Olcay Yılmaz – Kadın ve Penis PDF Oku indir
Olcay Yılmaz – Kadın ve Penis PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Olcay Yılmaz – Kadın ve Penis kitabını araştırdık. Ayrıca Olcay Yılmaz tarafından kaleme alınan Olcay Yılmaz – Kadın ve Penis kitap özetinin yanı sıra, Olcay Yılmaz – Kadın ve Penis pdf oku, Olcay Yılmaz – Kadın ve Penis yandex, Olcay Yılmaz – Kadın ve Penis e-kitap pdf, Olcay Yılmaz – Kadın ve Penis PDF Drive, Olcay Yılmaz – Kadın ve Penis Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Olcay Yılmaz – Kadın ve Penis PDF indir Oku
Aşk, insan evriminin bir mekanizması olabilir mi? Eğer Charles Darwin’in “eşeysel seçilimi” ve Sigmund Freud’un “bilinçaltı kuramı” ile ilgileniyorsanız aşk’ın insan evriminde olası bir mekanizma bulunacağını siz de gözlemleyebilirsiniz. Hatta aşkın bu evrimsel mekanizmasını formüle bile edebilirsiniz. Evrimsel zamanda insanlarda eşeysel seçilimin hangi mekanizmalarla geliştiğine dair elimizde net bir bilgi yok; fakat bildiğimiz bir şey var ki, o da eşeysel seçilimde içgüdülerimizin aktif rol oynadığıdır. İşte bu içgüdüsel nedenleri tam anlamıyla anlamamız için ilk kez Charles Darwin’in ortaya koyduğu eşeysel seçilim mekanizmasını sonra da Sigmund Freud’un ortaya koyduğu bilinçaltı kuramını bilmemiz ve özümsememiz gerekir. Bu da demek oluyor ki aşkı anlamak demek önce insanın eşeysel evrimini sonra da psikanalizin temel kaidelerinı anlamak demektir. Bundan dolayı kitabı okumaya başlarken, önce evrime sonra psikanalize en son da aşk mekanizmasına odaklanmanız gerekecektir. Bu kitabın mühim bir yanı da yeni görüşlere ve farklı düşüncelere açık olmasıdır. Aslını söylemek gerekirse her kitap, okuyucuya bilgi vermekle kalmaz bunun yanı sıra yeni gelişmelerin üretilmesi ve bu üretilen bilginin gelişmesini de sağlar. Bundan dolayı bu kitap bir çok insana hem ilham verecek hem de bilinmeyenleri ve yanlışları görülmektediracaktır. Bu bağlamda geri dönüşler hem bu konunun gelişmesine hem de benim yeni fikirler üretmeme katkı sağlayacaktır. “Kendini bil” atasözü her uygarlıkta söylenegelmiştir. Kendimizden kaçmak yerine kendimize varmak, bir anlamda kendimizi bilmek demektir. Bu kitap birinin öz varlığının nelerden oluştuğunu görmesi için bir başlangıç olabilir. Bu kitapta söylenen her şeyin kesin ve net görüşler olduğu düşünülmemelidir. İnsanın yaşamını etkileyen bir çok etmen bulunmaktadır; burada yazılanlar bu etmenlerin yalnızca birkaçıdır.
Ayrıca bu kitapta bulunan düşüncelerin büyük bir bölümü ne yazık ki bana ait değildir; yine de yapılmış bir hata varsa sorumluluğunu üstüme alıyorum. Yapılan değerlendirmelerin çoğu tartışmaya ve geliştirilmeye açıktır. İnsan denen canlının psikolojik oluşumu çocukluktan başlar. Bilhassa kadınların çocukluktan başlayıp yetişkinliğinde de süren aşağılanma duygusu hem toplumsal işleyişin ilerlemesi hem de kadının kendisi ile alakalı görüşlerinin iyileştirilmesi yönünden mühimdir. Kadının erkek karşısında birey olarak durması, bu bağlamda kadının bilgilenmesi ile doğru orantılıdır. Kadının da erkek gibi bir üreme organının olduğunu, erkek gibi bir cinsiyet taşıdığını ve erkek olamamanın getirdiği bilinçaltındaki aşağılık duygusunun yersiz bir duygu olduğunu vurgulamak gerekir. Çünkü kadındaki bu aşağılanma eş seçimini, eş seçimi ise gelecek kuşakların hangi özellikler taşıyacağını belirler. Bu bağlamda kadının bu güdüsel aşağılanmayı yenmesi ve bir birey olarak yaşamını sürdürmesi gerekir. Bu kitabın öyküsü bir bakıma kadının da öyküsüdür. Kadın, anatomik özelliklerinden öte bilinci ile var olmalı ve kendi farkındalığına varmalıdır. Bundan dolayı bilinçaltındaki hadiseleri düş kurup saklamak yerine, düşünüp su yüzüne çıkarmak gerekir. Sigmund Freud’un “kara kıta” dediği kadının ruhsal dünyasına girmek ve bu ruhsal dünyayı çözümlemek şüphesiz zor. Lakin bu ruhsal dünyayı Freud zaten büyük ölçüde çözmüştü. Şu soru da her zaman sorulagelmiştir: “Kadınlıkla alakalı konularda neden erkekler hep öncü olmaktadır?” Shulamith Firestone, o çılgın kitabı “Cinselliğin Diyalektiği”nde şöyle der: “Kadın, arabadaki rahat yerinden -kazanmayı hiç de ummadığı bir savaş uğruna- neden vazgeçsin?” Belki de kadınlar ruhsal dünyaları ile uğraşmaktan bu ruhsal dünyayı çözmeye vakit bulamıyorlar veya bulmak istemiyorlardır. Okulda, sokakta, tarlada, fabrikada, mutfakta ve bunların da ötesinde annelikte, kadının yaşadığı sorunlar şüphesiz her bilinçli bireyi düşünmeye itmiştir.
Kadın kendi evrimsel ve psikolojik yapısının nelerden oluştuğunu bilmezse kendi yaşamına da doğru bir yön veremez. Acı hepimizin acısıdır; ortak acıda buluştuğumuz gibi ortak akılda buluşmamız ve bilimi baş tacı ederek poblemleri çözmemiz gerekir. Bu kitabın temel amacı bunu çözmektir ve bu kitap “kara kıta”ya tutulmuş bir ışıktır. Freud’a yapılan haksız suçlama ve karalamalardan şüphesiz ben de payıma düşeni alacağım. Freud’a yöneltilen bu suçlama ve karalamaların bu kitap çerçevesinde bana da yöneltilmesi çok doğal. Ama şunu bilinmekte ki; cahiller, kamilleri yargılayamaz.
