PDF

Nizamülmülk – Siyasetname PDF Oku indir

Nizamülmülk – Siyasetname PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Nizamülmülk – Siyasetname kitabını araştırdık. Ayrıca Nizamülmülk tarafından kaleme alınan Nizamülmülk – Siyasetname kitap özetinin yanı sıra, Nizamülmülk – Siyasetname pdf oku, Nizamülmülk – Siyasetname yandex, Nizamülmülk – Siyasetname e-kitap pdf, Nizamülmülk – Siyasetname PDF Drive, Nizamülmülk – Siyasetname Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Nizamülmülk – Siyasetname PDF indir Oku

“Küfr ile belki amma zulm ile paydâr kalmaz memleket” Asıl adı Ebu Ali Kıvamuddin (Giyasuddevle, Şemsü’l-Mille) Hasan bin Ali bin İshak et-Tûsî olan büyük Selçuklu veziri Nizamü’l-Mülk, 21 Zilkade 408’de (10 Nisan 1018), Horâsân’ın eski kültür merkezlerinden Tûs şehrine bağlı Nukan kasabasında doğmuştur. Babası Ali bin İshak Dihkan’ın Gaznelilerin Tûs âmili ve Nukan kasabasının dihkanı olmasından ötürü, iki kardeşi ile birlikte devrin en iyi şartları içinde yetişme imkânlarına sahip yer alıyordu. Nitekim kardeşi Abü’l Kasım Abdullah zamanın ünlü fakihlerinden biriydi. Hasan da, tahsil ve terbiyesine gösterilen ihtimam aracılığıyla daha 11-12 yaşlarında Kur’an’ı ezberlemiş, Şâfiî fıkhı ile alakalanarak genç yaşında bu fıkhın nazariyatını iyi bilenler arasına geçmiş, bunun yanı sıra tanınmış edip ve muharrirler ile de dostluk kurmak ve edebiyat sahasında ciddi mesai sarf etmek suretiyle iyi yazma ve güzel konuşmada zamanının seçkin simalarından biri olmuştur. (1) Hayatının ilk dönemleri ile ilgili kaynaklarda doyurucu malumat olmamakla birlikte İbn-i Funduk’un Tarih-i Beyhak adlı eseri bu devlet adamının ailesi ve doğum yeri ile ilgili teferruatlı bilgi veren yegâne eser olarak gösterilir. Gençlik senelerında babası ile birlikte Gazne Devleti’nin Horâsân Valisi Ebu’l-Fazl es-Suri’nin maiyetinde çalışan Nizamü’l-Mülk, Sultan Mahmud’un varisi olarak yerine geçen oğlu Gazneli Mesut’un Dandanakan’da 431 / 1040 yenilgininden sonra Horâsân’ın kahir ekseriyeti Selçukluların eline gelince Belh Valisi Ebu Ali bin Şâdân tarafından idari hizmetlerde vazifelendirildi. Daha sonra onunla geçinemeyip Çağrı Bey’in yanına Merv’e giden vezir kendisinden büyük yakınlık görür. Çağrı Bey’in, Nizamü’l-Mülk’ü Alparslan’a takdim ederken onu bir baba gibi kabul etmesini istediği rivayet edilir. Nizamü’l-Mülk, Çağrı Bey’in ölümünün ardından Tuğrul Bey zamanında Horâsân’ı idare eder. Alparslan’ın kardeşi Süleyman ile giriştiği taht kavgası sırasında ise Alparslan’ın yanında yer alır. Alparslan tahta geçtikten bir ay sonra Vezir Kunduri’yi azledip yerine Nizamü’l-Mülk’ü tayin eder. (13 Zilhicce 455 / 7 Aralık 1063) (2) Bazı zaman birtakım askeri hareketleri bizzat idare eden ve Alparslan’ın saltanatı esnasında hemen her sefere iştirak eden Nizamü’l-Mülk, askeri mühimmatla birlikte İran’a gitmek üzere vazifelendirildiği için ünlü Malazgirt muharebesine iştirak edememiştir. Önce Alparslan’a (455 / 1063- 465 / 1072), ardından Alparslan’ın oğlu Melikşah’a (465 / 1072 – 485 / 1092) yekûnda otuz yıl civarında vezirlik yapan Nizamü’l-Mülk Büyük Selçuklu devletinin ideoloğu olmasının yanı sıra devlet idaresi ile alakalı tezlerini icra edecek yeterli siyasi fırsatı da uzun vezirlik zamanında bulabilmiştir. Alparslan’ın (455-65 / 1063-73) ve Melikşah’ın saltanatları esnasında Selçukluların gücü zirvesine ulaşmıştı; sınırları Afganistan’dan Akdeniz kıyılarına kadar ulaşan imparatorlukta Nizamü’l-Mülk de kariyerinin altın senelerını yaşamaktaydı. Elinde barındırdığı siyasi kudreti, icra kuvveti yönünden Alparslan’ın idaresi altında dokuz yıl yaptığı vezirliği, Melikşah zamanındaki vezirliğinden değişiklik arz eder.

Şu söylenebilir ki, Nizamü’l-Mülk fakat 1072’de Alparslan öldükten sonraki 20 yıllık vezirliği boyunca kendisindeki “politik potansiyeli” hakkıyla icra fırsatı bulabildi. Melikşah tahta geçtiğinde halen 18 yaşında olduğu için devlet işlerini hatırı sayılır ölçüde Nizamü’l-Mülk yerine getirmekteydi. Bilhassa Melikşah’ın tahta çıkışının ilk yedi senesinde hükümdarın sağ kolu olmasından ziyade bizatihi memleket meselelerine müthiş biçimde hükümet eden kendisiydi. “Vezir-i maderzad” olan bu devlet adamının başarısı vazifeye geldiğinden beri tabii olarak hasım toplamasına neden olmaktaydı. Zira Melikşah’a vezirliği zamanında birtakım yakınlarına makam mevki vermesi, devlet işlerinden istişaresiz davranarak başına buyruk hareket etmesi sultanın kulağına fısıldanmıştı. Kendisinin himayesinde olan birini öldürmesi için hükümdarın kışkırtılması ve yine 1080-81 senesinde vezirin tavsiyesinin rağmına Ermeni askeri birliğinin lağvı gibi birtakım meseleler yüzünden Melikşah’la aralarında ilk ihtilaflar baş gösterdi: Başlangıçta av ve eğlence ile vakit geçiren Melikşah İranlı vezirinin ve oğullarının iktidar sahibi olmalarından dolayı bir korkuya kapılmıştır. Ayrıca Nizamü’l-Mülk’ün uzun vezirliği zamanında devlet işlerinde gösterdiği takip düşüncesi, idarede uyguladığı amansız disiplin ve titizlik, başta Selçuklu sarayı ileri gelenleri olmak üzere, kendisine karşı birden fazla düşmanın türemesine neden olmuştur. Bunların başında Melikşah’ı bile ondan soğutacak entrikaları ile tanınan Karahanlı Prensesi Terken Hatun ve başvezir olmak için çalışan Tacü’l Mülk ile Hasan Sabbah ve adamları gelmekteydi. Lakin Melikşah ile Nizamü’l-Mülk içindeki ilk açık çatışma eskiden beri şehzadelerin idaresinde bulunan Merv valiliğine getirilen Nizamü’l-Mülk’ün oğlu Osman’ın sultanın yakını Emir Kavdan’a orada tahakküm ve hücumdan sakınmaması üzerine gelişmiştir. Melikşah bu olay üzerine vezirine gönderdiği mektupta, “Sen benim devletimi ve memleketimi istila eyledin, evlatlarına ve damatlarına verdin. Bunlar benim adamlarıma saygı göstermiyor, halka eziyet yapıyorlar; sen de bunları tedip etmiyorsun. İster misin ki vezirlik divitini elinden ve sarığını başından alayım ve halkı tahakkümünüzden kurtarayım?” diyerek ağır bir hitap kullanmıştır. Lakin Nizamü’l-Mülk de yanıt vermekte gecikmemiş ve, “Devlete ortak olduğumu halen bilmiyorsun? Bu vezirlik diviti ile sarık senin tacın ile o derece bağlıdır ki, diviti aldıktan sonra taç da kalmaz gider!” diyerek o da Melikşah’ı bir nevi tehdit etmiştir. (3) Şu halde denebilir ki, Melikşah için Nizamü’l-Mülk aşağı yukarı bütün ömrü boyunca siyaseten kendisine galebe çalarsa rüştünü ispat edecek bir “mesele” olarak kalmış, öte yandan saray içi bütün entrikalara rağmen Melikşah Nizamü’l-Mülk’ü görevden almaya hiçbir vakit cüret edememiştir. (4) Nihayet 484 / 1091 senesinde, Melikşah biraz daha yaşı ilerlemiş olup devlet işlerinde tecrübe kazanınca kendisini siyasi sahnede daha fazla hissettirmeye başlar.

Devletin gidişatından hoşnut olmamış olacak ki aralarında Nizamü’l-Mülk, Şerefü’l-Mülk, Tacü’l-Mülk ve Mecdü’l-Mülk’ün olduğu devlet ricaline saltanatının son senelerında Melikşah şöyle ferman buyurur: “Her biriniz memlekete dair düşünüp saltanatımız devrindeki aksaklıkları tespit ediniz. Dergâh, divan ve sarayımızda yerine getirilmesi gerekirken es geçilen yahut gözümüzden kaçan durumları gözden geçiriniz. Ayrıca evvelki padişahların icra etmiş oldukları halde bizim de yapmamız gerekirken icrasından geri kaldığımız durumları saptayınız. Üzerlerinde fikirler eyleyelim, bu fikirleri hayata geçirelim de din ve dünya işlerimiz yolunca yordamınca idame etsin diye gerek Selçukluların gerek başka padişahların töre ve âdetleri üzerinde mütalaalar edip bu mütalaaları açık seçik olarak kaleme alarak bize sununuz. Bize arzı yapılan bu çalışmalardan makul olanını hayata geçirelim ki her bir iş kuralınca yapılsın. Mevla’ya ısmarlayalım işlerimizi ardından. İlahi gazaba uğramamak içün memlekette hakkıyla yapılan yahut fesada bulaşmış her ne var ise haberdar olalım. Zira Allahü Teâlâ bu memleketi bize ihsan buyurmuştur, Allahü Teâlâ bizden dünya nimetlerini esirgememiştir. Zira Allahü Teâlâ düşmanlarımızı kahr u perişan eylemiştir. Bundan ötürüdür ki memleket dâhilinde bundan böyle Hakk Teâlâ’nın şeriat ve emirlerine muhalif yahut mugayir bir iş ne olmalı ne süregelmelidir.” Şu durumda Melikşah’ın kudretli hükümdar karineleri taşıyan biri olduğu da not edilmelidir. Zira hükümdar kendisine kasideler dizilmesini beklemek yerine yüzsenelerı etkileyecek tesire sahip bir emir vermiştir. Melikşah’ın yukarıdaki kelimelerinden de anlaşılabileceği gibi devlet ricalinden memleket işlerinin gidişatına dair kapsamlı bir rapor hazırlamalarını istemiştir. Binaenaleyh hükümdarın emri olmasaydı Siyasetname gibi bir eserin vücuda gelip gelmeyeceği meçhuldür. Ve yine denebilir ki hükümdarlığı boyunca Melikşah’ın yaptığı en “şahane” işlerden birisi, böyle bir eserin yazılmasını ferman buyurmasıdır.

Nizamülmülk – Siyasetname PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu