Toplumun Reddettiği: Ruhsal Hastalığı Olan İnsanlara Karşı Ayrımcılık PDF indir
Toplumun Reddettiği: Ruhsal Hastalığı Olan İnsanlara Karşı Ayrımcılık PDF indir, e-kitap sitemizde Toplumun Reddettiği: Ruhsal Hastalığı Olan İnsanlara Karşı Ayrımcılık kitabı ile ilgili bilgi vereceğiz. Graham Thornicroft tarafından kaleme alınan Toplumun Reddettiği: Ruhsal Hastalığı Olan İnsanlara Karşı Ayrımcılık kitabı 372 sayfadan oluşup, Ciltsiz kapak olarak yayınlanmıştır. Toplumun Reddettiği: Ruhsal Hastalığı Olan İnsanlara Karşı Ayrımcılık kitabını 9786056512803 numarası ile kontrolünü yapabilirsiniz. Toplumun Reddettiği: Ruhsal Hastalığı Olan İnsanlara Karşı Ayrımcılık kitap özeti, Toplumun Reddettiği: Ruhsal Hastalığı Olan İnsanlara Karşı Ayrımcılık pdf oku, Toplumun Reddettiği: Ruhsal Hastalığı Olan İnsanlara Karşı Ayrımcılık yandex, Graham Thornicroft e-kitap pdf, Toplumun Reddettiği: Ruhsal Hastalığı Olan İnsanlara Karşı Ayrımcılık PDF Drive, Toplumun Reddettiği: Ruhsal Hastalığı Olan İnsanlara Karşı Ayrımcılık Epub ile alakalı indirme linkleri makalemizde.
Toplumun Reddettiği: Ruhsal Hastalığı Olan İnsanlara Karşı Ayrımcılık PDF Oku
Toplumun Reddettiği: Ruhsal Hastalığı Olan İnsanlara Karşı Ayrımcılık Kısa Özet
Okuduğumuz her kitap bizde olumlu veya olumsuz bir iz bırakır. *Toplumun Reddettiği: Ruhsal Hastalığı Olan İnsanlara Karşı Ayrımcılık* kitabı yalnızca olumlu bir iz bırakmakla yetinmedi; damgalama, dışlama ve ayrımcılık zıtı mücadelemizde bizi cesaretlendirdi ve bir tür manifesto işlevi üstlendi. Ana yapısı saygınlığıyla akademik olan bir kitabın, toplumda yaşayan herhangi bir insanın duygularına ve düşüncelerine dokunabilmesi az bulunur bir özelliktir. Thornicroft bu kitabında bunu başarmıştır. Yılların bilgi ve deneyim birikimi ışığında, öte yandan sorunu bizzat yaşayan bireylerin yaşadıkları acıyı ete kemiğe büründürüp sergilerken ve toplumu oluşturan her bir bireye sorumluluklarını hatırlatırken; diğer yandan konuyla alakalı bilim bireylerina ilk kezri, hassasiyetleri ve esas olarak yapılması gerekenleri işaret etmiştir.
Thornicroft’un temel mesajı, damgalama, dışlama ve ayrımcılıkla mücadele hususunda, doğrudan doğruya gerçekliğin bizatihi kendisine odaklanmak gerektiğidir. Günümüze dek gösterilen çabaların birkaç ufak istisna dışında, duygudan yoksun, bağlamdan kopuk, dolaylı ve varsayımsal niteliklerine dikkat çeken yazar, artık odağın damgalamadan ayrımcılığa bilinçli olarak aktarılması gerektiğini öne sürmektedir. Bunun sağlayacağı birden fazla kazanım olacaktır. Belirleyici olan tutum değil, yaşamın içindeki davranış şekilidir. Ne dile getirdiğimiz veya ne düşündüğümüzden fazla, ne yaptığımızdır. Misal verilecek olursa bir işverenin varsayımsal olarak ruhsal hastalığı olan birisini işe alacağını söylemesi değil, somut olarak işe alıp almadığı mühimdir. Böylesi *yaşayan* girişimler, ruhsal hastalığı olan insanlara ilişkin davranışların hangi müdahalelerle değişip değişmediğinin açık olarak sınanmasına olanak tanıyacaktır. Mesele, *zavallı deli*ye acıyarak yardım etme meselesi değildir. Yasalar önünde herkesin eşit olması ve bunun bağlayıcılığıdır. Ayrımcılık zıtı politikalar ve hukuki girişimler herkes için eşit olarak yaşama geçirilmelidir. Ayrımcılık karşısındaki bakış açısı *damgalanan* insana odaklanmaktan çok, *damgalayan* insana odaklanan bir nitelik taşımalıdır. Bunun yanında, ruhsal hastalığı olan insanlara dair adaletsizlik, haksızlık ve ayrımcılık hususundaki çalışmalarda, onların yaşadığı deneyimler yol gösterici olmalıdır.
Çeviri dili hususunda olabildiğince esnek olmaya çalıştık. Türkçenin bilim dili olarak varsıllaşması tabi ki çok mühim. Lakin ayrımcılık gibi hassas bir hususta anlaşılır olmak herşeyden daha mühim. Bu nedenle kendimizi serbest bıraktık, zorlamadık. Yeri geldi olanak dedik, yeri geldi imkan. Detay da dedik ayrıntı da. Etken de dedik, faktör de… *Mental Illness* teriminin karşılığı olarak, *akıl hastalığı* yerine *ruhsal hastalık * sözcüklerini kullanmayı tercih ettik. Sadece kitabın adını Türkçe ifade ederken bile, bir seçim yapmak durumunda kalmak bizim için yeterince zorlayıcı oldu. *Shun* sözcüğünü Türkçede karşılayan, yakın duran, akrabalığı olan o kadar çok sözcük var ki, birini tercih etmek zorundaydık. Yine de bu akraba sözcükleri burada anmak yaralı olcaktır: Dışlamak, kaçınmak, yok saymak, görmezden gelmek, uzak durmak, hor görmek, hakir görmek, reddetmek, küçümsemek, nefret etmek, aşağılamak, tenezzül etmemek, tepeden bakmak, ufak görmek, iğrenmek, çekinmek, ihmal etmek, savsaklamak, boşlamak, aldırmamak, ilgisiz kalmak, engel olmak, geri çevirmek, refüze etmek, çıkarıp atmak, kusmak, istememek, kabul etmemek, adam yerine koymamak, hiçe saymak, beğenmemek, uzak durmak… Nasıl? Hepsi yeterince olumsuz değil mi? Aslını söylemek gerekirse dini bağlamda kullanılan *aforoz etmek* sözcüğü belki de bu anlamların hepsini karşılıyor: herhangi bir kimseyi iletişimin, toplumun dışına çıkarmak. Biz reddetmek sözcüğünü seçtik ve toplumun reddettiği dedik. Toplumun dışladığı veya dışlanmış da diyebilirdik yahut yukarıdaki fiillerden köken alan herhangi birini kullanabilirdik. Sonuçta meramımızı anlattığımızı sanıyoruz. Adı ne olursa olsun ister toplumsal dışlama, ister toplumsal reddetme, bu fiil, buna maruz kalan insanda derin ruhsal yaralar açar. Bir insanı toplumsal olarak reddetmek, bir tür işkencedir ve işkence de insanlık onurunun bir gün mutlaka yeneceği bir insanlık suçudur.
Ruhsal hastalıklarla alakalı damgalama, dışlama ve ayrımcılıkla mücadele hususunda hepimize büyük görevler düşüyor. En mühimsi de, bir an önce ve sahici bir biçimde harekete geçmek…
Toplumun Reddettiği: Ruhsal Hastalığı Olan İnsanlara Karşı Ayrımcılık PdF indirmek için Tıklayın