini tercih ederek denemelerden tutun, veciz ifadelere kadar edebiyatın hemen hemen bütün türlerinde eserler yazmıştı. Edisyonlar halinde sıra sıra yayımlanan koskoca külliyat Bacon’ın kitlelere ulaşmak isteğinin en iyi ispatıdır. Ama onun bir başka hayali, kaleme aldığı bu eserlerin diliyle alakalıydi. Çünkü İngilizce yazdığı eserlerinin yerel kalacağını düşünüyor ve keşiflerinin kitlelere iletilemeyeceğinden endişe duyuyordu. Bu eserlerde ileri sürdüği görüşler anlık öğrenilip tüketilecek bir malzeme değil, sonsuza değin yaşayacak ve yorumlanacak değerlerdi. Bacon için evrensel dil Latince’ydi; fakat Latince’yle bir dünya vatandaşı olabilir ve eserleri fakat Latince’yle evrensel bir boyut kazanabilirdi.
Latince yazılmış her bir eser ölümlü bir yazara, ölümsüzlük katacaktı. Buradan hareketle, çalışmalarının her birini Latin dilinde de kaleme almayı veya Latince’ye çevirtmeyi ihmal etmemişti. Bizler Bacon’ın kitlelere ulaşmak istediği Latince eserlerini ne yazık ki hakkınca tanımak olanağını bulamadık. Yıl 2008, hala ülkemizde onun Latince külliyatı çevrilmemiş durumda. Oysa Batı dünyası Bacon’ın Latince eserlerini çeşitli dillere çevirmiş ve yorumlarını yayımlamış, hatta nicedir bu yorumlar üzerine ayrıntılı tartışmalar yapmakta ve Bacon’ın kurmak istediği enstitü ve devlet modeline uygun bir coğrafya bulabilmek umuduyla yeryüzünü karış karış dolaşmakta. Elimizdeki kitap Türkiye’deki Bacon okumaları içinde bir ilk; Bacon’ın Latince’deki bütün eserlerinin didik didik tarandığı, bu eserlerdeki düşüncelerinin belli bir yöntem ve amaçla süzülüp cümle cümle damıtılarak ortaya serildiği ve Türk okuyucusuna armağan edildiği bir ilk. Çevirmeni, Latince konuşan Bacon’ı sahiden duyan biri; Latince’ye ve özellikle Bacon’ın zamanındaki Nova Latina’ya özgü mecazlara hakim. Bundan dolayı bize Bacon’ı derinden tanıtacak kelimeleri Latince külliyatın satırları içinden rahatça bulup çıkarabilmiş. Üç bölümden oluşmuş bu çalışma; ilk bölümü, çevirmenin kendi seçtiği ve Bacon’ın tarihe bakışını, ahlak duyuşunu ve felsefe anlayışını kısa ve öz biçimde görülmektediracak ifadelerden oluşuyor ve tematik olarak hazırlanmış. Bu bölümde hangi Latince eserler yok ki: Sermones Fideles Sive Interiora Rerum, Novum Organum, De Interpretatione Naturae, De Sapientia Veterum, Meditationes Sacrae, Epistulae, De Augmentis Scientiarum, Nova Atlantis. Çalışmanın ikinci bölümünde, Bacon’ın Ornamenta Rationalia başlığı altında sunduğu ve Antikçağ’ın söz ustası Publilius Syrus’un Sententiae adlı eserinden toparladığı Antikçağ retoriğiyle süslü deyişlerinin çevirisi yer alıyor. Üçüncü bölüm ise, Bacon’ın De Augmentis Scientiarum adlı ünlü eserinin VI. kitabı Exempla Antithetorum’da derlediği değişik konulardaki zıt düşüncelerinin çevirisini içeriyor. Her bir bölüm açıklayıcı dipnotlarla da güçlendirilmiş. Bu çalışmanın içindeki kısa ve özlü sözler ardından Bacon’ı hiç tanımayan biri bile filozofun özellikle doğa, insan, yaşam ve toplum ile ilgiliki düşünceleriyle alakalı belli bir bilgiye sahip olabilir ve yer yer gösterilen kaynaklarla aşağı yukarı bütün Latince külliyatına ulaşıp bu çalışmanın kılavuzluğunda daha derin bilim ve felsefe incelemelerina girişebilir.
Çünkü sıra sıra incelendiğinde görüleceği gibi, Bacon’ın Latince eserlerinde, İngilizce yazdığı eserlerde olmayan uzun uzadıya kimi eklemeler söz konusu. Dolayısıyla bu eklemelere ve eklemelerde kullanılan kavramlara ve örneklere ulaşılmadan Bacon’la alakalı yapılacak herhangi bir çalışmanın eksik kalacağı bilinmeli. Geç kalınmış olsa da, böyle özgün dildeki çalışmaların ülkemizde ağır ağır hızlanması bizi sevindiriyor. Bacon örneğinde olduğu gibi, Latince veya Yunanca kaleme alınan nice eserin kendi dilinde, kendi üslubunda ve has edisyonlar temel alınarak çevrilmesi ve Türkçemize kazandırılması, eserin içeriğine göre, hem edebiyat, hem bilim, hem felsefe, hem de tarih alanında zihinlerimizin farklı bakış açılar kazanmasına, en azından keyiflenmesine yol açıyor.