Arif Kaptan – Giyotinli Labirent PDF Oku indir
Arif Kaptan – Giyotinli Labirent PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Arif Kaptan – Giyotinli Labirent kitabını araştırdık. Ayrıca Arif Kaptan tarafından kaleme alınan Arif Kaptan – Giyotinli Labirent kitap özetinin yanı sıra, Arif Kaptan – Giyotinli Labirent pdf oku, Arif Kaptan – Giyotinli Labirent yandex, Arif Kaptan – Giyotinli Labirent e-kitap pdf, Arif Kaptan – Giyotinli Labirent PDF Drive, Arif Kaptan – Giyotinli Labirent Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Arif Kaptan – Giyotinli Labirent PDF indir Oku
Batan Geminin Ambarı ;Son altı aylık dönem, bütün hikayeyi anlayabilmek için geçmişe dönüşlerin belirsizliğinde yeterli olamazdı. Nerede ve ne zaman başladığına karar vermek yönünden kurgunun bağlamında çok daha gerilere, hatta yaşamaya kadar uzanan bu gerçeklik, uzun kayboluşlardan sonra Rock müzik grubu çalışmamla başladı. Müzik hususunda iyi-kötü bir tecrübem ve piyasaya girebilecek kadar hazırlanmış bir repertuarım vardı. Kalacak yerim, param, işim ve önceden malzememi paraya çevirip harcamış olduğumdan başka bir sermayem yoktu. Sadece değeri düşük bir elektrik gitar ve ben olarak, hemşehrilikten tanışmışlığımızın ortamında, seneler öncesinden yabancısı olmadığım Boğaz’da kendime yatacak bir yer bulmuştum. Mevsim yazdı ve yiyecek için beş-altı arkadaş kombine olmaktaydık. Müzik grubu kurmak hedefi ve fikriyle değişik bireylerle tanışıp çalışıyordum. Boğaz’da her şeyin tatile döndüğü bu sıralar, hazırlık amaçlı prova çalışmaları yapabilecek eleman kalmadığından boş kalmak sıkıcıydı. Bir ara birlikte çalıştığım kişi, bir grubun bar programı için vokal yapacak birine ihtiyacı olduğunu söyleyip adres olarak beni eskilerin takıldığı bir bara gönderdi. Sorular neticesinde elde ettiğim telefonda yanıt uygundu, bir bakılacaktı. Durum hiçbir kesinlik taşımamakla birlikte verilen adrese gittiğimde sabah mahmurluğunda dört-beş elamanla karşı karşıya geldim. İçlerinden biri alakalı şahıstı. Bu ara provalar yapmaktaydılar. Böyle bir deneme için zamanları olmayabilirdi. Lakin, yine de bakmakta yarar vardı.
Diğer iki elamanla telefonda görüştü. Grup eski ve tanınmıştı, benimle de bir program çıkartmayı düşünmüş olmalıydılar. Kısa bir çalışmadan sonra kabul gördüm ve benim söyleyeceğim yirmi parça belirlendi. Bunlar daha çok hazır olduğum şarkılardan seçildi. Ne de olsa onlar profesyoneldi. Bütün yaz Boğaz’dan Eminönü-Sirkeci, oradan da banliyö ile Bakırköy yaptım durdum. Yol paramı ve yiyeceğimi kombine etmekteydim. Bazı zaman de barda tek çalarak harçlık bulabilmekteydim. Zaten o dönem herkes böyle bir tarzın içindeydi. Henüz yeni gruplar oluşmamış ve müzik yapılan rock barlar da sınırlı olup eski gruplara fakat yetiyordu. Durum çok iyi olmamakla birlikte moralim yüksek, umutlarım canlıydı. Kısa bir süre sonra bu grupta vokalist olarak, eski tecrübelerimin de yardımıyla sahnedeydim. Para kazanamasam da sürekli olarak yeni arkadaşlar edinmekte, çevre oluşturmaktaydım. Daha sonraki gelişmelerde olumsuzlukların sıkıcı diyaloglarından kaçmak tek çarem olacaktı. Neler oldu, neler olmadı.
Bunlar mühim değildi. İyi vokal yapıyordum. Daha sonra çevre diye bildiğim bu ortamın rock değil, bok olduğu anlaşılacaktı. O zamanki heyecanla atılım ve aktivitemi sürekli olarak baltalayıp geri çeken kompleksler ve içinde olduğum kaos, şu an alıştırma da beni delirtmeye yetmişti. Her an patlamaya hazır bir deli gibi kendimi duvardan duvara vurduğum, yerlerde tepindiğim çok olmuştu. Kendi ekonomik yoksunluğumda çaresizliğe gömülmüş, çileden çıkmıştım. Hiçbir şeyi düzeltemiyordum. Kaybediyordum. Ağır konuşmalarla ajite olmuş öneriler, ne çevre’nin ne de grubun ilgisini çekmekteydi. Çerez kabulünden kıtlanmıştım anlaşılan. Herkese ve her şeye küfür edip bir program sonrası kendimi kaldırıma attım ve donuk bakışlarla orada kalakaldım. Grubu bırakmıştım, cebimde ise son akşamın piçinden başka bir şey yoktu. Üstelik ne eşyam, ne de gitarım kalmıştı. Galatasaray’da kaldığımız evden de çıkartılmıştık.