Hegel – Tinin Görüngü bilimi PDF Oku indir
Hegel – Tinin Görüngü bilimi PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Hegel – Tinin Görüngü bilimi kitabını araştırdık. Ayrıca Hegel tarafından kaleme alınan Hegel – Tinin Görüngü bilimi kitap özetinin yanı sıra, Hegel – Tinin Görüngü bilimi pdf oku, Hegel – Tinin Görüngü bilimi yandex, Hegel – Tinin Görüngü bilimi e-kitap pdf, Hegel – Tinin Görüngü bilimi PDF Drive, Hegel – Tinin Görüngü bilimi Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Hegel – Tinin Görüngü bilimi PDF indir Oku
Bir yapıta alışılageldiği gibi bir önsözde önceden değinmek, yazarın saptadığı amaç ve çalışmanın nedeni üzerine, aynı hususta önceki veya çağdaş başka çalışmalarla kurduğuna inandığı ilişki üzerine önceden söz etmek — bu, felsefi bir çalışma durumunda, yalnızca gereksiz değil, ama, olgunun doğası sebebiyle, giderek uygunsuz ve amaca aykırı görünür. Çünkü bir önsözde felsefe üzerine yerinde bir biçimde de olsa nasıl ve nelerden söz edilirse edilsin — diyelim ki eğilim ve bakış açısını, genel içerik ve sonuçları ilgilendiren tarihsel bir bildiri, gerçek üzerine ileri geri önesürümlerden ve inancalardan bir bileşim —, bunlar felsefi gerçekliğin açımlanacağı yol ve yordam olarak görülemezler. Yine, felsefe özsel olarak tikeli içeren evrensellik öğesinde devindiği için, öteki bilimlerde olduğundan daha çok onda öyle görünebilir ki, adeta olgunun kendisi, ve üstelik eksiksiz özü ile, amaçta ve en son sonuçlarda anlatılmıştır, ve buna karşı görülmektedirılışı ise aslında özsel olmayan yandır. Bunun yanı sıra, örneğin, kabaca dirimsiz belirli-varlıklarına göre irdelenen beden parçalarının bilgisi olarak anatominin genel düşüncesinde, halen olgunun kendisinin, bu bilimin içeriğinin kazanılmış olmadığına, ama bunun dışında tikeller için de uğraşılması gerektiğine inanılır. — Dahası, bilim adını hakkıyla taşımayan böyle bir bilgiler katışmacı durumunda, amaç ve benzeri genelder üzerine bir ön konuşma çoğu kez içeriğin kendisine, bu sinirlere, kaslara vb. değinen o aynı kavramsal-olmayan, tarihsel yolda yapılır. Bunun yanı sıra felsefede bu durum, böyle bir yolun kullanılması ve bunun yine felsefenin kendisi tarafından gerçeği kavramaya yeteneksiz olarak gösterilmesi gibi bir uyumsuzluk görülmektediracaktır.
Felsefi dizgelerin türlülüğünü Gerçekliğin ilerleyen açınımı olarak kavramaz, ama türlülükte salt çelişkiyi görür. Tomurcuk çiçeğin açmasıyla yiter, ve denebilir ki birincisi ikincisi tarafından çürütülür; yine, meyvanın görünmesiyle birlikte çiçek bitkinin yanlış bir varoluşu olarak anlatılabilir, ve bitkinin gerçeği olarak meyva çiçeğin yerini alır. Bu şekiller yalnızca ayrı olmakla kalmaz, ama bunun yanı sıra aralarında geçimsiz olarak birbirlerinin yerlerini de alırlar. Gene de akışkan doğaları onları bunun yanı sıra örgensel bir birliğin kıpıları yapar — bir birlik ki, bunda yalnızca çatışmamakla kalmazlar, ama biri öteki denli zorunludur, ve fakat bu eşit zorunluk bütünün yaşamını oluşturur. Oysa felsefi bir dizge ile çelişen [bilinç] öte yandan genelde bu yolda ne yaptığını kavramaz; öte yandan bu çelişkiyi anlayan bilinç ise çoğu kez onu tek-yanlılığından kurtarmayı veya özgür tutmayı, ve çatışan ve görünürde geçimsiz öğeler şeklini alan karşılıklı zorunlu kıpıları tanımayı bilmez. Bu tür açıklamalara yönelik istem ve bu istemin doyurulması basit bir şekilde özsel olanı izlemekle bir tutulur.
Felsefi bir çalışmanın içi amaç ve sonuçlarından daha çok nerede anlatılabilir, ve bunlar çağın aynı alanda ürettiği başka herşeyden ayırdedilmeleri dışında daha belirgin olarak nasıl tanınabilirler? Ama eğer böyle bir etkinlik bilmenin başlangıcı olmaktan daha çoğu olarak alınırsa, eğer edimsel bilme sayılırsa, o zaman bu aslında sorunun kendisinden kaçınmak için, bir ciddilik ve çaba görünüşü yaratarak gerçekte ikisini de boşlamak için bir buluş sayılmalıdır. — Çünkü sorun amacında değil ama yerine getirilişinde tüketilir; salt sonuç değil, ama oluş süreci ile birlikteki s o nuç edimsel bütündür; sorun kendi başına dirimsiz evrenseldir, tıpkı eğilimin halen edimselliğinden yoksun olan salt itki, ve çıplak sonucun ise o eğilimi arkasında bırakan ceset olması gibi. — Benzer olarak, ayrım dahaçok sorunun sınırıdır; sorunun bittiği yer, veya sorun olmayandır. Amaç veya sonuçlar ile ve bunun yanı sıra çeşitli düşünürleri ayırdetmek ve yargılamak ile böylesine bir uğraş öyleyse belki de göründüğünden daha kolay bir iştir. Çünkü sorun ile ilgilenmek yerine, böyle bir etkinlik her zaman onun ötesindedir; onun üzerinde durmak ve kendini onda unutmak yerine, böyle bir bilme her zaman başka birşeyi yakalar ve sorunda olmaktan ve kendini ona bırakmaktan çok kendi kendisinde kalır. — En kolayı içerik ve sağlamlık taşıyan üzerine yargıda bulunmak, daha zoru onu anlamak, en zoru ise ikisini birleştirerek onun betimlemesini üretmektir.