PDF

Osho – Zeka – Şimdiki Ana Verilen Yaratıcı Cevap PDF Oku indir

Osho – Zeka – Şimdiki Ana Verilen Yaratıcı Cevap PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Osho – Zeka – Şimdiki Ana Verilen Yaratıcı Cevap kitabını araştırdık. Ayrıca KolektifOsho tarafından kaleme alınan Osho – Zeka – Şimdiki Ana Verilen Yaratıcı Cevap kitap özetinin yanı sıra, Osho – Zeka – Şimdiki Ana Verilen Yaratıcı Cevap pdf oku, Osho – Zeka – Şimdiki Ana Verilen Yaratıcı Cevap yandex, Osho – Zeka – Şimdiki Ana Verilen Yaratıcı Cevap e-kitap pdf, Osho – Zeka – Şimdiki Ana Verilen Yaratıcı Cevap PDF Drive, Osho – Zeka – Şimdiki Ana Verilen Yaratıcı Cevap Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Osho – Zeka – Şimdiki Ana Verilen Yaratıcı Cevap PDF indir Oku

ZEKA Zeka yaşamın özünde mevcuttur Zeka yaşamın doğal bir niteliğidir. Tıpkı ateşin sıcak olması Ve havanın görünmez olması Ve suyun aşağı doğru akması gibi Hayat da zekidir. ZEKÂ SENİN DÜŞÜNDÜĞÜN ŞEY DEĞİLDİR İlk olarak entelektüelliğin zekâ olmadığını çok iyi bilmelisin. Entelektüel olmak sahtedir; o zekâya öykünür. O gerçek değildir çünkü o senin değildir, ödünç alınmıştır. Zekâ içsel bilincin gelişmesidir. Onun balakayla hiçbir alakası yoktur, onun meditasyon halinde olmakla ilgisi mevcuttur. Zeki bir kişi geçmiş tecrübelerine dayanarak hareket etmez; o şimdiki zamanın içinde hareket eder. O tepki vermez, o yanıt verir. Bu nedenle o hiçbir zaman tahmin edilemeyendir; onun ne yapmakta olduğundan kimse hiçbir zaman emin olamaz. Bir Katolik, bir Protestan ve bir Musevi az önce altı ay ömrü kaldığını öğrendiğini söyleyen bir dostları ile konuşuyorlardı. “Siz ne yapardınız,” diye Katolik olana adam sordu, “şayet doktorunuz yaşamak için altı ayınız olduğunu söyleseydi?” “Ah!” dedi Katolik. “Bütün mal varlığımı kiliseye bağışlardım, her Pazar ayine katılırdım ve düzenli olarak benim Hail Marys’imi söylerdim.” “Ve sen?” diye sordu Protestan’a. “Her şeyi satardım ve bir gemi ile dünya turuna çıkardım ve çok iyi vakit geçirirdim!” “Ve sen?” diye sordu Musevi’ye.

“Ben mi? Başka bir doktora giderdim.” Zekâ budur. Zekâ yaşamın özünde mevcuttur. Zekâ yaşamın doğal bir niteliğidir. Tıpkı ateşin sıcak olması ve havanın görünmez olması ve suyun aşağı doğru akması gibi hayat da zekidir. Zekâ bir kazanım değildir. Sen zeki dünyaya geldin. Ağaçlar kendi tarzında zekidir, kendi hayatları için yeterli zekâları mevcuttur. Kuşlar zekidir, hayvanlar da öyledir. Aslını söylemek gerekirse dinlerin Tanrıdan kastettikleri tek şey evrenin zeki olduğu, her yerde gizlenmiş bir zekâ olduğudur. Sadece insan aptallaşmıştır. İnsan doğanın doğal akışını tahrip etmiştir. İnsan dışında aptallık yoktur. Sen hiç aptal diye niteleyebileceğin bir kuş gördün mü? Hiç, ahmak olarak adlandırabileceğin bir hayvan gördün mü? Hayır, bu tip şeyler yalnızca insanın başına gelir. Bir şeyler yanlış gitmiştir.

İnsanın zekâsı tahrip edilmiş, kötüye kullanılmış, sakatlanmıştır. Ve meditasyon bu tahribatın silinmesinden başka bir şey değildir. Şayet insan kendi başına bırakılacak olursa meditasyona ihtiyaç kalmayacaktır. Eğer din adamı ve politikacı insanın zekâsına müdahale etmezse, hiçbir meditasyona ihtiyaç kalmayacaktır. Meditasyon ilaç gibidir; önce hastalığı yaratmak zorundasın. Ondan sonra meditasyona ihtiyaç duyulur. Hastalık yoksa meditasyona gerek yoktur. Ve ilaç (medicine) ve meditasyonun (meditation) aynı kökenden gelmesi rastlantısal değildir. O ilaç gibidir. Her çocuk zeki doğar ve çocuk dünyaya geldiğu anda üzerine çullanıp onun zekâsını yok etmeye başlarız çünkü zekâ politik yapı için, toplumsal yapı için, dinsel yapı için tehlikelidir. O Papa için tehlikelidir, o din adamı için tehlikelidir, o önder için tehlikelidir. O statüko için, kurumsal olan için tehlikelidir. Zekâ doğal olarak asidir. Zekâ hiçbir köleliğe zorlanamaz. Zekâ son derece kendine güvenir, bireyseldir.

Zekâ mekanik bir taklide indirgenemez. İnsanlar karbon kağıdından kopyalara dönüştürülmek zorundadır; onların orijinallikleri yok edilmek zorundadır, aksi taktirde dünya çapında var olan tüm saçmalıklar olabilecek olmazdı. Bir öndere ihtiyaç duyarsın çünkü en baştan aptallaştırılmış durumdasın; yoksa hiçbir öndere ihtiyaç olmazdı. Niçin birisini izleyesin? Kendi zekânı izleyeceksin. Şayet birisi bir önder haline gelmek isterse, o zaman tek bir şeyin yapılması gerekir: Bir biçimde zekân yok edilmek zorundadır. Köklerine kadar sarsılmak zorundasın, korkutulmak zorundasın. Kendine güvenemez hale sokulmak zorundasın; bu bir zorunluluktur. Lakin o zaman önder devreye girebilir. Eğer zeki isen, kendi problemlerini kendin çözeceksin. Zekâ tüm problemleri çözmek için yeterli gelmektedir. Aslına bakarsan hayatta yaratılan problemler ne olursa olsun, tüm bu sorunlardan daha fazla zekâya sahipsin. O doğa tarafından sunulmuştur, bir armağandır. Lakin hükmetmek, yönetmek isteyen hırslı insanlar mevcuttur; hırs sahibi deliler mevcuttur: onlar sende korku yaratırlar. Korku pas gibidir: O tüm zekâyı yok eder. Şayet birisinin zekâsını yok etmek istersen, ihtiyaç duyulan ilk şey korku yaratmaktır: Cehennemi yarat ve bireylerin ondan korkmasını sağla.

İnsanlar cehennemden korkar duruma geldiğinde gidip din adamının önünde eğileceklerdir. Din adamını dinleyeceklerdir. Din adamının dediklerine kulak asmazlarsa cehennem ateşiyle yüzleşeceklerdir; normal olarak korkarlar. Kendilerini cehennem ateşinden korumak zorundalar ve din adamına ihtiyaç duyulur. Din adamı bir zorunluluk haline gelir. İki iş ortağı olan iki adam ile ilgili bir şeyler duymuştum. İşleri çok kendine özgütı ve ülkeyi dolaşırlardı. Ortaklardan birisi bir kasabaya gider ve bireylerin pencerelerine zift fırlatır ve sabaha doğru da ortadan kaybolurdu. Bir iki gün sonra diğeri gelirdi. İnsanların pencerelerinden ziftleri temizlemeyi önerirdi. Ve insanlar da tabi ki ödeme yapardı; ödemek zorundaydı. Onlar aynı işte ortaktılar. Birisi zararı verirdi, diğeriyse onu gidermeye gelirdi. Korku yaratılmak zorunda, hırs yaratılmak zorunda. Zekâ açgözlü değildir.

Zeki bir adamın asla açgözlü olmadığını bilmek seni şaşırtacaktır. Açgözlülük zeki olmamanın parçasıdır. Yarın için biriktirirsin çünkü yarın yaşamının üstesinden gelebileceğine güvenmezsin, öyle olmasa biriktirmek niye? Cimrileşirsin, açgözlü hale gelirsin çünkü yarın senin zekânın hayatla başa çıkmak için yeterli olup olmayacağını bilmiyorsun. Kim bilebilir? Zekân ile ilgili kendine güvenmiyorsun, o nedenle de biriktiriyorsun, açgözlü oluyorsun. Zeki bir kimse korkmaz, açgözlülük yapmaz. Korku ve açgözlülük birlikte var olur; bu yüzden de cennet ve cehennem kol kola gider. Cehennem korkudur, cennet de açgözlülük. İnsanlarda korku yarat ve insanlarda açgözlülük yarat; onları olabilecek olduğunca açgözlü yap. Onları o kadar açgözlü yap ki hayat onları tatmin edemesin, o zaman onlar din adamına ve öndere gideceklerdir. O zaman onlar içinde aptalca arzular ve ahmakça fantezilerinin yerine getirileceği önümüzdeki zamanlarda bir yaşamın hayallerini kurmaya ekranlara geleceklardır. Şuna bir bak; olabilecek olmayanı istemek zeki olmamaktır. Zeki bir kimse olabilecek olanın içinde müthişen tatmin olmuş vaziyettedir. Muhtemel olan için çalışır; hayır, o asla imkânsız olan ve de olabilecek olmayan için çalışmaz. O hayata ve onun sınırlamalarına bakar. O bir müthişiyetçi değildir.

Mükemmeliyetçi birisi nevrotiktir. Bir müthişiyetçiysen nevrotik hale geleceksin. Mesela bir kadını seviyorsan ve ondan kesin sadakat istersen, çıldıracaksın ve o da çıldıracaktır. Bu olabilecek değildir. Kesin sadakat onun başka bir erkeği aklına bile getirmeyeceği, hayalini dahi kurmayacağı manasına gelmektedir; bu olabilecek değildir. Sen kimsin? Niçin o sana âşık oldu? Çünkü sen bir erkeksin. Eğer o sana âşık olabiliyorsa niçin başkalarını düşünemesin? Bu olasılık açık kalır. Ve şayet yanından yürümekte olan güzel bir kişi görürse ve onda arzular kabarırsa bununla nasıl başa çıkacak? “Bu adam güzel” demek dahi arzudur; arzu içeri girmiştir. Sen bir şeye, yalnızca sahip olmaya, keyif almaya değer bulduğun zaman güzel dersin. Kayıtsız değilsin. Şimdi eğer —bireylerin istediği gibi— kesin bir sadakat istersen, o zaman çatışma olması kaçınılmazdır ve sen şüphe içinde kalırsın. Ve sen şüphe içinde kalacaksın çünkü kendi zihnini de biliyorsun; sen başka kadınları düşünüyorsun, o yüzden kadının başka erkekleri düşünmediğine nasıl güvenebilirsin? Sen ne düşündüğünü biliyorsun o yüzden de onun da aynı şeyi düşündüğünü biliyorsun. Şimdi güvensizlik, çatışma, mutsuzluk görülmektedir. İmkânsız bir arzu yüzünden olabilecek olan bir aşk imkânsız hale gelmiştir.

Osho – Zeka – Şimdiki Ana Verilen Yaratıcı Cevap PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu