PDF

Şerif Mardin – İdeoloji PDF Oku indir

Şerif Mardin – İdeoloji PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Şerif Mardin – İdeoloji kitabını araştırdık. Ayrıca Şerif Mardin tarafından kaleme alınan Şerif Mardin – İdeoloji kitap özetinin yanı sıra, Şerif Mardin – İdeoloji pdf oku, Şerif Mardin – İdeoloji yandex, Şerif Mardin – İdeoloji e-kitap pdf, Şerif Mardin – İdeoloji PDF Drive, Şerif Mardin – İdeoloji Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Şerif Mardin – İdeoloji PDF indir Oku

Önsöz; Bu kitap son senelerda verdiğim bir seminerde ele alınan bazı tema’ları yansıtmaktadır. Eseri okuyarak fikirlerini söyleyen Berent Enç, Mete Tunçay, Gökçe Cansever, Doğan Cüceoğlu ve Taha Parla’nın önerilerinden yararlandım. Ortaya çıkan metindeki hatalar ise pek tabii ki bu eleştirilerin sonucu değil de, kendi çalışmalarımın özelliği olarak değerlendirilmelidir.

Bu eser bir bakıma orijinal fikirleri içermektedir, bir bakıma da orijinal bir eser değildir. Önce niçin orijinal olmadığını söylemekte yarar var: kitap düşünce sosyolojisinde bir asırdanberi süregelen çalışmalar üzerine kurulmuştur. Bu çalışmalar kümesine Marx’ın toplum kuramı, bilgi sosyolojisinin katkıları, modern analitik felsefe, sosyal antropoloji ve fenomenolojinin bazı yönleri girer; bunların hepsi bilinen yaklaşımlardır. Çalışmanın yeniliği bu yönelimleri manalı bir bütün içinde değerlendirmeye çalışmış olmasıdır. Tabii, bu çok çapraşık konuların “ideoloji” ile kesişen yönlerinin hepsinin birden sunulması olabilecek değil. Tasarladığımız yapıtın “bütünlüğünü sürdürmek de, bundan dolayı, fakat kısmen başarılı olabilmiştir. Ülkemizde “ideoloji” hususunda çok şey söylenmiştir ve söylenmektedir; fakat bu incelemeler daha çok bir ideolojinin niçin iyi yahut kötü, üstün yahut anlamsız olduğunu anlatmaya yönelir; ideolojik düşüncenin ayrıntı kısmının ne olduğunu, hangi etkenler neticesinde meydana geldiğinı incelemez. Hele yazarın kendi düşüncesinin hangi taraflarının ideolojik olduğunu hiç araştırmaz. Bu eserin göstermeye çalıştığı nokta, düşünce süreçlerimizde bizi “objektiflikten uzağa iten unsurların sayılmayacak kadar çok olduğudur. Bu “yanlı”lık bir dereceye kadar kontrolümüzün dışında olan bir zamantir. Bu durumda yapabileceğimiz bir tek şey mevcuttur, o da olanaklarımız oranında toplum ile ilgili bilgilerimizin yanlılığının (bias) kaynağını araştırmaya çalışmaktır. Burada bunun için bir “envanter” sağlanmıştır.

Eserin sonundaki ek bibliyografya, araştırmanın metninde kullanılmamış bir çok kaynağı sıralamaktadır, fakat bu da eserin amacına uygundur. Araştırma, “ideoloji” konusunu merak edenlere ve sosyolojinin ve siyasal bilimlerin başlangıç düzeyinde olanlara bir “giriş” olarak sunulmuştur. Konuyu daha da derinden incelemek isteyenler için de başvuracakları bir eser listesi hazırlanmıştır. Bibliyografya bu yaklaşımı yansıtmaktadır. Düşünmemin şekillenmesinde her şeyden fazla -dolaylı yahut dolaysız- Alman felsefesinin çıkardığı poblemleri ciddiye alan fikir akımlarının ağır bastığı görülecektir. Bunların içinde toplum yaşamının bir sembolleştirme sürecinden geçtiğini söyleyen Ernst Cassirer ve Alfred Schutz gibi kimselerin etkisi özellikle seçilecektir. Lakin bunun yanında bu kitapta ileri sürülenlerin Durkheim’dan beri süregelen bir tartışmayı izlediği görülecektir. O da Durkheim’dan sonra sosyal bilimlerin bir odak noktasını oluşturan ve “inançların toplumsal yapıda yeri nedir?” şeklinde nitelendirilebilecek sorundur. Çağdaş toplum bilimlerinde, bu sorun “bilgi dağarcığımızın toplumsal rolü nedir?” sorunundan ayrı bir sorun olarak görülmemektedir. {1} Kitabımı sosyal bilim alanlarına yeni gelen kimselerin sıkılmadan okuyabileceği bir biçimde yazmaya çalıştım. Sosyal bilimlerin üzerinde durduğum alanlarındaki gelişmeleri açık ve seçik olarak anlatabiliyorsam, çok zaman karışık savlar olarak ortaya atılan bu bilgilerin nasıl birbirine dayandığını gösterebiliyorsam çalışmalarımı başarılı sayacağım. İDEOLOJİ, devrimizin hadiselerindan ve düşünce akımlarından bahsederken git gide sık tercih ettiğimiz bir kelime oldu. “İdeolojik akımlar”, “Marksist İdeoloji”, “Sağın İdeolojisi” gazete ve kitaplarda -Avrupa’da ve Asya’da- son elli yılda sürekli olarak görülen deyimler içinde yeraldı. Türkiye’de de bu kavram son on yılda toplum meseleleriyle yakında zamandan ilgilenen kimselerin sözlüğünde baştaki sıraya geçti. “İdeoloji” dendiği zaman bundan ne anlıyoruz? Türkiye’de, 1974 senesinde ufak bir grup üniversite öğrencisi üzerinde yapılan kolay bir şekilde bir uygulama bize bir ipucu temin ediyor.

Yapılan anketten, “ideoloji”nin denekler içinde iki anlam taşıdığı anlaşılıyor. Öğrencilerin büyük çoğunluğu için “ideoloji” “sistematik bir fikir yapısı yahut anlatısı”dır. Gerçekten de ideolojinin bu anlamı konunun bir yönünü teşkil ediyor. Deneklerin çok daha ufak bir grubu “İdeoloji dendiği zaman aklınıza ne gelir” sorusuna, “Gerçekleri olduğu gibi yansıtmayan bir fikir yapısı” yahut buna benzer deyişler kullanıyor. “Gerçekleri olduğu gibi yansıtmamak” Marx’ın ideoloji tanımına çok benziyor ve gerçekten ideoloji adını verdiğimiz olayın ikinci bir eksenini oluşturuyor. {2} Komünizm yahut faşizm gibi belli başlı ideolojilerin içeriğinin ne miktarda sistematik olduğunu incelediğimiz zaman konuya birinci açıdan yaklaşıyoruz. Tabii, ideolojinin “sistematikliği” az yahut çok olabilir. Faşizm’de sistematikliğin bir hayli azaldığını görürüz, zaten faşizm sistematik olmamakla, insanın eylemci potansiyeline dayanmakla övünür. Bazı kimselere göre ideolojilerin araştırılması için manalı bir yaklaşım, bunları iç – yapısal “yoğunluk”- derecelerine göre sınıflandırmaktır. Misal verilecek olursa Shils’in sınıflandırması – en yoğun biçimden başlayarak- şöyle: ideoloji, görüş açısı, inanç sistemi (creed), sistem, fikir hareketi (movement of thought) ve program. {3} Shils’e göre bunlar şu noktalarda birbirlerinden sistematikleri yönünden farklıdır: a) anlatım kesinliği (explicitness of formulation), b) merkezî bir ahlâkî yahut bilişsel (cognitive) eksen etrafında sistematik olarak kümelenme derecesi, c) geçmişin yahut çağın düşünce türleriyle yakınlığı, ç) yeni unsurlara yahut çeşitliliğe kapalılık derecesi, d) davranışı etkilemeye çalışma derecesi, e) bununla birlikte getirdiği etki, f) katılanlardan istenen fikir birliği, g) düşüncesin meşruluğunun ne miktarda bir otoriteye bağlandığı (authoritativeness of promulgation), h) inancı gerçekleştirmeyi üstüne almış bir kurumla ilişkisi. Shils’e göre “ideoloji” fakat bu özelliklerin yoğun olarak belirlendiği miktarda bütünleşme gösteren düşünce yapıtlarıdır. Bunun yanı sıra, “görüş açısı”, örneğin, tam bir ideoloji sayılamaz. Shils’e göre “Görüş Açısı”nın özelliği, meşruluk sağlayıcı belli bir otoriteye bağlı olmamasıdır; bunu” emsallarini Protestanlıkta ve Budizmde bulabiliriz. Shils’in “inanç sistemi” yahut “mezhep” olarak tanımladığı ideolojiye benzer fikrî yapıtlar da, “ideoloji”den toplumsal içerikten yoksun olma noktasında ayrılır.

Bu düşüncenin zaman içinde değişebildiğim de görürüz, Shils buna bir misal olarak Katolikliği gösteriyor. Shils’e göre “fikir hareketi” aynı alanda çalışan kimselerin vardıkları benzer bir görüş açısıdır, bunun örneği olarak da Hegel’ciliği ve varoluşçuluğu veriyor.

Şerif Mardin – İdeoloji PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu