Maharaj – Ben O’yum PDF Oku indir
Maharaj – Ben O’yum PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Maharaj – Ben O’yum kitabını araştırdık. Ayrıca Maharaj tarafından kaleme alınan Maharaj – Ben O’yum kitap özetinin yanı sıra, Maharaj – Ben O’yum pdf oku, Maharaj – Ben O’yum yandex, Maharaj – Ben O’yum e-kitap pdf, Maharaj – Ben O’yum PDF Drive, Maharaj – Ben O’yum Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Maharaj – Ben O’yum PDF indir Oku
Çağımızın, belki de insanlık tarihinin en büyük bilgelerinden birisi olan Sri Nisargadatta MAHARAJ’ın müthiş öğretisini içeren bu büyük eseri siz değerli okurlarımıza sunmaktan onur duyuyoruz. İnsanlık bugün, her zaman olduğundan daha fazla aydınlanmaya, kendini, aslında ne olduğunu bilmeye, özünü idrak etmeye ve iç huzuruna kavuşmaya şiddetle ihtiyaç duymaktadır. Sri Nisargadatta, bir güzellik, sevgi ve sadelik örneği olan öğretisiyle okuru gerçekdışı rüyasından, içinde olduğu zavallı, korku ve ızdırap dolu hayal dünyasından uyanmaya, gerçek, sınırsız ve ebedi varlığını, özünü idrak etmeye çağırıyor. BEN O’YUM, varoluşun gerçeğiyle alakalı tüm düşünce ve inançlarımızı derinden sarsarak, bizi bütünlük, birlik ve müthişlik içeren sınırsız bir anlayışla yüz yüze getiriyor. Sri Nisargadatta MAHARAJ, bağımlı olduğumuz, tutunduğumuz, kendi kendimizi aldattığımız her şeyi elimizden alıp, karşılığında ilahi gerçeği, insanın, yaşamın, varoluşun sırrını veriyor ve asıl öz gürlüğe, zamandan, uzaydan ve her türlü tariften öte olan o En Yüce Hal’e giden en kısa yolu gösteriyor. İçinde tüm varlıkların olduğu, tüm varlıkların içinde bulunan, hepsini kutsayan, evrenin En Yüce Ruhu, sınırsız varlık – Ben O’yum. Her şeye nüfuz eden, hiçbir şeyin aşamadığı, çevremizdeki uzay gibi, her şeyi içten ve dıştan tümüyle dolduran, En Yüce ve Bir olan Brahman O Sensin. Sen O’sun. Sankaracharya Gerçek bir arayış içinde olan kişi, kendisini arayan kişidir. Biri dışında tüm sorulardan vazgeç: Ben kimim? Her şeyden sonra, emin olduğun tek gerçek senin var olduğundur. “Ben”kesindir. “Ben buyum” ise değildir. Gerçekte ne olduğunu bulmak için uğraş. Ne olduğunu bilmek için ise önce ne olmadığını araştırıp bilmelisin. Sen olmayan her şeyi -bedeni, duyguları, düşünceleri, zamanı, uzayı, şunu veya bunu- somut veya soyut, sen olarak algılayabileceğin her şeyi keşfet.
Algılama fiilinin kendisi, senin algıladığın şey olmadığını gösterir. Akli düzeyde, fakat negatif (sen olmayan) terimlerle tarif edilebileceğini ne denli açık ve kesin bir biçimde anlarsan, arayışın da o denli hızlı sona erer ve sınırsız varlık olduğunu idrak edersin. BEN O’YUM’un sürekli olarak yeni baskılar yapması hiç de enteresan değil, çünkü Sri Nisargadatta MAHARAJ’ın kelimelerindeki yücelik, açıklık, onun, En Yüce Olan’dan söz edişindeki berraklık, bu kitabı şimdiden müthiş öneme sahip bir eser kılmış tır. Aslını söylemek gerekirse, bir çokları onu gerçekten incelenmeye değer tek spiritüel öğreti olarak görmektedirler. İnsan yaşamına anlam kazandırdığını iddia eden çeşitli dinler ve felsefî sistemler mevcuttur. Lakin onlar içlerinde gizli belli sınırlamaların sıkıntısını çekmektedirler. Onlar, Teolojik veya filozofik geleneksel inançları, ideolojileri kulağa hoş gelen sözcüklerle sunarlar. Bunun yanında, inananlar er veya geç, bu kelimelerin ve onların uygulanabilirliklerinin sınırlılığını keşfederler. Onlar düş kırıklığına uğrar ve tıpkı bilimsel kuramların aşırı aykırı deneysel veriler yüzünden sorgulandıklarında terk edilişleri gibi, onlar da sistemlerini terk ederler. Bir spiritüel yorum sistemi inandırıcılıktan ve mantık yoluyla kabul edilebilirlikten uzak hale gelirse, takipçilerinin çoğu bir başka sisteme yönelir ama bir süre sonra, diğer sis temde de sınırlamalar ve çelişkiler bulurlar. Bu kabul ve reddetmelerden bir araya gelen verimsiz arayıştan onlara kalan yalnızca kuşkuculuk ve varoluşun gerçeğinin bilinemeyeceği inancıdır. Bu durum da onları yaşamın kaba gereksinmelerine boğul muş, yalnızca maddi kazanımlarla ilgilenen budalaca bir yaşam şekiline iter. Bunun yanında, kuşkuculuk arada bir, seyrek de olsa, sözlerden, dinlerden yahut felsefî sistemlerden fazla da ha derin olan temel gerçekle alakalı bir sezgiye yol açar. Bu da kuşkuculuğun olumlu yönüdür. İşte ben de böyle bir kuşkuculuk hali içinde, ama bunun yanı sıra temel gerçekle alakalı bir sezgiyle Sri Nisargadatta MAHARAJ’ın “BEN O’YUM” adlı kitabını okumuştum.
Sözlerinin kesinliğinden ve çürütülemezliğinden son derece etkilendiğimi, adeta bir anda çarpıldığımı itiraf etmeliyim. Sözcükler doğaları gereği her ne kadar sınırlı olsalar da, MAHARAJ tarafından kullanıldıklarında, silinip parlatılmış şeffaf pencereler gibiydiler. Bunun yanında, hiçbir spiritüel öğreti kitabı, öğretmenin varlığının yerini tutamaz. Lakin Guru (mürşit) tarafından size goğrudan söylenen sözler, matlıklarından (kapalılıklarından) tümüyle sıyrılabilirler. Guru’nun huzurunda, aklın çizdiği son sınırlar da eriyip kaybolurlar. Sri Nisargadatta MAHARAJ işte böyle bir Guru’dur. O bir vaiz değildir, fakat o arayış içinde olan birinin tam ihtiyaç duyduğu kelimeleri söyleyecektir. Ondan dışarı yayılan gerçek, yadsınamayacak bir tamlığa ve mutlaklığa sahiptir. Bu “gerçek” hakikidir. BEN O’YUM’ un sayfalarında onun kelimelerinin gerçekliğini anlamış ve ilham almış bir çok Batılı, aydınlanma ihtiyacıyla MAHARAJ’ ın yanına gitmiştir. MAHARAJ’ın gerçek ile ilgiliki yorumu Gnana Yoga/Advaita Vedanta’dakinden farklı değildir. Ama o kendine özgü bir ifade tarzına sahip. Çevremizdeki türlü türlü formlar diyor o, beş unsurdan oluşmuştur. Onlar, geçicidirler (fanidirler) ve sürekli olarak akış halindedirler. Ayrıca onlar Neden-Sonuç Yasası’ na tabidirler.
Tüm bunlar bedene ve zihne de uygulanabilirler, ikisi de geçicidir ve doğum ve ölüme tabidir. Biliyoruz ki dün ya fakat bedensel duyular ve zihin aracılığı ile bilinebilir. Kant’ın görüşüne göre bu, beşeri “bilme” konusuna ilişkindir ve bundan dolayı bilme yöntemimizin temel yapısı budur. Bu demektir ki zaman, uzay (mekân) ve nedensellik (neden-sonuç) “nesnel” veya dışsal varoluşlar değildirler; onlar, içinde her şeyin şekillendirildiği zihinsel kategorilerdir. Her şeyin varlığı ve şekli zihne bağlıdır (zihne göredir). Bilmek veya idrak, zihinsel bir üründür. Ve zihin tarafından görülen dünya öznel ve insana özel bir dünyadır ki bu dünya, zihnin huzursuz, durup dinlenmeyen faaliyetine bağlı olarak sürekli olarak değişmektedir. Sınırlı kategorileri -amaçlılığı, öznelliği, dualitesi v.s.- ile huzursuz zihnin karşısında, en yüce, sınırsız “Ben-im” (ben var olanım) hissi yer alır. Emin olabileceğim tek şey işte bu “Ben-im (var olanım)”dir. Descartes’in kuramındaki gibi düşünen bir “ben” değil, fakat hiçbir yüklemi olmayan bir “Ben im”. MAHARAJ dikkatimizi tekrar tekrar bu temel gerçeğe çekiyor; “Benim”liğimizi idrak edip kendi kurmuş olduğumuz tüm hapishanelerden kurtulmamız için. O diyor ki: Tek ger çek beyan “Ben-im”dir. Diğer her şey başka şeylere göre varı lan sonuçlardan ibarettir.
Hiçbir çabayla Ben-im’i, “Ben değilim”e çeviremezsiniz. İşte, gerçek deneyimleyen (deneyimi yaşayan) zihin değil, Ben, yani her şeyin onun içinde meydana çıktığı, göründüğü ışıktır. Ben, tüm tecrübelerin kökenindeki ortak faktördür; içinde her şeyin vaki olduğu (yaşandıği) farkındalıktır. Tüm bilinç alam “Ben-im”in içinde yalnızca bir film veya bir nokta gibidir. Bu “Benim”lik, bilincin bilincinde olmak, ken dinin farkında olmaktır. Ve o tanımlanamaz, nitelendirilemez olandır, çünkü onun sıfat ve nitelikleri yoktur. O yalnızca Ben’ in Ben oluşudur ve bu Ben de var olan her şeydir. Var olan her şey, ben olarak mevcuttur. Benden farklı hiçbir şey yoktur. Dualite (ikilik) yoktur, bundan dolayı acı, ıstırap da yoktur. Sorun diye bir şey yoktur. Bu, içinde her şeyin kusursuz olduğu bir sevgi âlemidir. Vaki olan, amaçtan yoksun bir biçimde kendiliğinden vaki olur – sindirim olayı gibi veya saçın uzaması gibi. Bunu idrak edin ve zihnin sınırlamalarından kurtulun. İçinde şu veya bu olma zannının bulunmadığı derin uyku halini düşünün.
Ama o uykuda “Ben-im” yine mevcuttur. Ve sonsuz şimdi’yi görün. Bellek geçmişteki hadiseleri ve şeyleri şimdi’ye getirir gibidir ama olan her şey yalnızca şimdi’de olur. Fenomenler fakat zamansız-şimdi içinde tezahür ede bilirler. Böylelikle, zaman ve neden-sonuç ilişkisi gerçekte geçer li değildir. “Ben-im” dünya çapından, bedenden ve zihinden önce de vardı. “Ben-im”, içinde onların görünüp kayboldukları âlem dir. Benim, onların hepsinin kaynağıdır, dünyanın enteresan çeşitliliğiyle tezahür etmesine olanak veren evrensel güçtür. “Ben-im” duygusu, bu ilkselliğine rağmen, En Üstün olan değildir. Mutlak değildir. Bu “Ben-im”lik duygusu veya tadı zamanın tamamen ötesinde değildir. Beş unsurun özü olarak o, bir biçimde dünyaya bağlıdır. O, beş unsurdan olu şan besin ile inşa edilmiş bedenden görülmektedir. Beden öldüğünde, o, tütsü çubuğu yanıp bittiğinde sönüveren alev gibi kaybolur. Saf farkındalığa ulaşıldığında, artık hiçbir şeye gereksinim kalmaz, hatta “Ben-im”e bile, ki zaten o Mutlak’ı işaret eden bir yön-göstericiden başka bir şey değildir.
Maharaj – Ben O’yum PDF indir Tıklayın