PDF

Mustafa Sönmez – Teğet’in Yıkımı – Dünyada ve Türkiye’de Küresel Krizin 2009 Enkazı ve Gelecek PDF Oku indir

Mustafa Sönmez – Teğet’in Yıkımı – Dünyada ve Türkiye’de Küresel Krizin 2009 Enkazı ve Gelecek PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Mustafa Sönmez – Teğet’in Yıkımı – Dünyada ve Türkiye’de Küresel Krizin 2009 Enkazı ve Gelecek kitabını araştırdık. Ayrıca Mustafa Sönmez tarafından kaleme alınan Mustafa Sönmez – Teğet’in Yıkımı – Dünyada ve Türkiye’de Küresel Krizin 2009 Enkazı ve Gelecek kitap özetinin yanı sıra, Mustafa Sönmez – Teğet’in Yıkımı – Dünyada ve Türkiye’de Küresel Krizin 2009 Enkazı ve Gelecek pdf oku, Mustafa Sönmez – Teğet’in Yıkımı – Dünyada ve Türkiye’de Küresel Krizin 2009 Enkazı ve Gelecek yandex, Mustafa Sönmez – Teğet’in Yıkımı – Dünyada ve Türkiye’de Küresel Krizin 2009 Enkazı ve Gelecek e-kitap pdf, Mustafa Sönmez – Teğet’in Yıkımı – Dünyada ve Türkiye’de Küresel Krizin 2009 Enkazı ve Gelecek PDF Drive, Mustafa Sönmez – Teğet’in Yıkımı – Dünyada ve Türkiye’de Küresel Krizin 2009 Enkazı ve Gelecek Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Mustafa Sönmez – Teğet’in Yıkımı – Dünyada ve Türkiye’de Küresel Krizin 2009 Enkazı ve Gelecek PDF indir Oku

Dünya sermayesinin sözcüleri ve IMF, Dünya Bankası gibi bekçi kuruluşları; yaşanan krizi finans sektörünün denetimi ve düzenlenmesinde bir araya gelen zaaflara bağlamayı seçiyorlar. ABD, İngiltere ve diğer gelişmiş ülkelerde yüzyıllık bankaların battığı, çokuluslu dev şirketlerin de devlet yardım etmediği takdirde iflas edeceklerini ilan ettikleri kriz, bir “yönetim” sorununa indirgenmeye çalışıldı. Oysa dünya ekonomisinin içine girdiği kriz, kapitalizmin 1970’lerden sonra sermaye birikimindeki poblemleri aşmak için yarattığı ve asıl olarak finansal sermayenin şişmesine dayanan yapısal işleyişinden kaynaklandı. Bu nedenle, emlak sektöründeki çöküşün tetiklenendiği finansal kriz, asıl olarak kapitalizmin krizidir. Son otuz senedir, karmaşık finansal araçlar ile büyütülen ve paradan para kazanmaveyayanan yapı bütünüyle çöktü. Dünya kapitalizminin, sanayi sektöründe kâr sıkışmasına çare olarak bina ettiği tefeci mali sistem artık yıkıldı. Geriye trilyonlarca dolarlık büyük bir batak kaldı. Piyasalara güven verme gerekçesiyle, tüm dünya çapında art arda ekonomik paketler bilgisi verildi ve başta finans sektöründe olmak üzere tekellere milyarlarca dolar aktarıldı. Bu operasyonların benzer ve temel özelliği, zararın kamulaştırılarak halkın sırtına yüklenmesi oldu. Kurtarma operasyonlarıyla temel amaç; kapitalizmin kumarhane koşullarını kısmen terbiye ederek, yoluna devam etmesini sağlayabilmektir. Farklı boyutları tartışılıyor olsa da, dünya kapitalizmi yönünden krizden çıkış için ortaya konacak çözümün özü bellidir. Sermaye, bir kez daha emek üzerindeki tahakkümünü artırmaya ve emeğin elinde kalan son hakları da budamaya çalışacaktır. İşçilerin bu çözüme rıza göstermeleri, yeni bir kölelik düzenine yol verecek, yoksulluk ve açlığı daha da derinleştirecektir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerdeyse hem kriz hem de kriz sürecinde emeğe yönelik saldırılar daha şiddetli yaşanmıştır. Nitekim Türkiye’de AKP hükümeti ve sermaye, 2009 senesinde yeni çalışma şekillerini gündeme getirdi ve daha ağır çalışma koşullarını işçilere dayatmaya çalıştı.

Sermayenin bu sürede en mühim güvencesi, şimdiye kadar uyguladığı politikalarla işçilerin haklarını gerileten AKP hükümeti oldu. 2008 senesinde görünür hale gelen ve 2009 senesinde ülkemizi etkisi altına alan kriz sürecinde, Türkiye’de imalat sanayinin tüm sektörlerinde daralma yaşanmış, ülkemiz ekonomisi tarihi küçülme oranlarını görmüştür. Krizin ülkemizde yarattığı en büyük hasar, işsizliğin artması, istihdamın esnekleştirilmesi ve güvencesizleştirilmesi olmuştur. Zaten bozuk olan gelir dağılımı, emekçiler aleyhine daha da çarpıklaştı. Kredi kartı batağı büyüdü, emekçiler daha borçlu duruma geldi. Kriz, yoksulların enflasyonunda artışa neden olmaktadırken, reel gelirlerde de oldukça önemli aşınma görüldü. Bu zamanda, hükümet krizden en fazla etkilenen emekçi kesimleri desteklemek yerine bütçede gelir ve harcama politikalarını sermaye lehine oluşturdu. Ülkemizde bölgesel eşitsizlikler de, 2009 senesinde hızla arttı. Özetle, krizin tüm faturası, emekçi kesimlere çıkarılmış oldu. Dünyada ve Türkiye’de krizin yarattığı enkazı ve emekçi sınıflar üzerine tesirini konu alan bu araştırma, 2008 senesinde yine Mustafa Sönmez tarafından Petrol-İş Sendikası için hazırlanan 2008 Dünya Krizi ve Türkiye başlıklı raporun devamı niteliğindedir. 2010 yılı itibariyle, dünya krizinin Türkiye’de yarattığı yıkımı gözler önüne seren bu araştırmayı, Petrol-İş Sendikası için hazırlayan ekonomist Mustafa Sönmez’e ve araştırmanın basımına ortak olarak daha kapsamlı br okur kitlesine ulaşmasını sağlayan Yordam Kitap’a teşekkürlerimizi iletiyoruz. Petrol-İş Sendikası olarak toplumsal gerçeklerin kamuoyunda ayrıntılı bir biçimde tartışılması ve sorgulanması için yapacağımız çalışmaları sürdüreceğiz… Petrol-İş Sendikası Merkez Yönetim Kurulu Önsöz Küresel kapitalizm, 1970’lerin sonlarına doğru Keynesci birikim modelini tükettikten sonra 1980 ardından sermaye birikimi sürecini neoliberal model çerçevesinde sürdürmek için kolları sıvadı ve dünya çapında mal, sermaye hareketlerini iyice liberalleştirecek düzenlemelere gitti. Küreselleşme, özelleşme, ticarileşme ile el ele ilerleyen bu liberalleşme sürecinde “piyasa” her derde deva, her şeye kadir bir ilahi güç olarak takdim edildi. 1980 sonrası dönem, küreselleşen kapitalizmin hızla sermaye biriktirdiği, ama hızla da balonlaşarak kendi kuyusunu kazdığı, manevra alanını daralttığı, ömrünü kısalttığı bir zaman dilimi oldu. Bölgesel, ulusal krizlerin sıklaştığı bu sürede küresel krizin de 2007’de ucu göründü.

Küresel kriz bütün haşmetiyle 2008’de baş verdikten sonra 2009’da da bütün dünyaya bulaştı ve her coğrafyayı sardı. Türkiye’de küresel krizin tesirinin şiddetle hissedileceğini ilk kez ifade eden raporlardan birini, yine Petrol-İş işbirliği ile 2008 Martında üretmiştik. Oradaki öngörüler, bizi yanıltmadı. Türkiye, 2008’i yüzde 1 büyümenin altında kapattıktan sonra 2009’da yüzde 5’e yakın miktarda bir daralma yaşadı, resmi işsizliği yüzde 14’e fırladı ve çok mühim kırılganlıklar taşımaya sürdü. Bu çalışmada da 2008 ve 2009’un tamamında küresel krizin Türkiye ekonomisinde yarattığı enkazın envanteri yer alırken, önümüzdeki zamanda emekçi sınıfları bekleyen tehditlere ve fırsatlara değiniliyor. * * * Çalışmanın birinci bölümü, küresel krizin dünya çapında merkez ülkeleri ve çevre-bağımlı ülkeleri nasıl etkilediği üstüne analizler içeriyor. Krizde iflasın eşiğine gelen finans sektörünü ve devamında reel sektörü kurtarmak için, piyasa yeminini bir tarafa bırakan kapitalist devletlerin müdahale şekilleri ve bunların sonuçlarına yer verilen bu bölümde, 2010’da yaşanan bütçe krizleri ve sokağa yansımaları konu ediliyor. Bu bölümde bunun yanı sıra AB’nin güney ülkelerinde baş gösteren kriz ve Türkiye’ye yansımalarından hareketle 2010 ile alakalı öngörülerde bulunuluyor. İkinci bölüm, küresel krizin Türkiye kapitalizmine etkileri üstüne analizler içeriyor. Küçülmenin alt sektörlere yansımasının araştırıldığı bu bölümde, yatırımlara, cari açık ve sermaye hareketlerine yer veriliyor; daha derin bir daralmayı frenleyen, krizi yumuşatan etkenlere, önlemlere ve bunların yarattığı maliyetlere dikkat çekiliyor. IMF ile ilişkilere değinilen bu bölümde, AKP yandaşı sermaye kesimi ile geleneksel sermaye kesimleri arası çelişkiler de yer alıyor. Üçüncü bölümün teması, işsizlik, istihdam ve güvencesizleştirme. Krizin en mühim tahribatı, çalışan sınıfı işsiz, iş arayanları yine umutsuz bırakmak oldu. İşsizlikte ulaşılan boyutların yanı sıra, işi olanların güvencesizleştirilmesi için tertip edilen tezgâhlar, saldırılar da bu bölümde ele alınıyor. Kriz enkazının bir ayağı da yoksullaşma, gelir dağılımın daha çok bozulması şekilinde yaşandı.

Dördüncü bölümde çalışan sınıfın yaşadığı enflasyon ve düşen reel gelir konu edilirken, işçilerin yanı sıra kamu çalışanları ve tarımın uğradığı reel gelir kayıpları da konu ediliyor. Krizin yükünü emekçi sınıflara yıkmanın bir yolu da bütçe. Beşinci bölüm, kriz zamanında bütçenin gelir ve harcama ayaklarında neler meydana geldiğinı ve bütçe üzerinden krizin yükünün çalışan sınıflara nasıl yıkıldığını inceliyor. Türkiye için özel bir önem taşıyan bölgesel eşitsizliklerin ne boyutlara ulaştığı, süren göçlerin hangi bölgelere yöneldiği de bu çalışmanın altıncı bölümünde analiz ediliyor. Ayrıca, yerel yönetimlerde, belediyelerde emek zıtı neoliberal belediyeciliğin yol açtığı sorunlar ve sonuçlar da bu bölümde ele alınıyor. Çalışmanın sonunda, emekçi sınıfı bekleyen yeni saldırılara, tezgahlara ve tehditlere yer verilirken emek savaşını yükseltmenin olası fırsatlarına da işaret ediliyor. Bu çalışmanın ortaya çıkmasında ilk kez, verdikleri destek ve işbirliği için Petrol-İş Yönetim Kurulu’na, sendika emekçilerine teşekkür ediyorum. Kurum yayınlarının, sokaktaki okura ulaşması güç. Bu nedenle, Yordam Kitap proje ortağı olarak sorumluluk üstlendi ve ürün birlikte kotarıldı. Katkıları için Yayın Yönetmeni Hayri Erdoğan’a ve diğer emeği geçenlere de teşekkür ederim. Merkez üssü ABD finans sektörü olan ve oradan gelişmiş Avrupa’nın finans sektöründe hissedilen 2008 küresel depremi, yine çok kısa bir sürede “merkez”e tedarikçi sanayici olarak eklemlenmiş “çevrebağımlı” ekonomilerde, daha çok sanayi bölgelerinde hissedildi. Türkiye gibi ülkelerin ihracatına talep düştü, fabrikalar kapasite düşürdü, işçi çıkardı, iç tüketim azaldı, sıcak para kaçtı, kurlar yükseldi. Sıcak paranın yeniden yolu gözlendi. IMF’in 2009 büyüme sonuçlarını açıkladığı ve 2010’a ilişkin öngörülerini içeren Dünya Ekonomik Görünüm Raporu (Nisan 2010), dünya ekonomisinin 2009’da yüzde 0,6 küçüldüğünü kesinleştirdi. 2008’de büyüme yüzde 3 olmuştu.

IMF, küresel krizin 2009 bölümünde varlıklı Merkez ülkelerin yüzde 3,2 küçüldüğünü ortaya koyuyor. Krizin merkezi ABD yüzde 2,4, Avro alanı yüzde 4,1 ve Japonya yüzde 5,2 küçülmüş görünüyor. 2009’da yüzde 2,4 küçülen ABD’de enflasyon da yüzde 2,7’ye kadar çıktı. Daralma ile birlikte ABD’deki işsizlik alarm verici boyutta artarak yüzde 10’u buldu. Neredeyse 5 milyona yakın çalışan işini kaybetti. Krizin görünürdeki nedeni olan konut piyasasında endeks 2009’da da düşmeye sürdü ve 2005’te 67 olan endeks 2009’da 15’e kadar geriledi. ABD’de yüzde 2,4’lük küçülme dış ticaret açığını da 381 milyar dolara kadar düşürdü. Krizi yatıştırmak için uygulanan devlet müdahaleleri, kurtarma operasyonları, yardım destekleri ile bütçe açığı da büyüdü ve ABD’nin bütçe açığı 2008’de 653 milyar dolar iken 2009’da 1,6 milyar dolara çıktı. Böylelikle ABD’de bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 11,3 gibi yüksek bir orana erişti. Dünyanın en mühim bütçe ve cari açık veren devi ABD, eskisi kadar dışarıdan borçlanamadı ama borç stoku yine de 2009’da 13,5 trilyon doları buldu. IMF, 2009’da çevre-bağımlı (kimine göre git gide artan) ülkelerdeyse 2009’da büyümenin tempo yitirerek yüzde 2,4’e düştüğünü belirlemiş yer alıyor. Ama bunlarda da 2009’un küçülerek geçiren var, büyüyen alt bölgeler var. Çevre Avrupa’da yüzde 3,7 küçülme, yine Rusya ve etrafında yüzde 6,6 küçülme, Güney Amerika’da yüzde 1,8 küçülme yaşanırken Doğu Asya (Çin+Hindistan) yüzde 6,6, Orta Doğu yüzde 2,2, Sahra altı Afrika yüzde 2 büyüme yaşadılar. Bu panoramik turdan sonra, Türkiye’nin olduğu Avrupa’ya dönersek, durum şu: Türkiye’nin en mühim dış partneri olan, ihracatının yarısından çoğunu gerçekleştirdiği Merkez Avrupa ülkeleri 2009’u yüzde 4,1 daralma ile kapadılar. Bunlar içinde, özellikle Almanya’nın yüzde 5 daralması Türkiye için çok mühimydi.

İngiltere ve İtalveya benzer miktarda daralmalar yaşadılar. Akdeniz çanağındaki ülkelerden Yunanistan yüzde 2, İspanya yüzde 3,6 küçüldü. 2008-2009 hemen hemensını alıp anlattığımızda ise en ciddi daralmaların İtalya, İsveç ve İngiltere’de olduğu; Almanya’nın da hemen hemen yüzde 2 küçüldüğü anlaşılıyor. Türkiye’nin dahil olduğu Çevre Avrupa’da ise küçülme 2009’da yüzde 3,8 olarak gerçekleşti. Küçük Baltık ülkeleri iki rakamlı küçülürken Macaristan’da daralma yüzde 6,3’ü buldu. Romanya, Hırvatistan, Bulgaristan da mühim daralmalar gösterdiler. Türkiye’nin, bunlarınkine yakın bir küçülme yılı geçirdiği anlaşılıyor. Krizi en ucuz atlatan ise Polonya.

Mustafa Sönmez – Teğet’in Yıkımı – Dünyada ve Türkiye’de Küresel Krizin 2009 Enkazı ve Gelecek PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu