PDF

Friedrich Wilhelm Nietzsche – İnsanca, Pek İnsanca-2 PDF Oku indir

Friedrich Wilhelm Nietzsche – İnsanca, Pek İnsanca-2 PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Friedrich Wilhelm Nietzsche – İnsanca, Pek İnsanca-2 kitabını araştırdık. Ayrıca Friedrich Wilhelm Nietzsche tarafından kaleme alınan Friedrich Wilhelm Nietzsche – İnsanca, Pek İnsanca-2 kitap özetinin yanı sıra, Friedrich Wilhelm Nietzsche – İnsanca, Pek İnsanca-2 pdf oku, Friedrich Wilhelm Nietzsche – İnsanca, Pek İnsanca-2 yandex, Friedrich Wilhelm Nietzsche – İnsanca, Pek İnsanca-2 e-kitap pdf, Friedrich Wilhelm Nietzsche – İnsanca, Pek İnsanca-2 PDF Drive, Friedrich Wilhelm Nietzsche – İnsanca, Pek İnsanca-2 Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Friedrich Wilhelm Nietzsche – İnsanca, Pek İnsanca-2 PDF indir Oku

Kişi susamayacağı yerde konuşmalı yalnızca; yalnızca aştığı şeyler ile ilgili konuşmalı – başka her şey gevezeliktir, “edebiyat”tır, terbiye noksanlığıdır. Benim yazılarım yalnızca benim aşmalarımdan söz eder: “ben” varım içlerinde, bana düşman olmuş her şeyle birlikte, ego ipsissimus, hatta gururlu bir anlatıma izin verilirse ego ipsissi mum. *2 Anlaşılır ki: şimdiden fazla şey var – altımda. Ama bende yaşanmış ve aşılmış bir şeyi, özgün bir olguyu veya yazgıyı sonradan bilgi için soymak, elekten geçirmek, açığa çıkarmak, “serimlemek” (veya nasıl söylemek isteniyorsa öyle) arzusu içimde kıpırdanıncaya dek, daima önce zaman, iyileşme, uzaklık, mesafe gerekmiştir. Bundan dolayı yazılarımın tümünü, biricik ama mühim bir istisna dışında, geriye tarihlemek gerekir – daima “arkada-bıraktığım” bir şeyden söz ederler: – hatta bazıları, ilk üç Zamana Aykırı Bakış gibi, öncedenden yayımlanmış bir kitabın (bu durumda “Tragedya’nın Doğuşu”nun: hassas bir gözlemcinin ve karşı karşıya geldirmacının gözünden kaçmayacağı gibi) ortaya çıkış ve yaşantılanma döneminin de çok gerisine tarihlenmelidir. Birinci ‘Zamana Aykırı’nın içeriği, yaşlanmış David Strauss’un Alman milliyetçiliğine, ensesi kalınlığına ve dil-savurganlığına yönelik o öfkeli patlama, önceleri bir üniversite öğrencisiyken, Alman kültürünün ve kültür dar kafalılığının ortasında oturduğum zamanki ruh hallerine tercüman oldu (şimdi çok kullanılan ve çok kötüye kullanılan “kültür dar kafalısı” sözcüğünün babası olduğumu iddia ediyorum); – ve “tarihsel hastalığa” karşı dile getirdiklerimi, bu hastalıktan ağır ağır, kuvvetlikle iyileşmeyi öğrenmiş, bir zamanlar ondan çok çektiği için bundan hiç de böyle “tarihten” vazgeçmek niyetinde olmayan birisi olarak söylemiştim. Sonra üçüncü Zamana Aykırı Bakış’la, ilk ve biricik eğiticim, büyük Arthur Schopenhauer’e duyduğum hürmeti kelimelerine eklediğimde – bugün bu hürmeti çok daha kuvvetli ve daha kişisel bir biçimde dile getirirdim – kendi kişiliğim yönünden çoktan ahlaksal kuşkunun ve çözülmenin ortasında, yani bir o kadar çok da şuana dekki tüm kötümserliğin derinleşmesi olarak eleştirinin içindeydim – ve daha o zamandan, halkın dediği gibi “artık” hiçbir şeye inanmıyordum, Schopenhauer’e bile: tam da o zamanda oluştu gizli tutulmuş bir yazı: “Ahlak dışı Anlamda Hakikat ve Yalan Üzerine”. Benim 1876 Bayreuth zafer merasiminde Richard Wagner’in onuruna yaptığım zafer ve şölen konuşması bile – Bayreuth bir sanatçının kazanmış olduğu gelmiş geçmiş en büyük zafer manasına gelmektedir – en kuvvetli “güncellik” görüntüsünü üzerinde taşıyan bir yapıttı, arka planda ise geçmişimin bir parçasına karşı, yolculuğumun en güzel ve en tehlikeli deniz durgunluğuna karşı bir hürmet ve minnettarlıktı… ve gerçekten bir bağlarından kopma, bir vedalaşmaydı. (Richard Wagner bu hususta acaba kendisini yanıltmış mıydı? Sanmıyorum. Kişi sevdiği sürece tabi ki böyle resimler yapmaz; halen “bakıyor” değildir, bakan birinin yapması gerektiği gibi bu biçimde uzağa yerleştirmiyordur kendini. “Bakmak için zaten gizemli zıtlık gereklidir, karşıdan bakmanın zıtlığı” – diye yazılıdır söz konusu yazının 46. sayfasında, belki de yalnızca çok az sayıda kulağa hitap eden haince ve efkârlı bir deyimle.) Uzun ara senelerın en manevi yalnızlığı ve yoksunluğu ile ilgili konuşabilmenin aldırışsızlığı, ilk önce, bu ikinci savunu ve önsözün de adanmış bulunacağı “İnsanca, Pek İnsanca” ile geldi bana. “Özgür Tinliler İçin” bir kitap olarak, o kitapta altındaki bir dolu sancılı şeyi ardında bırakmış olan, sonradan kendisi için hâlâ saptamalarda bulunan ve âdeta herhangi bir iğne ucunu sertçe batıran bir psikologun handiyse neşeli ve meraklı soğukluğu mevcuttur biraz: – böyle sivri ve ince bir çalışmada arada birbirazcık kan da akarsa, bu sırada kan psikologun parmaklarına da – her zaman yalnızca parmaklarına değil – bulaşırsa şaşıracak ne var bunda?…

Friedrich Wilhelm Nietzsche – İnsanca, Pek İnsanca-2 PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu