Necip Fazıl Kısakürek – Reis Bey PDF Oku indir
Necip Fazıl Kısakürek – Reis Bey PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Necip Fazıl Kısakürek – Reis Bey kitabını araştırdık. Ayrıca Necip Fazıl Kısakürek tarafından kaleme alınan Necip Fazıl Kısakürek – Reis Bey kitap özetinin yanı sıra, Necip Fazıl Kısakürek – Reis Bey pdf oku, Necip Fazıl Kısakürek – Reis Bey yandex, Necip Fazıl Kısakürek – Reis Bey e-kitap pdf, Necip Fazıl Kısakürek – Reis Bey PDF Drive, Necip Fazıl Kısakürek – Reis Bey Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Necip Fazıl Kısakürek – Reis Bey PDF indir Oku
Ön tarafı açılır – kapanır bir mikâp (küp) içinde yaşamı yakalamak… Kapana kıstırır gibi… Tiyatro budur. Aslını söylemek gerekirse zamandan başka bir şey olmayan hayat, hangi mekân içinde akarsa aksın, onu belli-başlı anlarıyle, üstüne böyle bir mikâp atarak tutabilirsiniz. Zaten her hâdisenin üzerinde, ressamın kurşunkalemiyle çizip sonradan sildiği bölüm çizgileri gibi, böyle bir görünmez mikâp mevcuttur. Onu görünür hâle getirmek, içindeki hâdiseyi tutmaktır. Ketumiyet sürüsünden çıkarmak, silinmekten kurtarmak, süzmek, özleştirmek… İşte tiyatro, her vakit, farkında olmadan girdiğimiz bu şeffaf mikâbın, bütün hayata külâh gibi geçmiş ve İçtimaî müessese hâlinde billûrlaşmış ta kendisi… O, içinde yaşamı öğüttüğü, ön tarafı açılır-kapanır mikâbın esrarlı dört köşesiyle, açıkta, göz plânında… Rüya, maddeye aktarılmışcasına… Yeri de, sanat hisarının en yüksek burcu… Bana sorarsanız, beşerî keşiflerin en büyüğü olarak tekerleği gösteririm. Sanat şekilleri içinde bence en büyük keşif tiyatro… Tekerlek, nasıl, bitmeyen mesâfeler üzerinde sonsuz bir dönüşse, tiyatro da, durmayan zamanın mikâb şekili bir kavanoz içinde, bütün madde ve hareket kadrosuyle dondurulması Onu, Eski Yunanlı (Baküs) âyinlerinden keşfetmiş. Karagözün arkadan ışıklı perdesi de büsbütün mücerrede ve remzîliğe götürmüş olabilir. Olan şudur ki, tiyatro, Eski Yunanda bulduğu şekil ve (Rönesans) sonrası vardığı, insan ve cemiyete üç buut üzerinde en canlı aynayı tutma haysiyetiyle, toplumu bir saate benzetecek olursanız, onun tik-takları gibi bir şey… İster derinliğine doğru insan, ister bu insanla birlikte sığlığına doğru cemiyet dâvasında, gâyeli ve gâyesiz, fakat kelime ve hareketlerin mimarı her sanatkâra imparatorluk tacı tiyatrodadır. Hele yeni insanla birlikte cemiyet yuğurucusu, fikirci ve aksiyoncu sanatkâr, o pınardan başka hiçbir kaynakta susuzluğunu gideremez. (Tez)in lâf olmaktan çıkıp büyü olduğu yer, işte o esrarlı dört köşe Öyleyse, mutlak iman hâlinde (tez)lerin (tez)ine sahip olan biz, tiyatrodan üstün ve bir hayli etkili âlet kabul edebilir miyiz? Edemeyiz ama, işte – hamdolsun- o mutlak iman yüzünden bugünkü Türk(!) Tiyatrosu bize kapılarını kapamış yer alıyor; biz de ona, yerle göğü birbirine katacak olan tiyatromuzla karşılık veremiyoruz. Dedik ya, istikbâli ve bu arada istikbâlin aktörünü bekliyoruz Bugün dünyanın her yerinde hafakanlı bir buhran yaşayan tiyatro, birgün bizim tiyatromuz kurulursa, belki mide gurultusu seslerinden ve o güzelim mikâb içinde, camlarda uçuşan sineklerin başı boş kıvrımları kadar serseri gidip gelişlerinden kurtulur, mânaya ve aksiyona kavuşur. Necip Fazıl KISA KÜREK