Mustafa Hoş – Big Boss – NeoTürkiye’nin Panzehiri Hafızadır! PDF Oku indir
Mustafa Hoş – Big Boss – NeoTürkiye’nin Panzehiri Hafızadır! PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Mustafa Hoş – Big Boss – NeoTürkiye’nin Panzehiri Hafızadır! kitabını araştırdık. Ayrıca Mustafa Hoş tarafından kaleme alınan Mustafa Hoş – Big Boss – NeoTürkiye’nin Panzehiri Hafızadır! kitap özetinin yanı sıra, Mustafa Hoş – Big Boss – NeoTürkiye’nin Panzehiri Hafızadır! pdf oku, Mustafa Hoş – Big Boss – NeoTürkiye’nin Panzehiri Hafızadır! yandex, Mustafa Hoş – Big Boss – NeoTürkiye’nin Panzehiri Hafızadır! e-kitap pdf, Mustafa Hoş – Big Boss – NeoTürkiye’nin Panzehiri Hafızadır! PDF Drive, Mustafa Hoş – Big Boss – NeoTürkiye’nin Panzehiri Hafızadır! Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Mustafa Hoş – Big Boss – NeoTürkiye’nin Panzehiri Hafızadır! PDF indir Oku
“Tayyip Bey çok iyi bir oyuncu. Bir senaryo çizildiği zaman, bir oyun planı kurulduğu zaman, o plan çerçevesinde kendisine düşenin ne olduğunu hemen kavrayıp onun gereklerini vücut diliyle, kelimeleriyle ifa etmekte kuvvetlik çekmiyor, basit bir şekilde adapte olabiliyor. Bu manada yetkin bir aktör.” Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı böyle tanımlıyor. Uzun bir süre her satırını tekrar tekrar okuyup düşündüm. Bu tanım ne anlama geliyor? Başlangıçta Tayyip Erdoğan’ın kitlelerle olan ilişkisinin şifresi gibi geldi. Lakin onlarca Erdoğan kitabı okuyup yüzlerce bilgi belge karıştırınca anladım ki bambaşka bir şey… Erdoğan “iyi oyuncu” bu kitap boyunca hep bana eşlik edecek. – Benim milletimin dili tektir. Bu Türk milletidir. – Ben ne tek dil dedim, ne de tek din dedim. Hiçbir yerde böyle bir ifadem yok. – Ben tek dil dedim. Tek din değil. – Bedelli gibi bir sorumluluk altına Tayyip Erdoğan olarak girmem.
Parası olan yaşamayan var. – Şu anda çalışmalarımızın sonuna gelmiş yer alıyoruz. Hemen adımı atacağız. Önümüzdeki günlerde bedelli ile alakalı yasayı çıkarmış bulunacağız. – NATO Libya’ya müdahale etmeli midir? Böyle saçmalık olabilir mi? NATO’nun ne işi var Libya’da? – NATO Libya’nın Libyalılara ait olduğunun tespit ve tescili için oraya girmelidir. – Topraklarımız genelinde böyle bir şey (Kürecik Füze Savunma ve Radar İstasyonu) düşünülüyorsa zaten bu kesinlikle bize verilmeli. Aksi takdirde böyle bir şeyin kabulü olabilecek değil. – Buranın (Kürecik Füze Savunma ve Radar İstasyonu) komuta sisteminin tamamıyla NATO’da olması gerektiğini dile getirdik. – Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bak bu yalan. Koskoca bir yalan. – Kayıtsız şartsız egemenlik milletindir. Bunun tartışması olur mu? – Avrupa Topluluğu, zaten ona girmeyeceğiz. Avrupa Topluluğu Hıristiyan Katolik devletler topluluğudur. – Avrupa Birliği’ne katılım sürecinde Meclis’imiz bir çok çalışmayı gerçekleşmiştir.
– Hükümet interneti yasaklıyor, internete sansür getiriyor diye yaygara koparanlar var. – Tivitır mivitır hepsinin kökünü kazıyoruz. Bu milleti YouTube’a şuna buna yedirmeyiz – Yargının kararlarına karşı çıkıp da AK Parti düşmanlığı yapıyorlar, hükümeti yıpratmaya çalışıyorlar demiyoruz. Beğenmediğimiz her kararda yargıyı belli grupların hâkimiyetine girmekle, karanlık emeller içine kaymakla suçlarsak bunun vereceği zararları nasıl telafi ederiz? – Yargı adil bir karar verecek durumda değil. Çünkü yargıyı o biçimde dizayn etmişler. Yargıda düzenleme yapmak şart. Bu adımı atmadığımız sürece ulusal güvenliğimiz tehdit altındadır. – Hem laik hem Müslüman olunmaz. – Tayyip Erdoğan laik bir devletin başbakanıdır. – Demokrasi bizim için bir amaç değil araçtır. Amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız. – Demokrasi hoşgörü kültürüdür. – Türkiye’yi pazarlıyorum. Bizim için verilecek para mühimdir. Her şeyi pazarlar satarız.
Parayı veren düdüğü çalar. – Para her şey değildir. Tayyip Erdoğan’ın çeşitli zamanlarda dile getirdiği birkaç söz bunlar. Birbiriyle çelişen sözler, davranışlar, uygulamalar. Peki neden böyle? Bunun yanıtı Nabi Avcı’nın “iyi oyuncu” kelimelerinde saklı hep. Tayyip Erdoğan var olan durum ve koşullara uyum sağlamada olağanüstü bir yeteneğe sahip. “İyi oyuncu” denirken haksızlık yapılıyor. Bence olaylar ve durumlar karşısında bir menfaat gördüğü anda anında ona uyum sağlama becerisi öyle hafife alınacak bir beceri değil. Yıl 2002. Aylardan ocak. AKP’nin yeni kurulduğu aylar. Recep Tayyip Erdoğan Amerika’da ağırlanıyor. Resmi programlar, temaslar çok yoğun. Tayyip Erdoğan’a Cüneyt Zapsu, Turhan Çömez, Ömer Çelik, Abdullah Gül, Yaşar Yakış, Murat Mercan, Reha Denemeç, Ali Babacan, İbrahim Özal, Mevlüt Çavuşoğlu, Ali Sarıkaya ve Cihan Kamer eşlik ediyor. Yoğun program içinde Erdoğan yanına yalnızca Cüneyt Zapsu’yu alarak gizlice bir malikâneye gidiyor.
O malikânenin sahibi ise tüm dünyanın “Karanlıklar Prensi” diye bildiği Richard Perle… Richard Perle’ün malikânesinde bir başka isim daha var. O kişi de “Çizmeli Adam” olarak anılan Grenville Byford. Turan Yavuz’un Çuvallayan İttifak kitabında “Çizmeli Adam”ın kim olduğu ve NeoTürkiye’nin imarında nasıl etkin olduğu geniş bir şekilde anlatılır. Biz yeniden o gizemli malikânedeki saklı toplantıya dönelim. Chevy Chase’deki malikânede kallavi bir branç masası kurulmuş, son çalışmalar da bitirilmişti. Birazdan Tayyip Erdoğan Cüneyt Zapsu ile birlikte malikâneden içeri girdi. Hemen branç masasının etrafında yerler alındı. Richard Perle Ortadoğu’ya bakışını anlatırken konuyu Saddam’a getirdi. Bush yönetiminin Saddam’ın varlığından rahatsızlığını anlatıyordu ki Tayyip Erdoğan söze girdi, Cüneyt Zapsu anında kelimeleri İngilizceye çevirdi: “Saddam zalim bir adam. Biz de onu sevmiyoruz.” Richard Perle ve Grenville Byford hemen hemen “çak” yapacaklardı. Çünkü Erdoğan onların dile getirdiklerinin bir adım ilerisine geçmişti. Erdoğan “iyi oyuncu” denilirken haksızlık yapıldığını bu yüzden dile getiriyorum. Erdoğan onlara istediklerini değil anında daha fazlasını vermişti. Bu ziyaretin olduğu tarih de çok mühim.
Erdoğan yeni kurulmuş bir parti olan AKP’nin çiçeği burnunda genel başkanıydı. Daha 3 Kasım seçimlerine 282 gün vardı ve ortada seçim tarihi falan da yoktu. Ama Amerikalılar AKP genel başkanı ile değil Türkiye’nin yeni başbakanı ile konuştuklarını biliyorlardı. Biz bilmiyorduk yalnızca. Amerika nereden biliyordu? Kasımpaşa sokaklarını arşınlayan, su, şeker, simit, kartpostal satarak hayata başlayan Tayyip Erdoğan nasıl oluyordu da Washington’un yüksek kaldırımlarında dolaşır olmuştu? Ya da NeoTürkiye’nin “Big Boss”u… Kitap boyunca bunu anlamaya çalışacağız. Ben yazarken siz okurken…
Mustafa Hoş – Big Boss – NeoTürkiye’nin Panzehiri Hafızadır! PDF indir Tıklayın