PDF

Nicolaus Copernicus – Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine PDF Oku indir

Nicolaus Copernicus – Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Nicolaus Copernicus – Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine kitabını araştırdık. Ayrıca Nicolaus Copernicus tarafından kaleme alınan Nicolaus Copernicus – Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine kitap özetinin yanı sıra, Nicolaus Copernicus – Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine pdf oku, Nicolaus Copernicus – Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine yandex, Nicolaus Copernicus – Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine e-kitap pdf, Nicolaus Copernicus – Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine PDF Drive, Nicolaus Copernicus – Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Nicolaus Copernicus – Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine PDF indir Oku

Nicolaus Copernicus’un getirdiği yeniliğin iyi anlaşılabilmesi için, kendi dönemine kadar büyük ölçüde kabul edilmiş olan Aristotelesçi evren ve Dünya görüşünün iyi bilinmesi gerekir. The Copernican Revolution adlı eseriyle Copernicus’u ve bilim tarihinde yol açtığu değişikliği yetkin bir biçimde analiz etmiş olan T. S. Kuhn’un da aktardığı gibi, Aristoteles’in insana ve evrene bakışının temelinde, o zamandan şimdiye kadar kendisininkiyle karşı karşıya geldirılabilecek kapsam ve özgünlükteki sentezlerin asla erişemedikleri bir bütünlük söz konusuydu. [1] Aristoteles evreninde hiçbir oyuk veya boşluk olamazdı. Kürenin dışında hiçbir şey yoktu; hiçbir madde, hiçbir boşluk, hiçbir şey. Aristoteles biliminde madde ve uzay bir aradaydı; yalnızca aynı fenomenin iki yönüydü. Aristoteles evreninin sonlu büyüklüğü ve tekliği işte böyle açıklanmış oluyordu. [2] Aristoteles’e göre Dünya devinimsizdi ve evrenin merkezinde yer alıyordu. Aristoteles’in bu yaklaşımı, ardılları içinde büyük bir ciddiyetle kabul edilmişti. Aristoteles’in bilimsel konularda baskın bir otorite olduğu ortaçağın sonraki yüzsenelerında bile, bilginler onun öğretisinin bir çok yerinde mühim değişiklikler yapmaktan geri durmamışsa da hiçbiri Dünya’nın bir gezegen olduğu veya konumunun evrenin merkezinden uzakta olduğu düşüncesini ortaya atmamıştı. [3] Her ne kadar Dünya’nın bir gezegen olduğunu Aristoteles’ten önce bile söyleyenler var idiyse de [4] , bu iddianın ciddiyetle öne sürülmesi için Copernicus beklenmiş gibidir. Ptolemaeus da Aristoteles gibi düşünmüş ve Copernicus’tan yüzseneler önce, kendi zamanında Dünya’nın devindiğini, göklerin hareketsiz kaldığını iddia edenlere karşı çıkmıştır. Bu düşünce, Aristoteles’inkiyle aynıdır; ortaçağda ve Rönesans’ta bir çok başka akıl yürütme de aynı ilkelerden türetilmiştir. Bir cisim, itilmedikçe dosdoğru kendi doğal yerine yönelecek ve orada kalacaktır.

Bir taşın doğal devinimini tespit eden ise diğer cisimlerle bağıntısı değil yalnızca uzaydır. O halde yukarı doğru dikey olarak atılan her taş, uzayda baştan bir kez sabitlenmiş düz bir hat boyunca yukarı gidip geri döner; havada hareket halinde olduğu süre içinde Dünya dönüyorsa, atıldığı noktaya geri düşmez. [5] Oysa Copernicus, eserinin hemen hemen tamamında bu görüşün tam aksini savunur. A. Koyre’nin de dile getirdiği gibi, Copernicus’un kuramına nasıl ulaştığı çok açık değildir [6] ; çıkış noktası yalnızca kendisinden önceki filozofların ve matematikçilerin devinimlerle alakalı tatmin edici açıklama yapamamış olmalarıdır. Copernicus, bir nevi bilimin kapılarını tümüyle kendisine açmak adına şöyle demiştir: “Bu Dünya’daki en değersiz konularda bile gereğinden fazla düşünmüş olan filozofların, en iyi ve en sistematik Sanatçı’nın bizim için yaratmış olduğu Dünya’ya özgü mekanizmanın hareketlerine dair ortaya kesin bir şema koyamaması beni rahatsız etmeye başlamıştı. Bundan dolayı içlerinde evrendeki kürelere, okullarda matematik ilmini öğretenlerinkinden farklı hareketler atfedenin olup olmadığını öğrenmek istiyorsanız, ulaşabildiğim ölçüde bütün filozofların kitaplarını yeniden gözden geçirmeyi kendime bir görev bildim.” [7] Bu görev bilincinin ürünü olan De Revolutionibus Orbium Coelestium veya burada uygun gördüğümüz Türkçesiyle Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine, nereden bakılırsa bakılsın giriş yazıları ve ilk kitabının mühim bir kısmı dışında bütünüyle teknik bir eserdir. Bundan dolayı kritikçi Arthur Koestler bir yerde şöyle demiştir: “Copernicus figürü uzaktan düşüncenin korkusuz, devrimci kahramanına benzer; fakat kendisine yakınlaştıkça bu figür ağır ağır sıkıcı bilgiçliğe, yetenekten yoksunluğa, asıl zekânın uyurgezer sezişine dönüşür. İyi bir düşüncesi mevcuttur; fakat bunu kötü bir sisteme uyarlamıştır. Tarih yapan kitaplar içinde en sıkıcı ve en okunamaz kitabı yazmıştır.” [8] T. S. Kuhn’un da açıkladıği gibi, bu eserin önemi, kendisinin dile getirdiğinden fazla, başkalarının söylemesine yol açtığu şeylerde yatıyor gibidir; bu açıdan bakıldığında bu eser kendisinin bile kesin bir biçimde dile getirmediği bir devrime yol açmıştır; devrimci bir yapıt olmaktan çok, devrime neden olan bir metindir. [9] Böyle metinlerin ortaya çıkması, bilimsel düşüncenin gelişiminde çok fazla rastlanan bir durumdur.

Böyle yapıtlar bilimsel düşüncenin izlediği rotayı değiştirebilir; devrime neden olan bir yapıt hem geçmiş bir geleneğin doruğu, hem de önümüzdeki zamanlarda yeni bir geleneğin kaynağıdır. Bir bütün olarak Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine, hemen hemen tümüyle eskiçağ astronomi ve kozmoloji geleneğinin içinde yer alır [10] ; hatta Copernicus A. Koestler’e göre, son Aristotelesçilerden biridir [11] ; I. B. Cohen’in yorumuna göreyse astronomide bir devrimden söz edilecekse Newtoncu ve Keplerci anlayışla karşı karşıya geldirıldığında Copernicusçu duyuş hemen hemen bir hiçtir. [12] Oysa Copernicusçu duyuşun astronomideki tesirini küçümsemeden evvel eserinin ikili doğasının dikkatle değerlendirilmesi gerekiyor: Bu eser hem eski hem modern, hem muhafazakâr hem de radikaldir. [13] Bundan dolayı E. J. Charon’ın tespit ettiği gibi “bilim kapılarının ardına kadar açılması” adına [14] Copernicus’u, geçmişiyle birlikte okumaya ve değerlendirmeye gereksinim dikazz. Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine’nin başına –büyük ihtimalle yazarının haberi olmadan– kendi giriş yazısını ekleyen A. Osiander şöyle demiştir: “O halde hiçbir akla yatkınlığı kalmayan eskilerinin yanında, özellikle de rahatlıklarıyla övgüye değer olan ve kendileriyle birlikte bi hayli yetkin gözlemlerle dolu büyük bir hazine getiren yeni hipotezlerin bilinmesinin önünü açalım.” [15]

Nicolaus Copernicus – Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu