PDF

Osho – Boş Kayık – Hiçlikle karşılaşmalar çarpışmalar PDF Oku indir

Osho – Boş Kayık – Hiçlikle karşılaşmalar çarpışmalar PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Osho – Boş Kayık – Hiçlikle karşılaşmalar çarpışmalar kitabını araştırdık. Ayrıca KolektifOsho tarafından kaleme alınan Osho – Boş Kayık – Hiçlikle karşılaşmalar çarpışmalar kitap özetinin yanı sıra, Osho – Boş Kayık – Hiçlikle karşılaşmalar çarpışmalar pdf oku, Osho – Boş Kayık – Hiçlikle karşılaşmalar çarpışmalar yandex, Osho – Boş Kayık – Hiçlikle karşılaşmalar çarpışmalar e-kitap pdf, Osho – Boş Kayık – Hiçlikle karşılaşmalar çarpışmalar PDF Drive, Osho – Boş Kayık – Hiçlikle karşılaşmalar çarpışmalar Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Osho – Boş Kayık – Hiçlikle karşılaşmalar çarpışmalar PDF indir Oku

Osho, bir-iki günlüğüne burada olduğum için öğretini kısaca özetlemeni rica ediyorum. Bu imkânsız. Her şeyden önce benim özetlenecek bir öğretim yok. Ben öğretmen değilim, ben bir mevcudiyetim. Benim dini bir öğretim yok. Sana on emir veremem – şunu yap, bunu yapma. Üstelik bugün dile getirdiğim bir şeye yarın karşı çıkabilirim – çünkü yalnızca içinde olduğum âna karşı sorumluyum. Dün dile getirdiğim her neyse, bugün artık ona karşı hiçbir bağım olmayabilir. Söylediğim anda ondan kurtulmuş olurum. Artık onu dert etmeyeceğim, dönüp ona bir daha bakmayacağım. Sana şu anda dile getirdiğim her neyse, tam şu anda doğru; yarın ona bağlı kalmayacağım. Yarın ne getiriyorsa onu söyleyeceğim. Eğer dile getirdiklerim çelişiyorsa, ben kim oluyorum da onları tutarlı hale getiriyorum? Ben kendi adıma hiçbir çaba sarf etmem. Benim bağlılığım ânadır. Asla geçmişe bağlı değilim.

Bir nehir gibiyim: Yarın nerede bulunacağımı kimse bilemez, ben bile. Şaşırabilirsin, ben de şaşırabilirim. Bu soruyu soran Akirema adını verdiğim -Amerika’nın tersten okunuşu- kıtadan geliyor olmalı. Amerika karman çorman. Her şey karmakarışık, insanlar öyle bir telaş içinde ki, sabrın zorunlu olduğu, telaşa getiremeyeceğin birkaç şeyin varlığını unuttular. Hakikate böyle bir telaş içindeyken ulaşamazsın. Hakikatin temel koşulu sabırdır. Hazır kahve gibi olmaz ve teneke kutularda paketlenmiş olarak gelmez. Hazır gelmez. Hakikat birisinin sana verebileceği bir eşya değildir. Senin içinde gelişir. Öğretmen değil mevcudiyet olduğumu dile getirdiğimde kastettiğim şey bu. Eğer buradaysan, içinde bir şey gelişebilir. “Belki” diyorum, çünkü bu sana bağlı. Ben buradayım.

Beni almaya hazırsan, içinde bir şey büyümeye ekranlara gelecek. Bir çocuğun genç bir erkek olması gibi. Evet, hakikat böyledir. Sahte kişilik düşer, gerçek varlık doğar. Bir çocuğun genç bir erkek olması, genç bir erkeğin yaşlanması gibi. Süreci hızlandırmanın yolu yoktur. Bir çocuğu bir gecede, bir-iki günde hızlı bir şekilde büyütemezsin. Zaman alacaktır. Zaman alması da iyi zaten, çünkü olaylar fakat zamanla oturur. Hayır, bunu yapamam, özetleyemem. Bir öğretim yok. Olsaydı bile özetleyemezdim, çünkü bir şeyi ne kadar özetlersen canlılığından o kadar yitirir. Sevgi uçsuz bucaksızdır, yaşam uçsuz bucaksızdır; kural sınırlıdır. Yöntem özetlenebilir; sevgi özetlenemez. Yöntem tanımlıdır ama yaşam aşkındır.

Yaşamı özetleyemezsin; yöntemi özetleyebilirsin. Ben yaşamım. Beni özetlemenin yolu yok. Ve hâlâ canlı olduğum için özetlediğin her şeyi yarın yerle bir edeceğim. Özetlediğin zaman olaylar giderek anlamsızlaşır. Canlı hiçbir şeyi asla özetleme. Ölüp gittiğimde insanlar özetleyecek. Ben de başlarına dert bulunacağım. Kolay bir iş olmayacak. Kafayı yiyecekler. Beni özetlemek zor olacak. Her zaman böyle oldu. Buddha’yı özetleyemezsin. Özetlemeler yüzünden bir sürü okul yaşandı. Buddha öldü, o zaman bir soru vardı, insanlar özetlemek istediler.

Adam kırk senedir öğretiyor -sabah, öğlen, akşam- kırk senedir. Çok konuşmuş, birden fazla şey söylemiş ve şimdi gittiğine göre özetlenmesi gerekiyordu. Hakikat eşyaya benzemez. Bana geldiğinde, eğer benim hakikatimin ne olduğunu gerçekten bilmek istiyorsan, burada olmak zorunda kalacaksın. Benim hakikatim sana fakat ben de senin hakikatini öğrendiğim zaman ifade edilebilir. Ben seni öğrendiğim zaman ve sen de beni öğrendiğinde, işaret o buluşmada olacak. O sana verilemez. Sen onu almak zorunda kalacaksın ve onun için hazırlanman gerekecek. Çok sorunsuz bir varlık haline gelmek zorunda kalacaksın. Beni sünger gibi çekmen ve kalbinin derinliklerine gömülmeme izin vermen gerekecek. Amsterdam Devlet Müzesi’nde yaşlı bir çift Rembrandt’ın şaheseri “Gece Bekçisi”ne bakmaya gelirler. Bir sürü koridoru dolaşarak uzun bir yürüyüş yaptıktan sonra nihayet ünlü tabloya ulaştıklarında, müze görevlisi adamın karısına, “Bak, ne güzel bir çerçeve!” dediğine kulak misafiri olur. Çerçeve güzel olabilir, ama hayranlıkta eksik bir şey olduğunu göremiyor musun? Temelde bir şey kayboldu. Çerçevenin güzel olmadığını söylemiyorum; çerçeve dünya çapındaki en güzel çerçeve olabilir, ama Rembrandt’ın başyapıtı “Gece Bekçisi”ni görmeye gidip çerçeveden söz etmek saçmalık. Çerçeveyi görmek bile aptallık.

Tablo çerçeve değil. Çerçevenin tabloyla hiçbir ilgisi yok. Benim dile getirdiğim yalnızca bir çerçeve, olduğum şey tablodur. Başyapıta bak ve çerçeveye kafa yorma.

Osho – Boş Kayık – Hiçlikle karşılaşmalar çarpışmalar PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu