PDF

Oral Sander – Siyasi Tarih 1 – İlkçağlardan 1918’e PDF Oku indir

Oral Sander – Siyasi Tarih 1 – İlkçağlardan 1918’e PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Oral Sander – Siyasi Tarih 1 – İlkçağlardan 1918’e kitabını araştırdık. Ayrıca Oral Sander tarafından kaleme alınan Oral Sander – Siyasi Tarih 1 – İlkçağlardan 1918’e kitap özetinin yanı sıra, Oral Sander – Siyasi Tarih 1 – İlkçağlardan 1918’e pdf oku, Oral Sander – Siyasi Tarih 1 – İlkçağlardan 1918’e yandex, Oral Sander – Siyasi Tarih 1 – İlkçağlardan 1918’e e-kitap pdf, Oral Sander – Siyasi Tarih 1 – İlkçağlardan 1918’e PDF Drive, Oral Sander – Siyasi Tarih 1 – İlkçağlardan 1918’e Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Oral Sander – Siyasi Tarih 1 – İlkçağlardan 1918’e PDF indir Oku

10 Eylül 1995’te yitirdiğimiz Prof. Dr. Oral Sander’in siyasi tarih alanına en büyük katkısı, konuyu çok geniş bir çerçevede ele almasıdır. Diplomat için “her şeyden anlayan kişi” tanımı da yapılır. Profesör Sander de diplomatik tarihi (siyasi tarihi) çok yönlü, disiplinlerarası bir çerçevede ele almıştır. Siyasi tarihi bir uygarlık tarihi, kültür tarihi temeline oturtmuştur. Oral Sander siyasi tarih ile tarih felsefesi ve ülkeler arası ilişkiler teorisi içinde da yakın bağlantı kurmuştur. Profesör Sander’in bu geniş bakış açısı çokyönlü kişiliğinin, derin kültür birikiminin, gerçek aydın kimliğinin sonucuydu. Yurtdışında ileri gelen bir çok üniversitede araştırmacı, konferansçı ve konuk öğretim üyesi olarak bulunan Oral Sander, ülkemizdeki seçkin öğretim kurumlarında da ders ve konferanslar verdi. Profesör, iki cilt olarak hazırladığı Siyasi Tarih kitabı ile ders ve konferanslarında ortaya koyduğu temel bilgi ve yorumlarını bir araya toplamaktadır. Kitap, bilgiye ve yoruma dengeli biçimde yer vermektedir. Böylelikle, bunlardan yalnız biriyle yetinmenin eksik, hatta yanlış olabileceğini de ispatlamaktadır. Oral Sander iyi bir araştırmacıydı. Öğrenmeyi olduğu kadar öğretmeyi de çok severdi. Derste öğrencinin ilgisini canlı tutmakta gerçek bir üstattı.

Bu kitap da hem siyasi tarih öğrencilerinin, hem de genel okuyucunun ilgisini çeken, yararlı bir temel başvuru kaynağı niteliği kazanmış durumdadır. Eski bir öğrencisinin “kitabı birden fazla kez okudum; her seferinde da yeni şeyler öğrendim” kelimeleri, kitabın değerini gayet iyi belirtmektedir. Kendisine belki de en fazla muhtaç olduğumuz, en verimli olabileceği bir zamanda yitirdiğimiz Oral Sander kitaplarıyla hep bizimle yaşayacak… Bu kitap basılalı hemen hemen üç yıl oluyor. Bir tarih kitabı için üç yıl hem kısa, hem de uzun bir süre olabilir. Eğer basıldığı andan bugüne dünya tarihini temelinden değiştirecek mühim olaylar olmuşsa, kitap eskimiş demektir. Son iki üç yıl içinde o kadar mühim olay o kadar ani biçimde ortaya çıkmakta ki, bir hafta bile bir tarih kitabını eskitebilir. Bu bakımdan, elinizdeki kitap da eskimiştir. Lakin, şunu dile getirdiğinizi duyar gibi oluyorum: “Bu tarih kitabı zaten 1918 yılına kadar gelmektedir. Ne denli mühim gelişmeler olursa olsun, geçmiş olaylar değişmeyeceğine göre, kitabın da eskimesi söz konusu olamaz.” Yanlış! Geçmiş olaylar, “olay” olarak değişmez, ama o hadiselerin yorumu değişir. Geçmiş olaylar anlamında tarih, “ölüdür”. Yaşayan ve gerçek tarih diyebileceğimizse yalnızca yorumdur ve bu yorum zamanın ileriye doğru akmasıyla, yeni gelişmelerin edinilmesiyle, yeni bakış açılarının yaratmasıyla değişir. Bu dile getirdiklerimden, üçüncü basımın, ilk ikisinden değişik olduğu veya olması gerektiği anlaşılıyor. İki temel sebepten dolayı bu yanlış! Birincisi, kitapta mühim değişiklikler yapacak zamanı bulamadım. Bu, öznel bir neden; ama nesnel olanı da var.

Şu günlerde dünya o denli birdenbire ve temelinden değişiyor ki, tarihçinin tarih kalıplarını yakalayabilmesi, bu kalıplarla geçmiş ile bugün içinde karşı karşıya geldirmalar yapabilmesi ve geçmiş tarihi yeniden yorumlayabilmesi olanaklı değil. Eski düzen yıkıldı ama yenisi kurulamadı; dünveya tam bir kaos yaşanıyor. Dolayısıyla, karmakarışık ortamda, çoğu yanlış çıkacak yeni değerlendirmelere girişmek yerine eskilerini sürdürmek daha iyi diye düşünüyorum. Bu tutum, belki de tembelliğimin saygın bir gerekçesi. Bilemiyorum. Bir tarih kitabının, üçüncü basımı yapması mutluluk verici. Hele Türkiye gibi çok az okunan bir ülkede enteresan. Ama bu mutluluğu, kitabın niteliğinden fazla sınırlı sayıda da olsa okuyucunun heves ve bilgisindeki artışa bağlamak daha doğru olur. Bunu biliyorum. Oral Sander Ankara, Mart 1994 Tarihin ne olduğu veya nasıl tanımlanacağı hususunda tam bir anlaşma yoktur. Her bilim dalında tanım vermek güç ve bir dereceye kadar yanıltıcı bir uğraştır. Tanım genelde kolay anlaşılır ve açık seçik de olmaz; okuyucunun belleğinde basit bir şekilde yerleşemez. Çağdaş İngiliz tarihçisi A.J. Taylor, “Tarihçinin ana görevi, şu çocuksu soruyu cevaplamaktır: Sonra ne oldu ve sonra kim geldi?” derken, basit ve anlaşılır bir biçimde, tarihte hadiselerin önemini vurgulamaktadır.

Tarihçi, ilk kez hadiseleri ele alacak ve bu hadiseleri kronolojik ve sistematik bir biçimde inceleyecektir. Kısa olarak, tarihçi çözümlemeden (analiz) çok, betimleme (tasvir) ile uğraşır. Önemli görevi, sayılamayacak kadar çok olan olaylar içinde mühim olanları bulmak ve inceleme için ayırmak, önemsiz saydıklarını ise elemektir. Bu açıklamaya katılmayan tarihçiler de var. Bunlar, tıpkı doğa bilimlerinde olduğu gibi, tarihte de çok sayıda ve değişik olaylar içinde nedensel yasaların bulunabileceğini öne sürerler. Lakin, tarihçinin asıl görevi, son derece karmaşık olan, aralarında yapısal benzerliklerin kolay kolay bulunamadığı değişik olaylar içinde zorunlu ve sıkı bağlantılar, evrensel geçerlikte yasalar bulmak değildir. Tarihin incelediği olaylar, kendi başlarına, kendi içlerinde manalıdırlar. Fizikte yerçekimi yasası, bir taşın düşmesi olayından daha açıklayıcı, kıymetli ve manalı olabilir. Ama, Napolyon’un 1812, Hitler’in 1941 Rusya yolcu seferlerii, aralarındaki benzerlikler ne kadar çok olursa olsun, kendi başlarına gerçek, açıklayıcı ve daha da mühimsi manalıdırlar. Disiplinler içinde işbirliği ve işbölümünün son derece geliştiği bugün, tarihçinin ana uğraşısı, çok karmaşık olan, incelenmesi ve açıklanması uzun zaman alan tarihi hadiseleri ortaya koymaya çalışmaktır. Bu açıdan tarihi, “geçmişteki insan davranışlarını inceleyen ve hadiselerin yorumunu yapan bir bilim dalı” olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır. Dikkat edilirse tanımda “hadiselerin yorumu” deyimi geçti. Bu deyim bizi tarihin yalnızca “olaylar”dan ibaret olmadığı sonucuna götürüyor.

Oral Sander – Siyasi Tarih 1 – İlkçağlardan 1918’e PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu