PDF

John Steinbeck – Köpeğim Charley İle Amerika Yollarında PDF Oku indir

John Steinbeck – Köpeğim Charley İle Amerika Yollarında PDF Oku indir, e-kitap sitemizde John Steinbeck – Köpeğim Charley İle Amerika Yollarında kitabını araştırdık. Ayrıca John Steinbeck tarafından kaleme alınan John Steinbeck – Köpeğim Charley İle Amerika Yollarında kitap özetinin yanı sıra, John Steinbeck – Köpeğim Charley İle Amerika Yollarında pdf oku, John Steinbeck – Köpeğim Charley İle Amerika Yollarında yandex, John Steinbeck – Köpeğim Charley İle Amerika Yollarında e-kitap pdf, John Steinbeck – Köpeğim Charley İle Amerika Yollarında PDF Drive, John Steinbeck – Köpeğim Charley İle Amerika Yollarında Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

John Steinbeck – Köpeğim Charley İle Amerika Yollarında PDF indir Oku

Yeniyetmelikte, sürekli olarak başka yerlerde olmayı istediğim zamanlarda, yaşını başını almış insanlar, içimdeki bu kıpırtıyı senelerın tedavi edeceğini söylerlerdi. Yıllar geçip de olgunlaştığımda bu sefer reçeteyi orta yaşa kestiler. Orta yaşa geldiğimde ise yaşlanınca bu ateşin düşeceği söylendi ama artık elli sekizi bulduğuma göre bu işi olsa olsa bunaklık halledecek galiba. Hiçbir şey işe yaramadı. Boğuk sesiyle bir gemi düdüğünün art arda dört kere öttüğünü duyduğum anda ensemdeki tüyler diken diken oluyor ve ayaklarım yeri dövmeye başlıyor. Bir jet uçağının, ısınan bir motorun sesi, hatta sokaktan geçen atların nal sesleri o eski titremeyi, ağızdaki o kuruluğu, o dalıp dalıp gitmeleri, avuçlardaki yanmayı ve midenin göğüs kafesi altında çalkalanıp durmasını geri getiriveriyor. Başka bir deyişle iflah olmuyorum; yani yedisinde serseri olan yetmişinde de serseri olur. Korkarım bu derdin çaresi yok. Bunu da herkesin kulağına küpe olsun diye değil kendim iyice bir anlayayım diye yazıyorum. Bildiğini okuyan bir adamın içi kıpır kıpır olmaya ve buradan başka yerlere uzanan yol geniş, düz ve davetkâr görünmeye başladığında, kurbanın gitmek için kendisine sağlam ve yeterli bir neden bulması gerekir. Tecrübeli bir serseri için bu hiç de zor değildir. Hemen elinin altında içinde nedenlerden neden seçebileceği bir bahçe mevcuttur. Sonra zaman ve mekân içinde bir yolculuk planlaması, bir istikamet ve hedef seçmesi gerekir. En son da yolculuk için gerekli donanımı elde etmelidir. Nasıl gitmeli, yanına ne almalı, ne kadar kalmalı.

Sürecin bu kısmı ezelden beri aynıdır. Günahları yumurtadan halen başını uzatmış ergenler gibi, serseriliğe yeni başlayanlar da bu işi kendileri icat ettiklerini sanmasın diye yazdım bunları. Bir yolculuk tasarlandığında, teçhizat hazırlandığında ve süreç başladığında yeni bir etken devreye girer ve hâkimiyetini ilan eder. Bir yolculuk, safari, keşif gezisi diğer bütün seyahatlerden değişik bir şeydir. Bir şahsiyeti, ruh hali, kişiliği ve kendine özgülığı mevcuttur. Her yolculuk tek başına bir şahıstır; hiçbir yolculuk birbirinin aynı olmaz. Bütün planlar, ihtiyatlar, zapturapt ve zorlamalar beyhudedir. Senelerce mücadele verdikten sonra anlarız ki biz seyahate gitmeyiz, seyahat bize gelir. Seyahat rehberleri, programlar, rezervasyonlar, yolculuğun kişiyinda kaçınılmaz olarak kendilerini imha etmeye mahkumdur. Hakiki serseri fakat bunun farkına vardıktan sonra rahatlayıp kendini akıntıya bırakır. Lakin bu biçimde hüsranlar sona erer. Bu açıdan yolculuk evliliğe benzer. En büyük hata onu kontrol ettiğini düşünmektir. Bunu dile getirdiğim için kendimi daha iyi hissediyorum ama ne dediğimi fakat yaşayan bilir. Planım açık, net ve mantıklıydı, sanırım.

Senelerce dünyanın türlü yerlerinde seyahate çıkmıştım. Amerika’da New York’ta yaşıyorum, arada bir de Chicago veya San Francisco’ya uzanıyorum. Ama Paris ne kadar Fransa ise veya Londra ne kadar İngiltere, New York da o kadar Amerika’dır. Böylelikle anladım ki kendi ülkemi bilmiyorum. Amerika ile ilgili yazan bir Amerikalı yazar olarak ben hafızamda kalan şeylerden yararlanarak yazıyordum ve hafızanın en kuvvetlisi bile kusurlu, çarpık bir haznedir. Epeydir Amerika’nın lisanını duymamış, otlarının, ağaçlarının, lağımlarının kokusunu almamış, tepelerini, sularını, rengini, ışık değişimlerini görmemiştim. Değişiklikleri yalnızca kitaplardan veya gazetelerden okumuştum. Daha da mühimsi yirmi beş senedir ülkeyi hissetmemiştim. Kısa olaraksı bilmediğim bir hususta yazıp duruyordum ve bana öyle geliyor ki yazar denen birinde bu bayağı suça girer. Araya giren yirmi beş yıl, anılarımı bozulmaya uğratmıştı. O vakitler eski bir ekmek arabasıyla yola çıkmış, bu iki kapılı külüstürün arka tarafına bir yatak atmıştım. İnsanların durduğu veya toplandığı yerlerde durur, dinler, bakar, hissederdim ve bu süreç zarfında, kendi yetersizliklerimin elverdiği ölçüde, ülkenin müthiş bir resmini oluşturmuştum zihnimde. İşte bu yüzden bu devasa ülkeye tekrar bir bakmaya ve onu tekrar keşfetmeye karar verdim. Yoksa büyük hakikatin temelini oluşturan, teşhis maksatlı ufak hakikatleri bilemeyecektim. Lakin mühim bir zorluk vardı.

Aradan geçen yirmi beş yılda epey isim yapmıştım. Şöyle bir tecrübem vardı: İnsanlar sizin hakkınızda iyi olsun, kötü olsun herhangi bir şey biliyorlarsa size karşı tavırları değişir; çekingenlıktan veya tanınmış biri karşısında devreye giren başka duygular yüzünden normalde olmadıkları gibi davranırlar. Bu nedenle yolculuğum sırasında adımı ve kimliğimi evde bırakmalıydım. Gezici bir çift göz ve kulak, bir nevi hareketli jöle tabağı olmalıydım. Otel defterlerine kendi imzamı atamaz, tanıdığım insanlarla görüşemez, kimseyle röportaj yapamaz, hatta uzun uzadıya sorular soramazdım. Dahası, iki veya daha fazla kişi ortamın ekolojik yapısını bozar. Yani tek başına gitmeli ve kendi kendime yetmeli, evini sırtında taşıyan bir kaplumbağa olmalıydım. Bütün bunları aklımda bulundurarak kamyon imalatçısı büyük bir şirketin merkezini aradım. Amacımı ve ihtiyaçlarımı dile getirdim. Zorlu koşullarda, her türlü yolda gidebilecek üç-çeyrek-tonluk bir pikap istedim; üzerine de ufak bir tekne kabini gibi ufak bir ev yapılacaktı. Römorku dağ yollarında kullanmak zordur, park etmek imkânsız ve genelde yasaktır ve birden fazla kısıtlamaya tabidir. Zamanla dayanıklı, bi hayli hızlı, sorunsuz bir aracın ne gibi özellikler taşıması gerektiği netleşti ve üzerindeki kabin de -iki kişilik yatağı, bütan gazıyla çalışan dörtlü ocağı, sobası, buzdolabı ve ışıkları, kimyasal tuvaleti, dolabı, kileri, sinek telli pencereleri olan ufak bir ev- tam istediğim gibi oldu. Yazın Long Island’ın uç bölümünde Sag Harbor’daki ufak balıkçı kulübeme teslim ettiler aracı. Yola çıkmak için Emek Günü’nü, [1] yani bütün milletin normal yaşamına dönmesini beklediğim halde kaplumbağa kabuğuma alışmak, gerekli teçhizatı elde etmek ve kullanmayı öğrenmek istiyordum. O güzelim kuvvetli ama kıvrak karavan ağustosta gelmişti.

Kullanımı hemen hemen binek arabalar kadar kolaydı. Planladığım yolculuk yüzünden dostlarım benimle epey dalga geçtiği için karavana Rocinante adını koydum, malum Don Kişot’un atının adı. Projemi kimseden saklamadığım için dostlarım ve akıl hocalarım içinde düşüncesin bini bir paraydı. (İnsan seyahate çıkmaya kalktı mı sürü sürü akıl vereni oluyor.) Yayıncım fotoğrafımı elinden geldiğince çok yaydığı için tanınmadan yolculuk etmemin imkânsız bulunacağını dile getirdiler. Hemen söyleyeyim, otuz dört eyalette, on beş bin küsur kilometre yol yaptığım halde beni tanıyan tek bir insana rastlamadım. İnsanların bazı şeyleri fakat kendi bağlamı içinde tanıyabildiklerini düşünüyorum. Bana uygun bir zeminde görse tanıyabilecek bireyler bile, beni Rocinante’nin içinde görünce tanıyamadılar. On altıncı yüzyıl İspanyol yazısıyla karavanın yanına yazdırdığım Rocinante isminin bazı yerlerde merak konusu bulunacağını dile getirdiler. Bu ismi kaç birinin hatırladığını bilemeyeceğim, ama hiç soran çıkmadı. Sonra bir yabancının çevrede dolaşmasının merak, hatta şüphe uyandırabileceğini dile getirdiler. Bu nedenle bir çifte, iki tüfek, birkaç olta aldım yanıma çünkü avlanmaya veya balık tutmaya giden bir adamın maksadının gayet iyi anlaşıldığını, hatta alkışlandığını bilirim. Doğrusu benim avcılık günlerim çok geride kaldı. Artık tavaya atıp kızartamayacağım hiçbir şeyi ne öldürüyor ne de yakalıyorum; spor amaçlı avlanmak için çok yaşlıyım. Gerçi bu düzenlemenin de gereksiz olduğu sonradan yaşandı.

New York plakamın ilgi çekeceğini, hatta sorulara neden bulunacağını dile getirdiler, zira dışarıdan görünen yegâne belirleyici işaret buydu. Gerçekten de insanlar bu hususta bana sorular sordu -bütün yolculukta belki yirmi veya otuz kere. Ama böylesi temaslar hep aynı şablonu takip ediyordu, tablo üç aşağı beş yukarı şöyle: ORANIN YERLİSİ: “New York’tan mı geliyorsun?”

John Steinbeck – Köpeğim Charley İle Amerika Yollarında PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu