Raoul Vaneigem – Dinin İnsanlıkdışılığına Dair PDF Oku indir
Raoul Vaneigem – Dinin İnsanlıkdışılığına Dair PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Raoul Vaneigem – Dinin İnsanlıkdışılığına Dair kitabını araştırdık. Ayrıca Raoul Vaneigem tarafından kaleme alınan Raoul Vaneigem – Dinin İnsanlıkdışılığına Dair kitap özetinin yanı sıra, Raoul Vaneigem – Dinin İnsanlıkdışılığına Dair pdf oku, Raoul Vaneigem – Dinin İnsanlıkdışılığına Dair yandex, Raoul Vaneigem – Dinin İnsanlıkdışılığına Dair e-kitap pdf, Raoul Vaneigem – Dinin İnsanlıkdışılığına Dair PDF Drive, Raoul Vaneigem – Dinin İnsanlıkdışılığına Dair Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Raoul Vaneigem – Dinin İnsanlıkdışılığına Dair PDF indir Oku
Hıristiyanlığa Direniş’i [La Résistance au christianisme] paylaştığımda bazı dostlarım bana, dine hak etmediği bir ilgi gösterdiğim için sitemde bulundular. Dinin İnsanlıkdışılığına Dair’i onlar için yazarken biraz da muzip bir zevk aldıysam, amacım, gayet iyi bildikleri gibi, onların gözünde kendimi aklamak değildir. Alçaklığı daha da alçak kılmayı arzulamış da değilim; kendi hastalıklarına çare bulmak yerine bunları teşhir etmekle meşgul bir toplumda bi hayli moda bir tutum bu. Semavi kurumların eleştirisine ben de bir katkıda bulunarak, ömrünü tamamlamış olmakla birlikte evrensel ölüm düşüncesini yayarak can çekişmeye devam eden bir dünyayı küçücük bir yaşam kıvılcımının bile altüst edebileceğini göstermeye çabalıyorum. Prévert’in isabetli deyimiyle, dostlarım da benim kadar “Tanrı eli değmemiş” olsalar da, yüzseneler boyunca sersemleştirmenin ve karanlıkçılığın katman katman yığıldığı içimizde, dünya nimetlerinden elini eteğini çekme, fedakârlık, suçluluk duygusu, nefsi gizlice köreltme yönünde herhangi bir eğilimin olmadığından emin değilim. Kısa olaraksı, yüksek sesle reddedilmiş olmakla birlikte gizlice kabul gören ve leş kültünden, başka deyişle dinden asla uzak olmayan yaşamsızlığı işleyip geliştirmenin bir şekili bizim içimizde de varlığını sürdürüyor olabilir. Tanrıların ve ideaların barındığı gökyüzünü doğuran Tin’in bu marazi tohumlarını aramak üzere bilincimizin kıvrımlarına dek uzanmanın gereksiz olmadığı kanısındayım. Yirminci yüzyılda politik hayallerin zaferi ve çöküşü, kurtarıcı söylemin gündelik tavır ve davranışlardaki bu kırgınlık ve hınçları dayatan tek değeri, daima gözden gizlenmiş ve küçümsenmiş bir değeri gün ışığına çıkardı: Herkesin kendi içinde ve etrafında geliştirdiği insanlık payı. Din adamlarının hoşgörüsüzlüğüne karşı haklı bir mücadele sürdürirken, siyah köle ticareti yapan bir denizcilik kumpanyasının hisselerine sahip olan bir Voltaire’le ne işim olur benim? Yahudi-Hıristiyan, Müslüman veya Budist nitelikteki duygu okşayıcı önemsiz sözlere kanmış bireylerin gündelik davranışlarında, engizisyon ideolojisi ve ruhuyla eyerlenmiş bir çok sözde devrimciden daha fazla cömertlik, dirimsellik, şefkat, anlayış ve açıklık keşfettiğimiz olmaz mı? Sadece dinsel bir eğitime, toplumsal geçiş ritlerinin folkloruna, sıkıntılarının sorumluluğunu üstlenen psikanalist bir Manitu düşüncesine sadık sayısız mümin, kimi zaman Kanser Tanrısının merhamet göstermesi için yakaran, kimi zaman ise yaşama iradelerine kavuşur kavuşmaz ve itiraf edilmemiş ölüm korkusundan ve arzusundan silkindikleri anda bu durumla alay eden kaşarlanmış tiryakileri çağrıştırmıyor mu? İnanç yayma hususunda en ufak kararsızlık göstermeden bir inanca candan bağlanmaya delice heves duyanları hor görerek ve aşağılayarak, onları batıl inancın gerektirdiği kendinden feragatten kurtaracak değiliz. Onlardaki yaratıcılık ve mutluluk eğilimini teşvik etmek daha doğru olur. Müslüman olmuş genç kızları özgürleştirecek olan şey, sersemleşmeye ve barbarlığa alıştırıcı yasaklardansa aşkın zevkleri değil midir? Alçakça olan şeyi ezme endişesındansa, ben, daha iyi –yani daha insani– yaşama yönündeki bitmek bilmez özlemi tercih ederim. Bunun için de sebat ve uyanıklık şarttır. Dini, suçluluk duygusundan arınmış bir hazla uyuşmaz olsa bile, şimdilerde, çileciliğin bıktırdığı her yerde zevk kültleri haline dönüşme ve kullanılmasındaki rahatlıkla değerlendirsem de, bu sebat ve uyanıklığa ihtiyacımız olacaktır. Sömürü ekonomisi ile dinin birlikte gelişimiyle alakalı olarak, İnsanlık Soyu Enternasyonali İçin’deki [Pour une internationale du genre humain] basitleştirilmiş tezlerle burada karşılaşmak şaşırtmayacaktır. Savunduğum fikirlerden birini bile yineliyorsam, ortaya çıkışını tahmin ettiğim –veya etmediğim– koşulların ortaya çıkışı aydınlattığı ve belirginleştirdiği içindir.
Aynı fikirleri radikalliklerinden yoksun bırakarak, yabancılaşmış iletişimin bulaşık suyuna birkaç damla katıp vulgarize ettikleri ve geveleyip durdukları için modanın mevsimlik bir ün sağladığı eserler ile ilgili da aynısı söylenebilir mi? Okurlarımın olması bende kimi zaman yeniden okuma arzusu uyandırdı; çünkü tek bir birinin yaşamından kaynaklı bilincin bir çok birinin yaşayan bilinciyle buluşması ve kendini aşabilmesi için çok zaman gerekiyor. Yanlış anlayanlar için belirteyim: Ben hiçbir şey ispatlamıyorum; yalnızca bireylerin şeylerin düzenine göre nasıl da insanlıkdışı bir biçimde düzenlendiklerini ve şeylerin varlıkların düzenine göre insani olarak nasıl düzenlenirlerse hoşuma gideceğini gösteriyorum. Ben kendi bakış açımı sergilemekle yetiniyorum; isteyen paylaşır, isteyen reddeder, isteyen de görmezden gelir. İdeolojisiz, inançsız, beklentisiz ve umutsuz, kendi yolumda yürümenin, tutkuların çetrefil uyumunu yakalamaya iyi kötü çalışmanın, az çok belirmeye başlayan insani ve dünyevi bir doğanın bilincini keskinleştirmenin zevki bana yeter. Peşimden gelinsin istemiyorum, tek arzum önümden gidilsin yeter. Ey tembelliğim, sana gösterdiğim saygı ve hürmeti lütuflarınla geri ver bana!
Raoul Vaneigem – Dinin İnsanlıkdışılığına Dair PDF indir Tıklayın