PDF

Franz Kafka – Ceza Sömürgesi (Bordo-Siyah) PDF Oku indir

Franz Kafka – Ceza Sömürgesi (Bordo-Siyah) PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Franz Kafka – Ceza Sömürgesi (Bordo-Siyah) kitabını araştırdık. Ayrıca Franz Kafka tarafından kaleme alınan Franz Kafka – Ceza Sömürgesi (Bordo-Siyah) kitap özetinin yanı sıra, Franz Kafka – Ceza Sömürgesi (Bordo-Siyah) pdf oku, Franz Kafka – Ceza Sömürgesi (Bordo-Siyah) yandex, Franz Kafka – Ceza Sömürgesi (Bordo-Siyah) e-kitap pdf, Franz Kafka – Ceza Sömürgesi (Bordo-Siyah) PDF Drive, Franz Kafka – Ceza Sömürgesi (Bordo-Siyah) Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Franz Kafka – Ceza Sömürgesi (Bordo-Siyah) PDF indir Oku

“Ceza Sömürgesi” adıyla çeviri edebiyatımıza girmiş olan öykünün Almancası: In der Strafkolonie… “Ceza Kolonisinde” diye çevirmek olabilecek… Kolonie, Latince bir sözcük: Bir devletin kendi sınırları dışında sahip olduğu, siyasal ve ekonomik yönden kendine bağımlı ülke, bölge, yer vb. manasına geliyor. Türkçe’deki “sömürge” sözcüğü bu anlamları karşılıyor… Lakin Kolonie, aynı ulustan bireylerin oluşturduğu topluluğun, ulusal sınırlar dışında, ülkelerinin geleneklerine, örf ve âdetlerine bağlı kalarak yaşadıkları yer, yerleşim manasına da geliyor. Hangi karşılığın daha yerinde bulunacağına, okur öyküyü bitirdikten sonra karar verecektir herhalde… Ama asıl mühim olan şudur: Okur, biri nispeten uzun, diğerleri kısa bu birkaç öyküyü okuduktan sonra -veya okurken- hep olduğu gibi, kaidelerinı, anlamlarını, içeriklerini tek birinin tespit ettiği bir anlatılar dünyası kolonisinde olduğu hissine sürekli olarak kapılabilir. Kafka’nın arzusu hilafına onun metinlerini imha etmeyerek, edebiyat, kültür dünyasına kazandıran arkadaşı Max Brod, bu metinleri tanınmış Alman ozanı ve yazar Franz Werfel’e okuduğunda, Werfel, “Bodenbach sınırının ötesinde, Kafka’yı anlayan tek kişi çıkmayacaktır,” demiştir. “Kafka’yı anlamak”tan Werfel’in neyi kastettiğini çıkarmak zordur. Werfel’in, hatta Kafka’ya en yakın bireylerden sayılan Max Brod’un bile, bizzat Kafka’nın açıklamalarıyla, dile getirdikleriyle nerelere savrulmuş olduğunu bilemeyiz; bu metinlerin manasına yaklaştılar mı, onlardan uzaklaştılar mı, bunu da bilemeyiz… Kafka ‘kolonisinin’ içinde olmak, oralı olmak manasına pek gelmez. Çünkü koloninin kurucusu da biraz kaybolmuş gibidir orada. Yolu oraya düşeni bölük pörçük, ilintileri zor kurulur “bilgilendirmelerle” dolaştırıp durur Kafka metinlerinin içinde. Ama bunu yaparken birkaç bakımdan ödüllendirir meraklısını: En başta, eşi örneği az bulunur ince bir ironinin yollarını döşeyerek… Günlük hayattan stilize edilip ayrılmış sıradan ilişkiler bu öykülerde (metinlerde) öyle bir matematikle bir araya getirilirler ki, daha baştan, bir öykü okumaktan çok bir “sorun, bilmece çözme göreviyle” yüz yüze getirildiğimiz duygusuna kapılabiliriz. Kafka metinleri şimdiye kadar farklı, değişik, birbirine zıt yorumlara destek vermiş, farklı zamanlarda yorumcuların kendi görüşlerini ispatlamanın aracına bile dönüşmüştür. Bu metinler, dini açıdan anlaşılmaya çalışılmış, psikanalizci edebiyat anlayışı orada kendince bir şeyler bulmaya kalkmış, Fransa ve İtalya’da daha çok gerçeküstücülük akımlarıyla ilintilenmek istenmiş, sosyalist ülkelerde kimi zaman vize alabilmiş, kimi zaman yasaklara çarpmıştır. Birer “yap boz”dur bu metinler… Sonsuza kadar bozup kurabileceğiniz sayısız ayrıntı dağarcığı… Okuyana hep bir ‘orta’ arama, bir merkez kurma ihtiyacı hissettiren elektronlar gibidir bu metinlerin cümleleri; hepsi eşkıymetli, hepsi kendi merkezinin ekseninde dönen kodlar gibidirler. Onları bir merkez etrafında toplamak imkânsızdır adeta… Tebessüm, şaşkınlık ve yenilgi duygusu içinde gidip gelirken, anlamasak bile anlama macerasınin bir parçası olmanın mutluluğunu yaşarız. Gerçekten de Kafka okurunu birleştiren ortak nokta, bir Kafka okuru cemaati kurabilen etmen budur: Orada herkes “anlamaya çalışan”dır; anlamaya çalışmanın zevkini, edebiyatın bu modernist boyutunu bütün hazzıyla yaşayandır.

İşin enteresanı, az sonra bulunacağı gibi, okur bu metinleri okumaya başladığında, ona hiç de karmaşıkmış gibi gelmez bunlar… Tersine, açık seçik, düz metinler gibi görünürler… Tam da okurun, hiçbir şey anlamasına gerek bırakmayan, neyi anlamadığını bile anlamadan rahatlıkla okuduğu metinlerdir. Ne var ki çok sürmez bu yanıltıcı algı; çeviriden gelmesi olabilecek handikapları bir yana bırakacak olsak bile, her bir cümlenin, veya kod-biriminin kızağında, Dickens’ın ünlü “Bir Noel Şarkısı”ndaki gibi, haycihazların eteklerine tutunup isli, puslu ve de ağırlaştıkça ağırlaşan aysız bir gecede kaymaya başlarız. Romanlarındaki başkişi veya bireyler, onları git gide saran ve bu bireyler bağlamında içine girildikçe anlaşılmazlaşan olaylar, bu yolculukta onlara yaklaştıkça bizden uzaklaşırlar. Kafka’nın öykülerinde ise, durum biraz farklıdır; öykü yapısının sadeliği, bireylerin azlığı, bir veya iki olayın seçilip yoğunlaştırılmış olması, farklı zamanlarda bu boşlukta süzülüş sırasında ayağımızı bir dama, bir baca kapağına olsun basmamıza fırsat verir… Ta ki, biz yeniden kayana, ayağımızın altındaki zemini yitirene kadar…

Franz Kafka – Ceza Sömürgesi (Bordo-Siyah) PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu