PDF

Richard Dawkins – Gen Bencildir PDF Oku indir

Richard Dawkins – Gen Bencildir PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Richard Dawkins – Gen Bencildir kitabını araştırdık. Ayrıca Richard Dawkins tarafından kaleme alınan Richard Dawkins – Gen Bencildir kitap özetinin yanı sıra, Richard Dawkins – Gen Bencildir pdf oku, Richard Dawkins – Gen Bencildir yandex, Richard Dawkins – Gen Bencildir e-kitap pdf, Richard Dawkins – Gen Bencildir PDF Drive, Richard Dawkins – Gen Bencildir Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Richard Dawkins – Gen Bencildir PDF indir Oku

Şempanze ve insanın evrimsel geçmişlerinin hemen hemen yüzde 99,5’i ortaktır; yine de bir çok mantıklı insan şempanzeye eğri büğrü, insanla ilişkisiz, enteresan bir yaratık olarak bakar ve kendisini Mutlak Yaradan’a erişme yolunda bir basamak taşı olarak görür. Evrimci için böyle bir şey olamaz. Bir türü, diğer bir türden üstün kılacak hiçbir nesnel dayanak yoktur. Şempanze ve insan, kertenkele ve mantar, hepimiz, üç milyar sene kadar önce doğal seçilim olarak tanıdığımız bir zaman içinde evrimleştik. Her tür içinde, kimi bireyler diğerlerinden daha çok sayıda, yaşamını sürdürebilen döl vermişlerdir. Buna bağlı olarak da, üreme yönünden başarılı olan bireyin kalıtsal özellikleri (genler), bir sonraki nesilde sayıca artmıştır. İşte bu doğal seçilimdir (Genlerin farklı, gelişigüzel olmayan üremesi). Bizi doğal seçilim inşa etmiştir ve eğer kendi kimliklerimizi kavrayabilmek istiyorsak anlamamız gereken de bu doğal seçilimdir. Darwin’in doğal seçilim yoluyla evrimleşme kuramı sosyal davranış çalışmalarının merkezi olmasına karşın (özellikle de Mendel genetiği ile birleştirildiğinde), yaygın bir biçimde göz ardı edilmiştir. Sosyal bilimlerde, sosyal ve fizyolojik dünyanın Darwin-öncesi ve Mendel-öncesi bakış açılarının oluşturulmasına adanmış devasa endüstriler gelişmiştir. Biyolojide bile Darwin kuramının yanlış kullanımı ve ihmali şaşkınlık verici boyutlarda olmuştur. Bu garip gelişim, nedenleri her ne olursa olsun, sona ermek üzeredir. Darwin ve Mendel’in müthiş çalışmaları, sayıları sürekli olarak artmakta olan araştırmacılar tarafından genişletiliyor. Bunların içinde, özellikle, R. A.

Fisher, W. D. Hamilton, G. C. Williams ve J. Maynard Smith adlarını sayabiliriz. Şimdi de, ilk kez olarak, bu doğal seçilime dayalı, mühim sosyal kuram Richard Dawkins tarafından basit ve popüler bir üslupla sunulmaktadır. Dawkins sosyal kuramdaki yeni çalışmaların ana temalarını birer birer konu alıyor: Özverili ve bencil davranış kuramları, çıkarcılığın genetik tanımı, saldırgan davranışların evrimi, kan bağı kuramı (ebeveyn-döl ilişkileri ve sosyal böceklerin evrimleşmesi de dâhil), eşey oranı kuramı, ters özveri, aldatmaca ve eşey farklarının doğal seçilimi gibi… Kavramların altında yatan kuramın ehli olmanın verdiği güvenle Dawkins, bu yeni görevi hayranlık verici bir duruluk ve üslupla yerine getiriyor. Geniş biyoloji bilgisini kaynak alarak, okuyucuya biyolojinin zengin ve büyüleyici literatüründen bir tutam sunuyor. Yayınlanmış çalışmalarla fikir ayrılığına düştüğünde (benim kendi saplantılarımdan birini eleştirirken olduğu gibi) aşağı yukarı her zaman doğru hedefe yönelik. Dawkins bunun yanı sıra, sergilediği mantığı durulaştırmak için çaba harcıyor ve böylelikle de okuyucunun verilen mantığı uygulayarak tartışmayı daha da ileri götürmesini (ve hatta kitapta tartışılanları aşmasını) amaçlıyor. Tartışmalar ise çok yönlü. Misal verilecek olursa, aldatmaca hayvanlar arası iletişimde temel nitelikteyse (ki Dawkins böyle düşünüyor), bunu tespit etmek için kuvvetli bir seçme olmalı ve bu da, söz konusu aldatmacayı ele vermemek için bazı güdüleri ve gerçekleri açığa çıkarmayacak, kendini tanımanın kurnazca metotları ile bir kendini aldatma düzeyi benimsenmesine yol açmalı. Bu nedenle, doğal seçilimin sinir sisteminin evrimleşmesi lehine çalıştığı ve bunun da dünyaya ilişkin daha doğru görünümler üreteceği yolundaki alışılagelmiş bakış açısı aklın evrimine pek naif bir yaklaşım olarak karşımıza çıkıyor. Sosyal kuramdaki son gelişmeler, karşı devrimci etkinliklerin hafiften elini ayağını tutuşturmaya yetecek kadar mühim olmuştur.

Misal verilecek olursa, son gelişmelerin gerçekte sosyal gelişmeyi genetikçe olanaksız gibi göstererek engelleyecek döngüsel bir tuzağın parçası olduğu öne sürülmüştür. Benzeri zayıf düşünceler bir araya getirilerek, Darwinci sosyal kuramın politik yorumuna tepkiler olduğu izlenimi verilmeye çalışılıyor. Bu düşünceler gerçeklerden bi hayli uzaktırlar. Eşeylerin genetik açıdan eşit olduğu ilk kez, Fisher ve Hamilton tarafından açıkça ortaya konulmuştur. Kuramdan ve sosyal böceklerden gelen rakamsal veriler, ebeveynlerin, döllerine baskın olmaları için (veya dölün ebeveyne baskınlığı) içsel bir eğilim olmadığını göstermektedir. Ana babanın çocuğu üstüne yaptığı yatırım ve dişi seçimi kavramları eşey farklarına bakışımızda eşsiz, nesnel bir esas sağlamıştır. Bu ise, kadınların gücünü ve haklarını, biyolojik eşitliğin işlevsiz bataklığında köklendirmeye çalışan yaygın çabalara karşı hatırı sayılır bir ilerleme manasına gelmektedir. Kısa olaraksı, Darwinci sosyal kuram sosyal ilişkilerin altında yatan simetri ve mantığın bir parçasını yakalamamıza olanak verir. Bunun tam anlamıyla kavranılması ise, politik yaklaşımımızı yeniden hayat verecek ve psikoloji bilimi ile tıp psikolojisi için gereken entelektüel desteği sağlayacaktır. Süreç içinde ise, çektiğimiz acıların köklerini -ki bunlar çok çeşitlidir- daha derinden anlamamızı sağlayacaktır. Bu kitap bir bilimkurguymuşçasına -veya ona benzer bir şey gibi- okunmalı. Düş gücüne seslenmek üzere tasarlandı. Lakin bilimkurgu değil; bu kitap bilimin ta kendisi. Size kalıplaşmış bir tanım gibi görünebilir ama, “kurgudan daha enteresan” sözcükleri benim gerçek ile ilgili hissettiklerimi bütünüyle göz önüne seriyor. Bizler yaşamkalım makineleriyiz, genler adıyla bilinen bencil moleküllerini körü körüne korumak için programlanmış robot araçlarız.

Beni hâlâ şaşkınlığa sürükleyen bir gerçek bu; senelerdır bilmeme karşın, hiçbir zaman tam alışamadım. Besleyebileceğim umutlardan biri ise, başka insanları şaşırtma hususunda başarılı olabilmek. Bu kitabı, yazarken varlıklarını hep yanımda hissettiğim üç düşsel okuyucuya adıyorum. Öncelikle bilime yabancı olan okuyucu. Onu düşünerek aşağı yukarı hiç teknik terim kullanmadım; özel sözcükler kullanmam gereken yerlerde de söz konusu bu sözcükleri tanımladım. Neden bilimsel dergilerimizde de terimlerin büyük bir bölümünü sansürden geçirmediğimizi düşünüyorum. Bilime yabancı okuyucunun özel bilgisi olmadığını varsaydım, fakat aptal olduğunu düşünmedim. Aşırı basitleştiren herkes bilimi popüler kılabilir. Bense bazı incelikli ve çetrefil fikirleri matematik-dışı bir dil tercih ederek ve özlerini kaybetmeden popüler hale getirmek için çetin bir uğraş verdim. Bunda ne dereceye kadar başarılı olduğumu bilemiyorum. Fazlasıyla arzuladığım bir başka amaca, kitabın konusunun hak ettiği miktarda eğlendirici kılınması ve okuyucunun “yakalanmasının” sağlanması amacına ulaşıp ulaşmadığını da kestiremiyorum. Uzun süredir, biyolojinin başkaları için de gizemli bir öykü kadar heyecanlandırıcı olması gerektiğini düşünüyorum, çünkü biyoloji sırrın ta kendisidir. Konunun verebileceği coşkunun küçücük bir parçasından daha fazlasını açığa çıkarabildiğimi düşünmeye cesaretim yok. İkinci düşsel okuyucum uzmandı. Analojilerimin ve mecazlarımın bazılarını okuduğunda soluğunu tutan, acımasız bir eleştirmen.

En çok sevdiği tabirler şunlar oldu: “istisnai olarak”, “fakat, diğer taraftan…” ve utanma veya dehşet dolu bir “un!” Onu dikkatle dinledim, hatta bütün bir bölümü onun için yeniden yazdım ama sonunda öyküyü kendi düşündüğüm biçimde anlatmam gerekiyordu. Uzman, yine de hadiseleri koyuş tarzımı görünce tatmin kalmayacak. Benimse en büyük umudum, onun bile kitapta yeni bir şeyler bulması, belki aşina olduğumuz fikirlere yeni bir bakış, belki de yeni fikirlerin oluşması. Bu ulaşılmaz bir amaç mı? Öyleyse, en azıdan kitabın uzmanımızı bir trende eğlendireceğini umabilir miyim? Zihnimdeki üçüncü okuyucu, bilimle ilgisi olmayan okuyuculuktan uzmanlığa geçmekte olan bir öğrenciydi. Eğer hangi alanda uzman bulunacağına halen karar vermemişse, benim alanım olan zoolojiye ikinci bir kez bakması için onu cesaretlendirebileceğimi bekliyorum. Zooloji çalışmak için hayvanların genelde benzeşebilmesi ve bu alanın olası ‘yararlılığı’ dışında daha iyi bir neden var. Bu neden, biz hayvanların bilinen evrendeki en karmaşık ve müthiş dizayn edilmiş makine parçaları olduğumuz. Bu sözcüklerle açıkladığımızda, neden başka şeyler üzerinde çalışıldığını görebilmek zor! Kendini zaten zoolojiye adamış öğrenci için kitabımın eğitsel bir değeri bulunacağını bekliyorum. O, benim yaklaşımlarımı temellendiren özgün makaleler ve teknik kitaplarla çalışmak zorunda. Özgün kaynakları özümsemede kuvvetlik çekiyorsa, belki benim matematik-dışı yorumlarım, bir giriş ve ek olarak, yararlı olabilir. Üç farklı okuyucuya çekici görünmeyi denemek, bildik tehlikeleri de bununla birlikte getirecektir. Sadece bu tehlikelerin farkında olduğumu, fakat denemenin avantajları karşısında hafif göründüklerini söyleyebilirim. Ben bir etoloğum ve bu da hayvan davranışları üzerine bir kitap. Eğitimimi aldığım etolojik geleneğe karşı duyduğum borç, kitap boyunca hissedilecektir. Bilhassa, Oxford’da on iki sene boyunca yönetiminde çalıştığım Niko Tinbergen’in, üzerimdeki tesirinin boyutları düşünülemez.

“Yaşamkalım makinesi” deyimi onun kendi sözcükleri değil; ama pekâlâ da onun olabilirdi… Lakin etoloji, son senelerda, geleneksel etolojik kaynakların dışındaki kaynaklardan gelen fikirler sonucu dinçleşmiştir. Bu kitap, büyük ölçüde bu taze fikirleri temel almıştır. Yaratıcıları metinde gereken yerlerde anılmıştır ve G. C. Williams, J. Maynard Smith, W. D. Hamilton ile R. L. Trivers başlıcaları olarak belirmektedir. Çeşitli insanlar kitabın ismi için tavsiyelerde bulundular. Bunları, şükran duyarak, bölüm başlıkları olarak kullandım: “Ölümsüz Sarmallar”, John Krebs; “Gen Makinesi”, Desmond Morris; “Gencilik”, Tim Clutton-Brock ve Jean Dawkins (Birbirlerinden bağımsız olarak ve Stepnen Potter’dan özür dileyerek). Düşsel okuyucular, tutucu umutların ve isteklerin hedefleri olabilirler, fakat gerçek okuyucu ve eleştirmenlerden daha az pratik yararları mevcuttur. Bir düzeltme çılgınıyım. Marian Dawkins, her sayfa için, sayısız taslaklar ve son-taslaklarla uğraşmak zorunda kaldı; biyolojik literatür üzerine olan mühim bilgisi ve kuramsal poblemleri anlaması, hiç bitmeyen yüreklendirmesi ve moral desteği ile birlikte, benim için vazgeçilmez olmuştur.

John Krebs de tüm kitabı taslak halinde okudu. Konu üzerine olan bilgisi benimkinden fazladır ve önerileri iğneleyici olmaktan uzak ve cömertçe olmuştur. Glenys Thomson ve Walter Bodmer, genetik konuları ele alış tarzımı nazikçe, fakat ısrarla eleştirdiler. Korkarım ki, düzeltmelerimi yine doyurucu bulmayacaklar, fakat bir parça daha geliştirilmiş bulacaklarını bekliyorum. Harcadıkları zaman ve gösterdikleri sabır için şükran borçluyum. John Hawkins yanlışlığa yol açabilecek ifadeleri saptamada şaşmaz bir göz oluşturdu ve yeniden yazılmaları için müthiş yapıcı tavsiyelerde bulundu. Maxwell Stamp’den daha uygun bir “bilim adamı olmayan zeki okuyucu” düşünemezdim. İlk taslağın üslubunda fark ettiği genel ve mühim bir kusur, son şekil için çok yararlı oldu. Belirli konular için yapıcı eleştiriler getiren ve uzman tavsiyeleri sunanlar ise şöyleydi: John Maynard Smith, Desmond Morris, Tom Maschler, Nick Blurton Jones, Sarah Kettlewell, Nick Humphrey, Tim Clutton-Brock, Louise Johnson, Christopher Graham, Geoff Parker ve Robert Trivers. Pat Searle ve Stephanie Verhoven ise, yalnızca metni daktilo etmekle kalmadılar, bunu yaparken de eğleniyormuş gibi görünerek beni yüreklendirdiler. En son, Oxford University Press’den Michael Rodger’a, taslağı eleştirerek yardımcı olmasının yanı sıra, bu kitabın üretiminin tüm aşamaları ile ilgilenerek görevinin gerektirdiğinin çok ötesinde çalıştığı için t e ş e kkü r e d i yo r um.

Richard Dawkins – Gen Bencildir PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu