PDF

Oğuz Cebeci – Psikanalitik Edebiyat Kuramı PDF Oku indir

Oğuz Cebeci – Psikanalitik Edebiyat Kuramı PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Oğuz Cebeci – Psikanalitik Edebiyat Kuramı kitabını araştırdık. Ayrıca Oğuz Cebeci tarafından kaleme alınan Oğuz Cebeci – Psikanalitik Edebiyat Kuramı kitap özetinin yanı sıra, Oğuz Cebeci – Psikanalitik Edebiyat Kuramı pdf oku, Oğuz Cebeci – Psikanalitik Edebiyat Kuramı yandex, Oğuz Cebeci – Psikanalitik Edebiyat Kuramı e-kitap pdf, Oğuz Cebeci – Psikanalitik Edebiyat Kuramı PDF Drive, Oğuz Cebeci – Psikanalitik Edebiyat Kuramı Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Oğuz Cebeci – Psikanalitik Edebiyat Kuramı PDF indir Oku

Edebiyat yapıtı ile yazar içindeki ilişki, edebiyata gerek sade okuyucu olarak, gerekse akademik anlamda yönelen çevrelerin dikkatini çeken, edebiyat eleştiri kuramında üzerinde önemle durulan bir konudur. Gerçi, 20. yüzyılın etkin edebiyat eleştirisi akımı “yeni eleştiricilik”, edebiyat yapıtını yaratıcısından bağımsız, kendisiyle başlayıp sona eren, tamamlanmış bir nesne olarak görmüş ve yapıtın kavranması için sanatçının bilinmesi gerektiği yolundaki görüşleri geçersiz saymıştır1. Buna karşılık, yaratıcı birinin iç dünyasının bilinmesinin yapıtın bilinmesi yönünden taşıdığı önem yadsınamaz; nitekim günümüz edebiyat eleştirisinde yazarın önemini vurgulayan yaklaşımların ağırlığı artmaktadır. Çağdaş eleştiri kuramlarında, yazarın yanı sıra, okuyucu da yapıtın bir unsuru olarak algılanmakta, yapıt kendi başına bir nesne olmaktan çok, bu iki öznel varlık içindeki alışverişin gerçekleştiği alan olarak değerlendirilmektedir2. Sanatçı-yapıt ilişkisinin kurulmasının yapıtın bilinmesi için gerekip gerekmediği hususundaki tartışmanın geri alanı, bu ça2) Jefferson &r Robey, 1986, s. 142-43, aynca, Selden & Widdowson, A Reader’s Guide to Contemporary Literary Criticism, 1993. s. 64-67. 1) Eagleton, T., Anatomy of Criticism, 1957. s. 48. 8 Oğuz Cebeci lışmanın konusunu oluşturan psikanalitik edebiyat eleştirisi perspektifinden bakıldığında, şöyle özetlenebilir: yapıtı anlamak için yazarın kişiliğinin ve yaşamının bilinmesinin gerekmediğini savunan “yeni eleştiri” akımı ortaya çıkmadan önce, kamuoyunda yazarın yaşamının öğrenilmesine yönelik büyük bir merak söz konusuydu. Yazarlara yönelik ilginin, aşağıda değinileceği gibi, 19.

yüzyılda doruk noktasına ulaştığı görülür. Sanatçıya yönelik bu popüler merak, edebiyat yapıtının yazarın kişiliğinin bir parçası olduğunu savunan Romantik edebiyat anlayışı tarafından da beslenmiştir3. Sigmund Freud’un geliştirdiği psikanaliz kuramıysa, sanatçının yaşam öyküsünün hem biyografik verilerden, hem de ürettiği yapıtlardan yola çıkılarak yeniden kurgulanmasını ve yine bu kurgudan yararlanılarak eserlerinin tekrar yorumlanmasını amacında olan psikobiyografi türünün doğmasına yol açmıştır. Freud’un Leonardo da Vinci üzerine yaptığı çalışma bu türün ilk örneğini oluşturur4. Lakin bir süre sonra, bu tarzda yazılan kitapların hem yazarların hem de eleştirmenlerin tepkisini çekmiş olduğu da bir gerçektir. Psikobiyografi türü, sanatçının yaşamı üzerine spekülatif tartışmalara yol açması sebebiyle eleştirilmiştir. Sanatçılar kişiliklerinin “teşhir edilmesinden” hoşlanmamışlar, sanat eleştirmenleri de, yazar ve yapıta bu biçimde yaklaşmanın “uygunsuz” olduğu görüşünü savunmuşlardır. Söz konusu yaklaşımlar, bir tür “özel yaşama saygı” ilkesinden ve ahlakçı görüşlerden yola çıkmakta, giderek, bir yapıtın altında gizli psikolojik motifler veya gerçek yaşam hadiselerindan yansımalar olabileceği düşüncesinin reddine, veya bu hadiselerin bilinmesinin, yapıtın bilinmesina katkıda bulunmayacağı noktasına ulaşmaktadır. Bu tepkilerin nedeni, çağımızın en mühim psikanalitik edebiyat eleştirmenlerinden N. Holland’ın görüşleri 4) Freud, Leonardo da Vinci-A Psychosexual Study of an Infantile Reminiscence, 1932. 3) Eagleton, T., Anatomy of Criticism , 1957. s. 74 Psikanalitik Edebiyat Kuramı 9 çerçevesinde anlaşılabilir. Holland’a göre, sanat eseri yaratıcısının bilinçaltında bulunan bir fanteziden kaynaklanmaktadır.

Bu nedenle, eğer sanat eseri, gizli bir fanteziyi saklamaya, rüyalarda olduğu gibi üzeri örtük bir biçimde dışa vurmaya hizmet ediyorsa, yapıtın temelindeki unsurların görülmektedirılması, bu oyunun bozulması sonucunu vererek yaratıcısını rahatsız edecektir5. Psikanalitik edebiyat eleştirisine karşı çıkılmasının kuramsal gerekçeleri şu biçimde ele alınabilir: Robert de Beaugrande’a göre6, Freud’cu yorumlara yönelik temel eleştirilerden biri, Fıeud’un bakış açısının kötümser olduğu, insan doğası ile ilgiliki görüşlerinin nevrotik veya olgunlaşmamış bireylere ilişkin gözlemlerden kaynaklandığı yolundadır. Buna ek olarak, yetişkinlik yaşamına ilişkin bütün açıklamaların bebeklik dönemine ait bir psikoloji temelinde yapılması da eleştirilmiştir. Freud’un öğretilerini kullanan edebiyat-sanat eleştirisi kuramları da aynı suçlamalara maruz kalmıştır. Buna karşılık, psikanalizi bir çözümleme aracı olarak kullanan eleştirmenler, metni yazarın bebeklik döneminin ruhsal dünyasını yeniden kurmakta bir araç olarak görmediklerini, metin çözümlemesi çalışmalarında, karakterlerin eylemlerini ve eylem nedenlerini yazarın sunduğu şekiliyle ele aldıklarını savunmaktadırlar. Buna göre, Freud’un yöntemine ilişkin eleştirilerde bir haklılık payı olsa bile, ardından yaşanan psikanaliz ekolleri bu problemi aşmıştır7.

Oğuz Cebeci – Psikanalitik Edebiyat Kuramı PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu