PDF

N. Ahmet Özalp – Binbir Gece Masalları PDF Oku indir

N. Ahmet Özalp – Binbir Gece Masalları PDF Oku indir, e-kitap sitemizde N. Ahmet Özalp – Binbir Gece Masalları kitabını araştırdık. Ayrıca N. Ahmet Özalp tarafından kaleme alınan N. Ahmet Özalp – Binbir Gece Masalları kitap özetinin yanı sıra, N. Ahmet Özalp – Binbir Gece Masalları pdf oku, N. Ahmet Özalp – Binbir Gece Masalları yandex, N. Ahmet Özalp – Binbir Gece Masalları e-kitap pdf, N. Ahmet Özalp – Binbir Gece Masalları PDF Drive, N. Ahmet Özalp – Binbir Gece Masalları Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

N. Ahmet Özalp – Binbir Gece Masalları PDF indir Oku

Binbir Gece Masalları, son şekilini İslâm kültürü içinde alsa da, eski Çin’den Hint’e, Mısır’dan İran’a uzanan ve her kültür çevresi içinde biraz daha zenginleşen bir anlatı geleneğinden, bir birikimden oluşmuştur. bütün bir Doğu kültürünün ortak ürünüdür. Eşsiz görkemi de buradan gelmektedir. Bu görkemi sebebiyledir ki, Binbir Gece Masalları, bütün dünya çapında, en fazla okunan, en fazla bi hayli beğeni alan kitapların başında gelmektedir. Bunun yanı sıra, ondan etkilenmeyen, esinlenmeyen büyük bir yazar yoktur. Üstelik etkisi yalnız edebiyatçılarla da sınırlı değildir. Düşünürler de ondan yazarlar kadar etkilenmiş, yararlanmışlardır. Bir adı da İbretnüma olan Binbir Gece Masalları’nın, bunun yanı sıra bütün bir Doğu bilgeliğini yansıtmasının doğal bir sonucudur bu. Neredeyse dünyanın bütün dillerine çevrilen Binbir Gece Masalları, çevrildiği her dilde zengin bir literatüre kaynaklık etmiştir. Bu açıdan dilimizdeki çalışmaların durumu, ne yazık ki, hiç de iç açıcı değildir. Henüz eksiksiz ve kusursuz bir çevirisine bile sahip olamayışımız, tek başına, içinde olduğumuz durumu açıklamaya yeter. Sultan Abdülaziz zamanında (1861-1976) yayımlanan Ahmed Nazif çevirisinden başlayarak yapılan çeviri çalışmalarının tümü, çeşitli noksanlık ve kusurlarla malüldür. Ahmed Nazif’ten sonra yapılan Binbir Gece çevirileri, bir elin parmakları sayısına bile ulaşmaz. Bunlar yayım sırasıyla Vedat Örfi Bengü (üç kitap, 1922), Selami Münir Yurdatap (dört cilt, 1949- 54), Raif Karadağ (dört cilt, 1959-61) ve Alim Şerif Onaran (Mardrus’ün Fransızca çevirisinden, on altı kitap, 1992-93) çevirileridir. Bu çevirilerin en kapsamlısı, en eksiksiz görüneni Onaran çevirisidir.

Ne ki, bunda da kaynak metinden kaynaklanan noksanlıkler görülmektedir. Sözgelimi yedi vezirin, anlattıkları hikâyelerle iftiraya uğrayan şehzadenin idamını yedi gün süreyle engellemelerini anlatan ve yirmi beş masal içeren bölüm, bu yayında yer almamaktadır. Bu çevirilerin dışında, zamanında kitaplaşmamakla birlikte, dikkate değer bir çalışma daha mevcuttur: Resimli Ay dergisinin ufak cep kitapları hâlinde paylaştığı Binbir Gece Masalları. Çevirmeni belirtilmeyen ve yirmi ikisi eski yazıyla, on beşi Latin harfleriyle olmak üzere toplam otuz yedi kitapçıktan bir araya gelen çeviri, ne yazık ki, tamamlanamamıştır. Türkçenin klasikleştiği zamanda yapılan bu çeviri, dili ve anlatımı yönünden diğerleriyle karşı karşıya geldirılamayacak ölçüde özgün ve başarılıdır. Sözlerimizi abartılı bulanlar olabilir. Lakin, doğruluğunu test etmek hiç de zor değildir. Diğer çevirilerin en yenisi ve özenlisi olan Onaran metniyle ufak bir karşı karşıya geldirma, onların da abartmadığımızı görmelerine yetecektir. Onaran çevirisinin ilk sayfasından şu birkaç cümleyi okuyalım: “Durumları böyleyken büyük kardeş, küçüğünü görmek için şiddetli bir özlemin pençesine düşmüş; vezirine gidip kardeşiyle birlikte dönmesini emretmiş. Vezir, ‘Duyduk ve itaat ettik!’ yanıtını vermiş. Sonra da yola koyulmuş…” [1] Aynı satırları bir de Resimli Ay çevirisinden okuyalım: “Yirmi sene geçtikten sonra Şah Şehriyar’ın, ufak biraderini çok göreceği gelmiş. Şehriyar, büyük Vezirini huzura çağırarak gidip biraderini getirmesini emretmiş. “Büyük Vezir yola çıkmadan evvel toplanan vezirler divanı, Şahüzzaman’a götürülecek armağanler ile ilgili reylerini bildirmişler. Üzerlerinden şelâleler gibi altın sırmalar ve mücevherat akan cins küheylanlar hazırlanmış, câriyeler seçilmiş ve daha nice nice kıymetli şeyler tedârik edilmiş. “Şehriyar, biraderine bir mektup yazarak onu kendi payitahtına dâvet etmiş.

Mektubu armağanlerle birlikte Vezire teslim etmiş ve ona hemen eteklerini toplayıp yola çıkmasını ve acele gidip acele geri gelmesini tembih etmiş. “Vezir, “Baş üstüne!” diyerek huzurdan çıkmış ve hemen yola revan olmuş.” Yeterli bulmayanlar için bir okuma daha yapalım. Önce Onaran metni: “Buna kardeşi de olumlu yanıt vermiş. Sonra birlikte sarayın gizli bir kapısından dışarı çıkmışlar; ve bir deniz kıyısındaki çayırda tek başına duran bir ağaca ulaşıncaya kadar gece gündüz demeden yol almışlar. Bu çayırda, bir tatlı su kaynağı varmış; bu sudan içmişler ve dinlenmek üzere oturmuşlar. Günün bir saati geçmiş geçmemiş ki, deniz kaynamaya başlamış ve birdenbire, siyah bir duman sütunu oradan göğe doğru yükselmiş; ve bulundukları çayıra doğru yönelmiş.” (s. 22) Şimdi de Resimli Ay metnini okuyalım: “Şahüzzaman, kardeşinin dile getirdiklerini kabul etmiş. İki kardeş, hemen sarayın unutulmuş bir arka kapısından gurbet asalarına dayanarak yola çıkmışlar ve kalplerinden vurulan âhûlar gibi, kanayan ve yanan ciğerlerinin sızısını, seyahat etmekle gidereceklerini zannederek, gece gündüz, kuş uçmaz kervan geçmez yollarda yürümüşler. “Devlet ve dârâtı arkalarında bırakan bu iki tenha yolcu, gide gide bir gün, zümrüt çimenlerle örtülü bir yere varmışlar. Zümrüt çimenler üzerinden şef af ve serin bir ırmak şırıldayarak akıyor, biraz ötede beyaz, temiz köpükleriyle güzel sahili öpen denizin mavi dalgalarına kavuşuyormuş. Meltem rüzgârı tatlı tatlı esiyor ve çimenlerin içinde git gide artan büyük bir çınarın saçtığı gölgeyi titretiyormuş. “İki yorgun yolcu, avuç ayasıyla ırmağın billur gibi sularından kana kana içmişler; sonra, yorulmuş ve yıpranmış vücutlarını çimenlerin üzerine atıvermişler. Onlar, bir acı düşünceden öbürüne geçe geçe, düşüncelerini hülyâ ve rüyâya kalbederken, zaman da geçmiş, akşam olmuş.

Sular kararmış, deniz kararmış. “Garipler uyanınca, artık gece, yıldızları, ayı ile etrâfa hâkim olmuş. Yolcular etrâflarına bakınırlarken, denizin ortasında, göklere doğru iri ve kapkara bir sütunun yükselmekte olduğunu görmüşler.” Gerek olayın ayrıntı kısmı, gerekse dil ve anlatımdaki zenginlik ve renklilik yönünden iki metin içindeki fark, o kadar açık ki, yapılabilecek her tür değerlendirmeyi gereksiz kılıyor [2] . İşte bu özelliğini gördükten sonra, Resimli Ay çevirisini, günümüz okuruna ulaştırmayı bir görev kabul ettik ve ortaya elinizdeki kitap çıktı. Kitabı hazırlarken, özgün metne, noktalama işaretleri, kimi sözcüklerin yazım şekilleri dışında, hiç dokunmadık. Sözlük gerektirecek kimi kelime ve kalıplaşmış kelimelerin anlamlarını dipnotlarla gösterdik. Zorunlu olarak eklediğimiz başlıkları, yaptığımız düzeltmeleri de aynı yöntemle dile getirdik. Yayımın kesintiye uğradığı zamanlarda eksik kalan hikâyeleri de Ahmed Nazif çevirisinden yararlanarak bitirdik. Buna karşılık yeni harflerle basılan kitapçıklarda bulunan ve Vala Nurettin tarafından çevrildiği gösterilen bir masalı, çevirideki sorunlar sebebiyle almadık. Daha önce zaten yayımlanan bu masalı [3] , eğer çevirisi tutarlı ve güzel olsaydı, tekrara düşmek pahasına, gözden çıkarmayacaktık. Resimli Ay çevirisinin bu yeni yayımı, şüphesiz tarihsel bir görevin yerine getirilmesinden fazla daha fazla anlamlar taşıyor. Her şeyden önce, Binbir Gece Masalları’nı, görkemine yakışır bir dil ve anlatımla okuma olanağı veriyor okura. Ama daha mühimsi, dil bilincinin hemen hemen kaybolduğu şimdilerde, dilimizin güç ve zenginliğini görme ve kavrama imkânını vermesi bize. Klasik kültürümüzün eserlerini, dilimize nasıl kazandıracağımız hususunda yol göstermesi, ışık tutması da cabası.

Burada şunu da belirtmek zorundayız: Resimli Ay çevirisinin yeniden okurla buluşturulması düşüncesi bize ait değildir. Bu çevirinin farkını ve önemini gören, bizim de dikkatimizi çeken, son haftalarda yoğun biçimde dil okumaları ve çalışmaları yapan Çağrı Yayınları’nın sahibi Şaban Kurt olmuştur. Sayın Kurt, yalnız dikkatimizi çekmekle kalmamış, çevirinin hazırlanması ve yeniden yayımlanması gereğini, bizi pes ettirene kadar bıkıp usanmadan anlatmıştır. Bu nedenle, bu kitabın yeniden gün ışığına çıkarılması, okurla buluşturulması onuru, ilk kez ona aittir.

N. Ahmet Özalp – Binbir Gece Masalları PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu