PDF

Osho – Sezgi – Mantığın Ötesini Bilmek PDF Oku indir

Osho – Sezgi – Mantığın Ötesini Bilmek PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Osho – Sezgi – Mantığın Ötesini Bilmek kitabını araştırdık. Ayrıca KolektifOsho tarafından kaleme alınan Osho – Sezgi – Mantığın Ötesini Bilmek kitap özetinin yanı sıra, Osho – Sezgi – Mantığın Ötesini Bilmek pdf oku, Osho – Sezgi – Mantığın Ötesini Bilmek yandex, Osho – Sezgi – Mantığın Ötesini Bilmek e-kitap pdf, Osho – Sezgi – Mantığın Ötesini Bilmek PDF Drive, Osho – Sezgi – Mantığın Ötesini Bilmek Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Osho – Sezgi – Mantığın Ötesini Bilmek PDF indir Oku

SEZGi Muhakeme, bilinmeyeni bilme çabasıdır, sezgi ise bilinemeyecek olanın yarattığı histir. Bilinemeyene ulaşmak olabilecekdür, ama açıklamak olabilecek değildir. Hissetmek olabilecekdür, açıklaması ise imkansız… Sezgi bilimsel olarak açıklanamaz, çünkü bu olgunun kendisi bilimdışı ve mantıksızdır. Sezgi adı verilen olgunun kendisi mantık dışıdır. Konuşurken sezgi açıklanabilir mi diye sormak normal gelebilir, fakat bu aslında sezgi akla indirgenebilir mi manasına gelmektedir ve sezgi aklın ötesinde bir şeydir. Aklın bir unsuru değil, aklın ulaşmamış olduğu bir noktadan gelmektedir. O yüzden akıl onu hissedebilir, fakat açıklayamaz. Sezgi sıçraması aradaki boşluk yüzünden hissedilebilir. Sezgi akıl tarafından hissedilebilir ve bir şeyin olduğu kayda geçirilebilir, fakat bu açıklanamaz çünkü açıklamak için nedensellik gerekir. Bu açıklama, nereden geldiği, neden geldiği ve nedeninin ne olduğu gibi sorulara yanıt vermek durumundadır ve aklın ötesindeki bir noktadan geldiği için akılsal bir nedensellik bulunmaz. Akılla hiçbir bağı veya sürekli olarakliği yoktur. Sezgi akılla hiçbir bağlantısı olmayan değişik bir oluş boyutu olsa da aklı etkileyebilir. Daha yüksek bir gerçeklik halinin daha düşük bir gerçekliği etkileyebileceğini anlamalıyız. Lakin düşük gerçeklik, daha üst bir gerçekliği etkileyemez. O yüzden sezgi daha üstün olduğu aklı etkileyebilir, fakat akıl daha düşük düzeyde olduğu için sezgiyi etkileyemez.

Tıpkı zihninin bedenini etkileyebilmesine rağmen bedeninin zihnini etkileyememesi gibi, varlığın zihnini etkileyebilir ama zihnin varlığını etkileyemez. O yüzden eğer varlığına ulaşmak istiyorsan, kendini bedeninden ve zihninden ayırman gerekiyor. Onlar daha yüksek bir olguya ulaşamaz. Daha yüksek gerçekliğe ulaştıkça, daha düşük dünyanın oluşları geride bırakılmalıdır. Düşük noktada daha yükseğin açıklaması yoktur. Çünkü bilgilendirmedeki terimlerin özü o düzeyde bulunmaz, anlamsız kalır. Lakin akıl bu boşluğu hisseder ve onu bilir; ötesinde bir şey olduğunu hisseder. Bu kadarı bile akıl için çok büyük bir gelişmedir. Lakin akıl bunun yanı sıra olanları reddedebilir. İnanç veya inançsızlık adı verilen şey, aslında budur. Eğer akıl tarafından açıklanamayan bir şeyin yok olduğunu hissediyorsan, o zaman “inançsızsın.” O zaman bu düşük varlık düzeysindeki akla bağımlı olan bir hayat sürersin. O zaman sırrı dışlar, sezginin sana hitap etmesine set çekersin. Rasyonel dediğimiz insanlar bunlardır. Rasyoneller daha baştan bir şeyin geldiğini göremez.

Eğer rasyonellik eğitimi aldıysan, daha üste izin vermezsin. Onu inkâr eder, “bu olabilecek değil, hayal gücüm olmalı. Rüya görüyor olmalıyım, mantıklı bir açıklama getiremezsem bunu kabul etmeyeceğim,” dersin. Rasyonel bir zihin etrafına duvar örer. Sezgi, bu muhakeme duvarının içine hapsedilen zihne ulaşamaz. Lakin aklını bu sınırlar olmadan kullanabilirsin. O zaman muhakemeni bir araç olarak kullanıp, kendini açık tutabilirsin. Üstten gelecek olana karşı açık olursun. Eğer bir şey gelirse onu algılarsın. İşte o zaman aklını destek olarak kullanabilirsin. Aklın, “benim ötemde bir şeyler oldu” kaydını yapar. Bu boşluğu anlamana yardımcı olmaktadır. Bunun dışında akıl, ifade için kullanılabilir. Açıklama için değil, ifade etmek için. Bir Buddha herhangi bir şey “açıklamaz.

” İfade eder ama bilgilendirmede bulunmaz. Bütün ‘upanişadlar’ bilgilendirmede bulunmadan ifade eder. “Bu böyledir, bu şöyledir, şimdi bu oluyor. Eğer isteğe göre girin, dışarıda durmayın. İçeriden dışarıya bir açıklama yapmak olabilecek değil. O yüzden içeri girin, içerden biri olun” derler. İçeri girsen bile sana hiçbir şey açıklanmayacak. Onları idrak edecek ve hissedeceksin. Akıl anlamaya çalışır, fakat başarısız olması kaçınılmazdır. Daha üst olan, daha alta indirgenemez. SEZGİ HERHANGİ BİR ARACA İHTİYAÇ DUYMADAN DOLAŞIR.— O yüzden bir sıçramadır; o yüzden bir zıplamadır. Bir noktadan bir başka noktaya arada herhangi bir bağlantı olmaksızın sıçrar. Eğer ben sana sıra sıra gelirsem bu bir sıçrama değildir. Lakin sana herhangi bir adım atmadan gelirsem sıçramış olurum.

Gerçek bir sıçrama ise daha derindir. Bu A noktasında varolan bir şeyin, sonra B noktasında varolması ve ikisinin içinde varlığının bulunmaması demektir. Gerçek sıçrayış budur. Sezgi bir sıçramadır. Sana sıra sıra gelen bir şey değildir. Sana gelen değil, sana olan bir şeydir. Herhangi bir kaynağı olmayan ve etrafında herhangi bir delil yaratmayan bir oluş. Bu ani oluş sezgidir. Eğer ani olmasa, önceden yaşananlarla ilişkili olsa, o zaman muhakemenle bir yol keşfedebilirsin. Bu zaman alır fakat yapılabilir. Muhakemen, onu idrak etme, anlama ve kontrol etme kapasitesine sahiptir. O zaman bir gün, tıpkı radyo veya televizyon gibi sezgi alıcısı bir cihaz geliştirilebilir. Eğer sezgi ışın veya dalgalarla gelseydi onları tespit edecek bir cihaz yapabilirdik. Lakin hiçbir cihaz sezgiyi algılayamaz, Çünkü bir dalga olgusuna sahip değildir. Zaten bir olgu da değildir.

Sadece yokluktan varlığa çıkan bir sıçramadır. Sezgi tamamen budur. O yüzden de muhakeme onu inkâr eder. Muhakeme onunla karşılaşma kapasitesine sahip olmadığı için onu yok sayar. Muhakeme yalnızca nedensellik ve etkinliğe bölünebilen olgularla karşılaşabilir. Muhakemeye göre yalnızca iki varlık boyutu bulunur, bilinen ve bilinmeyen. Bilinmeyen, şu anda bilinmemesine rağmen bir gün bilinecek şeyleri kapsar. Lakin mistisizm üç boyut olduğunu söyler: Bilinen, bilinmeyen ve bilinemeyecek olan. Bilinemeyecek olanla mistik, bilinmesi olabilecek olmayan şeyleri ifade eder. Aklımız bilinen ve bilinmeyenle alakalıdir, bilinemeyenle değil. Sezgi ise bilinemeyenle, yani bilinmesi olabilecek olmayanla çalışır. Belli bir zamandan sonra bilinecek bir şey değildir. Bilinemezlik onun temel niteliğidir. Burada söz konusu olan cihazlarının yeterince hassas olmaması, mantığının yetmemesi veya matematiğinin yeterince gelişmiş olmaması değildir. Bilinemeyenin temel niteliği, bilinemezliktir.

Her zaman bilinmeyen olarak varolacaktır. Sezginin boyutu işte budur. Bilinemeyenden bir şeyi hissettiğin zaman bu bir sıçramadır, herhangi bir bağ veya yol yoktur. Bir noktadan diğerine geçiş yoktur. Bunu kavramak imkansız görünür. O yüzden sana, bunu hissedebilir ama anlayamazsın dediğim zaman, bu tip şeyler dile getirdiğim zaman, aslında saçmaladığımı çok iyi biliyorum. “Saçmalık” duyularımız tarafından anlayamadığımız şeylerdir ve zihnimiz de bir duyudur. En arka planda kalan duyumuz. Sezgi olabilecekdür çünkü bilinemeyen mevcuttur. Bilim bunun varlığını reddeder çünkü onun için “yalnızca tek bir ayrım mevcuttur, bilinen ve bilinmeyen. Eğer bir Tanrı varsa, onu laboratuvar çalışmalarıyla keşfederiz. Eğer varsa, bilim onu keşfeder” der. Diğer taraftan bir mistik ise “ne yaparsanız yapın, varlığın temelinde bulunan bir şey bilinemeyen, bir gizem olarak kalacaktır” der. Eğer mistikler haklı değilse, bilim yaşamın tüm anlamını yok edecektir. Eğer bir gizem yoksa, yaşamın bütün anlamı ve bütün güzelliği yok olur.

Bilinemeyen bir güzelliktir; bir anlam, bir ilham, bir amaç. Bilinemeyen aracılığıyla yaşamın bir anlamı mevcuttur. Her şey bilindiği zaman hiçbir heyecan kalmaz, bıkar ve sıkılırsın. Bunun sırrı bilinemeyendir; yaşamın kendisidir. Şunu söyleyeceğim: Muhakeme yürütme olgusu, bilinmeyeni öğrenme çabasıdır. Sezgi ise bilinemeyenin bir olgusudur. Bilinemeyene ulaşmak olabilecek, fakat açıklamak olabilecek değildir. Hissetmek olabilecekdür, açıklamak değildir. Sen açıklamaya çalıştıkça muhakeme duvarı daha da yükselir, o yüzden çalışma. Bırak muhakeme kendi sahasında çalışsın. Bunun yanı sıra daha derin boyutlar olduğunu sakın unutma. Muhakemenin anlayamayacağı daha derin nedenler var. Muhakemenin kavrayamayacağı daha yüksek nedenler.

Osho – Sezgi – Mantığın Ötesini Bilmek PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu