PDF

Hikmet Kıvılcımlı – Allah Peygamber Kitap PDF Oku indir

Hikmet Kıvılcımlı – Allah Peygamber Kitap PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Hikmet Kıvılcımlı – Allah Peygamber Kitap kitabını araştırdık. Ayrıca Hikmet Kıvılcımlı tarafından kaleme alınan Hikmet Kıvılcımlı – Allah Peygamber Kitap kitap özetinin yanı sıra, Hikmet Kıvılcımlı – Allah Peygamber Kitap pdf oku, Hikmet Kıvılcımlı – Allah Peygamber Kitap yandex, Hikmet Kıvılcımlı – Allah Peygamber Kitap e-kitap pdf, Hikmet Kıvılcımlı – Allah Peygamber Kitap PDF Drive, Hikmet Kıvılcımlı – Allah Peygamber Kitap Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Hikmet Kıvılcımlı – Allah Peygamber Kitap PDF indir Oku

Konumuz; ” Din “; üzerinde en fazla spekülasyon: düşünce vurgunculuğu yapılan alan! Oysa tam tersi olması gerekir: öyleyse bilimin en fazla kılıç kuşanması gereken alanlardan birisi de din konusu olmalıdır. Bundan dolayı bu alanda “İdeoloji” ve “politika” sökemez, sökememelidir. O yavanlıklar fakat bilim ateşiyle durdurulup dönüştürülebilir. Meselemiz hiç de İkincil-üçüncül bölümden bir iş sayılamaz. Çünkü din konusu, yalnızca toplumun çatısında tıkırdayan bir kültür meselesi değil, insan beyninde düşünce mekanizmalarında işleyen adeta sistemleşmiş canlı bir düşünce şekilidir. Ve insan beyninde basit bir şekilde sökülüp atılamayacak derinliklere yapışmış köklere sahiptir. Söküldü sanıldığı yerde, başka bir nesnenin yahut konunun Fetişe edilişine: tapımına dönüşmüştür: İnsan şuuru kendisini bilemedikçe ne maddi nesnelerin ne de manevi konuların fetişizmini (tapıncını) aşamaz. İnsan toplumunun gidişine göre daha maddi daha manevi tapınışlar öne çıkmaktan geri durmazlar. Ama bu öne çıkışlar daima insan zihninin işleyiş yasalarına etle tırnak gibi bağlı gelişirler. Çünkü insan üretici gücü toplumsal kanunlarla işlerken, herşey insanın beyin aynasında yansımakla kalmaz; o yansımalar yeniden topluma dönerken etki tepkilerde insan zihni ve toplum, kuşaklar boyunca sürüp giden gelenek göreneklerini oluştururlar. Ve onlar kolay aşılıp – kazınamaz. İnsan toplumu ve düşünüş sistemi, hasbel kader tesadüfi olarak tanrısallaştırmalara kapılmadığı gibi; “Matah” fetişizmine yahut nesnelerin tapıncına, illüzyonlarına da öyle gelişigüzel düşmez yahut düşürülemez. Başta toplumsal gidiş kanunları etkin bulunur. Her kişide ayrı ayrı yansıyan düşünce işleyişi de, kendi başlarına ayrı birer dünyadır. Ve ayrı bir uzmanlık alanı oluşturur.

Lakin toplumsal yasaların işleyişlerinden hayat buldukları için son zerrelerine kadar toplumsaldırlar. Ve kanunumuz içine girerler. “Tutkular” insanı yeniden ve yeniden öldürüp diriltebilirler. Bu yalnızca toplumsal değil, bunun yanı sıra zihinseldir de. Modern çağda “Matahlar”ın yahut daha kapsamlı anlamda nesnelerin manevi konuların tapınçları aşılmış gibi dururlar. Tarihsel devrimlere kıyasla sosyal devrimler, eski uykuda gezer, şuursuzluktan yahut altşuura atılışlarından ve yıkımlarından kurtulmuş sayılırlar. Bilinç ve teşkilatlanma geliştiği ölçüde matahların fetişizmi de aşılır elbet. Ama kutsallaştırmanın öyküsü bitmiş görünmüyor. İnsanlığın sosyalizmi yakaladığı şimdilerdeki aşamasında bile; “sovyet” bireylerinın ölümleri bahasına “duvar”ları aşmaya çalışması, yalnızca kapitalizmin yarattığı tüketim illizyonlarıyla (kabaca) bilgisi verildiğında bile, insan şuurunun hâlâ matah ve nesnelerin tapıncını aşamadığı görülmektedir. Maddiyatın maneviyatı ezişi ve tüketişi sürmektedir. Demek modern proletarveya, modern büyükufak burjuvalar gibi nesnelerin tapıncının potansiyel tehditi ve tehlikesi altında bulunur. Konu bu kadar ciddi ve ebedi gibi görünmektedir. Stalin ve Mao’ların saraylara taşınmakta gecikmeyişleri tesadüf sayılabilir mi? İrice “Markisist – Leninistler” böyle yaparsa, ufakları kimbilir neler yapmazlar? “Tapınçlar” konusu doğrudan kutsallaştırma prosesine ve insan zihninin işleyiş yasalarına bağlıdır. Burada ikincisine giremeyeceğiz. O apayrı ele alınacak tek başına bir alandır.

Lakin bundan dolayı eğilmiş bulunacağız. Çünkü her ikisi de bir arada bulunur; toplum ve kişi gibi…. İnsan toplumu da, canlı türlerinin gelişim kanunları benzeri kendi kanunlarına uyar. Lakin o kanunların kökleri çok derinlerde kaldığı ve büyük sansürlerde toplum şekilleri katmanları altında gömülüp kaldığı için insan toplumunun gidiş kanunlarının olabileceği bile önemsenmedi ve asla kavranmadı. Tarihte hiçbir gidiş kanunu bulunmadığı iddialarına dek sapıldı. Oysa üzerinde hiç durulmak istenmeyen, insan toplumunun doğadan gelme, ilk doğal ham pırlantası: çekirdeği olan Komüncül Toplum, tarihin bütün kilitlerini açabilecek BİRİCİK anahtardır. Çünkü en ilk temel çekirdek olması itibariyle, toplum şekillerinin bütün gelişimi kanunlarını kendi içinde saklar.

Hikmet Kıvılcımlı – Allah Peygamber Kitap PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu