Ömer Seyfettin – Turan Devleti PDF Oku indir
Ömer Seyfettin – Turan Devleti PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Ömer Seyfettin – Turan Devleti kitabını araştırdık. Ayrıca Ömer Seyfettin tarafından kaleme alınan Ömer Seyfettin – Turan Devleti kitap özetinin yanı sıra, Ömer Seyfettin – Turan Devleti pdf oku, Ömer Seyfettin – Turan Devleti yandex, Ömer Seyfettin – Turan Devleti e-kitap pdf, Ömer Seyfettin – Turan Devleti PDF Drive, Ömer Seyfettin – Turan Devleti Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Ömer Seyfettin – Turan Devleti PDF indir Oku
«BİR MİLLETİN TABİİ HUDUTLARI DAĞLAR VE IRMAKLAR DEĞİLDİR. İSTİNAD ETTİĞİ MİLLİYETİN LİSANI VE DİNİ SINIRLARIDIR.» ÖMER SEYFETTİN (ARKA KAPAK) Ömer Seyfettin’in İki Şiiri Ömer Seyfeƫn’in, hikâyeleri kadar olmamakla birlikte, bi hayli başarılı şiirleri mevcuttur. Aşağıda bunlardan iki örnek veriyoruz: KIZILIRMAĞA Ah, ey Kızılırmak! Ağlıyor musun? Dalgaların coşmuş, bilmiyor durmak, Çöktü yüz bin ocak, anlıyor musun? Ben geldim başına, isterim sormak. DOĞDUĞUM YER Buralardan çok uzakta bir köydü! Beyaz, billûr bir derecik, içinden Hıçkırırdı, sevinerek geçerken. Kenarında vardı bir çok söğüdü… Ben işte bu söğütlerin susmayan Gölgesinde büyümüştüm. Evimiz Tenhaydı; ne yabancı ne bir iz…. Bahçemizdi yakında zamandaki o orman. Bir ses: «sevin» derdi gülen rüzgârda, Sevinçlere yoktu orda nihayet. Sanılırdı bu ses gümüş dallarda Görünmeyen bülbüllerin öğüdü! Doğduğum yer, dünyaya geldiğum yer… O cennet Buralardan çok uzakta bir köydü! TURAN DEVLETİ Yazan : Ömer SEYFETTİN SU Yayınları – İstanbul 1 Ocak 1980 ÖMER SEYFEDDİN’in Türk edebiyatı tarihinde olduğu kadar, Türk fikir tarihinde de mühim bir yeri mevcuttur. Küçük hikâyeleri ile, Türk edebiyaƨnın bu sahada en üstün basamaklarına çıkabilmiş olan merhum, Türkçülüğün 1908’den sonraki çağının da sayılı isimleri içinde yer almıştır. ÖMER SEYFEDDİN’in Türkçülük sahasındaki en mühim faaliyeƟ dil üzerindedir. O vakitler bir vilâyeƟmiz olan Selanik’te çıkan «GENÇ KALEMLER» dergisinde, Türk dilinin Arap ve Fars dillerinin manevî boyunduruğundan kurtulması için açılan fikir savaşında ve bu savaşın zaferle sona erişinde hizmeƟ büyüktür. Bu büyük hizmeƟ, «GENÇ KALEMLER» ‘in «SADE DİL» davasının programındaki esaslara uygun hikâyeleriyle yapmıştır. ÖMER SEYFEDDİN’in Türkçülüğe hizmeƟ yalnızca dilin sadeleşmesi yolundaki çalışmaları ile değildir.
Çağının bütün şuurlu milliyetçileri gibi o da «BÜYÜK TÜRKLÜK» ülküsüne inanmış bir Türkçü idi. «OSMANLICILIK» düşüncesinin en şiddetli ve en büyük düşmanı olması da bu inancın neƟcesidir. O, Türk milleƟnin ülküsünü, Türkçülüğün «BÜYÜK TÜRKLÜK» inancında bulmuştu. «YARINKİ TURAN DEVLETİ», işte bu ülkünün ve bu davanın kalem ürünlerinden biri olma özelliğini taşır. Tanzimat’ın imparatorluk sınırları içindeki Türklerle Müslüman ve HırisƟyan öteki tebaanın hepsini bir «OSMANLI» milleƟ sayan düşüncesi ile yeryüzündeki Müslümanların bir bütün olduğuna inanan (İslâmcılık) düşüncesi karşısında, Türkçülük, hayallerden uzak ve ileri bir millet anlayışını temsil ediyordu. Türkçülüğün bu ileri millet anlayışı, tarih ve dil anlayışları ile bir bütündü. Bu bütünlük de, Türklüğün bir bütün olarak kabul edilmesi neƟcesi idi. Türk tarihinin, eski deyimle, «İSTİKLÂL – İ OSMANİ» ile başlamadığı, Türk milleƟnin yalnız Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yaşamadığı, ve Türkçenin yalnızca Türkiye’de konuşulmadığı gerçekleri, Türkçüleri; Türk milleƟ, Türk tarihi ve Türk dili meselelerinde ilim ve hakikat yoluna götürmüştü. «OSMANLICILIK» düşüncesi taraŌarları soy, dil, tarih, gelenek v.b. gibi mühim milliyet unsurlarını hiçe sayıp, sade bir imparatorluğun tebaalarından yaşanan topluluğu bir millet saymak ister; «İSLÂMCILIK» düşüncesini ileri sürenler din birliğini bel bağlanacak en büyük bağ olarak görürlerken; Türkçüleri «TÜRK» gerçeğine götüren, bu yolu seçmeleri olmuştur. Türkçülere göre, bizim millet olarak adımız «Türk»tü. Türk; soy, dil, tarih, din, gelenek v.b. gibi bağlarla birbirlerine bağlı bireylerin meydana geƟrdikleri bir topluluktu.
Bu topluluğun siyaset yönünden dağınık yahut parçalanmış olması, onların bir millet ve bir bütün sayılmamasını gerekƟrmezdi. SiyaseƩen dağınık ve parçalanmış olan insanlar günün birinde birleşebilir, yeniden tek bir devlet olabilirlerdi. İşte, bütün Türkçülerde bulunan bu düşüncesi ve inancı, ÖMER SEYFEDDİN de, «YARINKİ TURAN DEVLETİ»nde, düşüncesin gerekçesiyle birlikte hülâsa ve müdafaa etmiştir. ★ Bu ufak eserde, Türkçülüğün «Türk birliği» düşüncesi savunulurken, «Soy» düşüncesinin kabul edilmediğini gösteren saƨrlara da rastlamaktadır. Lakin o saƨrları, Türkçülüğün millet anlayışındaki son unsurunun tamamen inkârı gibi anlamak doğru olmaz. Çünkü bu eserinde, başka milletlerden örnekler verdikten sonra : «O HALDE BİZ DE TÜRK DERKEN IRK VE KAN CİHETLERİNİ DERİN DERİN ARAŞTIRMAMALIYIZ. BİR FERDİN TÜRK OLMAK İÇİN TÜRKÇE KONUŞMASI, MÜSLÜMAN OLMASI, TÜRK TERBİYE VE ÖRFÜNÜN İÇİNDE YAŞAMASI K»FİDİR. diyen ÖMER SEYFEDDİN, başka eserlerinde «Soy» gerçeğini de kesinlikle ifade etmiştir. ÖMER SEYFEDDİN, «Türk olmak için tek şarƨn «Türk» yaraƨlmak olduğuna inanıyordu. Onun yaşadığı devirde, yukarıdaki saƨrlarında kaydeƫği biçimde Türkçe konuştuğu, Müslüman olduğu, Türk terbiye ve örfünün içinde yaşadığı halde kendilerini Türk saymayanlar çoktu. Esasen, ÖMER SEYFEDDİN’in «Osmanlılık» düşüncesine şiddetle hücum etmesinin sebebi de buydu. Bu düşüncesin gülünçlüğünü ortaya koymak için yazdığı «ASHAB-I KEHFİMİZ» adlı büyük hikâyesinin önsözündeki; «OSMANLI DEVLETİNİN MEMLEKETİNDE KAFKASYA’da AZERBEYCAN’da TÜRKİSTAN’da, BUHARA’da, KAŞGAR’daH,ASILI NEREDE YAŞARSAK YAŞAYALIM YİNE HALİS MUHLİS TÜRKTÜR.» kelimeleri de bu inancın ifadesinden başka bir şey değildir. Yine «Osmanlıcılık» düşüncesinin gülünçlüğünü gösteren «HÜRRİYET BAYRAKLARI» hikâyesinde de, başka başka asıllardan gelen bireylerin bir millet meydana geƟrebilmelerinin imkânsızlığını: «BİR CİNSTEN OLMAYAN ŞEYLER CEMEDİLEMEZ. MESEL ON KESTANE, SEKİZ ARMUT, DOKUZ ELMA… NASIL CEMEDECEKSİNİZ» kelimeleriyle basit bir biçimde ifade etmişƟ.
Lakin bilhassa «Piç» isimli hikâyesinde, hikâye kahramanından bahsederken kaleme aldığı şu saƨrlar, onun milliyeƩe soya verdiği değeri kesinlikle gösterir; «LÂKİN İSTANBUL’da DOĞAN, ANASI TÜRK, BABASI TÜRK OLAN, TÜRKÇE KONUŞAN BİR AİLEDEN ÇIKAN, DAMARLARINDA’ TÜRK KANI AKAN BİR AHMED NİHAD MİLLİYETİNİ değiştiremez. Bu iƟbarla «TURAN DEVLETİ»nin, Türkçülüğün bu inancını kabul etmez gibi gözüken satırlarını hikayecimizin bu husustaki kesin düşüncesi olarak anlamamalıdır. ★ TURAN DEVLETİ, ilk kez 1330 (1914) senesinde İstanbul’da Kader Matbaası’nda basılmış ye Türk Yurdu Kitaphanesi tarafından yayınlanmıştı. Buna göre, yeni harflerle yapılan bu basım, eserin yeni basımı olmaktadır. Merhumun unutulmuş gibi olan bu eserinin yeniden basılarak, bilhassa Türk gençleri tarafından okunabilmesinin sağlanması şüphesiz faydalı bir harekettir. Moskofun ülkesi viran olacak Türkiye büyüyüp TURAN olacak.