PDF

Mustafa Sabri Küçükaşçı – Abbasilerden Osmanlılara Mekke-Medine Tarihi PDF Oku indir

Mustafa Sabri Küçükaşçı – Abbasilerden Osmanlılara Mekke-Medine Tarihi PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Mustafa Sabri Küçükaşçı – Abbasilerden Osmanlılara Mekke-Medine Tarihi kitabını araştırdık. Ayrıca Mustafa Sabri Küçükaşçı tarafından kaleme alınan Mustafa Sabri Küçükaşçı – Abbasilerden Osmanlılara Mekke-Medine Tarihi kitap özetinin yanı sıra, Mustafa Sabri Küçükaşçı – Abbasilerden Osmanlılara Mekke-Medine Tarihi pdf oku, Mustafa Sabri Küçükaşçı – Abbasilerden Osmanlılara Mekke-Medine Tarihi yandex, Mustafa Sabri Küçükaşçı – Abbasilerden Osmanlılara Mekke-Medine Tarihi e-kitap pdf, Mustafa Sabri Küçükaşçı – Abbasilerden Osmanlılara Mekke-Medine Tarihi PDF Drive, Mustafa Sabri Küçükaşçı – Abbasilerden Osmanlılara Mekke-Medine Tarihi Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Mustafa Sabri Küçükaşçı – Abbasilerden Osmanlılara Mekke-Medine Tarihi PDF indir Oku

Türkiye’de sosyal tarihin en mühim çeşitlerinden birisi olan şehir tarihi üzerine yapılan çalışmalar son senelerda artmasına rağmen halen yeterli bir zenginliğe ulaşmamıştır. Bilhassa Ortaçağ dönemiyle alakalı Türkçe şehir tarihi çalışmalarının sayısı yok denecek kadar azdır. Buna Arap yarımadasının en mühim bölgesi Hicaz da dâhildir. Oysa Mekke ve Medine şehir tarihi çalışmaları yönünden çok zengin bir malzemeye sahiptir. Zira bu iki kutsal mekân, şehir ortamında doğup gelişen ve toplum yaşamına en uygun şartların buralarda sağlanacağını salık veren bir din olan İslâmiyet’in doğup geliştiği yerlerdir. Bu zengin malzemenin bir kısmını değerlendirebilmek için bu iki şehir üzerine bir çalışma yapmayı düşündük. “Abbasîler’den Osmanlılar’a Kadar Mekke-Medine Tarihi” adını verdiğimiz bu eserde ismi geçen şehirlerde yaşanan değişim ve dönüşümleri bilimsel bir biçimde ortaya koymayı amaçladık. Arap yarımadasının yalnızca İslâm değil dünya tarihi yönünden da en mühim bölgesi, iki kutsal şehir Mekke ve Medine’yi bünyesinde barındıran Hicaz’dır. İslâmiyet’in doğup geliştiği, Hz. Muhammed ve Hulefâ-yi Râşidîn zamanında başkent olan ve diğer bölgelere İslâm dininin yayılmasına merkezlik yapmış bir bölge olan Hicaz, hilâfet merkezinin nakledilmesinden sonra siyasî hadiselerin dışında kalmışsa da kültürel alandaki etkinliğini artırarak sürdürmiştir. Bu etkinlik her sene burada tertip edilen hac merasimleriyle daha da artmış ve siyasî alanda da manevî bir nüfuzunun oluşmasını bununla birlikte getirmiştir. Öbür yandan Hz. Muhammed’in öğretisine bağlı olmak isteyen ve biraz da Hicaz’ın dinî ve kültürel bir merkez olmasından yola çıkan Ali evlâdı ile sahabî çocukları ve onların soyundan gelenler, hilâfetin kendi hakları olduğunu düşünerek çoğu kere siyasî faaliyetlerde bulunmak suretiyle Mekke ve Medine’nin dinî ve kültürel etkinliğinin canlı kalmasına neden olmuşlardır. Her ne kadar bunların da iktidara geldiklerinde kendi saltanatlarını kuracakları söylenirse de bu siyasî faaliyetlerin temel hareket noktasında hangi amacın olduğu önem arz etmektedir. Emevî ve Abbasîler’in siyasî otoritelerini kabul ettirmek için İslâmiyet’in ilk zamanında oluşturulmaya çalışan ilkelere bağlı kalmadıklar bir vakıadır.

Bu bakımdan toplumun yönetiminde ve idare edilen bireylerin zihinlerinde bu ilkelerin canlı tutulması için çalışılması ve bunu birilerinin üstlenmesi gerekmiştir. Abbasîler zamanında bu görev Âl-i Fâtıma tarafından üstlenilmiş ve onlar giriştikleri siyasî kıyamlarla muhalefetin öncülüğünü yapmışlardır. İçlerinde iktidar hırsı ve şahsi menfaatlerin ön plana çıktığı faaliyetler olmuşsa da bu muhalif hareketler toplum genelinde büyük akisler uyandırmıştır. İslâm medeniyetinin ilk zamanında oluşturulan siyaset felsefesinin temel ilkesi olan “yönetimde şahsi menfaatler hiçbir zaman toplum menfaatlerinin önüne geçmez” anlayışını esas alan, fakat buna hiç uymayan Abbasîler’e karşı, muhalefet hareketlerinin öncülüğünü üstlenen Ali evlâdının mücadelesiyle alakalı yeni bir terminolojinin ortaya konulması temel hareket noktamız olmuştur. Çalışmamız üç bölümden buluşmaktedir. Birinci bölümde ağırlıklı olarak Mekke ve Medine’nin siyasî ve idarî tarihi incelenmiştir. Burada Abbasî-Fâtımî yarışınin yanında Mekke-Medine içindeki rekabet ve mücadele de geniş yer tutmuştur. Mekke’nin Abbasîler’le birlikte siyasî anlamda Medine’nin önüne geçiş sürecinin ele alındığı bu bölümde üzerinde durulan bir diğer konu da Medine’nin Emevîler zamanında başlayan muhalefet merkezi olma özelliğini Abbasîler zamanında de sürdürmüş olmasıdır. İkinci bölümde seyyid ve şerif kavramlarına değinilerek “Mekke Şerifliği’nin Kuruluşu” konusuna özellikle vurgu yapılmıştır. Mekke ve Medine’nin ekonomik bakımdan bağlı olduğu Mısır’a siyaseten bağlanması bu bölümde ele alınan bir diğer konu başlığı olmuştur. Ortaçağ’da marjinal bir hareket olarak yaşanan Karmatîler’in siyasî faaliyetlerinin özellikle Mekke ve hac yolları üzerindeki yansımaları orijinal kaynaklara dayalı olarak incelenmektedir. Bu bölümde Selçuklular’ın Hicaz’da hakimiyet kurmak için gerçekleştirdikleri faaliyetler ele alınarak Türkler’in kutsal mekânlara yönelik hizmetlerinin başlangıcının izleri sürülerek ortaya konulmaya çalışılmıştır. Üçüncü bölümde ise hac hizmetlerini kolaylaştırmaya yönelik olarak Mekke ve Medine’nin sosyal tarihi incelenmiştir. Mekke ve Medine’ye yapılan kamu yatırımlarının üzerinde durulmak suretiyle, bu iki şehirdeki dinî ve sivil mimarînin en mühim belirleyicileri olan Mescid-i Harâm ve Mescid-i Nebevî ekseninde medenî gelişim çizgisi takip edilmeye çalışılmıştır. Haremeyn şehirlerinin siyasî ilk kezrini kaybetmelerine rağmen, kutsiyetleri ve kültürel belirleyicilikleri sebebiyle, Abbasîler’den Osmanlılar’a kadar İslâm dünyasında kurulan tüm devletlerin ilgi alanları içinde yer almalarının yanında, Mekke ve Medine’ye hizmet etmenin bir prestij vasıtası olarak görülmesi üzerinde durulmaktadır.

Haremeyn şehirlerinin ekonomik yapısının ele alındığı bu bölümde Mekke ve Medine’deki kültürel faliyetler de bir diğer konu başlığı olarak öne çıkmaktadır. Oldukça uzun bir zamanda yaşanan bu çalışmaya birden fazla bilim adamının kıymetli katkıları olmuştur. Öncelikle akademik çalışmalarımı yönlendirerek kontrol eden ve yapmış olduğu önerilerle araştırmanın şekillenip tamamlanmasına mühim katkılarda bulunan Prof. Dr. Mustafa Fayda, Prof. Dr. Gülay Öğün-Bezer, Prof. Dr. Abdülkerim Özaydın, Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, Prof. Dr. Azmi Bilgin ve Dr. Cengiz Tomar’a teşekkür ederim. Metni baştan sona okuyan Prof.

Dr. Nihat Öztoprak ile kitabın yayımlanması için gayret gösteren Dr. Erhan Afyoncu’ya müteşekkir olduğumu belirtmek isterim. Ayrıca Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Araştırmaları Merkezi’nin kütüphanesi ve dokümantasyon müdürlüğünün bütün çalışanları ile kitabın basımını gerçekleştiren Yeditepe yayınevinin sahibi Mustafa Karagüllüoğlu ile editörü Ersan Güngör başta olmak üzere tüm elemanlarına şükranlarımı sunuyorum. En son bilimsel faaliyetlerde bulunmayı bana bir hayat felsefesi olarak benimseten babam A. Ziya Küçükaşcı ile engin hoşgörüsüyle çalışma ortamımın daima müthiş olması için çaba gösteren eşim Mine ile çocuklarımı şükran ve minnetle anmayı bir görev biliyorum. Bütün gayret ve çabalarımıza rağmen noksanlıkleri de bulunabilecek olan bu çalışmanın Türkiye’de son senelerda yaygınlaşmaya başlayan şehir tarihi çalışmalarının yanı sıra bilimin toplum yaşamındaki etkinliğinin artmasına katkıda bulunacağına ve yeni çalışmalara vesile bulunacağına inanıyorum.

Mustafa Sabri Küçükaşçı – Abbasilerden Osmanlılara Mekke-Medine Tarihi PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu