Seyit İlktürk – WhatsApp’teki Tanımadığım Kız PDF Oku indir
Seyit İlktürk – WhatsApp’teki Tanımadığım Kız PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Seyit İlktürk – WhatsApp’teki Tanımadığım Kız kitabını araştırdık. Ayrıca Seyit İlktürk tarafından kaleme alınan Seyit İlktürk – WhatsApp’teki Tanımadığım Kız kitap özetinin yanı sıra, Seyit İlktürk – WhatsApp’teki Tanımadığım Kız pdf oku, Seyit İlktürk – WhatsApp’teki Tanımadığım Kız yandex, Seyit İlktürk – WhatsApp’teki Tanımadığım Kız e-kitap pdf, Seyit İlktürk – WhatsApp’teki Tanımadığım Kız PDF Drive, Seyit İlktürk – WhatsApp’teki Tanımadığım Kız Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Seyit İlktürk – WhatsApp’teki Tanımadığım Kız PDF indir Oku
Sağ elimin işaret parmağını beş inçlik telefonumun ekranına sürünce telefonun ne kadar ısındığını fark ettim. Şaşırmadım buna çünkü saatlerdir telefon ile vakit öldürüyordum. Yalnız olduğumu aklınıza getirebilirsiniz ama aslında değildim o an. Ülkenin en güzel üniversitesinin en kalabalık kantinindeydim. İçerisi hınçla doluydu. Öğrenciler kümeleşmiş biçimde ya ders çalışıyorlar veya etrafa kahkahalar salarak sohbet ediyorlardı. Bense en köşede tek başına oturmuş telefonumla oynuyordum. Habitatta tek başıma değildimama itiraf etmek ve kendimi çürütmek acı verse de evet, yalnızdım; hem de yapayalnız. Lisedeyken de durum böyleydi. Pek arkadaşım olmamıştı. Üniversiteye geçince her şeyin düzeleceğini hayal ederek bü dakika sonra en önden üç kız söylendiği ayaklanmıştı. Hoca ders anlatmaya sürdürmektedu ama bu kızlar umursamadan ayağa kalkmış ve kapıya doğru gidiyorlardı. Gözlerimi kısarak kızları süzmeye başladım.
Garip bir biçimde en öndeki siyah, ortadaki kızıl ve sondaki kız ise sarışındı. Hiçbiri bana bakmadan hızla sınıftan çıktı. Bir dakika sonra da “Şimdi inandın mı?” diye mesaj geldi. Ben de yalnızca “Evet” yazabildim. Ve hemen geri döndü. “Merak etme Sinan. Yarın tanışacağız”. Adımı biliyordu. İşte bu garipti. Kimseyle tanışmamış ve geldiğim şehirden de kimse kazanamamıştı. Hiçbir sınıfta kendimi tanıtmamıştım. Hiçbir sosyal ağa da kazandığım okulu yazmamıştım. Beni tanıması imkansızdı ama tanıyordu. Bölüm 2 Ben bir erkeğim. Hangi canlı olursanız olun erkekler hep dişilerin peşinden koşar. Yeri geldiğinde savaşır bile kendi türüyle. Oysa benim yaşadıklarım bunun tam tersini gösteriyordu.
Avlanan bendim. Ve bir av olarak avcımın kim olduğunu bile bilmiyordum. Belki kız bile değildir. Sapık bir erkek benimle oyun oynuyordur. Hiçbir şeyden emin değildim. Emin olduğum tek şey erkek veya kız fark etmez biri benimle oynuyordu. Hafta sonu olduğu için tüm alarmları kapatmış ve kendimi sınırsız uykunun kollarına bırakmıştım. Bütün gün uyuma düşüncesi hafta içleri yaşadığım programlı ve katı günlerden intikamımı alıyordu adeta. Bunun verdiği huzur ile uyurken telefonun titrediğini duydum. Normalde umursamazdım ama artık bir sapığım olduğuna göre umursayabilirdim. Hızla telefonu alıp, yorganın içine soktum. Gözlerimi zar zor açıp, baktığımda ondan mesaj geldiğini gördüm: “Hadi kalk! Bugün benimle tanışacaksın”. Bunu okuyunca tüm uykum gitmişti. Hemen kalkıp, duşa girdim. Ayıldığımda karnımın zil çaldığını fark ettim.
Aceleyle birkaç şey tıkandım ve ona mesaj attım: “Hazırım.”. Birkaç dakikaya kalmaz mesaj geldi. “O zaman hemen kulüp binalarına git ve Satranç Kulübüne uğra. İçeri girerken Photoshop kullanmasını biliyorum de. Bunları yaparsan benimle tanışacaksın. Fazla bekletme beni aşkım” yazıyordu. Kafam karışmıştı ama yapacak bir işim olmadığı için onun dediklerini yapmaya karar verdim. Kulüp binası üç katlı bir binaydı. İçeri girdiğinizde sizi kocaman bir alan karşılıyordu. Burada onlarca masa ve yüzlerce öğrenci vardı. Grup çalışmaları için ayrılmış özel bir yerdi. Dört duvarda da kapılar vardı. Her bir kapı bir kulübe açılıyordu. O kulübü aramaya başladım.
Neredeyse tüm kapıları dolaştıktan sonra en sonunda üçüncü katta kulübü vurdum. Heyecanlamıştım. Kalbimin atışlarını birileri duyar korkusuyla istemsiz olarak sağ elimi sol göğsüme götürdüm. Saçmaydı ama rahatlatıyordu beni. Sonra da kapıyı çalıp, içeriye girdim. Kare şeklinde bir odaydı burası. Yüksek camları odayı tamamen aydınlatıyordu. Ortada iki kırmızı kanepe vardı. Duvarda bir beyaz tahtada bir şeyler karalanmıştı. Odada ben hariç altı kişi vardı. Üçü geçen sefer sınıfta gördüğüm sarışın, kızıl ve siyah saçlı kızlardı. Diğer üçü ise erkekti. Birisi gözlüklü, diğeri kel ve sonuncu da saçı jöleli biriydi. Hepsi bana bakıyordu. Kekeleyerek, “Photoshop biliyorum” dedim.
“Harika! Sonunda biri geldi” dedi gözlüklü olan. “Kimsenin gelmeyeceğini düşünmüştüm” dedi kızıl saçlı kız. Kel olan hemen ayağa kalkıp, “Hoşgeldin! Ben Kemal.” dedi. “Sinan ben” diyene kadar diğerleri kendini hemen tanıttı. Kızıl olanın ismi Kübra’ydı. Sarışının ismi Sanem ve siyah saçlı olanın ise Sibel’di. Jöleli olan çocuğun ismi Harun, gözlüklü olanın da Görkem’di. İsimler aynı anda dile getirdiği için aklımda tutmakta zorlanıyordum. Nihayet ben de kendimi tanıttım. Kemal hemen, “Kulüp olarak Photoshop bile birine ihtiyacımız vardı. Biz de ilan verdik ama kimse geri dönüş yapmadı. Zaten gördüğün gibi çok az kişiyiz. Sayende bir kişi daha fazlalaştık” diye kahkaha attı. Herkes yalandan da gülmüştü.
Ben de öyle. Herkesi dikkatlice süzdüm. Sapığım hangisi olabilir diye baktım ama hiçbiri çaktırmıyordu. “Size yardımcı olmaya hazırım” dedim ilgiyi üzerimden atmak için. Herkes güler yüzlüydü. Ama içlerinden biri ağır bir sahtekardı. Bunu garip bir biçimde hissedebiliyordum. Kanepelere oturup, saatlerce konuşmaya başladık. Daha doğrusu onlar konuştu. Ben ise dinledim. Yıllık planlardan, toplantı zamanlarına kadar her şeyden konuştular. Ben de bu arada herkesi dikkatlice izliyordum. Sonra çaktırmadan telefondan ona mesaj attım ama kimsenin telefonunu titremedi. Ve yine kimse bir şey çaktırmamıştı. Toplantı bitince beklenmedik bir saldırı yaptım.
“Numaralarınızı alabilir miyim?” dedim. Böylelikle herkes numarasını söylemek zorunda kalacaktı. Birebir olmadığımız içinde yalan söylemesi olabilecek değildi. Sapığın numarasını çoktan ezberlemiştim. Sırayla herkes numarasını verdi. Ve anında da planım suya düştü. Kimsenin numarası uyuşmuyordu. Hayal kırıklığına uğramış bir biçimde kalakalmışken kulübü grupça terk ettik. Herkes kendini yoluna ayrılmıştı. Sapığım gruptan biri miydi yoksa biri beni eğlenmek için saçma sapan bir biçimde yönlendiriyor muydu? Bu soruların cevabını ararken ondan mesaj geldi. “Elini sıkmak ve sıcaklığını hissetmek harikaydı. Bunun yanı sıra iyi denemeydi ama ben o kadar aptal değilim”. Demek ki gruptan biriydi. Yoksa oda içinde olanları bilemezdi. “Peki yüzde yüz kız mısın?” diye mesaj attım.
“Kemal, Görkem veya Harun değilim ben” diye yanıtladı. “Peki sence kimin ben? Sanem? Sibel? Kübra?” dedi devamında. Hemen yanıtladım: “Hepsi de olabilirsin. Bilemem”. Bir dakika sonra yine mesaj geldi: “Peki en fazla kimi beğendin?”. Soruyu beş kez okudum tuzak var mı diye ama yoktu. Dürüstlükle yanıt verdim: “Sanem’i daha çok beğendim”. “Demek öyle. O zaman onunla biraz vakit geçirmelisin. Merak etme her şeyi ayarlarım ben” dedi bunun üzerine. Ne demek istediğini anlayamadım ama yanıt da vermedim.
Seyit İlktürk – WhatsApp’teki Tanımadığım Kız PDF indir Tıklayın