Kültürlerarası İletişim PDF indir

Kültürlerarası İletişim Kitap Açıklaması

Kültürlerarası iletişim, insanlık tarihi ile başlar. Kültürlerarası iletişim teorisi ise, 1950’li senelerdan bu yana özellikle iletişim alanında ilgi çeker. Bunun yanında konu, ülkemizde halen akademik çevrelerde yeteri kadar tanınmamaktadır. Kavramın temelinde kültür ve iletişim yatar. Kültür, çeşitli bilim bireylerinca çok değişik şekillerde tanımlanır. Bunun nedeni, kültürün yaşamın her alanında varlık göstermesi ve insan yaşamını doğumdan ölüme kadar düzenleyen bir kurum olmasıdır. Kültür, aileden başlayarak toplum içinde çevreden kazanılır. En basit ve ufak toplumların dahi kendilerine özgü bir kültür sistemleri mevcuttur ve hiçbir toplum dünya çapından tamamen ayrı bir biçimde yaşayamaz. Mutlaka farklı toplumlarla iletişim kurmak zorundadır.

İletişim, en az bir gönderici ve alıcıdan bir araya gelen bilgi aktarımı sürecidir. İletişim süreci, bireylerin üzerinde anlaşmaya vardıkları çeşitli kodlar ile gerçekleştirilir. Aynı doğal dil gibi bir göstergeler sistemi olan kültürel kodlar da toplumun kendi içinde anlaşmasını sağlar. Bu kodların, farklı kültürlerle iletişim sırasında aktarımına kültürlerarası iletişim denir. Kültür, toplumu bir arada tutan değerler sitemi olarak toplumdan topluma değişiklik gösterir. Çünkü kültür, onu üreten bireylerin dünyaya bakış şekilini, onu algılayış şeklini, değerlerini ve dünya görüşünü yansıtır. Bu açıdan kültürel değişikliklar, iletişim sırasında problem yaşanabilir.

Bu kitabın amacı, kültürlerarası iletişim hususunda ülkemizde yapılan az sayıdaki çalışmaya katkı sağlamaktır. Bu bağlamda Türkiye’de daha çok bilinen Batıdaki yaklaşımlara değinilmekle birlikte, Rusya’daki kültürlerarası iletişim teorisinin gelişimi anlatılmıştır. Rusya’daki çalışmalar Batıdaki gibi iletişim odaklı değil, dilbilim ve dil-kültür ilişkisi etrafında doğmuş ve ilerlemiştir. Rusya’da 1970’li senelerdan bu yana ülkedilbilim, Rusçanın yabancı dil olarak öğretimi yöntemine yoğunlaşır. Bu bağlamda dil ve kültür ilişkisi açıklanarak bunun dil öğretiminde kullanılması hedeflenir. Şu da belirtilmelidir ki kültürlerarası değişikliklar, kültürlerarası iletişimin önüne geçeri değil aksine farklı kültürlerin birbirlerini tanıyıp anlaşmaları için bir neden olarak görülmelidir. İnsan, çeşitli grup, kavim, millet ve topluluklar halinde yaşamaktadır. Dolayısıyla her topluluğun değişik bir kimliği mevcuttur. Bu toplulukların birbirlerini kendi kimlikleriyle tanıtma ve farklı kimliklerle tanışması, bu sırada da birbirlerine saygılı olmaları beklenir.

Bu kitabın hazırlanması sırasında sevgisini ve şefkatini her an üzerimde hissettiğim kıymetli eşime, sabırla benim çalışmamı tamamlamamı bekleyen sevgili çocuklarım Zeynep ile Muhammed Taha’ya ve dualarını eksik etmeyen anneme ve babama minnettarım. Ayrıca çalışma hususunda beni cesaretlendiren, maddi-manevi destekleyen ve gayretlendiren kıymetli dostum Mehmet Özberk’e ve akademik anlamda emekleri olan Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Slav Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nün kıymetli öğretim üyelerine teşekkürü borç bilirim.