Jose Ortega Y Gasset – Kitlelerin Ayaklanması PDF Oku indir
Jose Ortega Y Gasset – Kitlelerin Ayaklanması PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Jose Ortega Y Gasset – Kitlelerin Ayaklanması kitabını araştırdık. Ayrıca Jose Ortega Y Gasset tarafından kaleme alınan Jose Ortega Y Gasset – Kitlelerin Ayaklanması kitap özetinin yanı sıra, Jose Ortega Y Gasset – Kitlelerin Ayaklanması pdf oku, Jose Ortega Y Gasset – Kitlelerin Ayaklanması yandex, Jose Ortega Y Gasset – Kitlelerin Ayaklanması e-kitap pdf, Jose Ortega Y Gasset – Kitlelerin Ayaklanması PDF Drive, Jose Ortega Y Gasset – Kitlelerin Ayaklanması Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Jose Ortega Y Gasset – Kitlelerin Ayaklanması PDF indir Oku
Çağdaş İspanyol filozofu José Ortega y Gasset (1885-1955) 1 ünlü yapıtı Kitlelerin Ayaklanması ile Batı dünyasında uyandırdığı büyük ve sürekli olarak ilgiyi hem ülkesinin hem Avrupa’nın belli bir tarihsel anını temel poblemleri bağlamında yansıtmanın ve irdelemenin yanı sıra, günümüze değin uzanan bir geleceği enteresan bir berraklıkla öngörmüş olmasına borçludur. Dilimize yeni bir çevirisini sunarken, okura ilkin o tarihsel ortamı anımsatarak, yazarın o bağlamdaki düşünür ve insan konumuna değinelim. 1930’da kitap olarak gün ışığına çıkan yapıt, Ortega’nın özellikle 1920’lerde başlayan ve perspectivista dönemi olarak adlandırılan aşağı yukarı on yıllık süredeki çalışmalarının ve çabalarının sonucudur. Kitabı oluşturan kimi parçalar yapıtın basım tarihinden önce gazete yazısı olarak sunulmuştur. Yazar yapıt bütününde bulunan “Fransızlar için Önsöz”ü ardındanları 1937’de, “İngilizler için Sondeyiş”i 1938’de, Kitlelerin Ayaklanması yabancı dillere çevrilip yurtdışında okur buldukça ve tarihsel hadiselerin gelişimini göz önünde tutarak eklemiştir. Düşünür o zamanında, İspanya’da ve diğer Avrupa ülkelerinde çağdaş toplumu oluşturan ve bi hayli hızlı bir gelişim göstermekte bulunan kalabalık insan kitlelerinin toplumsal-siyasal davranışlarını irdelemeye odaklanmıştır. Omurgasız İspanya (1921) ile ülkesini ele almış, Çağımızın Sorunu (1923) ile daha kapsamlı bir tarih yönünden Batı toplumlarını gözlemlemiştir. O arada, 1915’te temellendirdiği ilk dergisi España’dan sonra, 1923’te ikinci dergisi Revista de Occidente’yi * kurmuştur. Aynı addaki yayıneviyle birlikte Avrupa, özellikle de Alman felsefesinin fikirlerini İspanya’da tanıtmayı amacında olan dergide başka bir çok ileri gelen İspanyol aydınınınkilerle birlikte, Alberti ve Lorca’nın da yazıları çıkmıştır. Revista de Occidente en çetin dikta çağında bile, kısıtlanmış alanında da olsa bir düşünce ışığı niteliğiyle varlığını sürdürerek günümüze değin ulaşmıştır. Söz konusu on yıl Avrupa’da I. Dünya Savaşı’ndan sonraki sarsıntılı dönemi anıştırır. Rusya’da gerçekleşen Bolşevik Devrimi Stalin çağında somutlaşmıştır ve diğer ülkelerdeki işçi ve emekçi kitleleri esinlemektedir. İtalya’da Mussolini buyruğundaki faşist kıtalarla 1922’de Roma üzerine yürüyerek iktidarı devralır ve yirmi yıl sürecek bir dikta rejimi başlatır. Almanya’da ondan örneklenen Nazi hareketi filizlenmektedir, sancılı bir şiddet döneminin ardından 1933’de Hitler diktası ekranlara gelecektır.
Avrupa genelinde toplumlar kutuplaşmış, sağ ve sol ideolojilerin etkisiyle sokaklara dökülmüş, meydanları doldurmaktadır. Lakin hemen söylemekte yarar var, Ortega tabi ki ki içinde yaşadığı o manzaraları göz önünde tutmakla, Avrupa’nın siyasal ufkunu kaplayan fırtına bulutlarını görmekle birlikte, kitlelerin ayaklanması deyişiyle kastettiği olgu güncel siyasal kutuplaşma değildir, güncelin çok ötesine geçer, çok daha derinine, kökenlerine iner, tarihsel, antropolojik, psikolojik düzlemlerde Avrupa’-nın kitle insanını sorgular. İspanya’da ilk otoriter rejim dönemi, 1920’de başlayan General Primo de Rivera çağı 1929’da sona erer, yaralı ve şaibeli monarşi yeniden kurulur. Lakin cumhuriyetçi düşünce toplumda varlığını korumaktadır. Ortega dünyaya gelmeden önce, 1873-74 senelerı içinde yapılan I. Cumhuriyet denemesi başarısızlıkla sonuçlanmışsa da, düşünürün Madrid Merkez Üniversitesi Metafizik Kürsüsü’ne atandığı 1910 senesinde fikirler ve düşler sürüp gitmektedir. Dolayısıyla elimizdeki yapıt bunun yanı sıra onun inançlı cumhuriyetçilik döneminin ürünüdür. Nitekim Kitlelerin Ayaklanması’nın yayımlandığının ertesi yıl sayılır katkısı olacaktır. Ne var ki yeni rejim adı cumhuriyet olsa da, onun idealist filozof beklentilerine karşılık vermeyecektir; kendisi 1931 Kurucu Meclisi’ne üye seçilecek, fakat oluşturulan Anayasa’nın radikal yönelişine katılmadığından, aynı yıl görevinden ayrılacaktır. Dahası, onu izleyen senelerda İspanyol toplumu “su geçirmez bölmeler”e ayrılıp tümüyle kutuplaştığında, ürkütücü şiddet eylemleri sokakları kana buladığında, yazılarında “Bu değil, böyle olmaz!” diye feryat edecektir kalemiyle. Ama İspanya’da onu üniversite hocalığından ayıracak, senelerca gurbete düşürecek, döndüğünde konuşma ve öğretme özgürlüğünü elinden alacak amansız diktayla sonuçlanacak İç Savaş’ın tohumları atılmıştır bile. Ortega’nın düşüncesine göre, bunların tümü düşünmeyi bilmeyen, etik sorumluluk taşımayan, “doğrudan eylem”den öteye geçmeyen, geçmek istemeyen yeni insan türünün, kitle insanının ürünüdür, daha doğrusu ürünlerinden biridir – yapıtın içerdiği geniş boyutlar içinde ele alındığında, diğer ürünlerini de günümüz dünyasında hâlâ gözlemleyebilinmekte. Çünkü yine Ortega’ya göre, dar anlamda politika insan varlığının yalnızca bir yanıdır, onun yanı sıra etik, din, eğitim, özetle kültür yanlarının da çok boyutlu olarak irdelenmesi gerekir. Düşünür, yapıtın ilk yarısında kitle insanını bize ruhsal sığlığı, zihinsel durgunluğuyla birey olarak betimler. Ardından bakış açısı genele doğru genişler, kitle insanının toplumsal öbek olarak ortak psikolojik ayrıntı kısmını belirler: Bir yaşam tasarımından ve kendini aşma yetisinden yoksunluğunu, derin bilgiye olan küçümsemesini, hiçbir üst kurum, hiçbir üstün değer tanımayışını.
Kendisine dayatılmış olan kabataslak kavramların ötesine gidemeyen, daha beteri, gitme dileğinde olmayan, irdeleme gereksinimi duymayan, sorunsallığın varlığından habersiz, “tek boyutlu adam”dır o. Başkalarına hak vermeyi veya kendisine hak verilmesini istiyor değildir, düpedüz kendi görüşlerini bir başkasına dayatmaya kararlıdır. Eski Yunan ve Roma temelinden gelen iki bin beş yüz yıllık Avrupa kültürünü göz önünde tutan Ortega’nın gözünde günün kitle insanı “uygarlık tarihinin sahnesine kulislerden süzülerek çıkmış bir ilkel kişidir”: “Bugünlerde ortalığa hâkim olan vasat insanın uygarlaşma sürecini kendi başına taşıyabileceğini düşünmek hayalperestlik olur. Salt bugünkü uygarlığı koruma süreci son derece karmaşık bir iş ve sayılamayacak çok incelik gerektirmekte. Bu vasat insan onunla baş edemez, uygarlığın sunduğu bir çok aygıtı kullanmayı öğrenmiş gerçi, ama doğasının özelliği uygarlığın ilkelerinden kökten habersiz oluşudur.” “Hiçbir devirde olmadığı miktarda kuvvetli bir kitle ile yüz yüze yer alıyoruz, n’eyleyim ki, o kitle geleneksel kitleden farklı olarak kendi çerçevesine sıkışıp kalmış, hiçbir şeye, hiç kimseye hayrı dokunacak durumda değil, kendi kendine yeterli olduğunu sanıyor, dik kafalı bir insan yığını.” “Toplumların yönetimini öyle bir insan türü ele geçirmiş yer alıyor ki, uygarlık ilkelerine karşı herhangi bir ilgisi yok. Oyalayıcı nesnelere, otomobillere ve benzeri birkaç şeye karşı ilgisi var. Lakin bu da uygarlıkla hiç mi hiç ilgisi olmadığını doğruluyor, çünkü o nesneler uygarlığın yalnızca ürünleridir.” “Tarihsel görevinin” gerektirdiği düzeye ulaşamamış olan o insan tipi “eğer Avrupa’nın efendisi ve sonuçta kararları veren merci olmayı sürdürürse, kıtamızın barbarlığa geri dönmesi için otuz yıl yeterli olacaktır” der Ortega, keskin bakışlarıyla ufuktaki topyekûn savaşın yıkıntılarından artakalacak Avrupa’yı görür gibidir: “Avrupa uluslarının önünde, iç yaşamlarında büyük zorluklarla, ekonomik, hukuksal ve kamu düzeni yönünden sorunlarla dolu bir dönem var. Kitlelerin hâkimiyeti altında, Devletin bireyin, grubun özgürlüğünü ezerek, geleceği hepten tüketmesinden korkmayalım da ne yapalım?” Öyle, çünkü kitle insanı devleti ele geçirmiş durumdadır: “(…) kendini devlet sanıyor ve devleti kendi rahatını kaçıracak her türlü yaratıcı azınlığı ezmek üzere kullanmaya olan eğilimi giderek artmada. Bu eğilimin sonu çok kötü olacaktır. Toplumun doğaçlama davranışları devletin duruma el koymasıyla defalarca bastırılacaktır. Toplum devlet için, insan hükümetin düzeneği için yaşamak zorunda kalacaktır.”
Jose Ortega Y Gasset – Kitlelerin Ayaklanması PDF indir Tıklayın