PDF

Osman Pamukoğlu – Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok PDF Oku indir

Osman Pamukoğlu – Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Osman Pamukoğlu – Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok kitabını araştırdık. Ayrıca Osman Pamukoğlu tarafından kaleme alınan Osman Pamukoğlu – Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok kitap özetinin yanı sıra, Osman Pamukoğlu – Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok pdf oku, Osman Pamukoğlu – Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok yandex, Osman Pamukoğlu – Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok e-kitap pdf, Osman Pamukoğlu – Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok PDF Drive, Osman Pamukoğlu – Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Osman Pamukoğlu – Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok PDF indir Oku

Sen de uzak ülkelerden dönüyorsun Ve bana bütün söyleyebildiklerin, Akşam evinin eşiğine oturmuş Serinleyen bilinin, Aklına gelebilecek düşünceler. Peki, ne anlamı var öyleyse; Bunca yolculuğun. LouisAragmı “Tarih nankör değildir, bir kameti unutmaz; İstikbalin vicdan* aj* istemez, kin tutmaz” Mekmet Emin Yurdakul Önsöz Savaşı, O’nun ne olduğunu bilmeyen ve hiçbir zaman ateş altında bulunmayanlar çıkarmış ve neden olmuşlardır. Savaşın ahlâkla alakalı kısmı onu yapan ve yaşayanlarla değil, neden olanlarla alakalıdır. Bugüne kadar tüm savaşlarda yalnızca ve yalnızca anneler kaybetmiştir. Başka hiç kimseye bir şey olmamıştır. Hiçbir sonuç, annenin mezara kadar devam edecek olan yûreğindeki ateşe derman olamaz. Acı çekmeyen ve çekenlerden haberi olmayan acıları dindirmenin yollarını aramaz, arasa da doğru şeklini bulamaz. İnsanlığın 5000 yıllık yazılı tarihi aslında savaş tarihinden başka bir şey değildir. Korkular ittifakları, ittifaklar savaşları doğurmuştur. Bir savaş, ardındanki savaşın tohumlarım atmıştır. Dünyada insandan başka bir canlı türü var mı? Gençlerine silah verip, onlara kendi cinslerini nasıl öldürmesi gerektiğini öğreten? Öldürme işini iyi yaptın diye kahraman ilan eden ve madalya takan? Bunu tek hücreliden memelilere kadar ismen tanımlanabilmiş milyonlarca canlıdan yalnızca insanlar yapar. Savaşla kıyaslandığında diğer insani tüm uğraşlar basit ve sıradan kalır. İnsandaki altı temel duyu; mutluluk, üzüntü, öfke, korku, şaşkınlık ve tiksinme aynı anda yalnızca muharebelerde yaşanabilir. İnsanlar, genelde düştükleri yere bakarlar.

Önce, neye taialdıkla-nna bakmalıdırlar. Tarih ise, hatır gönül tanımaz. Verdiği derslerin bedelini peşin alır. Gelecekte oynayacak film, her zaman bölümler halinde gösterilir, ama kasırgayı sezmek, bir algı ve kapasite meselesidir. ‘Tepenin öbür yanını görmek” sıradanların sahip olduğu bir yetenek değildir. Topluma iyi ve kötü doğru şekliyle anlatıhrsa, onlar mutlaka doğru olanı bulacaklardır. İnsanlar sorunun ne olduğunu öğrenmeye korkmamalıdır. Mesele tam ve ayrıntı kısmıyla bilinmezse, tamamı hiçbir zaman öğrenilemez. Bu kitap, Türkiye’nin en uç köşesi, zamandan, mekândan ve hatta çağından uzak, dağların şehri Hakkari’de 1993-1995 senelerı içinde 8 Unutulanlar Dişinda Yenî Bir Şey Yok geçen 778 günde yaşananları gözler önüne serecektir. Ben, anılarımı 1993-1995 senelerında Hakkari ve Kuzey Irak’ta şehit düşen 427 vatansever (365 subay, astsubay, erbaş ve er, 60 korucu ve 2 polis) ve yaralanan 853 gazinin annelerine, en ağır koşullarda bile hiçbir şikayetlerine tanık olmadığım, ölümle eğlenen, oynayıp gülerek muharebeye girip şehit ulan ve yaralanan Türk askerlerine, tüm mücadele dostlarıma bir vazife ve gönül borcu olduğu için yazıyorum. Türk gençleri; Türk Devletinin gelecek kuşaklan, Ulu Önder’iıı kendilerine hitabında bulunan “Memleketin içerisinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler” sözünü hiç ama hiç akıllarından çıkarmamalıdır. Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile yapılan mücadele Hakkari’de ve Kuzey Irak’ta 3000 m. üzerindeki dağlarda ve dağ geçitlerinde ya kar üzerinde veya güneşin alanda yürütühnûştür. Bu vahşi doğada Nisan ayı ile birlikte rengarenk kır çiçekleri açar. Lakin içinde olduğumuz ruh hali bunların hiçbirinin farkına varılmasına imkan tanımaz.

Metrelerce derin kar ve kır çiçekleri vatanları için gözünü bile kırpmadan şehit olan kahramanlar, Oscar Wilde’ın, ^üçük yaşta ölen kardeşi için yazdığı şiiri .ıkla getirir: “Sessiz yürii, O yakında zamanda, Karların altında; Usulca konuş, O duyabilir, Açan Papatyalarla.” Osman PAMUKOĞLU 27 Aralık 2002 “Söylesem, tesiri yok; Sussam, gönül razı değil” FuzuH Birinci Bölüm ÖNCESİ * Bu kitapta bulunan olaylar; 13 klasör belge, 33 muharebe video kaseti, 28 albüm fotoğraf ve el yazılı 3 büyük cilt defterden kaleme ahnmifttr. 10 Unutulanlar Dişinda Yeni Bîr Şey Yok ÖNCESİ 11 “Ey oğul, bir gün yazıcı ohtrsan, Kuşkunun, birikmenin ve beklemenin yazıcısı, Saten masal anlatma ülkemin çocuklarına.” 1974-1975 senelerında Kars-Iğdır’da Hudut Bölük Komutanıydım, Üsteğmendim. Bölük merkezi; Taşburun isimli bir köyün yakınında olduğundan, bölük, Taşburun Hudut Bölüğü olarak tanımlanır. Bölük merkezi, SSCB’nin Ermenistan sınırına 6 km. mesafedeydi. Araş Nehrinin çizdiği sınırdan 19 ve 25 numaralı hudut taşları içinde kalan 46 km.lik bir hudut hatundan sorumluydum. Elimdeki güç; 7 subay-astsubay, 225 asker1, 25 at, 13 katır, 7 motorlu araçtan ibaretti. Bu mevcutla 7 karakol ve müfreze halinde siyasi hudut boyunca tertiplenmiş durumdaydık. Genel coğrafi konumumuz Büyük ve Küçük Ağrı Dağları ile Araş Nehri arasıydı. Tam karşımızda ise geniş bir alana dağılmış olan Ermenistan’ın başkenti Erivan şehri yer alıyordu. Bölgede Türk ve Kürt vatandaşlar birbirinden ayrı köylerde yaşıyorlardı.

Geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktı. 1975 baharında bölüğün at, katır ve koyunlarını taze otlaklarda bir kaç ay beslenmeleri için Ağrı Dağlarının ortasında kalan Serdarbulak yaylalarına göndermiştim. Aradan bir aya yakın bir zaman geçince durumlarını görmek için Serdarbulak yaylasına gitmeye karar verdim. İki saate kadar yakın ciple tırmandık; fakat öyle bir yere geldik ki artık cipin devam etmesi imkansızdı. Şoförü ve aracı bıraktım. Yanımdaki piyade tüfeği ve av tüfeğinden, av tüfeğini alarak yaya olarak tırmanmaya başladım. Bir saat sonra yaylanın düz kısmına ulaşpm. Diz boyu ot vardı, adeta bir ot denizinin içindeydim. Yarım saat kadar geçmişti ki karşıma ismini önceden bildiğim Rus süvari kışlasının kalıntıları çıktı. İğdır ovasının büyük bir bölümü ve Erivan şehri ayaklar altındaydı. Büyük Ağrı istikametinde ilerledim, arazi otlaklıktan kayalıklara şeklinde değişiyordu. Görünürde bizim hayvanlı müfrezeden eser yoktu. Her yer keklik kaynıyordu. Kimse bu kadar kekliğin bir arada bulunabileceğini hayal bile edemezdi. Bütün kayalıklar keklik doluydu.

Şaşırdığımdan ve kaybetme duygusu olmadığından uzun bir süre ateş bile edemedim. Artık büyük kayalıklarla kaplı bir alandaydım, birden yukarılardan birinin beni gözedediği hissine kapıldım. Bir süre sonra tepedeki kayalıklar içinde saklanıyor izlenimi bırakan bir insan ba-1) Bu kitapla “asker”sözü erbaş ve erler için kullanıtvuftiT. şı gördüm. Kendimi kayalıklar içinde onun göremeyeceği gibi önce gizledim, gidiş yönümü değiştirerek tamamen değişik bir yerden, gizlenerek yukarı tırmandım. Kayalıklar bitip de düzlüğe çıktığımda 25-30 m. ileride arkası bana dönük silahlı biri duruyordu. Sert bir ses tonuyla: – Yarım saattir beni gözedeyen sen miydin? Döndü: – Bendim kumandan bey, keklikler ürkmesin diye ses çıkarmadım. Yaşı 60’ların üzerindeydi. Sol gözü yoktu, kıyafetinden yoksul biri olduğu belliydi. Zayıf ve kemikli bir yüzü vardı. – Hiç silah sesi duymadım. Gördüğüm kadarıyla bir şey vuramamış-sın, dedim. – Ben 10-15 kekliği bir arada görmeden ateş etmem, fişekler çok pahalı, o kadar param yok, kumandan bey. – Diyelim o kadar kekliği uzaktan gördün, tüfeğin menziline kadar seni yaklaştırırlar mı? Sürünün gözcülerinden nasıl saklanacaksın? – Bunların çaresi var, dedi.

20-30 m. kadar öteden kayalık bir kovuktan, kenarları 1,5 m. olan çıtaya çakılmış bezden bir çerçeve getirdi. Bez, arazinin doğal renkleriyle kamufle edilmişti. Çerçevenin tam ortasından beze iki göz deliği, göz deliklerinin 20 cm. altında da daha büyükçe tüfeğin atış deliği açılmıştı. – Böylelikle onlara 30 metreye kadar yaklaşıyorum. Geçen hafta bir atışta 9 keklik vurdum. – Gözle alakalı şeyleri halletmişsin ama, senin bir yılan sessizliğinde onlara yaklaşabilmen de herkesin yapabileceği iş değil, dedim.

Osman Pamukoğlu – Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu