Bertrand Russell – Dünya Görüşüm PDF Oku indir
Bertrand Russell – Dünya Görüşüm PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Bertrand Russell – Dünya Görüşüm kitabını araştırdık. Ayrıca Bertrand Russell tarafından kaleme alınan Bertrand Russell – Dünya Görüşüm kitap özetinin yanı sıra, Bertrand Russell – Dünya Görüşüm pdf oku, Bertrand Russell – Dünya Görüşüm yandex, Bertrand Russell – Dünya Görüşüm e-kitap pdf, Bertrand Russell – Dünya Görüşüm PDF Drive, Bertrand Russell – Dünya Görüşüm Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Bertrand Russell – Dünya Görüşüm PDF indir Oku
Felsefe ne demek Lord, Russell? Bertrand Russell — Epey tartışmalı bir soru. Sanmam ki iki filozof bu problemiza aynı cevabı versin. «Felsefe, halen tam bilgi sahibi olamadığımız konularda kurgu’ya (spekülasyon) başvurmak demektir.» diyeceğim. Bu benim düşüncem tabiî; başkası ne der, bilmem. Bilimle felsefe içinde bir ayırım görüyor musunuz? Genelde bilim, ne biliyorsak odur; felsefe de bilmediğimiz. Tanımlaması zor değil, bu yüzden her an felsefe sorularının bilim alanına aktarıldığım görmekteyiz. Yani, belirli olan, açığa vurulan bir şey felsefe olmaktan çıkıp bilim mi oluyor? Evet. Felsefe etiketini taşımış birden fazla şey, bu niteliğini yitirmiştir. İyi felsefeden ne anlıyorsunuz? Gerçekte iki türlü kullanımı var felsefenin. Birincisi, bilimsel bilgilerimize mal edemediğimiz konularda kurguyu sürdürmek; çünkü bilim, insanlığı ilgilendiren —veya ilgilendirmesi gereken— konuların yalnızca pek ufak bölümüdür. Bilimin, hiç olmazsa şuan için, bizi pek aydınlatamadığı daha birden fazla enteresan nokta var; zaten bilinen bir şeyin dolayında hayaller kurmaya kalkmak bence yazıktır. Evren üstüne kafa yormak, varsayımlarla sınırlarını daraltmak, işte felsefenin uygulanabileceği alanlardan biri. Ama bence bunun kadar mühim ikinci bir kullanımı daha var. O da, bildiğimizi sandığımız, ama bilemediğimiz şeyleri göstermesi.
Bu yönden felsefe soluğumuzu kesiyor, bilmemiz gerekeni düşünmeye iteliyor bizi, öbür yönden de alçakgönüllülüğe çağırıyor ve anlıyoruz ki bilgi sandığımız şeyler, her zaman bilgi değildir. Maddî sonuçlar veren bu kurguların ne olduğunu söyleyebilir misiniz? Tabiî. Misal verilecek olursa Yunan felsefesi, gerçeğe uygunluğu önce denetlenemezmiş gibi görünen varsayımlarla doludur. Ama bunlar değerlerini sonradan ortaya koymuşlardır. Atom geliyor aklıma. Maddenin ufak atomlardan yapıldığını ileri sürüyor Demokrit: İki bin şu kadar yıl sonra bu görüşün doğru olduğu yaşandı. Misal verilecek olursa Aristark’ı alın. Bu adam güneşin dünya etrafında değil, dünyanın güneş etrafında döndüğünü ilk düşünendir. Ona göre, yıldızların gökte döner gibi görünmesi de, dünyanın hareketinden ötürüdür. Unutulan bu görüş iki bin yıl sonra, Kopernik’le birlikte tekrar çıkıyor karşımıza. Oysa Aristark düşünmese idi belki bu, Kopernik’in aklına bile gelmezdi. Bunda bir çeşit içgüdünün tesirini görüyor musunuz? Yok canım. Bu varsayımları ilk kez ileri sürenler: «Gerçek budur.» diyemezlerdi ki. Olsa olsa, «Gerçek belki de budur.
» diyebilirlerdi. Güzel bir bilimsel hayal gücü ile doğru kabul edilebilecek birden fazla şey aklınıza getirebilirsiniz. Bilimin ruhu budur. Bir şeyi düşünmeye başlıyorsunuz, sonra da doğru olup olmadığını görmeye çalışıyorsunuz. Genelde doğru değildir tabiî. Demokrit’in atom kavramının Eflâtun için pek anlamı yoktu sanırım? Eflâtun mu? Diken diken oluyordu tüyleri. «Bu adamın bütün kitaplarını ateşe atmak gerek.» derdi. Şurası var ki, Eflâtun bilimi sevmezdi. Sevdiği tek şey matematikti. Bilimin geri kalanının onun için anlamı yoktu. O halde, felsefe, bilimin bir çeşit uşağı olmuyor mu? Evet, kısmen. Ama tabiî yalnızca uşağı olmakla kalmıyor, çünkü bilimin üstesinden gelemediği birden fazla şey var. Misal verilecek olursa, değerlerle alakalı her şey. Bilim, iyi nedir, kötü nedir, anlatamaz size.
—Sonuç olarak demek istiyorum. Araç olarak değil.— Yıllar boyunca, filozoflarda ve onları dinleyenlerde tutum değişiklikleri fark etmediniz mi? Bu, düşündüğünüz felsefe okuluna bağlıdır. Aristo’da olduğu gibi Eflâtun’da da mühim olan evreni anlamaktı, (benim için de felsefenin amacı bu olmalıdır). Sonra, ahlâk üzerinde duran Stoacılar. — Stoacı olunuz, felâket içinde bile tutumunuzu değiştirmeyiniz—. Hepimizin «Filozof olmak» dediğimiz de işte budur!