PDF

Immanuel Wallerstein – Tarihsel Kapitalizm PDF Oku indir

Immanuel Wallerstein – Tarihsel Kapitalizm PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Immanuel Wallerstein – Tarihsel Kapitalizm kitabını araştırdık. Ayrıca Immanuel Wallerstein tarafından kaleme alınan Immanuel Wallerstein – Tarihsel Kapitalizm kitap özetinin yanı sıra, Immanuel Wallerstein – Tarihsel Kapitalizm pdf oku, Immanuel Wallerstein – Tarihsel Kapitalizm yandex, Immanuel Wallerstein – Tarihsel Kapitalizm e-kitap pdf, Immanuel Wallerstein – Tarihsel Kapitalizm PDF Drive, Immanuel Wallerstein – Tarihsel Kapitalizm Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Immanuel Wallerstein – Tarihsel Kapitalizm PDF indir Oku

Kapitalizm her şeyden önce tarihsel bir toplumsal sistemdir. Kapitalizmin kökenlerini, işleyişini veya yürürlükteki perspektiflerini anlamak için, var olan gerçekliğine bakmamız gerekir. Kuşkusuz, bu gerçekliği bir dizi soyut önermeyle özetlemeye girişebiliriz, fakat, bu gibi soyutlamaları gerçekliğin değerlendirilmesinde ve sınıflandırılmasında kullanmak aptallık olur. Bu nedenle, böyle yapmak yerine, kapitalizmin pratikte fiilen nasıl olduğunu, sistem olarak nasıl işlediğini, neden böyle bir gelişme gösterdiğini ve şimdilerde nereye yöneldiğini açıklamaya çalışmayı öneriyorum. Kapitalizm sözcüğü kapitalden türemiştir. Bu nedenle, sermayenin kapitalizmde kilit bir öğe olduğunu kabul etmek yerinde olur. Peki ama, sermaye nedir? Bir tür kullanılmasıyla, birikmiş zenginlikten başka bir şey değildir. Lakin, tarihsel kapitalizm bağlamında kullanıldığında daha özgül bir tanımı mevcuttur. Burada söz konusu olan yalnızca, para şekilinde tüketim malları stoku, makineler veya maddi şeyler üzerinde izin verilen hak istekleri değildir. Tarihsel kapitalizmde sermayenin yine geçmişte harcanan emeğin birikimlerinden tükenmemiş olanlarına göndermede olduğunda kuşku yoktur; ama her şey bundan ibaret olsaydı, geriye doğru, Neanderthal adamınkine kadar tüm tarihsel sistemlerin, kendilerinden önceki emeğin cisimleşmesi olan bu gibi birikmiş bir takım stokları bulunması yönünden, kapitalist olduğu söylenebilirdi. Tarihsel kapitalizm adını verdiğimiz tarihsel toplumsal sistemin ayırt edici özelliği, bu tarihsel sistemde sermayenin çok özel bir yolla kullanıma girmesidir (yatırılması). Bu kullanımda başlıca amaç veya niyet, sermayenin kendini büyütmesidir. Sistemde, geçmiş birikimler yalnızca daha fazla sermaye biriktirmek için kullanıldığı ölçüde “sermaye”dir. Göreceğimiz gibi söz konusu süreç şüphesiz karmaşık, giderek dolambaçlıdır. Lakin, bizim kapitalist adını verdiğimiz şey, sermayeyi elinde tutanın dur durak bilmeyen ve enteresan bir biçimde kendine dönük olan bu gitgide daha çok sermaye biriktirme hedefi ve sermayeyi elinde tutanın bundan dolayı, hedefine ulaşmak için başka bireylerle kurmak zorunda olduğu ilişkilerdir.

Kuşkusuz tek amaç bu değildir. Üretim sürecine başka etkenler de kendini dayatmıştır. Yine de soru, bu etkenlerin birbiriyle çatışması durumunda hangisinin ağır basma eğiliminde olduğudur. Alternatif amaçlar içinde sermaye birikimi amacının genelde öncelik kazandığı her zaman için, bir kapitalist sistemin işleyişini gözlemlemekte olduğumuzu haklı olarak aktarabiliriz. Bireylerin veya birey gruplarının, daha da çok sermaye elde etmek maksadıyla sermaye yatırma kararı alması tabi ki her zaman olanaklıydı. Ama tarihsel zaman içinde belli bir andan önce, sözü edilen bireylerin başarıya ulaşması hiç kolay değildi. Önceki sistemlerde, uzun ve karmaşık sermaye birikimi süreci, başlangıç koşullarının var olması —önceden tüketilmemiş mallardan bir araya gelen stokların az sayıda birinin elinde toplanması veya mülkiyetinde olması— durumunda bile hemen her seferinde şu veya bu noktada tıkanıyordu. Bizim varsayımsal kapitalistin her zaman emek kullanımı elde etmesi, başka bir deyişle işi yapmak üzere aklı çelinecek veya zorda bırakılacak bireylerin varlığı gerekiyordu. İşçiler bulunup mallar üretilince bu malların bir biçimde pazarlanması gerekiyordu. Bunun anlamı da hem bir sevkiyat sisteminin, hem de malları almak için yeterli kaynakları olan bir alıcılar grubunun gerekmesiydi. Malların, (satış noktası itibariyle) satıcıya olan maliyetlerinden daha yüksek bir fiyata satılması, bunun yanı sıra bu fark payının, satıcının kendi geçimi için gerek duyduğu miktarın üzerinde olması lazımdı. Modern dille, kâr gerekliydi. Kâr sahibi ardından bunu yatırım için akla uygun bir fırsat çıkıncaya kadar alıkoyabilmeli, yatırınca da tüm bu süreç üretim noktasında kendini yenileyebilmeliydi. Gerçekten de, modern zamanlardan önce (sermayenin devri de denen) bu işlemler zinciri ender olarak tamamlanırdı. Bir kere, önceki tarihsel toplumsal sistemlerde zincirdeki halkaların çoğu, siyasal ve törel otoriteler tarafından akıldışı ve/veya töredışı sayılıyordu.

Lakin, araya girme gücü olanların doğrudan araya girmesi söz konusu olmasa bile süreç genelde —para şekilinde birikmiş stok, üreticinin kullanacağı işgücü, dağıtıcılar ağı, satın alacak tüketiciler gibi— bir veya birkaç öğesinin bulunmaması sonucu yarıda kesiliyordu. Bir veya birkaç öğenin bulunmayışının nedeni, önceki tarihsel toplumsal sistemlerde bu öğelerin “metalaştırılmış” veya yeterince “metalaştırılmış” olmamasıydı. Bunun anlamı, söz konusu sürecin “piyasa” yoluyla işlem görebilecek veya görmesi gereken bir zaman sayılmamasıdır. Tarihsel kapitalizm bundan dolayı, önceden “piyasa” dışı yollarla yürütülen süreçlerde —yalnızca değiş tokuş süreçlerinde değil, üretim, sevkiyat ve yatırım süreçlerinde de— yaygın bir metalaştırma getirmiştir. Kapitalistler de, gitgide daha çok sermaye biriktirme peşinde, ekonomi yaşamının tüm alanlarında bu toplumsal süreçlerin gitgide daha çoğunu metalaştırmaya çalışmıştır. Kapitalizmin kendine dönük bir zaman olması yönünden, bunun sonucu, hiçbir toplumsal sürecin olası metalaştırılmadan özü itibariyle bağışık kalmaması olmuştur. Bu nedenle kapitalizmin tarihsel gelişmesinin her şeyi metalaştırma yönündeki itilimi getirdiğini aktarabiliriz. Toplumsal süreçlerin metalaştırılması da yeterli olmadı. Üretim süreçleri, karmaşık meta zincirleri halinde birbirine bağlandı. Misal verilecek olursa, tüm tarihsel kapitalizm deneyimi boyunca geniş ölçüde üretilip satılan tipik bir ürün olarak giyim eşyalarını düşünün. Giyim eşyası üretmek için genelde en azından kumaş, iplik, birtakım makineler ve işgücü gerekir. Lakin, bu kalemlerin her bir diğeride üretilmeyi gerektirir. Yine, bunların üretilmesinde kullanılacak kalemlerin de üretilmesi gerekir. Meta zincirindeki tüm alt süreçlerin metalaştırılması kaçınılmaz olmadığı gibi, yaygın da olmamıştır. Hatta, göreceğimiz gibi, gerçekte zincirdeki tüm halkaların metalaştırılmaması durumunda genelde daha çok kâr elde edilmektedir.

Açık olan nokta, böyle bir zincirde, bilançoya maliyet kalemi olarak elde edilen birtakım ücretler alan emekçilerden oluşmuş çok büyük ve dağınık bir kümenin varlığıdır. Ayrıca çok daha ufak, ama yine genelde dağınık durumdaki (üstelik genelde iktisadi ortaklar halinde birleşmiş olmayıp ayrı iktisadi birimler olarak iş gören) insanlardan oluşmuş ve zincirin toplam üretim maliyeti ile, nihai ürünün elden çıkarılmasından elde edilen toplam gelir içindeki son farkı bir biçimde paylaşan bir küme mevcuttur.

Immanuel Wallerstein – Tarihsel Kapitalizm PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu